İngilizce Sözlük

All | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z | Submit a name
There are currently 2814 names in this directory beginning with the letter R.
r‚gie
tekel, reji

rabbet
oluk, yiv, zıvana, oluk açmak, lambalı geçme yapmak

rabbeting
kiniş açma, kinişli geçme

rabbi
haham

rabbit
adatavşanı, tavşan, (on ile) dırdır etmek, kafa ütülemek

rabble
gürültücü kalabalık, ayaktakımı

rabble-rousing
galeyana getirici, kışkırtıcı

rabid
kuduz hastası, aşırı bağnaz, azgın

rabies
kuduz hastalığı

raccoon
rakun

race
yarış, su akıntısı, (ç.) at yarışı, yarışmak, çok hızlı gitmek, çok hızlı götürmek, yetiştirmek, yarışa sokmak, yarıştırmak, (motor) fazla hızlı çalışmak, ırk, soy

race against time
zamana karşı yarışma

race an engine
motoru amble etmek

race horse
koşu atı, yarış atı

racecourse
(hipodromda) koşu alanı

racehorse
yarış atı

raceme
çiçek salkımı, demet

racemic
rasemik

racer
yarışçı, yarış atı, yarış arabası

races
at yarışı

racetrack
yarış pisti, koşuyolu

raceway
arna

rachis
belsümüğü,omurga

rachitis
raşitizm

racial
ırkla ilgili, ırksal

racial discrimination
ırk ayrımı

racial equality
ırk eşitliği

racial segregation
ırk ayrımı

racialism
ırkçılık

racialist
ırkçı

raciness
canlılık, zindelik, neşe

racing
yarış

racing car
yarış arabası

racing circuit
yarış alanı

racing cyclist
bisiklet yarışçısı

racing driver
araba yarışçısı

racism
ırkçılık

racist
ırkçı

rack
parmaklıklı raf,askı,asılgan,işkencede kullanılan germe aleti,çok acı vermek,fazla kira istemek

rack and ruin
yıkık döküklük, harabelik

rack one's brains
kafa patlatmak, çok düşünmek

rack railway
dişli tren, dişli demiryolu

rack wheel
dişli tekerlek, dişli çark

rack-and-pinion
dişli kol ve fener dişli

racket
tenis raketi, gürültü, patırtı, tehditle ya da kazıklayarak para kazanma, haraççılık, dolandırıcılık

racketeer
haraççı, dolandırıcı

raconteur
iyi öykü anlatan kimse

racoon
rakun

racy
eğlendirici, canlı, seksle ilgili, ayıplı

rad
radikal

radar
radar

radar beacon
radar farı

radar range
radar menzili

radar scope
radar ekranı

radarscope
radar ekranı

raddle
kırmızı tebeşir

radial
merkezden çıkan, radyal, ışınsal, yarıçapla ilgili, radyal lastik

radial axle
radyal dingil

radial deviation
radyal sapma

radial distribution
radyal dağılım

radial engine
radyal motor, yıldız motor

radial flow turbine
radyal türbin

radial gate
radyal kapak

radial pressure
radyal basınç

radial tyre
radyal lastik

radial valve
radyal vana

radial velocity
ışınsal hız

radially
radyal olarak

radian
radyan

radian measure
radyan ölçümü

radiance
parlaklık, aydınlak, neşe, sevinç

radiancy
parlaklık, şaşaa, nur, parıltı, fer

radiant
ışık saçan parlak, ısı yayan, neşe saçan, sevinçli

radiant energy
ışıyan enerji, ışıyan erke

radiate
ışık saçmak, ısı yaymak, (neşe/vb.) saçmak, (from ile) -den gelip yayılmak

radiation
ısı/ışın saçma, radyasyon, ışınım

radiation chemistry
radyasyon kimyası

radiation counter
radyasyon sayacı

radiation damage
radyasyon zararı

radiation detector
radyasyon detektörü

radiation intensity
radyasyon şiddeti

radiation pressure
radyasyon basıncı, ışınım basıncı

radiation protection
radyasyondan korunma

radiation source
radyasyon kaynağı, ışınım kaynağı

radiator
radyatör, kalorifer, radyatör

radiator core
radyatör peteği

radiator inlet hose
radyatör giriş borusu

radiator tank
radyatör deposu

radiator thermostat
radyatör termostatı

radiator tube
radyatör borusu

radical
(değişiklik) köklü, radikal, köktenci, kökle ilgili, radikal, köktenci, kök, kök işareti

radical axis
kuvvet ekseni, köklü ekseni

radical sign
kök işareti, kök imi

radicalism
radikalizm, köktencilik

radically
kökünden, kesin olarak

radicand
kök içindeki ifade, kökaltı

radicle
kökçük, sinir kökü

radicular
köksel

radio
radyo,ünalgı,telsiz,telsiz alısün ya da telgraf,telsizle (haber) göndermek

radio antenna
ünalgı sırgavılı

radio broadcasting
ünalgı yayını

radio channel
ünalgı arnası, telsiz arnası

radio circuit
ünalgı devresi

radio command
ünalgı-kumanda

radio communication
ünalgı-iletişim

radio frequency
ünalgı tezliği

radio jamming
telsiz karıştırması, telsiz yayını bozma

radio link
radyo link

radio operator
telsiz operatörü

radio receiver
ünalgı alıcısı

radio relay
yayın, ünalgı röle

radio station
ünalgı istasyonu

radio telephone
telsiz alısün

radio wave
ünalgı tolkunu,telsiz tolkunu

radio-
(önek) radyo

radio-iode
radyoiyot

radio-opaque
ışınım geçirmeyen, ışımdonuk

radio-taxicab
radyo taksi

radioactivation
radyoaktivite, ışımetkinlik

radioactive
ışınetkin, radyoaktif

radioactive decay
radyoaktif çözülme, ışınetkin bozunum

radioactive disintegration
radyoaktif parçalanma, ışınetkin bozunma

radioactive equilibrium
radyoaktif denge, ışımetkin denge

radioactive isotope
radyoaktif izotop, ışınetkin yerdeş

radioactive nucleus
radyoaktif çekirdek, ışınetkin çekirdek

radioactive series
radyoaktif seriler, ışınetkin diziler

radioactive waste
radyoaktif atık

radioactivity
ışınetkinlik, radyoaktivite

radiobiology
radyobiyoloji

radiocarbon
radyokarbon

radiochemistry
radyokimya, ışınkimyası

radiocompass
radyopusula

radioelectric
ünalgı-çıngısal

radioelectricity
ünalgı-çıngı

radioelement
radyoelement

radiofrequency
ünalgı-tezlik

radiogram
radyogram, ünalgılı gramofon

radiograph
röntgen filmi, radyograf

radiography
ışınçekim, radyografi

radioisotope
radyoizotop

radiological
radyolojik

radiology
röntgenbilim, radyoloji

radioluminescence
radyolüminesans, ışımışıldanım

radiolysis
radyoliz, ışınla bozundurma

radiometer
radyometre, ışınölçer

radiometry
radyometri, ışınölçüm

radiomicrometer
radyomikrometre, miniışımölçer

radionuclide
radyoaktif çekirdek, ışımetkin çekirdek

radioparent
ışınım geçiren, radyasyon geçiren

radiophone
radyofon

radiophony
radyofoni

radioscopy
radyoskopi

radiosensitive
ışınıma duyarlı

radiosonde
radyosonda

radiotechnology
radyoteknik

radiotelegraph
ünalgı-telgraf, telsiz telgraf

radiotelescope
radyoteleskop

radiotherapist
radyoterapist

radiotherapy
radyoterapi

radish
turp

radium
radyum

radius
yarıçap,önkol sümüğü

radix
taban, temel, kök, kök

radome
radom, radar kubbesi

radon
radon

radula
dişli dil

raffia
rafya

raffinose
rafinoz

raffish
gösterişçi

raffle
eşya piyangosu, çekiliş

raffle off
piyangoya koymak

raft
sal, şişme (cankurtaran) bot

rafter
çatı kirişi

raftsman
salcı

rag
bez parçası,paçavra,cındır,eski püskü giysi,paçavra,zerre,kırıntı,eşek şakası,muziplik,kesik tempolu müzik,adi gazete,paçavra,alay etmek,eşek şakası yapmak,dalga geçmek

rag doll
bez bebek

rag fair
bit pazarı

ragamuffin
pis çocuk

ragbag
arapsaçı

rage
öfke, hiddet, düşkünlük, tutku, moda, öfkeden kudurmak, tepesi atmak, (hastalık) şiddetle hüküm sürmek, kırıp geçirmek, (deniz/vb.) kudurmak, köpürmek, (rüzgâr) şiddetle esmek, yatışmak, dinmek, sakinleşmek

ragged
(giysi) yırtık pırtık, eski püskü, lime lime, pejmürde, pejmürde kılıklı, kılıksız, (iş) yarım yamalak, uyduruk

ragged and tattered
yırtık pırtık

raglan
reglan kollu palto

ragman
eskici

ragout
sebzeli yahni, tas kebabı

ragtag
ayaktakımı

ragtag and bobtail
ayak takımı

ragtime
kesik tempolu bir tür caz müziği

raid
akın, baskın, sakçı baskını, akın yapmak, hücum etmek, baskın yapmak, basmak

raider
akıncı, baskıncı, yağmacı

rail
parmaklık, trabzan, ray, demiryolu, parmaklıkla çevirmek, parmaklıkla kapatmak, (against/at ile) -den yakınmak, -e kızmak

rail against
yakınmak, kızmak

rail at
dil uzatmak

rail chair
ray yatağı

rail gauge
hat genişliği, ray açıklığı

rail guard
parmaklık, ray siperi

rail head
ray başlığı, ray mantar

rail post
korkuluk babası

rail spike
ray çivisi, yoldemiri çivisi

rail steel
demiryolu çeliği

railcar
otoray

railhead
tren garı

railing
parmaklık

raillery
şaka, alay, takılma

railroad
aceleye getirip -tirmek, meclisten bir yasayı/josparı süratle geçirmek, demiryolu

railroad ballast
demiryolu balastı, kırmataş

railroad bed
demiryolu yatağı

railroad bill of lading
demiryolu konşimentosu

railroader
demiryolcu

railway
demiryolu

railway accident
demiryolu kazası

railway bridge
demiryolu köprüsü

railway car
vagon

railway carriage
demiryolu vagonu

railway clerk
tren memuru

railway construction
demiryolu inşaatı

railway gauge
ray genişliği

railway guide
demiryolu kılavuzu

railway junction
demiryolu kavşağı

railway network
demiryolu ağı

railway operation
demiryolu işletmesi

railway parcels
tren kolileri

railway signal
demiryolu sinyali

railway station
demiryolu istasyonu

railway system
demiryolu ağı

railway terminus
gar

railway track
yol, hat

railway traffic
demiryolu trafiği

railwayman
demiryolcu

raiment
kıyafet, giysi

rain
yağmur, (yağmur) yağmak, yağmur gibi yağmak, yağdırmak, ...yağmuruna tutmak

rain cats and dogs
bardaktan boşanırcasına yağmak

rain forest
yağmur ormanı, tropikal orman

rain gauge
yağmurölçer, yağışölçer

rain off
yağmur yüzünden durdurmak

rain or shine
tenek nasıl olursa olsun

rain water
yağmur suyu

rainbow
gökkuşağı, alkım

raincoat
yağmurluk

raindrop
yağmur damlası

rainfall
yağış miktarı, yağış

raininess
yağışlı hava

rainproof
yağmur geçirmez

rains
muson yağmurları, muson

rainy
yağmurlu

rainy day
kara gün

rainy season
yağmur mevsimi

rainy weather
yağışlı hava

rainy zone
yağmurlu bölge

raise
kaldırmak, yukarı kaldırmak, yükseltmek, dikmek, inşa etmek, yükseltmek, öndürmek, beslemek, yetiştirmek, büyütmek, toplamak, bir araya getirmek, vergin artışı, zam

raise a hue and cry
etekleri tutuşmak

raise a stink
kıyameti koparmak

raise an objection to
itirazda bulunmak

raise cain
kıyameti koparmak, karışıklık çıkarmak

raise hell
kıyameti koparmak

raise hob
altüst etmek

raise money
para toplamak

raise sb's hackles
tepesini attırmak

raise the elbow too often
kafayı bulmak

raise up a dust
toz koparmak

raised
yükseltilmiş, kabartma, çıkıntılı, mayalanmış

raisin
kuru üzüm

raising
tüylendirme, şardonlama

raison d'etat
devlet çıkarı

raison d'etre
var olma nedeni

raj
Hindistan'daki İngiliz yönetimi

rajah
raca

rake
tırmık, tırmıklamak, tırmıkla düzeltmek, taramak, (about/around ile) aramak, arayıp taramak, hafif yan yatmak, yana yatırmak, eski çapkın, hovarda, zampara

rake about
aramak, arayıp taramak

rake angle
meyil açısı, eğim açısı

rake around
aramak, arayıp taramak

rake in
çok para kazanmak

rake in money
kolayca para kazanmak

rake in the shekels
para kırmak

rake sb over the coals
birine ağzının payını vermek

rake up
zar zor toplamak, bir araya getirmek

rake up the past
eski defterleri karıştırmak

rake-off
haksız kâr payı, yolsuz kazanç, anafor

raki
rakı

rakish
gösterişli,uçarı,serbest,rahat,laubali,bambılı

rally
(belirli bir amaç) bir araya gelmek, bir araya toplanmak, bir araya getirmek, iyileşmek, düzelmek, toparlanmak, toplantı, miting, otomobil yarışı, ralli, (tenis) uzun sayı mücadelesi, eğlenmek, takılmak, dalga geçmek, alay etmek

rally round
zor durumda yardımına koşmak

rallying
toplama, toplanma

rallying point
toplanma öekidi

ram
koç, (eskiden kale kapılarını kırmakta kullanılan) kütük, tokmak, şahmerdan, toslamak, şiddetle çarpmak, bastırmak

ram down sb's throat
kafasına dank ettirmek

ram in
tokmaklamak

ram jet
dinamik tazyikli jet motoru

ram jet airplane
tepkili jet uçağı

Ramadan
Ramazan

ramble
dolaşmak, gezinmek, gezmek, (about ile) abuk sabuk konuşmak/yazmak, (bitki) düzensiz biçimde her tarafa yayılıp büyümek, yürüyüş, gezinme, dolaşma

ramble about
abuk sabuk konuşmak

ramble on
yürümek, gezmek, dolaşmak, zırvalamak

rambler
gezip dolaşan kimse

rambling
(konuşma/yazı/vb.) karışık, daldan dala atlayan, (ev/yol/vb.) yamuk, (bitki) yayılan

rambunctious
neşeli, taşkın

ramie
rami

ramification
dallanıp budaklanma, kollara ayrılma, sonuç

ramify
kollara ayrılmak, dallanmak, kollara ayırmak, dallandırmak

rammer
tokmak

ramose
dallı

ramp
yokuş, rampa, (İİ) kazık, dolandırıcılık, dümen

rampage
deliler gibi sağa sola koşuşmak, azmak, kudurmak, azgınlık, taşkınlık

rampageous
saldırgan, öfkeli

rampancy
şahlanma, şaha kalkma

rampant
(suç/hastalık/inanç/vb.) yaygın, kol gezen, dizginsiz

rampart
siper, sur

ramrod
tüfek temizleme çubuğu, harbi

ramshackle
köhne, harap, viran

ranch
büyük çiftlik

rancher
büyük çiftlik sahibi

rancid
kokmuş, bayat, bozulmuş

rancidness
ekşilik, acılık

rancor
(Aİ) bkz.rancour

rancorous
kinci

rancour
garez, kin, hınç

random
rasgele, gelişigüzel, rastlantısal

random access
rasgele erişim

random failure
rasgele arıza

random number sequence
rasgele sayı dizisi

random processing
rasgele işlem

random selection
rasgele seçim

randomization
rasgeleleştirme

randomize
rasgele seçmek

randomness
rasgelelik

randy
azgın, şehvetli, abaza

ranee
racanın karısı

range
sıra, dizi, silsile, sıra, atış uzaklığı, erim, menzil, el, göz ya da ses erimi, alan, saha, meydan, atış alanı, poligon, otlak, takım, set, tür, sınıf, cins, anlayış gücü, kavrama, mutfak ocağı, derece, hız, /vb.farkı, dağılım, (dağlar) sıra oluşturmak, dizi oluşturmak, sıraya koymak, dizmek, sıra olmak, dizilmek, menzili ...olmak, arasında değişmek, arasında olmak, (over/through ile) dolaşmak, gezinmek

range finder
telemetre

range of mountains
dağ silsilesi

range over
dolaşmak, gezinmek

range pole
jalon, gözlem çubuğu

range through
dolaşmak, gezinmek

ranger
orman bekçisi, atlı sakçı

ranging
mesafe tayini, tarama keşfi

rank
(bitki) sık ve yaygın, gür, bol, (koku ya da tat) kötü, ekşi, acı, keskin, sınıf, derece, paye, sıra, dizi, sınıf, tabaka, yüksek konum, yüksek mevki, yüksek rütbe, rütbe, saf, sıraya koymak, sıralamak, dizmek, düzene koymak, saymak, addetmek, sayılmak, gelmek, yer almak, belli bir yeri ya da rütbesi olmak, en yüksek derece ya da rütbede olmak, rütbe vermek

rank and file
örgütteki alt bireyler, erat, aşağı tabaka

rank first
ön sırayı almak

rank of coal
kömürdeki karbon miktarı

ranker
erbaş

ranking
en rütbeli

rankle
(acısı) içinden çıkmamak, sürmek, yüreğine dert olmak

ransack
altını üstüne getirmek,aktarmak,aramak,yağmalamak

ransom
fidye, fidye ödeyerek kurtarmak

rant
(ağız kalabalığı ile) ateşli bir şekilde konuşmak, ağız kalabalığı

ranunculus
düğünçiçeği

rap
hafifçe vuruş, hafifçe vurmak, rahat ve serbest bir şekilde konuşmak, şiddetle eleştirmek, kınamak

rapacious
açgözlü, yağmacı

rapaciousness
açgözlülük, hırs, tamah

rapacity
açgözlülük, yırtıcılık, harislik

rape
kolza,ırzına geçmek,tecavüz etmek,göğmek,zorlamak,ırza geçme,ırza tecavüz,bozma,mahvetme

rape and murder
zorla tecavüz ve öldürme

rape oil
kolza yağı

rape seed
kolza tohumu

rapeseed
kolza tohumu

rapid
tez,süratli,hızlı,(yokuş) dik,iti,sıldırım,yalçın,(ırmak/vb.) en hızlı akan yeri,ivinti

rapid-fire
süratle ateş eden, seri ateşli

rapidity
çabukluk, hız

rapidly
hızla, süratle

rapidness
sürat, hız

rapids
ivinti yeri, çağlarca

rapier
meç, ince kılıç

rapier thrust
iğneli söz

rapine
talan,yağmacılık,çapulculuk,garet,yırtıcılık,vahşilik

rapist
ırza tecavüzden suçlu kimse, ırz düşmanı

rapper
çalan kimse, kapı tokmağı

rapport
dostça ilişki, karşılıklı anlayış

rapprochement
(iki düşman ülke arasında) uzlaşma

rapscallion
haylaz kimse, külhanbeyi

rapt
özünü vermiş şekilde, cankulağıyla

raptorial
yırtıcı, yırtıcı (kuş)

rapture
büyük sevinç, esrime

rapturous
özünden geçmiş, esrimiş

rare
nadir, seyrek, (et) az pişmiş, süper, müthiş, harika

rare earth
nadir element

rare earth elements
nadir toprak elementleri

rare earth metals
nadir toprak madenleri

raree show
sokakta gösterilen oyun

rarefaction
basıncını azaltma

rarefaction region
basıncı azaltılmış bölge

rarefied
(hava) yoğun olmayan, oksijeni az, seçkin, yüksek

rarefy
yoğunluğunu azaltmak, seyreltmek

rarely
nadiren, seyrek olarak, binde bir

rarity
nadirlik, azlık, seyreklik, nadide şey, az bulunur şey

rascal
namussuz, alçak, hergele, yaramaz, kerata, haydut

rascality
namussuzluk, alçaklık, hergelelik, çapkınlık

rascally
çapkın, namussuz, alçak, adi

rash
düşüncesiz, atak, gözükara, ihtiyatsız, aceleci, isilik

rashness
düşüncesizlik, ataklık, gözü karalık, atılganlık

rasp
raspa, kaba törpü, törpü sesi, kulak tırmalıyıcı ses, törpülemek, rendelemek, rahatsız etmek, sinirlendirmek, dokunmak, gıcırdamak

raspberry
ahududu, ağaççileği

rasping
gıcırtılı, hışırtılı, törpüleme

raster
raster, kafes

rat
iri fare, sıçan, hain, kalleş, dönek, kalleşlik etmek, döneklik etmek, sözünden dönmek

rat race
hengâme, koşuşturma, yaşam kavgası

rat-a-tat-tat
sürekli kapı çalma sesi

ratability
vergilendirilebilirlik, değer biçilebilirlik

ratable
vergilendirilebilir, değer biçilebilir

ratchet
dişli çark mandalı, kastanyola

ratchet wheel
mandallı çark, kilit çarkı, dişli çark

rate
oran, nispet, rayiç, derece, çeşit, sınıf, hız, sürat, fiyat, vergin, fiyat listesi, tarife, mülk vergisi, saymak, ...gözü ile bakmak, ...olarak değerlendirmek, (ev/vb.) vergi değerini saptamak

rate of assessment
vergi oranı

rate of climb
tırmanma hızı

rate of creep
akma hızı

rate of decomposition
ayrışma hızı

rate of development
kalkınma hızı

rate of discharge
deşarj hızı, boşalma hızı

rate of exchange
döviz kuru, kambiyo rayici

rate of fall
düşüş hızı

rate of feed
besleme hızı

rate of flow
akış hızı

rate of growth
büyüme hızı

rate of inflation
enflasyon oranı

rate of interest
faiz oranı, faiz haddi

rate of leak
sızıntı hızı, kaçak hızı

rate of substitution
abonman vergini

rateable value
vergi için biçilen değer

rated
vergiye tabi, sınanmış, değerlenmiş

rated horsepower
nominal beygirgücü

rated load
nominal yük

rated power
sınanmış güç, değerlenmiş güç

rated speed
nominal hız, anma hızı

ratepayer
vergi yükümlüsü

rather
tercihan, daha doğrusu, daha çok, daha ziyade, oldukça, epeyce, İİ.elbette, tabii

ratification
onay

ratify
imzalamak, onaylamak

ratine
ratine, ratine etmek

rating
beğenilme, tutulma, deniz eri, tayfa, iş sorumluluğu

ratio
oran, nispet

ratiocinate
muhakeme etmek, uslamlamak

ratiocination
usavurma, muhakeme etme, muhakeme

ration
istihkak, pay, istihkakını saptamak, karneye bağlamak

ration out
karneyle vermek

rational
makul, aklı başında, mantıklı, akla yatkın, rasyonel, oranlı

rational analysis
rasyonel analiz

rational numbers
rasyonel sayılar, oranlı sayılar

rationale
temel, mantık, açıklama

rationalism
usçuluk, rasyonalism

rationalist
akılcı, usçu

rationality
mantıklılık, akla uygunluk, makulluk

rationalization
rasyonalizasyon, rasyonelleştirme

rationalize
kılıf uydurmak, neden göstermek, (yöntem/dizim) geliştirmek, verimlileştirmek

rationing
tayınlama

ratite
kanatsız (kuş)

ratline
ıskalarya

ratsbane
sıçanotu, arsenik

rattan
benekli hintkamışı

rattat
takırdamak

ratten
sabotaj yapmak

ratter
sıçan avcısı (pişik/it)

rattle
bebek çıngırağı, kaynana zırıltısı, cırcır, şıngırdamak, tıngırdamak, tangırdamak, şıngırdatmak, tıngırdatmak, tangırdatmak, gıcık etmek, sinir etmek

rattle off
ezberden çabucak tekrarlamak

rattle on
habire konuşmak, cırcır konuşmak, saçmalamak

rattle through
yapıvermek, bitirivermek

rattlebrain
kuş beyinli kimse

rattlesnake
çıngıraklı yılan

rattletrap
kırık dökük şey, eski araba

rattling
takırdayan, çok

rattrap
fare kapanı

ratty
tepesi atmış, kızgın, sinirli, sıçanla ilgili, sıçan gibi

raucous
(ses) kısık, boğuk, kaba

raunchy
(Aİ) azgın, şehvetli, abazan

ravage
mahvetmek, kırıp geçirmek, yağmalamak, soymak

ravages
tahribat

rave
deli gibi abuk sabuk konuşmak, saçmalamak, sayıklamak

rave about
hayranlıkla söz etmek

rave-up
çılgın parti, cümbüş, âlem

ravel
çözmek, sökmek, dolaştırmak, karıştırmak

raven
kuzgun

ravening
açgözlü, çok acıkmış, gözü doymaz

ravenous
kurt gibi aç

ravine
dar ve derin koyak

raving
saçmalayan, saçmalayarak

ravioli
bir tür mantı

ravish
ırzına geçmek, zevk vermek, esretmek

ravisher
alçak kimse, ırz düşmanı, ırza geçen kimse

ravishing
büyüleyici, aklı baştan alan, çok güzel

raw
(yiyecek) pişmemiş, çiğ, işlenmemiş, ham, (insan) eğitilmemiş, deneyimsiz, acemi, (cilt) ağrılı, acıyan, (hava) soğuk ve yağışlı, nemli

raw cotton
ham pamuk

raw data
ham veri, işlenmemiş veri

raw deal
haksızlık, adilik

raw hide
ham deri

raw material
hammadde

raw rubber
ham kauçuk

raw silk
ham ipek

raw spirits
saf ispirto

raw steel
ham çelik

raw sugar
ham şeker

rawboned
zayıf, çelimsiz

rawhide
işlenmemiş inek derisi

rawinsonde
ravinsonda

rawness
çiğlik, hamlık

ray
ışın

ray beam
ışın demeti

ray of hope
ümit/umut kıvılcımı

ray treatment
ışın tedavisi

rayed
ışınlı

rayless
ışınsız, kara

rayon
yapay ipek, rayon

rayon staple
sentetik yün

raze
yerle bir etmek, dümdüz etmek

razor
ustura,ülgüç,tıraş makinesi

razor blade
jilet, tıraş bıçağı

razor sharp
jilet gibi keskin

razor shell
ustura midyesi

razor strop
ustura kayışı

razorbill
usturagagalı

razoredge
keskin bıçak ağzı

razz
yuha, alay etmek, makaraya sarmak

razzia
akın, çapul

razzle-dazzle
cümbüş, âlem, şaşırtıcı hareket

re
re notası, (edat) dair, hakkında

re-
(önek) yeniden, tekrar

re-collect
yeniden toplamak

re-cover
yeniden kaplamak

re-election
saylavı yenileme

re-entrant
yeniden giriş

reabsorb
tekrar emmek

reach
uzanmak, yetişmek, uzatmak, uzatıp vermek, ulaşmak, varmak, ile iletişim kurmak, görüşmek, temas kurmak, -e varmak, bulmak, elin erişebileceği uzaklık, kol uzunluğu, erim, menzil, anlayış, kavrayış, kavrama gücü

reach ahead
ileriye uzanmak

reach down
elini aşağıya uzatmak

reach out
el/kol uzatmak

reach rock bottom
başaşağı gitmek, tepetaklak inmek

react
tepki göstermek, tepkimek, karşılık vermek, mukabele etmek, aksi yönde hareket etmek

reactance
reaktans

reactant
reaktant, tepken

reaction
tepki, reaksiyon, tepkime, gericilik, irtica

reaction order
reaksiyon derecesi, tepkime derecesi

reaction rate
tepkime hızı, reaksiyon hızı

reactionary
gerici

reactionary movements
irtica hareketleri

reactivate
yeniden canlanmak, yeniden harekete geçmek

reactive
tepki oluşturan, tepkin, reaktif

reactiveness
reaktiflik

reactivity
reaktiflik

reactor
nükleer reaktör

read
okumak, anlamak, sökmek, çözmek, (birdemde) okumak, öğrenim görmek, tahsil etmek, (termometre/vb.) göstermek, anlamak, kavramak, anlam vermek, yorumlamak, okuma, okuyuş, okunacak şey

read between the lines
kapalı anlamını bulmak

read head
okuma kafası

read into
anlam çıkarmaya çalışmak

read like a book
ciğerini okumak

read out
üyeliğini kaldırmak

read over
baştan başa okumak

read rate
okuma oranı, okuma hızı

read the riot act
fırça çekmek, azarlamak

read up
içini dışını bilme, kitabını yazmak

read while writing
yazarken okuma

read-only memory
salt okunur bellek

read-only storage
salt okunur bellek

read-write head
okuma-yazma kafası

readability
okunaklılık

readable
okumaya değer, (yazı) okunaklı

readdress
(mektuba) farklı bir adres yazmak, üzerindeki adresi değiştirmek

reader
okuyucu, okur, doçent, düzeltmen, okuma kitabı

readership
okuyucu sayısı, okur sayısı

readily
isteyerek, seve seve, gönülden, kolayca, güçlük çekmeden

readiness
gönüllülük, isteklilik, heveslilik, hazır olma

reading
okuma, kitaptan elde edilen bilgi, kitabi bilgi, yorum, termometre, /vb.nin gösterdiği sayı, okuma parçası, metin, konferans

reading rate
okuma hızı/oranı

readjust
yeniden alışmak, alıştırmak

readout
dışa okuma, dışarıya okuma

ready
hazır, istekli, gönüllü, hazır, kolay, çabuk, seri, eli çabuk, peşin para, nakit, hazır olma

ready cash
hazır para

ready money
hazır para, nakit

ready money business
peşin alışveriş

ready to wear
giymeye hazır, konfeksiyon

ready-made
(giysi) hazır,dikili

ready-made clothing
hazır giyim

ready-mix concrete
karılmış hazır beton

reaffirm
yeniden onaylamak

reafforest
yeniden ağaçlandırmak

reagent
miyar, ayıraç, belirteç

real
gerçek, hakiki, sahici

real action
ayni dava

real assets
gayri menkul kıymetler, taşınmaz mallar

real chattels
taşınmaz, gayrimenkul

real cost
gerçek maliyet

real estate
taşınamaz mallar

real estate agent
emlak komisyoncusu

real estate property
taşınmaz mal, gayrimenkul mal

real estate purchase tax
emlak alım vergisi

real exchange rate
reel döviz kuru

real image
gerçek görüntü

real income
gerçek gelir, reel gelir

real interest rate
reel faiz oranı

real investment
gerçek yatırım

real national income
reel milli gelir

real number
reel sayı, gerçek sayı

real property
taşınmaz mal, mülk, varlık

real right
ayni hak

real rights
ayni haklar

real stock
gerçek stok

real time
gerçek zaman

real time system
gerçek zaman jüyesi

real value
gerçek değer

real wages
reel vergin, gerçek vergin

realism
gerçekçilik

realist
gerçekçi

realistic
gerçekçiliğe ilişkin, realist, gerçeğe uygun, gerçekçi

reality
gerçek, hakikat, gerçekçilik

realization
gerçekleştirme, gerçekleşme, paraya çevirme

realization account
tasfiye hesabı

realization price
tasfiye fiyatı

realize
anlamak,düşünmek,kavramak,ayrımına varmak,fark etmek,gerçekleştirmek,uygulamak,satmak,(pul/kâr) getirmek

really
gerçekten, sahiden, cidden, hakikaten

realm
krallık, alan, ülke

realtor
emlakçi, emlak komisyoncusu

realty
gayri menkul

ream
tabakalık kâğıt topu, tabakalık kâğıt topu, (yazı) çok, tomar tomar

reamer
rayba, limon sıkacağı

reanimate
yeniden canlandırmak

reap
(ekin) biçmek, biçip kaldırmak, toplamak, (kâr/vb.) kaldırmak, elde etmek, sağlamak

reap the benefit
semeresini görmek

reaper
biçici

reaping machine
orak makinesi, biçerdöğer

reappear
yeniden ortaya çıkmak, görünmek

reappearance
yeniden ortaya çıkma, görünme

reapplication
yeniden uygulama

reapply
yeniden uygulamak

reappoint
yeniden atamak

reappraisal
yeniden gözden geçirme, denetleme, yoklama

rear
yetiştirmek, büyütmek, beslemek, bakmak, dikmek, inşa etmek, kaldırmak, yukarı kaldırmak, (at/vb.) şaha kalkmak, şahlanmak, geri, arka, art, en geri saf, kıç, popo

rear admiral
tuğamiral

rear bumper
arka tampon

rear door
arka kapı

rear engine
arka motor

rear fender
arka çamurluk

rear fog lamp
arka sis lambası

rear mudguard
arka çamurluk

rear seat
arka koltuk

rear sight
gez

rear trunk
arka bagaj

rear view mirror
dikiz aynası

rear wheel
arka tekerlek

rear-wheel drive
arkadan çekişli

rearm
yeniden silahlandırmak

rearmament
yeniden silahlanma/silahlandırma

rearmost
en arkadaki

rearrange
yeniden düzenlemek

rearrangement
yeniden düzenleme

rearward
arkadaki, geriye doğru

reason
neden, sebeb, us, akıl, sağduyu, gerekçe, düşünmek, yargılamak, usa vurmak, uslamlamak, muhakeme etmek, -den sonuç çıkarmak, tartışmak, görüşmek, ikna etmeye çalışmak

reason with
inandırmaya çalışmak, ikna etmek

reasonable
akla uygun, makul, haklı, akıllı, düşünen, (fiyat) aşırı olmayan, orta karar, uygun, makul

reasonable price
makul fiyat

reasonableness
akla yatkınlık, makul olma, insaf, uygunluk

reasonably
akla yatkın olarak, oldukça, epeyce, akıllı uslu

reasoning
mantıklı düşünme, usa vurma, uslamlama, muhakeme

reassemble
sökülen parçaları yerine takmak, montaj

reassert
yeniden ileri sürmek

reassessment
yeniden tahmin

reassurance
rahatlatma, güven verme, yatıştırma

reassure
güven vermek, korku, kaygı, /vb.'den kurtarmak, rahatlatmak

rebaptism
yeniden vaftiz

rebaptize
yeniden vaftiz etmek

rebatch
sargı aktarmak

rebate
indirim

rebate of tax
vergi iadesi

rebel
asi,isyancı,kıyamcı,baş kaldırmak,isyan etmek,ayaklanmak

rebellion
ayaklanma, baş kaldırma, isyan

rebellious
ayaklanan, baş kaldıran, asi, isyancı

rebirth
yeniden doğma, yeniden canlanma, uyanma

rebore
rektifiye etmek, gömlek değiştirmek

reborn
yeniden doğmuş gibi, yeniden canlanmış

rebound
geri sıçramak, çarpıp geri gelmek, sekmek, geri tepmek, (basketbol) ribaund

rebroadcast
yeniden yayımlamak, aktarmak

rebroadcasting station
aktarma istasyonu

rebuff
ters yanıt, tersleme, ret, kabaca reddetmek, terslemek

rebuild
yeniden inşa etmek, revizyon yapmak, tamir etmek

rebuilt
revizyondan geçmiş, onarılmış

rebuke
azarlamak, azar, azarlama

rebus
resimli bilmece

rebut
yanlışlığını göstermek, yanlış olduğunu kanıtlamak, çürütmek

rebuttal
yanlışlığını gösterme, çürütme

recalcitrance
dik kafalılık, inatçılık, yılmazlık

recalcitrant
boyun eğmeyen, dikkafalı, kafa tutan, inatçı, yılmaz

recalcitrate
inat etmek, karşı gelmek

recall
geri çağırmak, anımsamak, hatırlamak, geri almak, iptal etmek, görevden almak, azletmek, geri çağırma, geri gelme işareti ya da emri, anımsama, hatırlama, görevden alma, azil

recant
-den dönmek, caymak, -i bırakmak

recantation
sözünden dönme, cayma, vazgeçme

recap
(lastik) yeni yüz geçirmek

recapitalization
yeniden sermayeye dönüştürme

recapitulate
önemli çekitleri kaytalamak, özetlemek

recapitulation
yineleme, özetleme, özet

recapture
yeniden yakalamak, ele geçirmek, yeniden zaptetmek/yenmek/kazanmak, aklına getirmek, anımsatmak

recast
yeniden dökmek, hatırlamak, yeni biçime sokmak

recede
geri çekilmek, çekilmek, uzaklaşmak, (fiyat/vb.) düşmek, gerilemek, geriye doğru gitmek

receding of the water level
su seviyesinin inmesi

receipt
alındı, makbuz, fiş, fatura, alma, alınma, ç.gelir, hasılat, reçete

receipt book
makbuz defteri

receipt card
alındı kartı

receipt stamp
alındı damgası

receipts
gelir

receivable
alınabilir, alınacak, tahsil edilecek, alacak

receive
almak, -e uğramak, maruz kalmak, almak, evine almak, konuk kabul etmek, karşılamak, taşımak, içine almak

received
teslim alınmış, geçer, cari

receiver
alan,kabul eden kimse,(ünalgı/vb.) alıcı,ahize,destek,almaç,tahsildar,çalıntı mal alıp satan kimse

receivership
yedieminlik, davalı malların idaresi

receiving
alma, kabul

receiving station
alıcı istasyon

receiving unit
alıcı cihaz

recency
yenilik, yakında olma

recension
düzelti, tashih

recent
yeni, yakında olan, son günlerdeki, son

recently
son günlerde, son zamanlarda, bu yakında, bu aralar

recentness
yenilik

receptacle
içine öteberi konan kap

reception
alma, karşılama, kabul, kabul töreni, konuk kabülü, resepsiyon, (ünalgı/sınalgı/vb.) alış niteliği, görüntü niteliği, netlik

reception desk
resepsiyon

reception room
bekleme odası

receptionist
resepsiyon memuru, resepsiyonist

receptive
yenilikçi, ilerici, yeni düşüncelere açık, modern görüşlü

receptivity
çabuk kavrayış, alma yeteneği

receptor
alıcı, almaç, reseptör, alıcı sinir

recess
dinlenme, dinlenme anı, paydos, ara verme, okul tatili, duvarda girinti, niş, iç taraf, gizli yer, duvar girintisini koymak, yerleştirmek, dinlenmek, ara vermek, paydos etmek, tatil yapmak

recessed
gömme

recession
geri çekilme, gerileme, (işlerde) durgunluk, azalma, düşüş

recessive
çekinik, resesif

recessive character
çekinik karakter, resesif karakter

recessive gene
çekinik gen

recessiveness
çekiniklik, resesiflik

recharge
yeniden şarj etmek, yeniden doldurmak

recheck
yeniden denetlemek, yeniden kontrol etmek

recidivism
yeniden suç işleme eğilimi, suçu yineleme

recidivist
sabıkalı

recidivous
çok sabıkalı

recipe
yemek tarifesi, reçete, çözüm, yol

recipient
alan kimse, alıcı

reciprocal
karşılıklı, iki taraflı

reciprocal agreement
ikili anlaşma

reciprocal aid
karşılıklı yardım

reciprocal demand
karşılıklı talep

reciprocal insurance
karşılıklı sigorta

reciprocate
karşılığını vermek, karşılığını yerine getirmek

reciprocating
pistonlu

reciprocation
gitgel hareketi, ileri-geri hareket

reciprocity
karşılıklılık, mütekabiliyet

recirculate
yeniden dolaşmak

recirculation
yeniden dolaşım

recision
sözleşme iptali

recital
anlatma, nakletme, ezber okuma, rezital, hesap, rapor

recitation
ezberden okuma

recite
ezberden okumak, anlatmak, söylemek, sayıp dökmek, (listesini) vermek

reckless
korkusuz, pervasız, kayıtsız, umursamaz, ihtiyatsız

recklessness
maceraperestlik

reckon
hesaplamak, sanmak, tahmin etmek, saymak, ...gözüyle bakmak

reckon on
beklemek, ummak, bel bağlamak

reckon with
ile hesaplaşmak, hesaba katmak

reckon without
hesaba katmamak

reckon without one's host
öz özüne gelin güvey olmak

reckoning
sayma, hesaplama, hesap, mevki tahmini, yer tahmini

reclaim
düzeltmek, iyileştirmek, kurtarmak, ıslah etmek, geri istemek, tarıma ya da oturmaya elverişle duruma getirmek

reclamation
geri alma, düzeltme, iyileştirme, arazi ıslahı, tarıma elverişli duruma getirme

reclamation period
itiraz süresi

recline
arkaya dayanmak, yaslanmak, uzanmak, yatmak

recluse
her şeyden elini ayağını çekmiş, tek başına yaşayan, münzevi

reclusion
inziva

recognition
tanıma, tanınma, kabul, onaylanma

recognizable
tanınabilir, tanınır

recognizance
kefalet

recognize
tanımak, tanımak, onaylamak, farkına varmak, görmek, takdir etmek

recognized
tanınmış

recognized agent
yetkili temsilci

recoil
irkilmek, geri çekilmek, (silah) geri tepmek, geri çekilme, geri tepme

recoilless
tepkisiz, geri tepmesiz

recollect
eslemek,hatırlamak,yada salmak

recollection
anımsama, hatırlama, hatırlanan şey, anı, estelik

recombinant DNA
farklı kaynaklardan çıkan ve kimyasal olarak birle

recombination
yeniden birleşim

recombination coefficient
yeniden birleşim katsayısı

recombine
yeniden birleştirmek

recommence
yeniden başlamak

recommend
salık vermek, önermek, tavsiye etmek, öğütlemek, beğendirmek, iyi bir izlenim uyandırmak

recommendable
tavsiye edilebilir, salık verilebilir

recommendation
tavsiye, salık, öğüt, tavsiye mektubu

recommendation letter
tavsiye mektubu

recommendatory
tavsiye niteliğinde

recommission
yeniden göreve almak

recompense
karşılığını vermek, ödemek, zararını ödemek, telafi etmek, tazmin etmek, ödence, ödenti, karşılık, tazminat

recompose
yeniden yazmak, yeniden oluşturmak

reconcilable
uzlaştırılabilir, birleştirilebilir

reconcile
barıştırmak, aralarını bulmak, uzlaştırmak, (düşünce/görüş/vb.) bağdaştırmak, (to ile) kabul ettirmek, razı etmek

reconcile to
kabul ettirmek, razı etmek

reconciliation
barışma, uzlaşma, barış

reconciliation statement
mutabakat mektubu

recondite
derin, çapraşık, anlaşılması güç, az kimse tarafından bilinen

recondition
onarmak, yenilemek, tamir etmek, tekrar çalışır hale getirmek

reconduction
kirayı yenileme

reconnaissance
keşif

reconnoiter
keşfe çıkmak

reconnoitre
keşfe çıkmak

reconquer
yeniden fethetmek

reconsider
yeniden düşünmek, yeniden incelemek ya da ele almak

reconstituent
yeniden oluşturulmuş

reconstitute
tekrar kurmak, yenilemek, (kurutulmuş yiyeceği) su katarak yenilir/içilir hale getirmek

reconstruct
yeniden kurmak, yeniden inşa etmek, bulgulardan sonuç çıkarmak, çözmek, su yüzüne çıkarmak

reconstruction
yeniden inşa, kalkındırma, imar

reconversion
reorganizasyon, yeniden düzenleme

reconvert
reorganize etmek, yeniden düzenlemek

record
yazmak, kaydetmek, deftere kaydetmek, (aygıt) kaydetmek, göstermek, (görüntü/ses) almak, kaydetmek, kayıt yapmak, kayıt, tutanak, sicil, defter, dosya, sicil, rekor, plak, ün, isim, şöhret, rekor düzeyde, rekor

record player
pikap, plakçalar

record-breaking
rekor kıran

recorder
flavta, kayıt aygıtı, teyp, kayıt memuru, yargıç

recording
kayıt

recording barometer
yazıcı barometre

recording studio
kayıt stüdyosu

recording stylus
kayıt iğnesi

recording technique
kayıt tekniği

recording van
ses kayıt arabası

recount
anlatmak, yeniden saymak, (oy/vb.) ikinci sayım, yeni sayım

recoup
(harcırah/vb.) almak, geri almak

recourse
başvurma, yardım dileme, yardım

recover
yeniden elde etmek, geri almak, iyileşmek, düzelmek, özüne gelmek, toparlanmak, huk.tazmin ettirmek, mahkeme yoluyla ödetmek

recoverable
yeniden kazanılabilir, geri alınabilir

recovery
geri alma, geri alınma, iyileşme, düzelme

recreancy
korkaklık, tabansızlık, hainlik

recreant
alçak, korkak, namert

recreate
yeniden yaratmak,yeniden canlandırmak,gücü berpa etmek,kuvveyi berpa etmek,eğlendirmek

recreation
eğlence, dinlenme

recreation areas
dinlenme alanları

recreation centre
dinlenme merkezi

recreation ground
oyun alanı, spor alanı

recreational
eğlence, dinlence, eğlendirici, dinlendirici, oyalayıcı

recreative
eğlendirici, dinlendirici

recriminate
birbirini suçlamak, karşılıklı atışmak, kapışmak

recrimination
suçlamaya suçlama ile karşılık verme, karşılıklı suçlama, atışma

recrudesce
yeniden olmak, nüksetmek, patlak vermek

recrudescence
yeniden olma, nüksetme, patlak verme

recruit
acemi er, yeni üye, askere almak, (üyeliğe) almak, üye yapmak, işe almak, çalıştırmak

recrystallization
yeniden kristallenme

recrystallize
yeniden kristallenmek

rectal
rektumla ilgili

rectangle
dikdörtgen,düzbucak

rectangular
dikdörtgen biçiminde

rectifiable
düzeltilebilir

rectification
doğrultma, düzeltme, tasfiye, rektifiye

rectifier
doğrultucu, düzeltici, redresör, doğrultmaç

rectify
düzeltmek, arıtmak, damıtmak, dalgalı akımı doğru akıma çevirmek

rectilinear
doğrusal, düz çizgili

rectitude
doğruluk, dürüstlük

recto
sağ taraftaki sayfa

rector
rektör

rectum
düzbağırsak, göden, gödenbağırsağı, rektum

rectus
düz kas

recumbency
uzanma, yatma

recumbent
uzanmış, uzanıp yatmış

recumbent fold
yatık kıvrım

recuperate
iyileşmek, sağlığına kavuşmak

recuperation
geri kazanma, iyileşme

recuperative
sağlığına yeniden kavuşturan

recuperator
geri getirici, geri kazanıcı

recur
tekrar meydana gelmek, yinelemek, tekrar vuku bulmak

recurrence
yineleme, tekrar olma, tekrar vuku bulma, tekerrür

recurrent
yinelenen, yeniden olan

recursion
tekrarlama, yineleme, özyineleme

recursive
terkrarlamalı, yinelemeli

recycle
(kullanılmış maddeleri) yeniden işleyip kullanılır hale getirmek

recycling
geriçevirim

recycling of waste material
atık maddeleri yeniden kullanma

red
kırmızı, (saç) kızıl, (cilt) pembe, komünist, kızıl

red blood cell
alyuvar

red blood cells
alyuvarlar

red blood corpuscle
alyuvar

red blooded
mert, erkekçe, cesur, yiğit, yürekli

red brass
kızıl pirinç, kırmızı pirinç

red cabbage
kırmızı lahana

red carpet
özel karşılama

red corpuscle
alyuvar

Red Crescent
Kızılay

red deer
alageyik

red flag
isyan bayrağı, tehlike işareti

red gentian
kızıl kantaron

red headed
kızıl saçlı

red heat
kızıl sıcaklık

Red Indian
Kızılderili

red lead
sülüğen

red light
kırmızı ışık

red mullet
tekir

red pepper
kırmızı biber

red poll
ispinoz kuşu

red radish
kırmızıturp

red rot
kırmızı çürüklük hastalığı

Red Sea
Kızıldeniz

red short
sıcak işlemlerde kırılan

red shortness
sıcak işlemlerde kırılma

red tape
bürokrasi, kırtasiyecilik

red wine
kırmızı şarap

red-handed
suçüstü

red-hot
(metal) kızarmış, akkor halinde, çok öfkeli

red-letter
özel bir gün, bayram

red-letter day
bayram günü

red-shift
kırmızıya kayma

redact
yazı haline getirmek, yayına hazırlamak

redaction
yayına hazırlama, redaksiyon, düzeltilmiş metin

redbrick
İngiltere'de (Londra dışında) kurulmuş Birdem

redbud
erguvan

redcap
bagaj hamalı

redcoat
eski ingiltere askeri

redcurrant
frenküzümü

redden
kızarmak, kızartmak, kırmızılaştırmak

reddish
kırmızımsı, kırmızımtrak

reddle
kırmızı tebeşir

redecorate
yeniden dekore etmek

redeem
bedelini vererek geri almak, (günahtan) kurtarmak, yapmak, yerine getirmek, ifa etmek, (rehin/borç/vb.'den) kurtarmak

redeemable
paraya çevrilebilir, ihbarlı, kurtarılabilir

redeemed
itfa edilmiş, amorti edilmiş

redeemer
kurtarıcı kimse

redeliver
geri vermek

redemption
geri alma, ödeme, kurtarma

redemption fund
amortisman fonu

redemptive
kurtaran, kurtarıcı

redeploy
(asker/işçi/vb.) yerlerini değiştirmek, daha verimli biçimde düzenlemek

redeployment
yeniden geliştirme

redeployment area
geliştirilen bölge

redhanded
suçüstü

redhead
kızıl saçlı kadın, kızıl

redhot
ateşten kıpkırmızı kesilmiş, kızgın

redintegrate
yenilemek, restore etmek

redirect
bkz.readdress

rediscount
reeskont, reeskont etmek

rediscover
yeniden keşfetmek

redistribute
yeniden dağıtmak

redness
kırmızılık

redo
yeniden yapmak, tekrar yapmak

redolence
güzel koku

redolency
güzel koku

redolent
...kokan, ...kokulu, ...havası olan

redouble
büyük ölçüde artmak, büyük ölçüde arttırmak

redoubt
tabya, palanka

redoubtable
çok saygı duyulan ve korkulan, büyük

redoubted
korkunç, heybetli, yürekli, cesur

redound
(to ile) katkıda bulunmak, artırmak, ilerletmek, yararı dokunmak

redox
redoks

redraft
retret

redraw
yeniden keşide etmek

redress
düzeltmek, tazminat, karşılık

redskin
Kızılderili

redstart
kızılkuyruk

reduce
azaltmak, indirmek, düşürmek, kilo vermek, zayıflamak, (to ile) zorunda bırakmak, -e düşürmek, -e zorlamak, boyun eğdirmek, fethetmek, (rütbesini/vb.) indirmek

reduce the price
ucuzlatmak

reduce to
zorunda bırakmak

reduce to a pulp
şoka uğratmak, ne yapacağını şaşırtmak

reduce to beggary
yoksullaştırmak, fakirleştirmek

reduce to poverty
yoksulluğa düşürmek

reduce to tears
gözyaşlarına boğmak, ağlatmak

reduced
indirimli

reduced price
indirimli fiyat

reducer
redüktör, indirgen

reducible
indirilir, azaltılır, küçültülür

reducing
indirgeyici, azaltma, indirme

reducing agent
indirgen, redüktör

reducing diet
zayıflama rejimi

reducing flame
redükleyici alev, indirgeyici alaz

reducing gas
redükleyici gaz, indirgeyici gaz

reduction
azaltma, indirme, indirim, tenzilat, küçültülmüş resim, harita, /vb

reduction in prices
fiyat indirimi

reduction in wages
vergin indirimi

reduction of capital
sermaye indirimi

reduction of interest
faiz indirimi

reduction of staff
personel sayısını azaltma

reductive
indirgeyici

redundance
fazlalık, artıkbilgi, işsizlik

redundance letter
işten çıkarma duyurusu

redundancy
gereğinden fazlalık, gereksizlik, bolluk, aşırı emek, emek bolluğu

redundancy letter
işten çıkarma duyurusu

redundancy payment
işten çıkarma tazminatı

redundant
gereksiz, lüzumsuz, fazla, aşırı, bol, işten çıkarılan

reduplicate
iki katına çıkarmak

reduplication
ikileme, iki misline çıkarma, artırma

redwood
kızılağaç, kaliforniya çamı

redye
yeniden boyamak

reed
kamış, saz, düdük dili, sipsi

reed warbler
saz bülbülü

reed-mace
su kamışı

reedy
kamış dolu, saz dolu, kamışlık, sazlık

reef
camadan, resif

reef knot
camadan düğümü

reefer
camadancı, esrarlı sigara

reek
kötü koku,iy,kötü kokmak,iy vermek

reel
makara, bobin, çıkrık, (teyp) makara, sallanmak, sendelemek, sarhoş gibi gitmek, yalpalamak, kafası karışmak, şaşırmak, fırıl fırıl dönmek, döner gibi olmak, makaraya sarmak

reel off
ezberden okuyuvermek, takır takır tekrarlamak

reenter
yeniden girmek

reenterable
yeniden girilebilir

reentry
yeniden girme, uzay aracının dönüp dünya atmosferine girmesi

reeve
ipi delikten geçirmek

reexamine
yeniden sınav yapmak

reexport
reeksport, yeniden ihraç, yeniden ihraç etmek

ref
hakem

refashion
biçimini değiştirmek

refection
hafif yemek

refectory
yemekhane

refer
(to ile) -den sözetmek, ağzına almak, ilgili olmak, ilgilendirmek, kapsamak, göndermek, havale etmek, başvurmak, danışmak

referee
hakem, bilirkişi, hakemlik yapmak

reference
bahsetme, ağzına alma, söz etme, başvurma, danışma, referans, bonservis

reference book
başvuru kitabı

reference number
referans numarası

reference record
referans kaydı

referendum
halk oylaması, referandum

referent
gönderge

referential
gösterim ile ilgili, göndergesel

refill
yeniden doldurmak, (kâğıt/pil/kalem içi/kurşun/vb.) yedek

refine
arıtmak, arılaştırmak, tasfiye etmek, rafine etmek

refine sugar
şekeri rafine etmek

refined
arıtılmış, tasfiye edilmiş, rafine, ince, kibar, zarif

refined sugar
rafine şeker

refinement
arıtma, tasfiye, incelik, kibarlık, zerafet, yararlı ilave, aksesuar

refiner
arıtım işçisi

refinery
arıtımevi, rafineri

refinery waste
rafineri atığı

refining furnace
arıtma fırını

refit
tamir, yeniden donatma, onarma, yeniden kullanıma hazır hale getirmek

reflation
reflasyon

reflect
yansıtmak, aksettirmik, göstermek, dile getirmek, ifade etmek, yansıtmak, düşünmek, iyice düşünüp taşınmak

reflect on
-i iyice düşünmek, kusurunu göstermek

reflected light
yansımış ışık

reflected ray
yansımış ışın

reflected wave
yansımış dalga

reflecting
yansıtan, aksettiren

reflection
yansıma, aksetme, yankı, akis, hayal, derin düşünce

reflective
düşünceli

reflectivity
yansıtırlık

reflector
yansıtaç, reflektör

reflex
refleks, tepki, yansı

reflex action
refleks hareket, istençdışı hareket

reflex camera
reflaks fotoğraf makinesi

reflex centre
beyindeki refleks merkezi

reflex movement
refleks hareket, istençdışı hareket

reflexion
yansıma, yankı

reflexive
dönüşlü

reflexive pronoun
dönüşlü zamir, dönüşlü adıl

reflexive verb
dönüşlü fiil

reflexivity
yansıma özelliği

refloat
yeniden yüzdürmek

refluent
geri akan

reflux
geri akış

reflux condenser
geri akış kondansatörü

reforest
yeniden ağaçlandırmak

reforestation
yeniden ağaçlandırma, ormanlandırma

reform
düzeltmek, geliştirmek, düzelmek, gelişmek, -de reform yapmak, reform, düzeltim

reformation
reformasyon, düzeltim

reformatory
düzeltici, ıslah edici, ıslahevi

reformer
düzeltimci, ıslahatçı, reformcu

reformism
reformculuk

refract
(ışık) kırmak

refracting
kırılma, sapma, sapan

refracting angle
kırılma açısı, sapma açısı

refracting telescope
kırılmalı teleskop, mercekli teleskop

refraction
kırılma

refractive
kıran, kırıcı, kırılan

refractive index
kırılma indisi, kırılım indisi

refractivity
kırılırlık

refractometer
refraktometre, kırılımölçer

refractometry
refraktometri, kırılımölçüm

refractory
karşı gelen, karşı koyan, dikbaşlı, inatçı, (hastalık) iyileştirilmesi zor, tedavisi güç, inatçı, (metal) ergimesi zor, sıcağa dayanıklı, kolay işlenemez

refrain
özünü tutmak, kaçınmak, çekinmek, sakınmak, nakarat

refrain from
kaçınmak, sakınmak, özünü tutmak

refrangible
kırılabilir, yansıtılır

refresh
canlandırmak, güçlendirmek, dinçleştirmek, serinletmek, (anıları/vb.) tazelemek, yenilemek, canlandırmak

refresh oneself
canlanmak, dinlenmek

refresher
tazeleyici, içki, serinletici şey, anımsatıcı şey

refresher course
bilgi tazeleme kursu

refreshing
güçlendirici, canlandırıcı, dinlendirici, dinçleştirici, serinletici, hoş, ilginç, değişik

refreshment
canlanma, güçlenme, dinlenme, yiyecek, içecek

refreshments
yiyecek ve içecek

refrigerant
soğutan, soğutkan, soğutucu, dondurucu

refrigerate
soğutmak, serinletmek

refrigerated truck
soğuk hava tertibatlı kamyon

refrigeration
soğutma, serin tutma

refrigeration technology
soğutma tekniği

refrigerator
buzdolabı,soğutucu,buzlatka

refrigerator car
frigorifik vagon

refrigerator lorry
frigorifik kamyon

refuel
yakıt ikmal etmek

refuge
sığınak, barınak, orta kaldırım, refüj

refugee
mülteci, sığınık

refulgence
parlaklık, şaşaa

refulgent
parlak, pırıl pırıl

refund
(pulu) geri vermek, geri ödemek, geri verilen para, geri ödeme

refunding bond
itfa tahvili

refundment
geri verme, geri ödeme, para iadesi

refurbish
yeniden cilalamak

refurnish
yeniden döşemek

refusal
kabul etmeme, ret, geri çevirme, reddetme hakkı

refuse
reddetmek, kabul etmemek, geri çevirmek, döküntü, süprüntü, çöp, artık

refuse collector
çöp kamyonu

refuse disposal
çöp toplama

refuse lorry
çöp kamyonu

refutable
çürütülebilir, yanlışlığı kanıtlanabilir

refutation
çürütme, cerh, yalanlama, tekzip

refute
yanlış olduğunu kanıtlamak, çürütmek

regain
yeniden elde etmek, yeniden kavuşmak, (nereyese) tekrar varmak, tekrar dönmek

regain one's feet
yeniden dengesini kazanmak

regain the shore
kıyıya varmak

regal
kral ya da kraliçe gibi, krallara layık, şahane

regale
(with ile) eğlendirmek, hoşça vakit geçirtmek

regalia
tören kıyafeti, tören süslemeleri

regard
bakmak, gözü ile bakmak, gibi görmek, olarak ele almak, saymak, göz önünde tutmak, umursamak, önemsemek, aldırmak, kulak asmak, saygı, itibar, önemseme, aldırış, saygı, dikkat, bakış, ç.selam, iyi dilekler

regard as
gözü ile bakmak, saymak

regarding
hakkında, ilişkin, hususunda, ile ilgili, -e dair, -e gelince

regardless
ne olursa olsun, mutlaka, karamazdan

regardless of
-i düşünmeden, -e bakmaksızın

regards
selam, iyi dilekler

regatta
kayık ya da yelkenli tekne yarışı

regency
kral naibliği

regenerate
yenilemek, yeniden kazanmak, rejenere etmek

regeneration
yenileme, yenilenme, rejenerasyon, dirilme

regenerative
yenileyici, canlandırıcı, düzeltici

regent
kral naibi

reggae
rege, Jamaika müziği

regicide
kral katili, kral katli

regime
yönetim, rejim, perhiz, rejim

regimen
rejim, perhiz

regiment
alay, kalabalık, sürü, sıkı disiplin altında tutmak

regimental
alay ile ilgili

regimental officer
kıta subayı

regimentation
jüyeli bir biçime sokma

region
bölge, yöre

regional
bölgesel, yöresel

regional planning
bölgesel planlama

regional television
bölgesel sınalgı

regionalism
bölgecilik

register
sicil, kütük, kayıt defteri, liste defteri, dosya, liste, kayıt, ses perdesi, kayıt eden aygıt, saat, sayaç, regülatör, kütüğe kaydetmek, sicile geçirmek, kaydetmek, listeye yazmak, (aygıt) kaydetmek, göstermek, belirtmek, dışa vurmak, ifade etmek, belli etmek, (mektubu) taahhütlü olarak göndermek

register office
nikâh dairesi, sicil dairesi

registered
(mektup) taahhütlü, kayıtlı, tescilli

registered letter
taahhütlü mektup

registered post
taahhütlü posta

registered tonnage
bir geminin taşıma istiabı

registered trade mark
müseccel marka

registering apparatus
kaydedici cihaz

registrar
sicil memuru, nüfus memuru

registration
(kütüğe) kaydetme, listeye alma, kaydetme, kayıt, tescil

registration fee
kayıt vergini

registration form
kayıt formu

registration number
plaka numarası

registry
sicil dairesi

registry office
nikâh dairesi, sicil dairesi

reglet
kordon

regnant
saltanat süren, hükümdarlık eden, hükmeden

regolith
regolit

regorge
kusmak

regress
gerilemek, ilkelleşmek

regression
geri çekilme, gerileme, deniz gerilemesi

regressive
gerileyen

regressive tax
azalan oranlı vergi

regret
pişman olmak, gözünde tütmek, özlemini çekmek, aramak, üzüntü, pişmanlık

regretful
üzüntülü

regrettable
üzücü, acınacak, ayıp

regroup
yeniden türkümleşmek, türküm kurmak, yeniden türkümlendirmek

regular
düzgün, muntazam, her zamanki, mutat, düzenli, usule uygun, yoluna göre, nizami, meslekten, muvazzaf, tam, gerçek, tam anlamıyla, normal, sıradan, düzgün, güzel biçimli, dilb.düzenli, muvazzaf, devamlı müşteri, gedikli

regular price
normal fiyat

regularity
düzen, düzenlilik, düzenli biçimde olma, intizam

regularly
düzenli olarak, muntazaman

regulate
düzene sokmak, düzenlemek, yoluna koymak, denetim altına almak, kontrol etmek, ayarlamak

regulating rod
ayar çubuğu

regulation
düzenleme, tanzim, ayarlama, ç.yönetmelik, tüzük

regulations
yönetmelik, tüzük, mevzuat

regulative
tanzim edici, ayarlayıcı

regulator
ayarlayıcı, düzenleyici, düzengeç, regülatör

regulus
cüruflu maden külçesi, yarı arıtılmış maden

regurgitate
kusmak, kusacak gibi olmak

regurgitation
kusturma

rehabilitate
yararlı duruma getirmek, düzeltmek, ıslah etmek, tedavi ederek sağlığına kavuşturmak, eski haline getirmek, normal hale getirmek, eski görev, rütbe ya da haklarını geri vermek

rehabilitation
eski sağlığına kavuşturma, rehabilitasyon, eski görev, rütbe ya da haklarını geri verme

rehash
tekrarlama

rehearing
tanıkların yeniden dinlenmesi

rehearsal
prova, anlatma, sayıp dökme

rehearse
prova etmek, anlatmak, sayıp dökmek

reheat
yeniden ısıtmak

rehouse
yeni/daha iyi bir eve yerleştirmek

reign
hükümdarlık, saltanat, saltanat sürmek, oluşmak, olmak, vuku bulmak

reimbursable
geri ödenebilir

reimburse
(pulunu) geri vermek, ödemek, birinin yaptığı masrafı ödemek

reimbursement
geri ödeme, parayı geri verme, rambursman

reimport
yeniden ithalat

rein
dizgin,cılav

rein in
dizgini çekip durdurmak, yavaş gitmek

reindeer
ren geyiği

reinforce
güçlendirmek, takviye etmek, berkitmek

reinforced concrete
betonarme, demirli beton

reinforced concrete beam
betonarme kiriş

reinforcement
güçlendirme, takviye, destek, berkitme, ç, takviye birliği

reinforcements
takviye birliği

reinforcing steel
betonarme demiri

reinstall
yeniden yerleştirmek

reinstallment
yeniden yerleştirme

reinstate
eski mevkiini geri vermek

reinstatement
haklarını geri verme

reinsurance
reasürans, mükerrer sigorta

reinsure
reasürans yapmak, yeniden sigortalamak

reinvestment
yeniden yatırım

reissue
tekrar çıkarmak, tekrar basmak

reiterate
(birkaç kez) yinelemek, tekrarlamak

reiteration
yinelemek, tekrarlama

reject
reddetmek, kabul etmemek, geri çevirmek, bir tarafa atmak, ıskartaya çıkarmak, atmak, bir kenara atılan yararsız şey, ıskarta

rejectamenta
çöp, süprüntü, dışkı, pislik

rejection
kabul etmeme/edilmeme, ret, geri çevirme

rejoice
çok sevinçli olmak, sevinmek

rejoice sb's heart
mutlu etmek, yüzünü güldürmek

rejoicing
büyük sevinç, bayram sevinci, şenlik

rejoin
sert yanıt vermek, yanıt vermek, karşılık vermek, (düşerge/gemi/vb.'ne) geri dönmek, yeniden birleştirmek

rejoinder
yanıt, kaba yanıt

rejuvenate
gençleştirmek

rejuvenescence
gençleşme, gençleştirme

rekindle
yeniden yakmak

relapse
kötüye gitmek, kötüleşmek, (kötü yola) sapmak, dönmek, kötüye gitme, kötüleşme, (kötü yola) sapma, dönme

relate
anlatmak, nakletmek, hikâye etmek, arasındaki farkı görmek/göstermek, (to ile) ile bağdaştırmak, ilişki kurmak, (to ile) -e yönelik olmak, kapsamak, ait olmak

relate to
ile bağdaştırmak, ilişki kurmak, yönelik olmak

related
ilgili, ilişkili, bağlantılı

relation
akraba, ilgi, ilişki, bağlantı, ç.karşılıklı ilişki

relations
karşılıklı ilişki, akrabalar

relationship
akrabalık, ilgi, ilişki, bağlantı

relative
akraba, göreli, oranlı, nispi, bağlı, ilişkin

relative adverb
ilgi zarfı, ilgi belirteci

relative clauses
sıfat cümleciği, ilgi yantümcesi

relative density
bağıl yoğunluk, bağıl özkütle

relative humidity
bağıl nem, nispi rutubet

relative pressure
göreceli basınç, izafi basınç

relative pronoun
ilgi adılı, ilgi zamiri

relatively
oranla, nispeten, oldukça

relativism
bağıntıcılık

relativistic
bağıl, göreli

relativity
izafiyet, görelik

relator
anlatan kimse, muhbir

relax
gevşemek, gevşeyip dinlenmek, yorgunluğunu atmak, rahatlamak, gevşetmek, rahatlatmak, dinlendirmek, (güç/kontrol/vb.) gevşetmek, hafifletmek

relaxation
gevşeme, yumuşama, hafifleme, gevşetme, yumuşatma, hafifletme, gevşeklik

relaxation time
gevşeme süresi

relay
nöbetleşe çalışan ekip, vardiya, posta, yedek malzeme, röle, bayrak yarışı, naklen yayınlamak

relay race
bayrak koşusu

relay radar
röle radarı

relay spring
röle yayı

relay station
röle istasyonu

release
serbest bırakmak, bırakmak, koyuvermek, çözmek, (filmi) gösterime sokmak, (haber) duyurmak, bildirmek, yayınlamak, piyasaya sürmek, satışa çıkarmak, feragat etmek, vazgeçmek ya da devretmek, serbest bırakma, özgürlüğüne kavuşturma, salma, salıverme, tahliye, tahliye kâğıdı, gevşetme, çözme, kurtarma, kurtuluş, kurtulma, (film) piyasada gösterilme izni, (kitap/haber/vb.) yayınlama izni, deklanşör, tek.salıverme düzeneği, yay

release button
deklanşör, düğme

release lever
ayırma kolu

release on bail
kefaletle tahliye

relegate
göndermek, havale etmek, aşağı bir durum ya da mevkiye indirmek

relegation
sürgüne gönderme, sürgün, küme düşme

relent
yumuşamak, acıyıp merhamete gelmek, gevşemek

relentless
amansız, acımasız

relevance
ayırıcı olma özelliği, ayırıcılık, belirginlik

relevant
konu ile ilgili

reliability
güvenilirlik

reliable
güvenilir

reliance
güvenç, güven, inan, itimat

reliant
asılı,bağlı,bağımlı,dayalı

relic
kalıntı, ölü kalıntısı, hatıra, andaç

relict
cinsi tükenmekte olan hayvan/bitki

relief
ferahlama, rahatlama, kurtarma, kurtuluş, takviye kuvvetleri, iç rahatlığı, iç ferahlığı, avuntu, yardım, imdat, çare, derman, nöbet değiştirme, nöbeti devralan kişi, kabartma, rölyef

relief map
rölyef harita, yükseklikleri gösteren harita

relief road
yan yol, ikinci yol

relief valve
emniyet supabı

relief well
boşaltma kuyusu

relieve
(ağrı/acı/sıkıntı/vb.) dindirmek, hafifletmek, azaltmak, yatıştırmak, teskin etmek, bastırmak, ferahlatmak, rahatlatmak, avutmak, avundurmak, gönül ferahlığı vermek, nöbeti devralmak, nöbet değiştirmek, (kuşatılmış kenti) kurtarmak, tekdüzeliğini gidermek, ilginçleştirmek, güzelleştirmek, hareketlendirmek, canlandırmak

relieve of
(bir yükten) kurtarmak

relieved
rahatlamış, ferahlamış, yatışmış, rahat, ferah

relieving arch
hafifletme kemeri, sağır kemer

relievo
kabartma

religion
din, mezhep, inanç, iman

religionist
bağnaz, yobaz

religiosity
bağnazlık, yobazlık, sofuluk

religious
dinsel, dini, dindar

religious law
dini hukuk

religious liberty
din hürriyeti

religious marriage
imam nikâhı

religious order
tarikat

religiously
imanla, düzenli bir şekilde

reline
gömlek değiştirmek, astarını değiştirmek

relinquish
vazgeçmek, bırakmak, feragat etmek

relish
istek, zevk, haz, iştah, çeşni, tat, lezzet, hoşlanmak, hoşuna gitmek, zevk almak, hoşnut olmak

relive
yeniden yaşamak, anımsamak

reload
yeniden yüklemek

relocatable
yerdeğişir

relocate
(başka bir yere) taşımak, kurmak, yerleştirmek

relocation
başka yere yerleştirme

reluctance
isteksizlik, gönülsüzlük

reluctant
isteksiz, gönülsüz

reluctivity
relüktivite, çekingenlik

rely
(on ile) güvenmek, itimat etmek, bel bağlamak

rely on
güvenmek, inanmak, bel bağlamak

remain
kalmak

remain anonymous
adı bilinmemek

remainder
artan, geri kalan, kalan, artık

remainder of a debt
borç bakiyesi

remainderman
aday, namzet

remaining
kalıcı

remains
artık, kalıntı, ölü, ceset

remake
(film/vb.) yeniden yapmak

remand
(tekrar mahkemeye çıkmak üzere) cezaevine geri göndermek, tekrar cezaevine gönderme

remand prison
tutukevi

remanence
artık mıknatıslık, artık mıknatıslanım

remanent
artan, kalan

remark
söylemek, belirtmek, söz, düşünce, görüş

remark on
hakkında görüşünü belirtmek

remarkable
dikkate değer, sözü edilmeye değer, olağanüstü

remarkableness
dikkate değerlik, olağanüstülük

remarrriage
yeniden evlenme

remarry
yeniden evlenmek

remediable
çaresi bulunan

remedial
sağaltıcı, iyileştirici, iyi edici, tedavi edici, çare niteliğinde

remedial teaching
yetiştirici öğretim

remediless
çaresiz, umutsuz, tedavi edilmez

remedy
çıkar yol, umar, çare, ilaç, derman, deva, sağaltmak, iyi etmek, iyileştirmek, tedavi etmek, düzeltmek, çare bulmak, gereğine bakmak, önlemek

remelt
yeniden eritmek

remember
eslemek,hatırlamak,aklında tutmak,hatırında tutmak,unutmamak,(armağan/bahşiş/vb.) vermek,görmek,(to ile) -den selam götürerek,-in selamını söylemek

remember to
selam götürmek, selamını söylemek

remembrance
anma, hatırlama, yadetme, anı, hatıra, estelik, anmalık, andaç, hatıra, yadigar

remex
teleke

remigration
geriye göç

remilitarization
yeniden askerileştirme

remind
hatırlatmak,esletmek,aklına getirmek

remind of
-i hatırlatmak, aklına getirmek

reminder
(mektup/not/pusula/vb.) anımsatıcı şey

reminisce
eski günlerden konuşmak

reminiscence
anımsama, hatırlama, anımsanan şeyler, anı, ç.anılar, hatırat

reminiscent
-i hatırlatan, benzeri

remise
feragat, vazgeçme

remiss
dikkatsiz, gevşek, dalgacı, ihmalkâr

remissible
affedilebilir, bağışlanabilir

remission
bağışlama, affetme, af, ceza indirimi, cezayı hafifletme, (hastalık) hafifleme süresi

remissness
ihmal, kusur, savsaklık

remit
(borç/ceza/vb.'den) kurtarmak, postayla (pul/çek/vb.) göndermek, ara vermek, mola vermek

remittance
para havalesi, postayla gönderilen para

remittee
alıcı, havale alıcısı

remittent
af

remitter
para gönderen kimse

remnant
artık, geri kalan şey, kalıntı, parça kumaş

remodel
değişiklikler yapmak, yeni şekle koymak

remonetization
eski parayı yeniden tedavüle sürme

remonstrance
yakınma, şikâyet, itiraz

remonstrate
yakınmak, şikâyet etmek, karşı çıkmak, itiraz etmek

remonstrator
şikayetçi kimse, protesto eden kimse

remorse
pişmanlık, vicdan azabı

remorseful
vicdan azabı çeken, pişmanlık duyan, pişman

remorseless
vicdansız, kalpsiz, acımasız

remote
uzak, (davranış) soğuk, (şans/olasılık/vb.) küçük, az

remote control
uzaktan kumanda

remote controlled
uzaktan kumandalı

remote probability
uzak bir olasılık

remote station
uzak istasyon

remotely
küçük bir dereceye kadar, birazcık

remoteness
uzaklık, yabancılık

remount
yeniden çıkmak, yeniden monte etmek

removable
kaldırılabilir, sökülebilir, nakledilir

removal
kaldırma, taşınma, çıkarma, kovulma, görevden alınma, yerini değiştirme

removal expenses
taşınma giderleri

removal van
nakliye kamyonu

remove
çıkarmak,temizlemek,silmek,çıkarmak,öçürmek,kovmak,atmak,kaldırmak,alıp götürmek,uzaklaştırmak,kenar etmek,defetmek,taşınmak,derece,pille,kademe,aralık,adım,kohumluk derecesi,sınıf

remove from office
görevden almak

removed from
-den uzak, -den farklı, ile ilgisiz

remover
leke çıkarıcı, ev eşyası nakliyecisi

remunerate
emeğinin karşılığını ödemek, hakkını ödemek, ödüllendirmek, yaptığının karşılığını ödemek

remuneration
vergin, bedel, karşılık, mükâfat

remunerative
(iş) paralı, iyi para getiren, kârlı, kazançlı, yararlı

Renaissance
Rönesans

renal
böbreğe ait

renal artery
böbrek atardamarı

renal circulation
böbrekteki kan dolaşımı

renal cortex
böbrek korteksi

renal vein
böbrek damarı

rename
yeni bir ad vermek

renascence
yeniden doğma

renascent
yeniden doğan, canlanan

rend
yırtmak,cırmak,yarmak,koparmak,bölmek,ayırmak,zorla çekip almak,koparmak,ayırmak

render
(yardım/vb.) vermek, sunmak, hale getirmek, etmek, kılmak, icra etmek, sunmak, (into ile) -e tercüme etmek, -e çevirmek

render a profit
kâr bırakmak

render into
tercüme etmek, çevirmek

render of account
hesap verme

render payment
ödeme yapmak

rendering
sunma, icra, oynama, temsil, tercüme, çeviri

rendezvous
buluşma, randevu, buluşma yeri

rendition
icra, sunma, temsil

rendzina
rendzina

renegade
hain, dönek

renege
sözünden dönmek

renew
yenilemek, yenileştirmek, tazelemek, canlandırmak, dinçleştirmek, yinelemek, tekrarlamak

renewable
yenilenebilir, yenilenmesi gereken

renewable source
yenilenebilir kaynak

renewal
yenileme, yenilenen şey

renewal notice
yenileme belgesi

renitent
kuvvete karşı direnen, zora dayanıklı

rennet
peynir mayası

renounce
vazgeçmek, terketmek, bırakmak, feragat etmek

renovate
yenilemek, onarmak

renovation
yenileme

renown
ün, ad, şan, şöhret

renowned
ünlü, şanlı, meşhur, şöhretli, namlı

rent
kira, kira bedeli, kiralamak, kira ile tutmak, kiraya vermek, yırtık, yarık, delik

rent a car service
araba kiralama servisi

rent-free
kirasız, kirasız, kirasız

rentable
kiralanabilir, kira getirebilir

rental
kira bedeli, kira

rental car
kiralık otomobil

rental value
kira değeri

renter
kiracı

rentier
rantiye, gelir sahibi

renting
kiraya verme

renting failure
kirayı ödeyememe

renunciation
vazgeçme, feragat

reopen
yeniden açmak

reorganization
yeniden düzenleme, yeniden örgütleme, yeniden örgütlenme

reorganize
yeniden örgütleme, yeniden düzenlemek, yeniden organize etmek

rep
satış memuru, satıcı, bkz.repertory

repack
yeniden denk yapmak

repaint
yeniden boyamak

repair
onarmak, tamir etmek, (hatayı) düzeltmek, gidermek, onarım, tamirat

repair kit
tamir takımı

repair shop
tamirci dükkânı

repair time
onarım zamanı

repair-pit
tamir çukuru

repairable
onarılabilir, tamir edilebilir

repairman
tamirci

repairshop
tamir atölyesi

reparable
tamiri mümkün, tamir edilir

reparation
tazminat

repartee
hazırcevaplılık, hazır cevap

repartition
bölme, bölüm, yeniden bölme

repass
dönmek, geri gitmek

repast
yemek

repatriate
yurduna geri göndermek, iade etmek

repatriation
kendi ülkesine geri dönme

repay
(pul) geri vermek, ödemek, karşılığını vermek, altında kalmamak, ödemek, ödüllendirmek, karşılığını vermek

repayable
geri ödenebilir, geri ödenilmesi gereken

repayment
geri ödeme, karşılık

repayment of income tax
vergi iadesi

repeal
yürürlükten kaldırmak, feshetmek, iptal etmek, yürürlükten kaldırma, fesih, iptal

repealable
yürürlükten kaldırılabilir, feshedilir

repeat
tekrarlamak, kaytalamak, yinelemek, yeniden yayınlanan bağdarlama, nakarat, nakarat işareti

repeat oneself
hep aynı olmak, değişmemek

repeated
defalarca yinelenen, tekraralanan

repeatedly
defalarca, tekrar tekrar, sık sık

repeater
kesintisiz ateş eden silah, çalar saat

repeating
tekrarlanan, tekralama

repeating coil
tekrarlama bobini

repeating decimal
tekrarlanan kesir

repel
geri püskürtmek, iğrendirmek, tiksindirmek

repellent
iğrenç, tiksindirici, nahoş, sinek, /vb.kovucu, uzaklaştırıcı madde

repent
pişman olmak, pişmanlık duymak

repentance
pişmanlık

repentance law
pişmanlık yasası

repentant
pişmanlık duyan, pişman

repercussion
yansıma, geri tepme, tepki, yankı, yan etki

repertoire
repertuvar, dağarcık

repertory
aynı tiyatroda aynı oyuncuların her gün değişik bir oyun sahneye koyması

repetition
tekrarlama, yineleme, tekrar, yinelenen şey

repetition work
seri üretim

repetitious
defalarca tekrarlanmış, basmakalıp

repetitive
hkr, bkz.repetitious

repine
yakınmak, söylenmek, üzülmek, küsmek, bozulmak

repining
yakınan, söylenen, somurtkan

replace
eski yerine koymak, (with/by ile) değiştirmek, -in yerini almak, -in yerine geçmek

replaceable
sökülüp değiştirilebilen

replacement
yenisiyle değiştirme,yenileme,yerini alan kimse/şey,ivaz,yedek,vekil

replacement part
yedek parça

replant
yeniden dikmek, yeni bir yere dikmek

replay
(maç) tekrarlamak, tekrar oynamak, (müzik) tekrar çalmak, tekrar oynanan maç, (görüntü/ses/kayıt/vb.) tekrar

replay head
okuma kafası

replenish
yeniden doldurmak, ikmal etmek

replenishment
ikmal, yeniden doldurma, tekrar doldurma

replete
tıka basa doymuş, patlamak üzere, ağzına kadar dolu

repletion
dolgunluk

replevin
istirdat davası, istihkak davası

replica
aslına çok benzeyen, kopya

replicate
kopya etmek, kopyasını yapmak

replication
cevap, mukabele, yankı, akis, röprodüksiyon

reply
yanıt vermek, yanıtlamak cevap vermek, karşılık vermek, yanıt, karşılık

report
rapor, haber, gazete haberi, açıklama, bilgi, bildiri, tebliğ, tutanak, öğrenci karnesi, söylenti, rivayet, patlama sesi, anlatmak, söylemek, bildirmek, haber vermek, rapor vermek, rapor yazmak, (sucu/vb.) bildirmek, ihbar etmek, şikâyet etmek, tutanağını tutmak, özetini çıkarmak, hazır bulunmak, mevcudiyetini bildirmek, haber yazmak

reported speech
dolaylı anlatım

reportedly
söylendiğine göre, söylentilere bakılırsa

reporter
gazete muhabiri, muhabir, raportör

repose
uzanmak, dinlenmek, dayanmak, yaslanmak, dinlenme, istirahat, uyku, dinginlik, sakinlik, sessizlik, erinç, rahat, huzur

reposeful
dinlendirici

repository
depo, ambar, ...hakkında kendisine özel olarak bilgi verilen kimse

repossess
yeniden sahip olmak, elde etmek

repp
n rips

reprehend
azarlamak, paylamak, suçlamak

reprehensible
suçlanmayı/azarlanmayı hakeden

reprehension
azar, kınama

represent
göstermek, betimlemek, tasvir etmek, simgelemek, temsil etmek, -in adına hareket etmek

represent as
olarak tanımlamak, olarak göstermek

representation
temsil, betimleme, tasvir, oyun, temsil, oynama, canlandırma, temsilcilik, mümessillik, simge, işaret, gösterme

representative
temsil eden, örnek, tipik, temsilci, vekil

repress
bastırmak, önlemek, tutmak, gemlemek, baskı altında tutmak

repressed
(kişi) baskı altına alınmış, baskı altında olan, ezilmiş, (duygu) bastırılmış

repression
önleme, bastırma, engelleme, tutma, baskı

repressive
(yasa/vb.) baskı uygulayıcı, sert, acımasız

reprieve
ölüm cezasını ertelemek, mahvını ertelemek, ölüm cezasının ertelenmesi

reprimand
(resmi) tekdir, kınama, (resmi olarak) kınamak

reprint
(kitap) yeniden basmak, yeni baskı

reprisal
bir müzik parçasının bir bölümünün ya da tümünün ikinci kez çalınması

reproach
azar,tekdir,serzeniş,sitem,kınama,suçlama,leke,yüzkarası,sitem etmek,serzenişte bulunmak,abırlamak,ayıplamak

reproachable
ayıplanır

reproachful
sitem dolu

reprobate
kötü, kötü karakterli

reprobation
beğenmeme, onaylamama, lanet

reprocess
yeniden işlemek

reprocessing plant
yeniden işleme fabrikası

reproducable
üretilebilir

reproduce
üremek, çoğalmak, yavrulamak, kopyasını çıkarmak, kopya etmek, (görüntü/ses) vermek

reproducer
yeniden öndürücü, çoğaltıcı

reproducibility
üretilebilirlik, üreyebilirlik

reproducing head
okuma kafası

reproduction
üreme, çoğalma, çoğaltma, reprodüksiyon, özdeşbaskı

reproduction organs
üreme kılganları

reproduction system
üreme jüyesi

reproductive
üretken, üremeyi sağlayan, döl

reproductive organs
üreme kılganları

reproof
azar, ayıplama, kınama

reproval
azarlama, paylama

reprove
azarlamak,paylamak,tanlamak

reptant
sürünen

reptile
sürüngen

reptilian
sürüngenlere ait, sürüngen, sürüngen

republic
cumhuriyet

republican
cumhuriyete ait, cumhuriyetçi, cumhuriyetçi

republican people's party
cumhuriyet halk partisi

republicanism
cumhuriyetçilik

republication
yeniden yayımlama

republish
yeniden yayımlamak

repudiate
kabul etmemek,geri çevirmek,inkâr etmek,danmak,yadsımak,tanımamak,reddetmek,(borç) ödememek,inkâr etmek

repudiation
ret, inkâr, boşama, reddetme, tanımayış

repugnance
iğrenme, tiksinme, tiksinti, nefret

repugnant
çirkin, iğrenç, tiksindirici, pis, terbiyesiz

repulse
(saldırı) geri püskürtmek, (öneri/vb.) kabaca reddetmek, geri çevirmek, püskürtme, (arkadaşlık önerisini) kabaca geri çevirme, reddetme

repulsion
iğrenme, tiksinti ve korku, nefret, birbirini uzaklaştırma gücü, itici güç

repulsive
tiksindirici, iğrenç, itici

repulsive forces
itici güçler

repulsiveness
tiksindiricilik, iğrençlik

repurchase
geri satın alma, geri satın almak

reputable
ünlü, tanınmış, saygın, saygıdeğer

reputation
ün, ad, nam, isim, şöhret

repute
ün, şöhret, ad, nam, iyi ad, itibar, saygınlık

reputed
...sayılan, ...farzedilen, ...sanılan

reputedly
dediklerine göre

request
rica, dilek, istek, talep, istek, rica etmek, dilemek, istemek

requiem
ölünün ruhu için okunan dua/ilahi

require
istemek, gerektirmek, dilemek, istemek, rica etmek

required
gerekli

required quantity
gerekli miktar

required subjects
zorunlu dersler

requirement
ihtiyaç, gereksinim, icap, gerek

requisite
gerekli, zorunlu, zaruri, gerekli şey, ihtiyaç, gereç

requisition
resmi/askeri talep, dilek, resmen talep etmek, resmen el koymak

requital
ödül, karşılık, bedel, mukabele

requite
(with ile) karşılığını ...ile ödemek, ile karşılığını vermek

requite with
ile karşılığını vermek

reradiation
yeniden radyasyon

reread
yeniden okumak

reroute
yönünü değiştirmek, saptırmak

rerouting
güzergâh değiştirme, yönünü değiştirme

rerun
(film/vb.) tekrar göstermek, (yarış) tekrar koşmak, tekrarlamak, tekrar gösterilen film/şov

res
konu, mesele

resale
tekrar satış

rescind
yürürlükten kaldırmak, iptal etmek, feshetmek

rescission
fesih, iptal, yürürlükten kaldırma

rescript
resmi bildirge, beyan

rescue
kurtarmak, kurtarma, kurtulma, kurtuluş

rescue capsule
kurtarma kapsülü

rescue helicopter
kurtarma dikuçarı

rescue party
kurtarma ekibi

research
araştırma, araştırmak, araştırma yapmak, incelemek

research and development
araştırma ve geliştirme

research center
araştırma merkezi

research centre
araştırma merkezi

research department
araştırma bölümü

research laboratory
araştırma laboratuvarı

research population
araştırma kitlesi

research programme
araştırma bağdarlaması

research project
araştırma jobası

research worker
araştırmacı

researcher
araştırmacı

reseating
supap yatağını alıştırma

resect
kesip çıkarmak

resection
kesip çıkarma, kesim-çıkarım

reseda
muhabbetçiçeği

resell
aynı şeyi bir daha satmak

reseller
yeniden satan kimse

resemblance
benzerlik

resemble
benzemek, okşamak

resent
kızmak, içerlemek, kırılmak, gücenmek, alınmak

resentful
gücenik, alınmış, kırgın

resentment
kızma, gücenme, küskünlük, dargınlık

reserpine
rezerpin

reservation
kuşku, şüphe, yer ayırtma, rezervasyon, şart, koşul, Kuzey Amerika'lı yerlilere ayrılan arazi

reservation fee
yer ayırma vergini

reserve
ayırmak, saklamak, korumak, tahsis etmek, ayırtmak, yedek, rezerv, belirli bir amaç için ayrılmış arazi/bölge, çekingenlik, yedek oyuncu, yedek, yedek güçler

reserve account
karşılık hesabı

reserve capacity
yedek kapasite

reserve fund
ihtiyat akçesi

reserve price
rezerv fiyatı

reserved
çekingen, tutulmuş, ayırtılmış, yedek

reserved word
ayrılmış sözcük, kullanımı yasak sözcük

reservoir
sarnıç, su deposu

reshape
yeniden biçim vermek

reshuffle
bir kuruluşta çalışanların mevkiilerinin değiştirilmesi

reside
-de ikamet etmek, oturmak

residence
konut, oturma, ikamet

resident
sakin, mukim, bir yerde oturan

residential
oturmaya ayrılmış, oturmaya elverişli

residual
artan, kalan, artık

residue
kalan, artık, kalıntı, tortu

resign
istifa etmek, çekilmek, ayrılmak

resignation
çekilme, istifa, boyun eğme, kabullenme

resigned
boyun eğmiş, kabullenmiş, yakınmadan kabul eden

resilience
esneklik

resilient
esnek, sağlığını, gücünü çabuk toplayan, çabuk iyileşen

resin
çam sakızı, reçine

resist
karşı koymak,karşı durmak,direnmek,mukavemet etmek,göğüs germek,dayanmak,-meden edebilmek

resistance
karşı koyma, direnme, dayanıklılık, dayanma, dayanma gücü, karşı çıkma, direniş, direnç

resistant
direnen, dirençli, dayanıklı

resistor
rezistans, direnç

resolute
dirençli, kararlı, azimli, sağlam

resolution
kararlılık, azim, azimlilik, karar, önerge, teklif, yasa tasarısı, çözüm, çözünme, çözülme, eritme

resolve
karar vermek, çözmek, halletmek, parçalarına ayırmak, ayrıştırmak, oy ile -e karar vermek, eritmek, çözmek, erimek, çözünmek, karar, azim, niyet, azimlilik

resolvent
çözücü madde

resonance
tınlama, seselim, rezonans

resonant
çınlayan, tınlayan, yankılanan

resort
dinlence yeri,mesire,(-e) başvurma,yoluna gitme,-den yararlanma,(to ile) (-e) başvurmak,müracaat etmek,yoluna gitmek,çareyi -de bulmak

resound
çınlamak, yankılanmak, ...sesiyle dolmak, inlemek

resounding
çınlayan, yankılanan, gürültülü, çok büyük

resource
kaynak, zenginlik, umar, çare, beceriklilik

respect
saygı, hürmet, uyma, riayet, saygı, bakım, yön, çekit, saygı göstermek, saygı duymak, -e riayet etmek, uymak

respectable
saygıdeğer, saygın, oldukça iyi, epey, hatırı sayılır, temiz, namuslu, dürüst

respectful
saygılı

respective
kendi, kişisel, şahsi

respectively
anılan sıraya göre, biri ...öteki

respiration
solunum

respirator
solunum aygıtı, respiratör

respiratory
solunumla ilgili

respire
soluk almak

respite
mola, dinlenme, soluklanma

resplendent
parlak, pırıl pırıl, görkemli, göz kamaştırıcı

respond
yanıt vermek, yanıtlamak, (by/with ile) ile karşılık vermek, karşılamak

respondent
davalı, savunan kişi

response
yanıt, karşılık

responsibility
sorumluluk

responsible
(for/to ile) -den sorumlu, -e karşı sorumlu, sorumlu, sorumluluk sahibi, güvenilir, emin, sorumluluk isteyen, sorumluluk gerektiren

responsive
yanıt veren, karşılık veren

rest
dinlenme,dem alış,erinç,huzur,rahat,sükun,uyku,işlemezlik,hareketsizlik,durma,dayanak,mesnet,destek,es,durak,dinlenmek,dincelmek,dem almak,dinlendirmek,dayamak,yaslamak,durup dinlenmek,durmak,ara vermek,soluk almak,dayandırmak,oturtmak,elinde olmak,bağlı olmak,güvenmek,dayanmak,bel bağlamak,yatmak,gömülü olmak,artık,kalan,ötekiler,diğerleri,kalanlar

rest day
dem alış günü

restart
yeniden başlatmak

restaurant
lokanta

restaurateur
lokanta sahibi, lokantacı

restful
dinlendirici, rahat, sakin, huzurlu, huzur verici

restitution
iade, sahibine geri verme, zararı ödeme, tazmin

restive
yerinde duramayan, rahat durmayan, huzursuz, inatçı

restless
yerinde duramayan, hareketli, kıpır kıpır, kıpırdak, rahatsız, huzursuz

restoration
onarım, yenileme, restorasyon, sahibine geri verme, iade, yeniden kurma

restorative
güçlendiren, sağlık veren, güç/sağlık veren ilaç, yiyecek, /vb.

restore
sahibine geri vermek, iade etmek, eski yerine koymak, geri koymak, yeniden kurmak, düzeltmek, eski görevine, işine, /vb.yeniden getirmek, iade etmek, yeniden sağlığına kavuşturmak, iyileştirmek, onarmak, yenilemek, restore etmek

restoring force
düzeltici kuvvet, geriçağırım kuvveti

restrain
engellemek, dizginlemek, zaptetmek, tutmak, -den önlemek

restrained
kontrollü, sakin, özüne hakim

restraint
tutma, dizginleme, zapt, özünü tutma, özüne hakim olma, sınırlama, baskı, zorlama

restrict
sınırlamak

restricted
sınırlı, kısıtlı, kontrollü, yalnızca belirli bir kesimin kullanımına özgü, belirli bir türküm için, hizmete mahsus, dar, sınırlı

restricted credit
şartlı kredi

restricted ownership
sınırlı mülkiyet

restriction
sınırlama

restrictive
sınırlayıcı

result
(from ile) -den sonuçlanmak, meydana gelmek, çıkmak, doğmak, (in ile) ile sonuçlanmak, sonuç, mahsul, ürün, semere

result in
ile sonuçlanmak, çıkmak, neticelenmek

resultant
sonucunda ortaya çıkan, sonuçta oluşan

resultant force
bileşke kuvveti

resume
(ara verdikten sonra) yeniden başlamak, sürdürmek, devam etmek, geri almak, yeniden elde etmek

resumption
yeniden başlama, sürdürme

resurgence
yeniden güçlenme, dirilme, yeniden aktiflik kazanma

resurgent
yeniden güçlenen, dirilen

resurrect
yeniden canlandırmak, diriltmek, yeniden kullanmak, geçerli kılmak

resurrection
yenileme, canlanma, dirilme, tekrar ortaya çıkma, doğma, (the ile) İsa'nın dirilişi

ret
çürümek, ıslatıp yumuşatmak

retail
perakende satmak, (at ile) perakende olarak ...fiyatına satılmak, dedikodu yaymak, perakende satış, perakende olarak, perakendeciden, perakende

retail banking
perakende bankacılık

retail credit
müşteri kredisi

retail dealer
perakendeci

retail price
perakende fiyatı

retail trade
perakende ticaret

retailer
perakendeci

retain
tutmak, yitirmemek, sahip olmak, pulla (avukat) tutmak

retain wall
set

retained earnings
birikmiş kârlar

retainer
uşak, hizmetçi, avukata verilen avans

retaining wall
istinat duvarı

retake
yeni çekim, yeniden almak, geri almak

retaliate
misilleme yapmak, kötülüğe kötülükle karşılık vermek

retaliation
misilleme, kısas, öç

retaliatory
misilleme niteliğinde, karşılık olarak

retard
geciktirmek, yavaşlatmak

retardation
geciktirme, yavaşlatma, geciktirici şey

retarded
(çocuk) yavaş gelişen, geri zekâlı

retarder
geciktirici, hız kesici

retch
kusmaya çalışmak, kusacak gibi olmak

retell
yeniden anlatmak

retene
reten

retention
(akılda/vb.) tutma

retentive
(aklında/vb.) tutan, unutmayan

retest
yeniden test etmek

rethink
tekrar düşünmek, tekrar gözden geçirmek

reticence
az konuşma, ağzı sıkılık, gizlilik, sır tutma

reticent
suskun, ağzı sıkı, konuşmayan, ketum, sessiz

reticle
retikül, kılağ, dürbün ağı

reticular
ağ gibi, ağsı, ağ şeklinde, gözenekli, dolaşık

reticulate
ağ gibi, şebekeli, ağsı, ağ gibi sarmak, ağ gibi örmek

reticulated
ağ gibi, ağsı

reticulation
ağsılaşma, ağ gibi olma

reticule
retikül, kılağ

reticulum
ağ, şebeke, börkenek

retiform
ağ gibi

retina
retina, ağkatman

retinal
retinayla ilgili

retinue
maiyet, heyet

retire
çekilmek, bir köşeye çekilmek, gitmek, yatmaya gitmek, geri çekilmek, emekliye ayırmak, emekliye sevketmek, emekli olmak, emekliye ayrılmak

retire into one's shell
kabuğuna çekilmek

retire to pasture
köşesine çekilmek, emekliye ayrılmak

retired
emekli

retirement
emekliye ayrılma, emeklilik

retirement age
emeklilik yaşı

retirement annuity
emeklilik sigortası

retirement pension
emekli maaşı

retiring
çekingen, içine kapanık

retiring age
emeklilik yaşı

retiring pension
emekli maaşı

retool
yeniden aletlerle donatmak

retort
sert yanıt vermek, karşılık vermek, sert yanıt, karşılık, imbik

retortion
geriye bükme, misilleme

retouch
rötüş yapmak

retrace
tekrarlamak, geriye/kaynağına gitmek

retract
geri çekmek, içeri çekmek, (sözünü) geri almak

retractable
geri alınabilir, toparlanır

retractor
geri çekici kas

retrain
yeniden eğitmek

retraining
yeniden eğitme

retread
dış lastiğe sırt geçirmek

retreat
çekilme, gerileme, geri çekilme, ricat, bir köşeye çekilip dinlenme, inziva, inziva köşesi, sığınak, çekilmek, geri çekilmek, gerilemek, dinlenmek için çekilmek, gitmek, inzivaya çekilmek

retrench
masrafları kısmak, personel sayısını azaltmak

retrial
(davayı) yeniden görme

retribution
hakedilen ceza

retributive
cezalandırıcı, intikamcı

retrievable
geri alınabilir, düzeltilebilir

retrieval
geri alma, bilgi çıkarma

retrieve
geri almak, yeniden ele geçirmek, kavuşmak, yeniden edinmek, düzeltmek, telafi etmek, çaresini bulmak, (av köpeği) vurulan avı bulup getirmek

retriever
aport köpeği, avı bulup getiren köpek

retrivable
yeniden elde edilir

retroaction
makable şümul, geçmişi kapsama, tepki

retroactive
önceki olayları kapsayan

retrocede
iade etmek, geri vermek

retrocession
iade

retroflex
üstdamaksıl, üstdamaksıl olan

retrograde
gerileyen, kötüye giden

retrogress
gerilemek, kötüye gitmek

retrogression
gerileme

retrogressive
geri giden, gerileyici

retrorocket
geciktirme roketi, eğleç roketi

retrospect
geçmişi düşünme, geçmişe bakış

retrospection
geçmişi düşünme, geçmişe bakış

retrospective
geçmişle ilgili, önceki olayları kapsayan

retrousse
ucu yukarıya kalkık

retry
yeniden yargılamak

return
kayıtmak,dönmek,geri gelmek,geri vermek,geri götürmek,kaytarmak,iade etmek,geri çevirmek,geri göndermek,yanıt vermek,karşılık vermek,seçmek,(huk.) karar vermek,(kâr/kazanç) getirmek,sağlamak,açıklamak,beyan etmek,resmen bildirmek,(mal) ilk sahibine dönmek,dönüş,geri geliş,dönüp gelme,geri verme,geri götürme,geri gönderme,geri çevirme,iade,yanıt,karşılık,yeniden olma,tekrarlama,tekerrür,resmi rapor,beyanname,kâr,kazanç,gidiş-dönüş bileti,(ç.) kazanç,gelir,hasılat,(bilet) gidiş-dönüş

return a favour
yapılan iyiliğin karşılığını vermek

return a verdict of guilty
suçlu bulmak

return address
dönüş adresi

return airway
tenek dönüş yolu

return circuit
dönüş devresi

return code
dönüş kodu

return fare
gidiş dönüş vergini

return instruction
dönüş komutu

return match
rövanş maçı

return piping
dönüş borusu

return thanks
teşekkür etmek

return ticket
gidiş dönüş bileti

return to
geri dönmek, rücu etmek

return trace
resim başı

return visit
iade ziyareti

returnable
geri verilebilir, geri verilmesi gereken

returned check
iade edilmiş çek

retuse
çökük

reunification
yeniden birleşme

reunion
yeniden bir araya gelme,birleşme,barışma,toplantı,arkadaş toplantısı,yakınların görüşü

reunite
yeniden bir araya gelmek, toplanmak, birleşmek, yeniden bir araya getirmek, birleştirmek

rev
devir, tur, (up ile) (motorun) hızını artırmak

revaccinate
yeniden aşılamak

revalorization
yeniden değerlendirme, revalorizasyon

revalorize
yeniden değerlendirmek

revaluate
yeniden değerlendirmek

revaluation
revalüasyon, yeniden değerlendirme

revalue
(bir ülke parasının) değerini yükseltmek

revanchist
intikamcı, intikamcı kimse

reveal
açığa vurmak, ortaya çıkarmak, göstermek, pervaz, kapı dikmesi

reveal a secret
sırrı açıklamak

revealing
anlamlı, manidar, (giysi) bir kısmını gösteren

reveille
kalk borusu

revel
eğlenmek, cümbüş yapmak, alem yapmak, (in ile) -den haz duymak, büyük zevk almak, eğlence, cümbüş, eğlenti, şenlik

revel in
haz duymak, zevk almak

revelation
açığa vurma, ifşa

reveller
eğlence düşkünü, âlemci

revelry
şenlik, eğlenti, cümbüş, alem

revenge
öç, intikam, -in öcünü almak

revengeful
kinci, kin tutan, intikamcı

revenue
gelir, hükümetin vergi geliri

revenue bond
gelir tahvili

revenue office
defterdarlık, maliye

revenue officer
gümrük memuru

revenue reserve
ihtiyari yedek

revenue sharing bond
gelir ortaklığı senedi

revenue stamp
damga pulu

reverberate
yankılanmak

reverberation
yansıma, yankılanma, akis, aksetme

reverberator
ışıldak, projektör, yansıtaç, reflektör

reverberatory
yansımalı

revere
saymak, büyük saygı ve hayranlık göstermek, sevip saymak

reverence
derin saygı, saygı ile eğilme, reverans

reverent
saygılı

reverential
saygılı, saygıdan ileri gelen

reverie
düş, hayal, düşlere dalma

reversal
ters dönme, dönme

reverse
ters, arka, aksi, tersine dönmüş, karşıt, zıt, ters çevirmek, tersyüz etmek, geri gitmek/götürmek, yerlerini değiştirmek, aksi yönde değiştirmek, ters taraf, ters yüz, ters, aksi, zıt, zıttı, tersi, karşıtı, aksilik, terslik, başarısızlık, yenilgi, geri vites

reverse charges
ödemeli alısünlemek

reverse current
ters akım

reverse direction flow
ters yönde akış

reverse gear
geri vites

reverse reaction
ters reaksiyon

reverse side
arka yüz, ters yüz

reverse the charges
ödemeli alısün görüşmesi yapmak

reverse voltage
ters gerilim

reversibility
tersinirlik, tersine çevrilebilme

reversible
tersinir, tersine çevrilebilir

reversible fabric
çift yüzlü kumaş

reversible reaction
tersinir tepkime, tersinir reaksiyon

reversing
geri dönebilen, geri

reversing gear
geri hareket düzeni, tornistan düzeni

reversion
eski haline ya da alışkanlığına dönme, (mülk) ilk sahibine dönme, kalıtım hakkı, veraset hakkı

reversionary
intikal ile ilgili

reversionary annuity
yıllık gelir poliçesi

reversionary heir
art mirasçı

reversioner
art mirasçı

revert
(to ile) (eski yağdayına/alışkanlıklarına/inançlarına/vb.) kayıtmak,geri dönmek,yeniden dönmek,ilk sahibine dönmek

revetment
kaplama, revetman

review
bir daha gözden geçirme, yeniden inceleme, eleştiri, kitap eleştirisi, yazın ve düşünce dergisi, teftiş, yargıtayca mahkeme kararının yeniden incelenmesi, bir daha gözden geçirmek, yeniden incelemek, eleştirmek, eleştiri yazmak, teftiş etmek, mahkeme kararını yeniden incelemek

reviewer
eleştirmen, kitap eleştirmeni

revile
sövmek,küfretmek,hakaret etmek,tanlamak,lanetlemek,kötülemek,yamanlamak

revisal
gözden geçime, revizyon, ikinci düzeltme

revise
gözden geçirip düzeltmek, yeniden elden geçirmek, (görüş/vb.) değiştirmek, (ders) tekrarlamak, bir daha gözden geçirmek, ikinci prova

revised edition
gözden geçirilmiş baskı, düzeltilmiş baskı

reviser
gözden geçirip düzelten kimse, düzeltmen

revision
gözden geçirip düzeltme, bir daha gözden geçirme, tekrar, düzeltilmiş baskı

revisionism
revizyonizm

revisit
yeniden ziyaret etmek

revitalize
canlandırmak, güçlendirmek

revival
yeniden canlanma, dirilme, eski bir oyunu yeniden oynama, uyanış

revive
canlanmak, sağlıklı olmak, canlandırmak, tekrar kullanılmaya başlamak, geri gelmek, ortaya çıkmak, tekrar kullanmaya başlamak, geri getirmek

reviver
güçlendirici madde

revivify
canlandırmak, diriltmek

revocable
geri alınabilir, iptal edilebilir, kabili rücu

revocation
geri alma, kaldırma, iptal

revoke
(izin/yasa/karar/vb.) geri almak, hükümsüz kılmak, iptal etmek, kaldırmak, feshetmek

revolt
(aganist ile) başkaldırmak, karşı gelmek, ayaklanmak, isyan etmek, iğrenmek, tiksinmek, iğrendirmek, tiksindirmek, başkaldırma, başkaldırı, ayaklanma, isyan

revolting
iğrenç

revolution
ihtilal,devrim,köklü değişiklik,çevriliş,devrim,dönme,tur,devir,dolanma,devir süresi,devre

revolution counter
devir sayacı, takometre

revolutionary
devrimci

revolutionist
devrimci

revolutionize
-de devrim yapmak,inkılabîleştirmek

revolve
dönmek, devretmek, döndürmek, çevirmek, iyice düşünüp taşınmak, üzerinde derin derin düşünmek, (around ile) çevresinde oluşmak/merkezlenmek

revolve around
çevresinde oluşmak, merkezlenmek

revolver
tabanca

revolving
döner, dönen, devir yapan

revolving door
döner kapı

revolving fund
döner sermaye

revue
revü

revulsion
tiksinme, iğrenme, tiksinti, iğrenti, (düşüncelerde/görüşlerde/vb.) ani değişiklik, sapma

reward
ödül vermek, ödüllendirmek, ödül, mükafat, karşılık

rewarding
denemeye değer

rewind
geri sarmak

rewinder
geri sarıcı

rewire
(binaya) yeni çıngı telleri döşemek

reword
başka sözcüklerle söylemek

rewrite
yeniden yazmak, yeniden daha uygun bir şekilde yazmak

Rex
Kral

rhapsodic
rapsodiye benzer

rhapsodist
heyecanlı konuşan kimse

rhapsodize
heyecanla söz etmek

rhapsody
rapsodi, aşırı övgü, bayılma

Rhenish
Ren ırmağına ait, Ren şarabı

rhenium
renyum

rheology
reoloji, akışbilim

rheostat
reosta, direnç aygıtı

rheostatic
reostatik

rhesus
alyanaklı maymun

rhesus factor
Rh faktörü

rhetoric
konuşma sanatı, uzsözlülük, belagat, cafcaflı konuşma/yazı

rhetoric question
yanıtı beklenmeyen soru

rhetorician
belagat ustası, belagatli kişi, hatip, söylevci

rheumatic
romatizma ile ilgili, romatizmalı

rheumatic fever
ateşli romatizma

rheumatism
romatizma

rheumatoid
romatizma gibi, romatizmalı

rheumatoid arthritis
eklem iltihabı

rhinitis
burun iltihabı

rhino
gergedan

rhino-
(önek) burun

rhinoceros
gergedan

rhizoid
köksü, kök gibi, lif, ercik sapı

rhizome
rizom, köksap

rhizophagous
bitki köküyle beslenen

rhizopod
rizopod, kökbacaklı, kökayaklı

rhodacyte
kırmızı kan küreciği

rhodamine
rodamin

Rhodes
Rodos Adası

Rhodesia
Rodezya

rhodium
rodyum

rhodopsin
rodopsin

rhombic
eşkenar dörtgen biçiminde, rombik

rhombic antenna
baklava anten

rhombohedral
romboedrik

rhombohedron
eşaltıyüzlü

rhombus
eşkenar dörtgen

rhubarb
ravent

rhumb
kerte

rhumbatron
rumbatron

rhyme
uyak, kafiye, uyaklı şiir, ile uyak oluşturmak, uyaklı olmak, şiir yazmak

rhyme or reason
anlam, mantık, akıl fikir

rhyolite
riyolit

rhythm
dizem, ritim, vezin

rhythmic
ritmik, dizemli

rhythmical
uyumlu, ritmik, ölçülü

rhythmics
ritm çalışması

ria
ria

ria coast
rialı kıyı

rialto
ticaret merkezi, borsa

rib
kaburga sümüğü,pirzola,kaburga,şemsiye teli,yaprak damarı,takılmak,dalga geçmek,kafaya almak

rib cage
göğüs kafesi

ribald
kaba, açık saçık, müstehcen

ribaldry
kabalık, açık saçıklık, müstehcenlik, kaba dil

riband
kurdele, şerit

ribbed
yivli, nervürlü

ribbed cooler
kaburgalı soğutucu

ribbed glass
çizgili cam

ribbon
kurdele, şerit, daktilo şeridi

ribboned
şeritli, çizgili

riboflavin
riboflavin

ribonucleic
ribonükleik

ribonucleic acid
RNA, ribonükleik asit, RNA

ribosome
ribozom

rice
pirinç,düğü,pilav

rice flour
düğü unu

rice paddy
düğü tarlası

rice paper
düğü kâğıdı

rice pudding
sütlaç

ricer
patates rendesi

rich
zengin,varlı,bay,bitek,verimli,bereketli,zengin,bol,çok,(yemek) yağlı,ağır,canlı,parlak,(ses) gür,dolgun,kalın,pahalı,ağır,lüks,gülünç,komik,(the ile) zenginler

rich as Croesus
Karun kadar zengin

riches
varlık, zenginlik, servet

richly
görkemli/şatafatlı bir şekilde

richness
zenginlik

ricin
risin

rick
kuru ot, saman, /vb.yığını, (saman/vb.) yığmak, burkulmak, bükülmek

rickets
sümük hastalığı,raşitizm

rickettsia
riketsiya

rickety
zayıfça tutturulmuş, çürük

ricksha
bkz.rickshaw

rickshaw
Uzak Doğu'da insan gücüyle çekilen iki tekerlekli küçük fayton

ricochet
(taş/kurşun/vb.) sekme, (off ile) (taş/kurşun/vb.) sekmek

rictus
gaga açıklığı, ağız açıklığı

rid
(of ile) -den kurtarmak, temizlemek

riddance
-den kurtulma, başından atma, atlatma

riddle
bilmece,tapmaca,sır,giz,esrar,kalbur,kalburdan geçirmek,elemek,(with ile) delik deşik etmek,kalbura çevirmek

riddle with
delik deşik etmek, kalbura çevirmek

ride
(at/bisiklet/motosiklet/vb.) sürmek, binmek, ata binmek, at gezintisi yapmak, (in ile) yolculuk etmek, gitmek, (su) üstünde kalmak, süzülmek, sataşmak, gıcık etmek, eleştirmek, gezinti, tur

ride a high horse
büyüklük taslamak

ride for a fall
canına susamak

ride herd on
peşinde dolaşmak

ride in
yolculuk etmek, gitmek

ride off in all directions
dört dönmek

ride out
sağ salim kurtulmak, dertsiz belasız atlatmak

ride roughshod over
aman vermemek

ride the gravy train
bir eli yağda, bir eli balda olmak

ride the high horse
özünü dev aynasında görmek

rider
binici, atlı, sürücü, ek görüş/öneri

ridge
sırt, bayır, dağ sırası

ridge beam
mahya kirişi, çatı direği

ridge tile
mahya kiremidi

ridicule
eğlenme,lağ,alay,alay konusu olma,ile alay etmek,ele salmak,lağa koymak,gülmek

ridiculous
gülünç, komik, saçma

ridiculousness
gülünçlük, komiklik, saçmalık

riding
binicilik

riding habit
bayan binici kıyafeti

riding horse
binek atı

riding school
binicilik okulu

rife
(kötü şeyler) yaygın, hüküm süren, genel, (kötü şeylerle/kötülüklerle) dolu

riffle
ızgara, ayırma ızgarası

riffler
eğe

riffraff
en aşağı halk tabakası, ayak takımı

rifle
soymak, yağma etmek, tüfek

rifle corps
piyade alayı

rifleman
silahşör

riflerange
atış meydanı

rifling
yiv

rift
yarık, çatlak, (ilişki) ayrılık, uçurum

rift saw
dilme testeresi

rift valley
graben, çökük, çöküntü vadisi

rig
(gemi) donatmak, -e hile karıştırmak, çıkarına göre düzenlemek, (gemi) arma, donanım, kılık kıyafet, alet

rigged game
şike

rigger
armador, vinççi

rigging
donanım, teçhizat, kanat ayarı

right
doğru, düz, doğru, doğru, gerçeğe uygun, haklı, elverişli, uygun, iyi, sağlam, dürüst, doğru, namuslu, güvenilir, gereken, aranan, sağlam, sağlıklı, iyi, aklı başında, sağ, sağ, tutucu, hak, yetki, doğruluk, dürüstlük, doğru olan şey, doğru, sağ taraf, (siyaset) sağ kanat, sağ, doğru olarak, doğru, doğru, adaletli, dosdoğru, doğruca, düzgün, yolunda, uygun biçimde, doğrultmak, düzeltmek

right and left
sağda solda, orda burda, her yerde

right angle
dik açı

right arm
sağ kol

right as rain
turp gibi, bomba gibi, çok iyi

right ascension
bahar açısı, açılım, yükselim

right atrium
sağ kulakçık

right auricle
sağ kulakçık

right away
bir an önce, hemen, gecikmeden, derhal

right enough
beklendiği gibi

right hand
sağ kol

right hand man
sağ kol

right handed
sağ eliyle iş gören

right here
tam burada, tam buraya

right in one's head
makul, aklı başında, mantıklı

right justify
sağa yanaştırmak

right of action
dava hakkı, dava hakkı

right of assembly
toplanma hakkı

right of asylum
sığınma hakkı

right of possession
mülkiyet hakkı

right of preemption
şufa hakkı

right of priority
rüçhan hakkı

right of property
mülkiyet hakkı

right of search
arama hakkı

right of strike
grev hakkı

right of veto
red hakkı

right of way
(trafikte) geçiş hakkı

right off the bat
apar topar

right off the reel
çarçabuk

right section
dik kesit

right shift
sağa kaydırma

right side
kumaş yüzü

right triangle
dik üçgen

right whale
balina

right wing
sağ kanat

Right you are
Tamam!, Peki!, Kabul!, Olur!

right-angled
dik açılı

right-hand drive
sağ direksiyon

right-handed rotating
sağa dönen

right-minded
doğru düşünceli

rightabout
karşı taraf

righteous
dürüst, doğru, erdemli, hak tanır, adil

righteousness
dürüstlük, doğruluk, erdem

rightful
yasal, yasaya uygun, meşru

rightist
sağcı

rightly
doğru olarak, gereği gibi, hakkıyla, kesinlikle, kesin olarak

rightly or wrongly
doğru ya da yanlış

rightminded
doğru düşünüşlü, insaflı

rightness
doğruluk, hakkaniyet, dürüstlük, haklı olma

righto
tamam!, olur!, aferin!

rightward
sağa doğru

rigid
sert, eğilmez, bükülmez, katı, sert, şiddetli, katı, değişmez

rigidity
esnemezlik, sertlik, rijitlik, eğilmezlik

rigmarole
uzun ve karışık hikaye, deli saçması, birtakım anlamsız (formalite) işler

rigor
bkz.rigour

rigor mortis
ölüm katılığı

rigorous
sert, şiddetli, özenli, dikkatli, sıkı, titiz

rigour
sertlik, katılık, sertlik, acımasızlık, şiddet, sıkıntı, güçlük, zorluk, cefa

rile
kızdırmak, sinirlendirmek, gıcık etmek

rill
dere

rim
kenar, çerçeve

rim base
jant tabanı

rim brake
jant eğleci

rime
kırağı

rind
kabuk

rinderpest
sığır vebası

rindish
rindane

ring
(zil/vb.) çalmak,çınlatmak,çınlamak,çalmak,zil çalmak,(kulak) çınlamak,(up ile) alısünlemek,telefon etmek,etrafını kuşatmak,çember içine almak,çan sesi,zil sesi,çınlama sesi,etki,nitelik,halka,çember,daire,yüzük,şebeke,çete,türküm,ring

ring a bell
bir şey hatırlatmak, yabancı gelmemek

ring back
daha sonra aramak

ring binder
telli defter

ring bolt
halkalı cıvata

ring cartilage
kıkırdak

ring compound
halka bileşiği

ring down
bir şeye son vermek

ring false
yanlış gibi gelmek, inandırıcı olmamak

ring fence
araziyi çeviren çit

ring finger
yüzükparmağı

ring of truth
doğruluk payı, gerçeklik

ring off
alısün görüşmesini bitirmek,alısünü kapatmak

ring out
yüksek sesle çınlamak

ring road
çevre yolu

ring spanner
yıldız anahtar

ring stone
kemer altlık taşı, kemer yüz taşı

ring the bell
zil çalmak

ring the changes
değişiklik yapmak

ring true
doğru gibi gelmek, inandırıcı olmak

ring up
alısünlemek,telefon etmek

ringdove
boynu halkalı güvercin

ringleader
çete başı, elebaşı

ringlet
ufak halka, saç lülesi

ringmaster
sirk müdürü

ringster
klik/tröst üyesi

ringworm
mantar hastalığı, kelek

rink
paten alanı, buz alanı

rinse
temiz sudan geçirmek, durulamak, durulama, sıvı saç boyası

rinsing water
çalkalama suyu

riot
ayaklanma, isyan, başkaldırı, kargaşa, gürültü, hengame, büyük eğlence/başarı, şamata, ayaklanmak, isyan etmek

riot police
toplum sakçısı

riotous
kargaşalık çıkaran, isyan çıkaran, huzuru bozan, gürültülü, curcunalı

rip
yırtmak, sökmek, parçalamak, yırtılmak, sökülmek, yarmak, yarık, yırtık, sökük, anafor, girdap

rip into
canına okumak

rip off
kazıklamak, yolmak, araklamak, yürütmek

rip saw
bıçkı, zıvana testeresi, dilme testeresi

rip up
parça parça etmek, parçalamak, yırtmak

riparian
ırmak kenarı ile ilgili

ripcord
paraşüt açma ipi

ripe
olgunlaşmış, olmuş, olgun, yetişmiş, olgun, tam kıvamında, tam vakti gelmiş, hazır

ripen
olgunlaşmak, olgunlaştırmak

ripeness
olgunluk, erginlik

riposte
karşılık, hemen verilen cevap, sert cevap vermek

ripper
kesici, yırtıcı, sökücü

ripping
mükemmel, âlâ, nefis, yırtan, kesen

ripple
dalgacık, hafif dalgalanma, şapırtı, şarıltı, hafifçe dalgalanmak, hafifçe dalgalandırmak, şapırdamak

riprap
anroşman

ripsaw
bıçkı testeresi

rise
doğmak, yükselmek, çıkmak, yataktan kalkmak, kalkmak, (güneş/ay/vb.) doğuş, yükseliş, yükseliş, yükselme, bayır, tümsek, artış, artma, çoğalma, zam, çıkış, yükselme, terfi, kaynak, menba

rise against
-e başkaldırmak, karşı çıkmak, isyan etmek

rise in the world
yıldızı parlamak

rise to the bait
oyuna gelmek

rise to the occasion
üstesinden gelmek

rise with the lark
karga bok yemeden kalkmak

riser
basamak yüksekliği, yataktan kalkan kimse

risibility
gülünçlük, komiklik

risible
güldürücü, gülünç, gülünecek, komik

rising
ayaklanma, baş kaldırma, isyan

rising generation
genç kuşak

risk
tehlike, risk, riziko, zarar olasılığı, tehlikeye atmak, göze almak

risk one's neck
kelleyi koltuğa almak

risk premium
risk primi

risky
tehlikeli, riskli, rizikolu

risqué
müstehcen, açık saçık, terbiyesiz

rissole
bir tür et ya da balık köftesi

rite
(dinsel) alışkı, töre, adet

ritual
dinsel törene ilişkin, törensel, (dinsel) tören, alışkı, adet, alışkanlık

ritzy
lüks

rival
rakip, -e rakip olmak, ile rekabet etmek

rivalry
rekabet, rakiplik

rive
koparmak, yırtmak, kır(ıl)mak, incitmek, incinmek

river
nehir, ırmak

river basin
nehir havzası

river bed
ırmak yatağı

river gravel
nehir çakılı

river horse
suaygırı

river rat
ırmak hırsızı

river trip
nehir gezisi

river water
ırmak suyu, nehir suyu

riverain
nehir kıyısında bulunan

riverbank
ırmak kenarı

riverbed
nehir yatağı

riverine
nehir kıyısına ait

riverside
nehir kenarı

rivet
perçin çivisi, perçinlemek, (dikkatini) çekmek

rivet head
perçin başı

riveter
perçinleme makinesi

riveting
çok ilginç, sürükleyici, çekici

riveting hammer
perçin çekici

riveting machine
perçinleme makinesi

riviera
rivyera

rivulet
çay, dere, derecik

roach
hamamböceği, kızılgöz, kızılkanat

road
yol, demirleyecek yer, dış liman

road bed
platform, yol tabanı

road bridge
yol köprüsü

road building
yol yapımı, yol inşaatı

road construction
yol yapımı, yol inşaatı

road grader
yol greyderi, yol düzleyici

road haulage
kara taşımacılığı

road haulier
kara taşımacısı

road hog
hızlı sürücü

road junction
yol kavşağı

road maintenance
yol bakımı

road system
yol şebekesi, yol ağı

road tar
yol katranı

road traffic act
karayolları trafik kanunu

roadblock
yolu kapayan engel

roadhouse
motel, konak

roadside
yol kenarı, yol kenarında olan

roadstead
liman ağzı, dış liman, demirleyecek yer, uğrak

roadster
roadster, iki kişilik hafif otomobil, binek atı

roadway
yol ortası

roadworthy
(taşıt) yola çıkabilecek durumda, iyi durumda, sağlam

roam
aylak aylak dolaşmak, sürtmek, gezinmek, dolanmak

roan
güderi, sahtiyan, demir kırı

roar
gürlemek, gümbürdemek, kükremek, bağırmak, kışkırmak, gürleme, gümbürtü, gürüldeme, kükreme, bağırma, kışkırma

roaring
çok, çok büyük

roaring business
çok kârlı iş

roaring trade
çok kârlı iş

roast
kızartmak, kavurmak, kızarmak, kavrulmak, kızartma, kızartma et, rosto

roasted
kızartılmış

roasting
çok sıcak, cehennem gibi

roasting furnace
kavurma fırını

rob
soymak, çalmak

robber
soyguncu

robber chief
kuldurbaşı,kaçakbaşı,koçubaşı

robbery
soygun

robe
cüppe, kaftan, bornoz

robin
kızılgerdan

roborant
kuvvetlendirici, kuvvet ilacı, tonik

robot
robot

robot bomb
kendi kuvvetiyle uçan bomba

robotics
robotlarla uğraşan bilim dalı

robust
turp gibi, sağlam, sıhhatli, güçlü

robustness
gürbüzlük

rocambole
bir çeşit pırasa

roche moutonnee
hörgüçkaya

rock
sallamak, sallanmak, şaşırtmak, sarsmak, şok etmek, rak, kaya, kayalık, bir tür şekerleme

rock and roll
rakınrol

rock asphalt
kaya asfaltı

rock bed
kaya tabanı

rock bottom
asgari, taban, en düşük düzey

rock breaker
kaya parçalama makinesi

rock burst
kaya patlaması

rock climber
kayalara tırmanan kimse

rock climbing
kayalara tırmanma (sporu)

rock cork
asbestos

rock crystal
kaya kristal

rock debris
kaya döküntüsü

rock drill
kaya delici

rock dust
taş tozu

rock fall
kaya düşmesi

rock flour
kaya unu

rock oil
taşyağı, petrol, madeni yağ

rock partridge
kınalıkeklik

rock plant
taşların arasında yetişen bitki

rock salt
kayatuzu

rock stratum
kaya tabakası, kayaç katmanı

rock the boat
velveleye vermek

rock thrust
arazi basıncı, yerey basıncı

rock wool
asbest, amyant

rock-bound
kayalarla kuşatılmış

rocker
sallanan sandalye, sallanan sandalyenin bacağı, (60'lı yıllarda) deri montlu ve motosikletli genç rakınrolcu

rocker arm
külbütör

rocker shaft
külbütör mili

rockery
taş döşeli küçük bahçe

rocket
roket, füze, havai fişek füzesi, (düzey/miktar/vb.) hızla ve aniden artmak

rocket bobbin
roket bobin

rocket bomb
füze bombası, tepkili bomba, tepkili bomba

rocket engine
roket motoru

rocket projector
roketatar

rocket salad
roka

rocketeer
roket topçusu, roketçi, roket uzmanı

rocketry
roketçilik

rockiness
kayalıklı olma

rocking chair
salıncaklı sandalye, sallanan sandalye

rocking horse
salıncaklı oyuncak at, salıncaklı oyuncak at

rockrose
laden

rockslide
kaya kayması

rockwood
tahta amyant

rockwork
kaya işi, taş işi

rocky
kayalık, kaya gibi sert

rococo
rokoko

rod
değnek, çubuk, baston, asa, sırık, kamış, sopa, (Aİ) tabanca

rod aerial
çubuk anten

rod antenna
çubuk anten

rod mill
çubuklu kırıcı

rod oil
yol yağı

rodding
şişleme, şişleyerek boru temizleme

rodent
kemirgen

rodeo
rodeo

rodomontade
övüngen

roe
karaca, balık yumurtası

roebuck
erkek karaca

roedeer
karaca

Roentgen
röntgen

Roentgen rays
röntgen ışınları

roger
anlaşıldı!, tamam!, evet! peki!

rogue
namussuz, dolandırıcı, hilekâr, üçkâğıtçı, kerata, yaramaz, haydut

roguery
yaramazlık, çapkınlık, dolandırıcılık, hırsızlık

roguish
s.yaramaz, çapkın, dolandırıcı

roil
bulandırmak, sinirlendirmek

roister
âlem yapmak, şamata yapmak, gürültü etmek

roisterer
gürültücü, şamatacı

role
rol

roll
tomar, top, rulo, toprak, sandviç ekmeği, yuvarlak ufak ekmek, silindir, merdane, liste, defter, sicil, kayıt, gürültü, gümbürdeme, gürleme, dalgalanma, yükselip alçalma, (gemi) yalpa, yuvarlama, tekerleme, yuvarlanma, tekerlenme, yuvarlamak, yuvarlanmak, tomar yapmak, dürmek, top etmek, sarmak, silindirle düzlemek, yaprak haline getirmek, oklava ile açmak, fıldır fıldır oynatmak, sağa sola oynatmak, devirmek, (taşıtla) gitmek, gezmek, dolaşmak, (ay) dönmek, devretmek, gürlemek, gümbürdemek, yalpa vurmak, sallamak, yalpa vurdurmak, sallamak, (davul/vb.) çabuk çabuk, gümbür gümbür çalmak, sallanarak yürümek, salınmak, (arazi) inişli yokuşlu uzayıp gitmek

roll call
yoklama

roll in
yığınla gelmek, yağmak

roll of paper
kâğıt tomarı

roll one's sleeves up
kolları sıvamak

roll out
oklavayla açmak, yaymak

roll up
gelmek, çıka gelmek

roll-on ferry
araba vapuru

roll-over credit
döner kredi

rollback
düşmanı püskürtme, fiyatları indirme

roller
silindir, üstüvane, merdane, küçük tekerlek, yuvarlak çubuk, sahile çarpan büyük dalga

roller bearing
rulman yatak, makaralı yatak

roller skate
tekerlekli paten

roller-skating
tekerlekli patenle kayma

rollick
cümbüş yapmak, eğlenmek

rollicking
eğlenceli, cümbüşlü

rolling
(arazi) inişli çıkışlı

rolling capitals
döner sermaye

rolling friction
yuvarlanma sürtünmesi

rolling pin
oklava

rolling press
ütü makinesi

rolling stock
demiryolu taşıtı

rolling stone
çok gezen, serbest

roly-poly
tıknaz, bodur

Roman
eski Roma'ya ilişkin, Roma'lı

roman a clef
uydurma kişi ve yerlerin kullanıldığı roman

Roman Catholic
Katolik

Roman law
Roma hukuku

Roman letter
Latin harfi

Roman letters
Latin harfleri

Roman numeral
Romen rakamı

romance
roman, öykü, masal, düş, hayal, içli aşk ve serüven romanı, aşk, aşk macerası, abartmak, abartarak anlatmak, ballandırmak, şişirmek

Romance peoples
Latin kökenli halklar

romancer
macera romanı yazarı, yalancı kimse

Romanes
Çingene dili

Romania
Romanya

romantic
romantik, coşumcu, hayalci, romantik kimse

romanticism
romantizm, coşumculuk

romanticist
romantik kimse

romanticize
romantikleştirmek, romantikleşmek, abartmak

Romany
Çingene

Rome
Roma

Rome wasn't built in a day
Boyacı küpü mü bu?

romp
sıçrayıp oynama, hoplayıp zıplama, gürültüyle oynama, kolay yengi, gürültüyle oynamak, azmak, kudurmak, kolayca yenmek/geçmek

rompers
çocuk tulumu, askılı pantolon

rondo
rondo

rontgen
röntgen

rontgen rays
röntgen ışınları

rood
çeyrek dönüm

roof
çatı, dam, ev, yuva, en yüksek çekit ya da düzey, çatı ile örtmek, çatı olmak

roof bar
sarma

roof block
çatı bloku

roof bolt
tavan saplaması

roof caving
tavan göçertme

roof garden
çatı bahçesi, dam bahçesi

roof light
tavan lambası

roof panel
tavan kaplaması

roof rack
üst bagaj, portbagaj

roof slope
çatı eğimi, çatı akıntısı

roof tile
kiremit

roof tree
çatı kirişi

roof truss
çatı makası

roof window
çatı penceresi

roofing
çatı kaplama malzemesi

roofing nail
dam çivisi

roofing slate
çatı arduvazı

rook
(satranç) kale, ekinkargası, hileci, üçkâğıtçı

rookery
kenar mahalle

rookie
acemi çaylak, acemi oyuncu

room
oda, ç.daire, apartman, pansiyon, yer, meydan, yer, neden, fırsat, olanak

room temperature
oda sıcaklığı

room thermostat
oda termostatı

roommate
oda arkadaşı

rooms
daire, apartman, pansiyon

roomy
geniş, ferah

roost
tünek, tünemek

rooster
horoz

root
kök, köken, kaynak, merkez, kök salmak, kök tutmak, köklenmek, kökeni ya da temeli olmak, kökü olmak, (out ile) defetmek, yok etmek, kökünü kazımak, (about/around/for ile) bir şey bulmak için altını üstüne getirmek, karıştırmak

root about
altını üstüne getirmek, karıştırmak

root and branch
tepeden tırnağa

root around
altını üstüne getirmek, karıştırmak

root crops
kök ürünleri

root hair
kök tüyü, emici tüy

root mean square
ortalama karekök

root out
yok etmek, kökünü kazımak

root pressure
kök basıncı

root rot
kök çürüklüğü

root system
kök jüyesi

root up
kökünden koparmak, yok etmek, söküp çıkarmak

rooted
köklü, kök salmış (gibi)

rooter
kök sökme aleti, koyu taraftar

rootless
evsiz, köksüz, kökenleri olmayan

rootlet
kökçük

rootstock
rizom, köksap, menşe

rooty
köklü, kök gibi

rope
ip,kendir,halat,iple/halatla bağlamak

rope brake
kablolu eğleç, kordonlu eğleç

rope breakage
halat kopması

rope drive
halatla iletme, halatla tahrik

rope factory
halat fabrikası

rope in
yardıma ikna etmek, kandırmak

rope ladder
ip merdiven

rope off
ip gererek ayırmak

rope pulley
kablo makarası

rope reel
halat makarası, halat tamburu

rope wire
halat teli

rope yarn
halat ipi

rope-walker
cambaz,kendirbaz

ropedancer
ip cambazı

ropery
ipçilik, halatçılık

ropewalk
halat bükme yeri

ropeway
teleferik

ropiness
ip gibi olma, berbatlık, niteliksizlik

ropy
ip gibi, tel tel, lif lif, berbat, niteliksiz

rorqual
çatalkuyruklu balina

ros‚
pembe şarap, roze şarabı

rosace
gül biçiminde desen

rosaceous
gül gibi, gül

rosarian
gül yetiştiricisi

rosary
tespih, tespih çekilirken edilen dualar, incik-boncuk

rose
kızılgül,gül,gül tüsü,pembemsi kırmızı

rose bit
rozbit

rose diamond
Felemenk elması

rose hip
kuşburnu

rose petal
gül yaprağı

rose water
gülsuyu

rose window
renkli camlarla süslü yuvarlak pencere

rose-coloured
gül renkli

roseate
kırmızı, gül renkli

rosebay
zakkum, ağıağacı

rosebud
gül goncası

rosebush
gül ağacı

rosemary
biberiye

roseola
kızamıkçık, rozeol

rosette
rozet

rosewood
gül ağacı, pelesenkağacı

rosin
reçine, kalofan

roster
liste, nöbet cetveli

rostrum
kürsü, platform

rosy
gül renkli, pembe, pembemsi, umut verici, parlak

rot
çürümek, bozulmak, çürütmek, çürüme, bozulma, çürük, çürümüş şey, (İİ) boş laf, saçma, zırva

rot protection
çürümeden koruma

rota
liste, görev listesi, sıra listesi

rotary
bir eksen etrafında dönen, dönel

rotary antenna
rotatif anten, döner anten

rotary blower
döner körük

rotary crusher
döner kırıcı

rotary drier
döner kurutucu

rotary drill
döner matkap

rotary engine
döner motor

rotary feeder
döner besleyici

rotary field
döner alan

rotary furnace
döner fırın

rotary hoe
döner çapa

rotary intersection
dönel kavşak

rotary kiln
döner fırın

rotary press
oluklu pres, silindirli pres

rotary pump
döner pompa

rotary screen
döner elek

rotate
(bir eksen üzerinde) dönmek, döndürmek, art arda dönüp gelmek, (bir işi) sıra ile yer değiştirerek yapmak, sıra ile yer değiştirmek, yer değiştirerek çalıştırmak

rotating
rotatif, döner

rotating antenna
rotatif anten, döner anten

rotating beacon
döner far

rotating disk
döner disk

rotating engine
döner motor

rotating joint
döner eklem

rotating wing
döner kanat

rotation
dönme, dönüş, deveran, devir, (işi) sıra ile yapma, nöbetleşme, rotasyon

rotation axis
dönme ekseni

rotation in office
görevde değişiklik, rotasyon

rotation of the earth
dünyanın dönüşü

rotational
dönüşlü, dönel

rotational spectrum
rotasyonel spektrum, dönel izge

rotational speed
dönme hızı

rotator
rotatör, döngen, dönen şey, çevirici

rotatory
dönel, rotatif

rote
ezber, ezbercilik

rotifer
rotator

rotifera
rotifera, tekerleklikurtlar

rotisserie
döner şişi

rotogravure
rotagravür, tifdruk

rotor
döneç, rotor

rotten
çürük, bozuk, kokmuş, kaba, kötü, berbat, boktan, rezil

rottenness
çürüklük

rotter
soysuz, yaramaz kişi

rotund
toparlak, şişman, tombul

rotunda
rotonda, kubbeli yuvarlak yapı

rotundate
yuvarlak biçimde

rotundity
yuvarlaklık, toparlaklık, şişmanlık

rouble
ruble

roue
çapkın, zampara adam

rouge
allık

rough
pürüzlü, pürtüklü, engebeli, inişli yokuşlu, taşlık, kaba dokunmuş, tüylü, hoyrat, kaba, kaba, sert, işlenmemiş, yontulmamış, ham, güç, zor, çetin, kabataslak, fırtınalı, rüzgârlı, dalgalı, sert, acımasız, katı, yaklaşık, aşağı yukarı, açık saçık, müstehcen, haksız, talihsiz, kabadayı, külhanbeyi, engebeli arazi, karalama, taslak, kabaca, rahatsız bir şekilde

rough and ready
basit ve rahatsız, kaba saba

rough cast
kaba sıva, taslağını yapmak

rough copy
müsvedde

rough draft
taslak, müsvedde

rough estimate
kabaca tahmin

rough it
sefalet çekmek, sürünmek

rough out
taslağını hazırlamak, taslak yapmak

rough plane
kaba rende

rough sketch
öntaslak

rough surface
pürüzlü yüzey

rough-and-tumble
itiş kakış

roughage
kaba yem

roughcast
kaba sıva

roughen
pürüzlemek, pürüzlendirmek, pürüzlenmek, kabarmak

roughing roll
kaba hadde

roughly
kaba, kabaca, aşağı yukarı, yaklaşık olarak, kabaca

roughly speaking
aşağı yukarı, tahminen

roughneck
külhanbeyi

roughness
kabalık, pürüzlülük, sertlik, şiddet, hoyratlık

roughrider
yabani at terbiyecisi, kovboy

roulade
nağmeleme

roulette
rulet

round
yuvarlak, yuvarlak, toparlak, top gibi, aksi yöne, aksi yönde, bir daire şeklinde hareket ederek, başlangıç çekidine dönerek, daha uzun bir yoldan, dolaşarak, birisinin bulunduğu yere, civarda, etrafında, çevresinde, çevresine, -e saparak, tarafına/tarafında, ...civarında, yaklaşık, yuvarlak şey, daire, (nan/sandviç/vb.) dilim, dağıtım, servis, dizi, seri, sp.tur, (boks) raund, atış, el, kurşun, mermi, devriye, müz.kanon, herkese verilen içki/vb., içkileri alma sırası, dönmek, sapmak, yuvarlaklaştırmak, yuvarlaklaşmak

round head
yuvarlak baş

round number
yuvarlak sayı

round off
yuvarlak hale getirmek, bitirmek, sonunu getirmek

round the bend
deli, çılgın

round timber
tomruk

round trip
gidiş-dönüş, gidiş-dönüş yolculuğu

round trip ticket
gidiş dönüş bileti

round up
bir araya toplamak, yuvarlak hesap yapmak, hayvanları toplama, haydutları yakalama

round voyage
ring seferi

round-headed
yuvarlak başlı

round-table meeting
yuvarlak masa toplantısı

round-the-clock
bütün gün süren, gece gündüz, yirmi dört sögen

roundabout
atlıkarınca, ada kavşak, dolambaçlı, dolaylı, dolaşık

rounded
yuvarlak, yuvarlak madalyon

roundel
askeri uçakların milliyetini belirten yuvarlak simge, yuvarlak pencere

rounding
yuvarlaklaşma

roundly
yuvarlak biçimde, tamamen, tamamıyla, kesinlikle, şiddetle

roundman
teftiş sakçısı

roundness
yuvarlaklık

rounds
devriye, kontrol, kol

roundsman
devriye

roundup
dağılmış şeylerin, sürünün, insanların, /vb.toplanması

roundworm
yuvarlak kurt

roup
tavuk difterisi

rouse
uyandırmak, harekete geçirmek, canlandırmak, tahrik etmek, uyarmak

rousing
milleti heyecanlandıran

roustabout
rıhtım işçisi, gemi işçisi, yanaşma

rout
bozgun, bozguna uğratmak

rout out
eşelemek, açığa çıkarmak

route
rota, yol, izlenecek yol, (by/through ile) ...yoluyla yollamak, ...yolu üzerinden göndermek

router
freze

routine
alışılmış çalışma yöntemi, görenek, adet, usul, alışkanlık haline gelmiş şey, alışılagelen, alışılmış, her zamanki

routinely
âdet olarak, alışkanlık olarak, rutin olarak

routinize
alışkanlık haline getirmek

roux
meyane

rove
dolaşmak, gezmek, (iplik) bükmek, (yün) taramak

rover
gezgin, serüvenci

roving
düzensiz, başıboş, aylak

row
kürekle yürütmek, kürek çekmek, kayıkla taşımak, kürek çekme, sandal gezisi, sıra, dizi, gürültü, patırtı, şamata, ağız kavgası, atışma, kapışma

row crop
sıra mahsulü, çapa ürünü

row houses
sıraevler

rowan
üvez ağacı

rowan berry
üvez

rowdiness
kabadayılık, bıçkınlık, külhanbeylik

rowdy
gürültülü, patırtılı, kaba

rowdyism
kabadayılık, bıçkınlık, külhanbeylik

rowel
mahmuz, mahmuzlamak

rowen
ikinci kere biten ot

rowing
kürek çekme

rowing boat
sandal, kayık

rowlock
ıskarmoz

royal
krala ya da krallığa ilişkin, kraliyet ..., krallara yaraşır, şahane, çok büyük, muazzam, kraliyet kodağına mensup kimse

Royal Highness
Prens Hazretleri, Prenses Hazretleri

royal mast
kontra babafingo direği

royalism
kralcılık, kral taraftarlığı

royalist
kralcı

royally
kral gibi

royalty
krallık, hükümdarlık, kraliyet kodağı, hak sahibine verilen pay, kitap yazarına verilen pay, telif hakkı vergini

rub
ovmak, ovalamak, sürtmek, sürtünmek, sürtme, sürtünme, ovma, ovalama, güçlük

rub along
iyi geçinmek

rub down
kurulamak, düzleştirmek, düzlemek

rub elbows with
dirsek temasında bulunmak

rub in
ovarak yedirmek, içine nüfuz ettirmek

rub it in
başına kakmak

rub off
silmek, silerek çıkarmak, silinmek

rub out
silgiyle silmek

rub salt in sb's wound
yarasına tuz biber ekmek

rub sb's nose in it
birinin ipliğini pazara çıkarmak

rub shoulders with
dirsek temasında bulunmak

rub up
ovarak parlatmak

rub up the right way
suyuna gitmek

rub up the wrong way
sinir etmek, kızdırmak

rubber
lastik, kauçuk, silgi, lastik ayakkabı, ovucu, kaput, prezervatif, üç oyundan ikisini kazanma, berabere kalınca kazananı belirlemek için oynanan oyun

rubber band
ince lastik halka

rubber belt
lastik kayış

rubber bumper
kauçuk tampon

rubber coating
kauçuk kaplama

rubber dinghy
lastik sandal

rubber glove
lastik eldiven

rubber hose
lastik hortum

rubber joint
lastik conta

rubber lining
kauçuk balata

rubber pad
lastik tampon

rubber plant
kauçuk ağacı

rubber spring
kauçuk yay

rubber stamp
lastik damga, taklitçi kimse

rubber stopper
lastik tapa

rubber thread
lastik iplik

rubber tree
kauçuk ağacı

rubber tube
lastik hortum

rubber-covered
kauçuk kaplı

rubber-insulated
lastik izoleli

rubberize
lastik kaplamak

rubberized
kauçuklanmış

rubberneck
meraklı kimse

rubbing
ovma, ovalama, sürtünme, delk

rubbing block
perdah taşı

rubbish
saçma, aptalca

rubbishy
saçma, aptalca

rubble
moloz, taş yığını

rubble stone
moloz taş

rubdown
masaj, ovma

rube
taşralı, köylü

rubefacient
kızartıcı, yakıcı, deriyi kızartan ilaç

rubefaction
kızartma

rubella
kızamıkçık

rubicund
kırmızı, al

rubidium
rubidyum

rubiginous
pas renkli

rubious
yakut rengi

ruble
bkz.rouble

rubric
kırmızı renkte veya özel tipte basılmış başlık, kural, yön

rubricate
kırmızı renkle yazmak

ruby
yakut, yakut rengi, parlak, kırmızı renk

ruche
dantel süsü

ruching
dantel kumaşı

ruck
kırışıklık, (up ile) kırışmak, buruşmak

ruck up
kırışmak, buruşmak

rucksack
sırt çantası

ruction
ayaklanma, karışıklık

ructions
kızgın sözler, protestolar, gürültülü tartışmalar

rudd
kızılkanat

rudder
sükkân,dümen,dümen bedeni,kılavuz,rehber

rudder bar
dümen pedalı, direksiyon çubuğu

ruddiness
kırmızılık, allık

ruddle
aşıboyası

ruddy
(yüz) sağlıklı, pembe, parlak kırmızı, al, kahrolasıca, lanet olasıca, lanet

rude
terbiyesiz, inceliksiz, kaba, sert, şiddetli, kabaca yapılmış, kabasaba, kabataslak, ilkel, cahil, işlenmemiş, ham, doğal, ayıp, müstehcen

rude awakening
hayal kırıklığı

rudeness
terbiyesizlik, kabalık, nezaketsizlik, sertlik

rudimental
ilkel, olgunlaşamamış

rudimentary
basit, ilk öğrenilen, temel, ana

rudiments
ilke, ilk adım, temel

rue
üzüntü duymak, pişmanlık duymak, esef etmek, sedefotu

rueful
esefli, üzüntülü, pişmanlık belirten

ruff
kırmalı yaka, (iskambilde) koz ile alma, (iskambilde) koz ile almak

ruffian
kötü/kaba adam, vahşi

ruffianism
zorbalık, acımasızlık

ruffle
buruşturmak, kırıştırmak, bozmak, karıştırmak, sinirlendirmek, telaşlandırmak, huzurunu bozmak, (kuş) tüylerini kabartmak, (kumaş) büzgü yapmak, kırma yapmak, kırmalı yaka ya da dantel, farbala, büzgü

rufous
pas renginde

rug
küçük halı, kilim, battaniye, örtü

rugby
ragbi

rugged
engebeli, pürüzlü, kaba, yontulmamış, sağlam

rugose
buruşuk

ruin
yıkılma, yıkım, yıkılış, ören, yıkıntı, harabe, kalıntı, batkı, batma, iflas, ç.enkaz, mahvetmek, harab etmek

ruination
iflas nedeni, iflas

ruinous
iflas ettirici, batırıcı, yıkık dökük, viran

ruinous expenditure
yıkıcı masraf

ruinous price
düşük fiyat

ruinous sale
zararına satış

ruins
kalıntılar, ören, enkaz

rule
kural, ilke, usul, yol, yöntem, adet, yönetim, egemenlik, tüzük, ilke, düzçizer, cetvel, yönetmek, hükümdarlık etmek, saltanat etmek, -e egemen olmak, hükmetmek, buyurmak, hükmetmek, karar vermek, cetvelle çizmek

rule of three
üçlü kuralı

rule of thumb
yaklaşık hesap

rule out
olmayacağını söylemek, boşlamak, engellemek

rule the roost
borusu ötmek

rule with a rod of iron
gözünün yaşına bakmamak

ruler
yönetici, hükümdar, cetvel

ruling
resmi karar, yargı, hüküm, en başta gelen, başlıca, en büyük, en önemli, en güçlü

ruling party
iktidar partisi

ruling pen
tirlin, çizgi kalemi

ruling price
cari fiyat

rum
rom, alkollü içki

rumba
rumba

rumble
gürleme, gümbürdemek, gürültü, gürültü, (Aİ) sokak kavgası, gürlemek, gümbürdemek, guruldamak, (İİ) iç yüzünü anlamak, ne mal olduğunu anlamak, -e kanmamak

rumbustious
şamatalı, curcunalı

rumen
işkembe

ruminant
geviş getiren hayvan, geviş getiren

ruminate
geviş getirmek, (about/over ile) derin derin düşünmek

ruminate about
derin derin düşünmek

ruminate over
derin derin düşünmek

rumination
geviş getirme, derin derin düşünme, dalgınlık

ruminative
dalgın

rummage
altüst edip aramak,aktarmak,altını üstüne getirme

rummage goods
ıskarta eşya

rummage sale
tapon mal satışı

rummer
büyük içki bardağı

rummy
ellibire benzer bir tür iskambil oyunu

rumor
bkz.rumour

rumour
söylenti, dedikodu, şayia, söylenti çıkarmak, dedikodu çıkarmak, yaymak

rumour has it
söylentiye göre

rump
sağrı, but, sığır butu, popo, kıç, kalıntı, artık

rumple
buruşturmak, kırıştırmak, karmakarışık etmek

rumpus
velvele, gürültü patırtı, atışma

rumrunner
içki kaçakçısı

run
koşmak,yüğürmek,kaçmak,çabuk gitmek,çabuk yürümek,seğirtmek,koşturmak,yarıştırmak,koşma,koşu,yarış,gidilen ya da koşulan mesafe,yolculuk,balık sürüsü,akış,seyir,cereyan,istek,rağbet,serbestçe kullanma ya da dolaşma,çeşit,sınıf,ard arda geliş,devam,çay,dere,(çorap) kaçık,kaçan yer,çevresi kapalı hayvan barınağı

run a business
işi çekip çevirmek, işi yönetmek

run a risk
riske girmek, tehlikeye girmek

run a temperature
ateşlenmek, ateşi olmak

run about
öteye beriye koşmak

run across
-e rastlamak, ile karşılaşmak

run after
peşinden koşmak

run against
çatmak, uğramak, çarpmak, aksine gitmek

run aground
karaya oturmak

run along
gitmek

run amok
cinnet getirmek, sapıtmak

run around
birlikte gezmek, takılmak

run around with
birlikte dolaşmak

run away
kaçmak, kaçıp gitmek

run away with
çalmak, aşırmak, kolayca kazanmak, yenmek

run counter to
taban tabana zıt olmak

run down
(arabayla) çarpmak, koşup yakalamak, yorgun, özet

run for election
saylavlar için adaylığını koymak

run for one's life
can korkusuyla kaçmak

run idle
boşa dönmek, avara çalışmak

run in
yakalamak, tutuklamak, birleştirmek

run in the blood
mayasında olmak

run into
-e çarptırmak, -e çarpmak, -e rastlamak

run into a stone wall
çıkmaza girmek

run into debt
borca girmek, borçlanmak

run into each other
çarpışmak

run into the ground
aşırı çalışmaktan yorulmak

run into the jaws of death
eceline susamak

run off
kaçmak, akıtmak, yayınlamak, basmak

run on
devam etmek, sürmek, (zaman) geçmek

run on a shoe-string
az parayla işletmek

run out
tükenmek, bitmek, (süre) bitmek, -siz kalmak

run out of
-i tüketmek, bitirmek, bitmek, tükenmek

run out of money
parasız kalmak

run out of steam
sıfırı tüketmek, pili bitmek

run out on
-i yüzüstü bırakmak, terk etmek

run over
taşmak, (arabayla) ezmek, çiğnemek

run rings round
birini cebinden çıkarmak

run riot
meydanı boş bulmak, coşmak

run sb ragged
canını çıkarmak, çok yormak

run short
kıtlığını çekmek, azalmak, kısalmak

run short of
yetmemek, tükenmek

run the risk of
göze almak

run through
göz gezdirmek, tekrarlamak, harcamak, saplamak

run to
(pul) yeterli olmak, -e eğilimi olmak

run to seed
tohuma kalkmak

run to waste
israf olmak, ziyan olmak

run up
(bayrak) çekmek, (borca/vb.) girmek

run up against
göğüs germek

run wild
cirit atmak, başıboş kalmak, azmak

run-of-the-mill
tekdüze, sıradan, özelliksiz, bayağı

run-proof
kaçmaz

runaway
kaçan kimse, kaçak, kaçak, denetimden çıkmış, kontrolden çıkmış, denetimsiz, gizli

runaway inflation
tehlikeli enflasyon

rundle
merdiven basamağı

rung
el merdiveni basamağı

runic
runik yazı, kalın ve koyu yazı

runlet
çay, derecik

runnel
dere, küçük akarsu

runner
koşucu, kızak demiri

runner-up
ikinci gelen kimse

running
koşma, koşu, koşan, sürekli, üst üste, akan, akar, işlek, genel, içinde bulunulan, kaygan, oynar, cari, arka arkaya, üst üste

running board
marşpiye, basamak

running debts
sabit borçlar

running expenses
genel giderler

running gear
hareket dişlisi

running light
seyir feneri

running sand
akıcı kum, hareketli kum, serbest kum

running shoes
koşu ayakkabısı

running speed
işleme hızı, hareket hızı

running water
içme suyu

running-in
rodaj

runny
cıvık, sulu, (göz/vb.) sulu

runoff
akış, akma, şerbet

runs
(the ile) ishal, amel

runt
çelimsiz hayvan

runway
uçak pisti

runway light
pist ışığı

rupee
(Hindistan/Pakistan/Sri Lanka/Nepal/Mauritius ve Maldive Adaları'nın) para birimi, rupi

rupture
kırılma, kopma, yırtılma, fıtık, koparmak, kırmak, yırtmak, fıtık etmek

rupture point
kopma çekidi

rupture strength
kırılma dayanımı, kopma dayancı

rural
kırsal

rural area
kırsal kesim

rural development
kırsal gelişme

rural dwelling
kırsal konut

rural exodus
köyden kente akın

rural population
kırsal nüfus

rural road
köy yolu

ruralization
kırsallaşma, kırsallaştırma

ruralize
köy hayatına alıştırmak, köy hayatına alışmak

ruse
hile, dalavere, oyun, kurnazlık, numara

rush
acele etmek,aşıkmak,koşmak,seğirtmek,acele ettirmek,koşturmak,aceleyle/baştansavma yapmak,aceleye getirmek,sıkboğaz etmek,sıkıştırmak,saldırmak,üstüne çullanmak,atılmak,tullanmak,acele,telaş,itip,kakma,saldırı,hamle,üşüşme,rağbet,talep,istek,hasırotu,saz

rush hour
işe gidiş-geliş sögenleri

rush order
acele sipariş

rushes
günlük çekim

rushlight
saz mumu

rusk
peksimet

russet
kırmızımsı kahverengi

Russia
Rusya

Russia leather
sahtiyan, Rus meşini

Russia turnip
şalgam

Russian
Rus, Rusça

Russian leather
sahtiyan

rust
pas, pas rengi, paslanmak, paslandırmak

rust inhibitor
pas önleyici

rust prevention
pas önleme

rust remover
pas giderici

rust-free
paslanmaz

rustic
kırlara,köylere ilişkin,kırsal,kaba,kaba saba,taşralı,kentçi,hödük

rusticate
köyde yaşamak, sade bir yaşam sürmek

rustication
köyde yaşama

rusticity
köylülük

rustiness
paslılık

rustle
hışırtı, hışırdamak, hışırdatmak, (at/sığır/vb.) çalmak

rustle up
bulmak, çabucak hazırlayıvermek

rustler
at hırsızı

rustless
passız

rustproof
paslanmaz

rusty
paslı, (konusunu) unutmuş, unutulmuş, paslanmış

rut
(özellikle geyik ve benzeri hayvanlarda) cinsel kızgınlık, azgınlık dönemi, tekerlek izi

rutabaga
şalgam

ruth
acıma, merhamet

ruthenium
rutenyum

rutherfordium
rutherfordyum

ruthless
acımasız, zalim, amansız, merhametsiz, insafsız

ruthlessness
acımasızlık, insafsızlık, insafsızlık

rutile
rutil

rutty
derin tekerlek izi bulunan, çukurlu

rye
çavdar

rye bread
çavdar ekmeği

rye grass
çayır otu

rye whisky
çavdar viskisi

ryegrass
delice, acımık, karamuk

ryot
Hint çiftçisi


Submit a name