İngilizce Sözlük

All | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z | Submit a name
There are currently 449 names in this directory beginning with the letter J.
jab
(away/at ile) dürtmek, itmek, saplamak, dürtme, itme, saplama, iğne, şırınga

jabber
hızlı ve anlaşılmaz bir biçimde konuşmak

jaborandi
jaborandi

jabot
kırmalı dantel göğüslük

jacinth
sümbül

jack
kriko, (iskambil) vale, bacak

jack box
jak kutusu

jack frost
şiddetli ayaz

jack hammer
delici çekiç, kaya matkabı

jack knife
büyük çakı

jack plane
kaba planya, kaba rende

jack plug
priz fişi

jack shaft
avara mili

jack up
krikoyla kaldırmak

jack-a-dandy
çıtkırıldım delikanlı, züppe

jack-of-all-trades
iyi kötü her işi yapan kimse

jack-tar
denizci

jackal
çakal

jackanapes
şımarık genç

jackass
erkek eşek, ahmak

jackboot
kaba kuvvet, kabadayı, kabadayılık, zorba

jackdaw
bir tür karga

jacket
ceket, mont, patates kabuğu, ciltli kitabın üzerine geçirilen kâğıt kap, plak kabı

jackhammer
kaya matkabı

jackknife
sustalı çakı

jackpot
pot, ortada biriken para, büyük ikramiye

jackstraw
kukla

Jacob
Yakup peygamber

jacob's-ladder
Yunan kediotu

jaconet
jakona

jacquard
jakar

jactitation
övünme, çırpınma, sakin durmama

jacuzzi
jakuzi

jade
yeşimtaşı, yeşim

jaded
çok yorgun, bitkin, bıkkın

jadeite
jadeit

jaeger
yırtıcı bir deniz kuşu

jag
sivri uç, diş, çentik, içki alemi, sarhoşluk, çentmek, diş diş etmek

jagged
çentikli, sivri uçlu

jaggy
bkz.jagged

jaguar
jaguar

jail
hapishane, cezaevi, hapishaneye kapatmak, hapsetmek

jailbird
ip kaçkını

jailbreak
hapishaneden kaçış, firar

jailer
gardiyan

jalap
calapa

jalopy
külüstür araba

jalousie
panjur, jaluzi

jam
reçel, sıkışıklık, tıkanıklık, sıkıştırmak, tıkamak, tıkmak, bastırmak, sıkışmak, tutukluk yapmak, (ünalgı mesajını) bozmak

jam nut
kontra somun, sıkıştırma somunu

jam session
caz konseri

jam-packed
tıka basa dolu, kalabalık, hıncahınç

jamb
kapı ya da pencere pervazı

jamboree
cümbüş, alem, eğlenti

jambstone
pervaz taşı

jamming
sıkışma, tutukluk, parazit yapma, yayını bozma

jangle
ahenksiz sesler çıkartmak

janissary
yeniçeri

janitor
kapıcı, hademe

January
Ocak ayı

Japan
Japonya, Japon verniği, laka, japon verniği sürmek

Japan silk
Japon ipeği

japan wax
Japon balmumu

Japanese
Japonyalı, Japonya, Japon

Japanese persimmon
trabzonhurması

jape
alay, alay etmek

Japonica
Japon ayvası

jar
kavanoz, şok, sarsıntı, kulak tırmalamak, sarsmak, (with ile) uyuşmamak, gitmemek, uyumsuzluk oluşturmak

jardiniere
saksı, garnitür

jargon
anlaşılmaz dil, teknik dil

jargoon
jargon

jasmine
yasemin

jasmine oil
yasemin yağı

jaspe
jaspe

jasper
donuk akik, yeşim taşı

jato
jet yardımıyla kalkış

jaundice
sarılık

jaundiced
sarılıklı, kötü niyetli, güvenilmez

jaunt
(about/around ile) gezinti yapmak, gezintiye çıkmak, kısa gezinti

jauntiness
kaygısızlık, şenlik

jaunty
kaygısız, yaşamaktan ve özünden hoşnut, canlı, neşeli

Javel water
Javel suyu

javelin
cirit, kargı, mızrak

jaw
çene

jaw bone
çene sümüğü

jawbreaker
çeneli kırıcı

jawed
çeneli

jay
alakarga

jaywalk
dikkatsizce ve tehlikeli bir biçimde karşıdan karşıya geçmek

jazz
caz, zırva, boş laf, caz

jazz up
hareket katmak, canlandırmak

jazzy
caz müziğine benzer, caz gibi, dikkat çekici, parlak, renkli

jealous
kıskanç

jealousy
kıskançlık

jeans
blucin, kot pantolon

jeep
cip

jeer
alay etmek, gülmek

jehu
sürücü, arabacı

jejune
yavan, besleyici olmayan, gıdasız

jejunum
boşbağırsak

jell
peltekleşmek, donmak, katılaşmak, şekil almak, biçime girmek, anlaşılır olmak

jelly
jöle, pelte, marmelat, jelatin

jellyfish
denizanası

jemmy
kısa demir çubuk, domuztırnağı, levye

jennet
küçük ispanyol atı

jenny
çıkrık

jeopardize
tehlikeye atmak

jeopardy
tehlike

jerboa
aktavşan, Arab tavşanı

jeremiad
feryat, yakınma

jerk
şiddetle ve aniden çekmek, silkinmek, silkip atmak, silkelemek, ani çekiş, ani hareket, refleks, (Aİ) aptal, ayı, kazma

jerk off
otuzbir çekmek, tek atmak

jerkin
yelek

jerkin head
kırma çatı

jerkiness
sarsıntılı oluş, ani hareketler

jerky
sarsıntılı

jeroboam
büyük şarap şişesi

jerry
lazımlık, oturak, Alman

jerry-build
derme çatma yapmak

jerry-built
(ev/vb.) kötü malzemeyle inşa edilmiş

jersey
kazak

Jerusalem
Kudüs

Jerusalem artichoke
yerelması

Jerusalem pine
Halep çamı

jess
atmaca kösteği

jessamine
yasemin

jest
şaka yapmak, takılmak, şaka, espri

jester
soytarı

jesting
eğlendirici, güldürücü

jesuitical
hilekâr, ikiyüzlü

Jesus
isa peygamber

jet
jet uçağı, fıskiye, fıskiye ağızlığı, fışkırma, siyah kehribar, (out ile) fışkırmak, fışkırtmak

jet age
jet çağı

jet engine
jet motoru, tepkili motor

jet fuel
jet yakıtı

jet plane
jet uçağı

jet propulsion
jetle çalıştırma

jet pump
enjektör, püskürtücü pompa

jet set
jet sosyete, yüksek sosyete

jet-black
parlak koyu siyah, simsiyah

jettison
(tehlike anında eşyayı) gemiden atmak, atıp kurtulmak, fırlatıp atmak

jettison of cargo
yükün denize atılması

jetty
dalgakıran, mendirek

Jew
Yahudi

jew's-harp
ağız tamburası

jewel
değerli taş, mücehver, takı

jeweled
mücevher

jeweler
bkz.jeweller

jeweller
kuyumcu

jewellery
mücevherat, kuyumculuk

jewelry
bkz.jewellery

Jewish
Yahudi, Musevi

Jewry
Musevi halkı, Yahudi alemi

jezebel
kötü kadın

jib
flok yelkeni

jib boom
büyük baston, cıvadra

jib crane
kollu vinç

jibe
bkz.gibe

jiffy
an, saniye, dakika

jig
oynak ve hızlı bir dans, cig dansı/müziği, cig dansı yapmak, sıçramak, zıplamak, zıplatmak

jigger
jigger, palanga, kontra mizana

jiggery-pokery
hile, dolap

jiggle
sallamak, çalkalamak

jigsaw
makineli oyma testeresi, yapboz (oyunu)

jigsaw puzzle
yapboz (oyunu)

jilt
evlilikten caymak, sevgiliyi reddetmek, yüzüstü bırakmak

jim-crow
ray bükme tertibatı

jimmy
bkz.jemmy

jingle
şıngırdamak, şıngırdatmak, şıngırtı, basit vezinli şiir

jingo
şoven

jingoism
şovenlik

jinrikisha
Japon faytonu

jinx
uğursuzluk getiren şey, uğursuzluk, lanet, uğursuzluk getirmek

jitter
sinirlenmek

jitterbug
caz müziği delisi

jitters
stres, heyecan

jive
hızlı bir tür caz müziği, bu müzikle yapılan dans, yanıltıcı/saçma konuşma

job
iş, görev, meslek, iş, yapılması güç şey, güçlük, zorluk, iş

job analysis
iş analizi

job center
iş ve işçi bulma merkezi

job control program
iş denetim bağdarlaması

job creation
yeni iş alanları açma

job description
iş tanımı

job evaluation
iş değerlemesi

job interview
iş görüşmesi

job market
amele pazarı

job queue
iş kuyruğu

job rotation
vardiya

job security
iş güvenliği

job work
götürü iş

jobber
aracı, toptancı, borsa simsarı, vurguncu

jobbery
vurgunculuk, karaborsacılık

jockey
cokey

jockey club
cokey kulübü

jocose
şakacı, şen, eğlenceli, komik

jocosity
şakacılık, soytarılık

jocular
şaka türünden, şakacı, gırgır

jocularity
şakacılık, neşelilik

jocularly
şakadan

jocund
neşeli

jocundity
neşe, şenlik

jodhpurs
binici pantolonu, potur

jog
dürtmek, itmek, yavaş yavaş koşmak, ağır aksak ilerlemek, dürtme, hafifçe vurma, itme, sarsma

jog sb's memory
hatırlamasını sağlamak, hafızasını tazelemek

jog-trot
ağır gidiş

jogging
yavaş koşu

joggle
diş, çentik, kertik, geçme, sarsıntı, hafifçe sarsmak, hafifçe sallamak, geçme ile tutturmak

john
tuvalet, yüz numara

John Bull
ingiliz milleti

John Doe
filan anlamına gelen ad

John Dory
dülgerbalığı

John Smith
alelade adam

johnny
adam, herif

join
birleştirmek,birleşmek,üye olmak,iştirak etmek,koşulmak,katılmak,iki şeyin birleştiği yer,birleşme çekidi

join battle
savaşmak

join the army
askere gitmek, asker olmak

join the queue
kuyruğa girmek

join up
askere yazılmak, orduya katılmak

joiner
doğramacı, marangoz

joiner's vice
marangoz mengenesi

joiner's workshop
marangoz atölyesi

joinery
doğramacılık, marangozluk

joining
birleştirme, bağlama, yapıştırma, ek

joint
eklem, ek yeri, et parçası, ucuz/adi eğlence yeri, batakhane, esrarlı sigara, sarıkız, iki ya da daha fazla kişi tarafından paylaşılan, müşterek, ortak, birleşik, bitiştirmek, eklemek, (et) eklem yerlerinden ayırmak

joint account
ortak hesap, müşterek hesap

joint adventure
ortak girişimi

joint and several
müşterek ve müteselsil

joint capital
ortak sermaye

joint committee
karma komisyon

joint credit
müşterek alacak

joint creditor
müteselsil alacaklı

joint creditors
müteselsil alacaklılar

joint debt
müşterek borç, müteselsil borç

joint debtor
müşterek borçlu, müteselsil borçlu

joint debtors
müteselsil borçlular

joint estate
ortak mal varlığı

joint heir
müşterek mirasçı

joint offender
suçortağı

joint owner
ortak mal sahibi, hissedar

joint ownership
müşterek mülkiyet

joint plaintiff
müşterek davacı

joint procuration
müşterek vekâletname

joint property
müşterek mülkiyet, ortak mülkiyet

joint resolution
ortak karar

joint stock
anonim

joint stock bank
ticari banka

joint stock company
anonim şirket

joint stock corporation
anonim şirket

joint surety
müteselsil kefil

joint undertaking
ortak girişim

joint venture
ortak girişim

joint welding
ek kaynağı

jointed
eklemli, mafsallı, çatlak

jointer
planya, geçme planyası

jointly
ortaklaşa, müştereken, birlikte

jointure
nafaka

joist
kiriş

joke
şaka, hezl, fıkra, (with/about ile) şaka yapmak, takılmak

joker
şakacı kimse, joker

joking apart
şaka bir yana

jollification
eğlence, âlem, cümbüş

jollity
neşe, cümbüş

jolly
mutlu, neşeli, hoşnut, heveslendirmek, gönlünü yapmak, razı etmek, (İİ) çok

jolly boat
küçük filika

Jolly Roger
korsan bayrağı

jolt
sarsmak, sarsılmak, şoke olmak, şoke etmek, şok, sarsıntı

Jonah
Yunus peygamber

jonquil
fulya

Jordan
Ãœrdün

Jordan river
Ãœrdün nehri

joseph's-coat
horozibiği

josh
şaka, takılma, şaka yapmak, takılmak

joskin
köylü,kentçi

Joss house
Çin mabedi

jostle
itmek, itip kakmak, dürtüklemek

jot
parça, zerre, (down ile) not almak, hızlı hızlı yazmak, kaydetmek

jotter
not defteri

joule
jul

jounce
sarsma, sarsmak

journal
gazete, dergi, günlük

journal box
mil kovanı

journal entry
yevmiye kaydı

journalism
gazetecilik

journalist
gazeteci

journalize
yevmiye defterine kaydetmek, gazetecilik yapmak

journey
seyahat, yolculuk, yolculuk yapmak

journey work
usta işi

journeyman
usta, kalfa

joust
at üzerinde mızrak dövüşü yapmak

jovial
iyi huylu, arkadaş canlısı

joviality
şenlik, cümbüş, güleryüzlülük

jowl
gerdan, gıdık, yanak altı, çene

joy
sevinç, mutluluk, neşe, zevk

joyful
neşeli, sevinçli, sevindirici

joyfully
neşeyle

joyless
neşesiz, keyifsiz, mutsuz

joyous
sevinçli

joyride
çalıntı araç kullanma

joystick
(uçak/bilgisayar/vb.'de) manevra kolu

jubilance
sevinç

jubilant
neşe dolu, çok sevinçli

jubilate
çok sevinmek, sevinçle bağırmak

jubilation
zafer şenliği, bayram etme

jubilee
yıldönümü şenliği, jübile

Judaic
Yahudilere ait

Judaism
Yahudilik

Judaize
Yahudileşmek, Yahudileştirmek

judas tree
erguvan

judder
(araba/vb.) sarsılmak, titremek

judge
-e yargıçlık etmek, (yarışma/vb.'de) değerlendirmek, değerlendirme/hakemlik yapmak, hakkında yargıda bulunmak, değerlendirmek, tahmin etmek, hakim, yargıç, hakem, bilirkişi

judgement
bkz.judgment

judgement by default
gıyabi karar, gıyap kararı

judgement creditor
ilamlı alacaklı

judgement day
kıyamet günü

judgement debt
ilamlı borç

judgement hall
mahkeme salonu

judgement on default
gıyap kararı, gıyabi hüküm

judgement seat
hâkim makamı, mahkeme

judgeship
yargıçlık, hakimlik

judgment
yargı, hüküm, karar, doğru düşünüp karar verme yetisi, yargılama, görüş, düşünce, kanı

judicature
yargılama hakkı, adliye, hâkimlik

judicial
adli, türel, hukuki, tüzel

judicial error
adli hata

judicial murder
adli katil, yargısız infaz

judicial office
yargıçlık makamı

judicial power
yargıç gücü

judicial proceedings
adli muameleler

judicial system
adalet jüyesi

judiciary
adliye, yargıçlar

judicious
sağgörülü, doğru karar veren, iyi düşünebilen

judo
judo

jug
testi, sürahi

juggernaut
büyük kamyon, tır

juggle
hokkabazlık yapmak, hile yapmak, yolsuzluk yapmak, üzerinde değişiklik yapmak, oynamak

juggler
kendirbaz,hokkabaz,yalancı,fırıldakçı,kelekbaz,hilekâr kimse

jugular
boyuna ait, korunmasız taraf

jugular vein
şahdamarı

jugulate
hastalığı önlemek

juice
meyve/sebze/et suyu, (vücut) salgı

juiceless
kuru, suyu olmayan

juiciness
özlülük

juicy
sulu, ilginç, merak uyandırıcı

jujitsu
jiu-jitsu

jujube
hünnap

jujupe
jelatinli şekerleme, pastil

jukebox
pulla çalışan otomatik pikap

julep
şurup

Julian calendar
Jülyen dallığı, Rumi dallık

July
Temmuz

jumble
karıştırmak,dolaştırmak,karışmak,katışmak,birbirine karışmak,karmakarışık olmak,karmakarışık etmek,cancal,düzensizlik,karmakarışık şey,karışık yığın,karışık topa,dolaşık,karışıklık,nizamsızlık,dolaşıklık,selikasızlık

jumble sale
kullanılmış eşya satışı

jumbo
normalden büyük, kocaman

jump
sıçramak,atlamak,tullanmak,üzerinden atlamak,yerinden sıçramak,birdenbire yükselmek,fırlamak,sıçrama,atlama,zıplama,sıçrayış

jump at
dünden razı olmak, can atmak

jump cut
(film) atlama

jump out of one's skin
aklı başından gitmek

jump the gun
yarışta hatalı çıkış yapmak

jump the queue
başkasının sırasını kapmak

jump the track
rayından çıkmak

jump through a hoop
kul köle olmak

jump to it
acele etmek, fırlamak

jump up
atlanmak,dingildemek

jumper
kazak, süveter, bluz ya da kazak üzerine giyilen kolsuz elbise

jumpiness
sinirlilik

jumping
atlama

jumping jack
sıçrayan kukla oyuncağı

jumpy
sinirli, gergin, heyecanlı, telaşlı

junction
kavşak

junction box
bağlantı kutusu, buat

junction coupling
bağlantı kuplajı

junction transistor
jonksiyon transistoru, kavşak transistoru

junctive
bağlayıcı

juncture
nazik zaman, önemli an, bunalım

June
Haziran

jungle
balta girmemiş orman, cengel

junior
yaşça küçük, daha genç, ast, genç, küçük

junior clerk
kıdemsiz kâtip

junior high school
7-8-9 yıllardaki ortaöğretim

junior partner
küçük hissedar

junior staff
küçük memurlar

juniper
ardıç

junk
ıvır zıvır, döküntü eşya, pılı pırtı, süprüntü, çöp, kalitesiz, boktan şey, Çinli'lere özgü altı düz yelkenli gemi

junk dealer
eskici, hurdacı

junk food
sağlıksız yiyecek

junk market
bit pazarı

junk shop
eski eşya dükkânı

junk yard
araba mezarlığı

junket
bir nevi yoğurt, yiyip içme, eğlenmek, ziyafet vermek

junkie
eroinman, keş

junky
bkz.junkie

junta
cunta

Jupiter
Jüpiter

Jurassic
Jura

juridical
adli, tüzel, yasal, kanuni

juridical capacity
hukuki ehliyet

juridical day
duruşma günü

juridical person
tüzel kişilik, tüzel kişi

jurisconsult
hukuk bilgini, kanunları iyi bilen kimse

jurisdical
adli

jurisdiction
yargılama yetkisi

jurisdictional
yargı hakkına ait, kaza dairesine ait

jurisprudence
hukuk, hukuk bilimi

jurisprudent
hukuk uzmanı

jurisprudential
hukuk bilimine ait

jurist
hukuk uzmanı, hukukçu

juror
jüri üyesi

jury
jüri, yarışma jürisi, jüri

jury box
mahkemede jüri mevkii

jury mast
eğreti direk, yedek direk, yardımcı direk, eğreti direk

juryman
jüri üyesi

jurywoman
bayan jüri üyesi

jus
hukuk, hak

just
adil, doğru, dürüst, tam, tastamam, anca, darı darına, güç bela, zar zor, sadece, yalnızca

just a little
az-maz,bir uğur

just about
az kalsın, neredeyse, hemen hemen

just as well
iyi ki

just in case
ne olur ne olmaz

just now
şu anda, şu tapta, hemen şimdi

just order
adil düzen

Just so
Evet, Aynen öyle

just the job
tam aranılan şey

just there
tam orada, şuracıkta

Just think!
(önek) düşün bir kere!

justice
adalet, doğruluk, dürüstlük, adliye, mahkeme, yargıç

justice of peace magistrate
sulh hâkimi

justice of the peace
sulh hâkimi

justice police
adli sakçı

justiceship
yargıçlık, hakemlik

justiciable
yargılanabilir

justiciary
yüksek hâkim

justifiable
savunulabilir, haklı çıkarılabilir

justification
haklı neden, gerekçe, haklı çıkarma

justificatory
kanıtlayıcı

justify
haklı çıkarmak, haklı göstermek, doğruluğunu kanıtlamak, savunmak

justly
haklı olarak, adaletle

justness
adalet, hak, dürüstlük

jut
çıkıntı

jute
hint keneviri

juvenescence
gençleşme, gençlik, genç olma, büyüme

juvenescent
gençleştirici

juvenile
genç, gençlere özgü, genç

juvenile court
çocuk mahkemesi

juvenile delinquency
çocuk suçluluğu

juvenile delinquent
çocuk suçlu

juvenile labour
çocuk işçi

juvenile offender
çocuk suçlu

juvenility
gençler, gençlik

juxtapose
sıralamak, yanyana koymak

juxtaposition
yanyana koyma


Submit a name