İngilizce Sözlük

All | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z | Submit a name
There are currently 1161 names in this directory beginning with the letter U.
U tube
U borusu

U-turn
U dönüşü

ubiquitous
her yerde olan

ubiquity
her yerde hazır olma

udder
hayvan memesi

udometer
udometre, yağmurölçer

ugh
(iğrenme belirtir) öö, böö

uglify
çirkinleştirmek, güzelliğini bozmak

ugliness
çirkinlik, iğrençlik

ugly
çirkin,aybacar,pis,kötü,yaman,tatsız,iğrenç,ters,aksi

Uigur
Uygur, Uygurca

Ukraine
Ukrayna

Ukrainian
Ukraynalı

ukulele
kitara

ulcer
ülser

ulcerate
ülser olmak, ülser yapmak

ulcerated
ülserli

ulceration
ülserleşme

ulcerous
ülserli, çıban gibi

ullage
fire

ulna
dirsek sümüğü

ulster
uzun ve bol palto

ulterior
gizli, saklı

ultimate
son, en son, mükemmel, en büyük, en iyi

ultimate analysis
elemanter analiz, öğesel çözümleme

ultimately
en sonunda, sonuçta

ultimatum
ültimatom

ultimo
geçen ayda

ultra
aşırı görüşlü, radikal, aşırı, haddinden fazla

ultra-
(önek) fazla, aşırı

ultracentrifuge
ültrasantrifüj

ultraconservative
aşırı derecede muhafazakâr

ultrafilter
ültrafiltre

ultrafiltration
ültrafiltrasyon, incesüzme

ultrahigh
çok yüksek

ultrahigh frequency
çok yüksek frekans

ultraist
müfrit

ultramarine
çok açık parlak mavi, deniz mavisi

ultramicroscope
ültramikroskop

ultramodern
ültramodern, çok modern, çağüstü

ultramontane
dağların ötesinde

ultramundane
dünyanın ötesinde

ultranational
aşırı milliyetçi

ultrashort
ültra kısa

ultrashort wave
ültra kısa dalga

ultrasonic
(ses dalgaları) ultrasonik, insan kulağının duyamayacağı derecede

ultrasonic communication
ültrasonik iletişim

ultrasonic detector
ültrasonik detektör, sesüstü detektör

ultrasonic drill
ültrasonik matkap

ultrasonic soldering
ültrasonik lehimleme

ultrasonic wave
ültrasonik dalga

ultrasonics
ültrasonik, sesüstü bilgisi

ultrasound
ültrason

ultraviolet
ultraviyole, morötesi

ultraviolet filter
ültraviyole filtresi, morötesi süzgeci

ultraviolet lamp
ültraviyole lambası

ultraviolet light
ültraviyole ışık

ultraviolet radiation
ültraviyole radyasyon, morötesi ışınım

ultraviolet rays
morötesi ışınlar, ültraviyole ışınlar

ultraviolet spectrophotometry
morötesi spektrofotometri

ultravires
yetki dışında

ululate
ulumak

ululation
uluma

umbel
umbel, şemsiye

umbellate
şemsiye biçiminde

umbellifer
şemsiye biçiminde bitki

umbelliferous
şemsiye biçiminde

umber
ombra

umbilical
göbek ile ilgili

umbilical cord
göbek bağı

umbilicate
göbek şeklinde

umbilicus
göbek, tohum göbeği

umbiliform
göbek şeklinde

umbo
kabartma

umbra
gölge, gölgeli alan

umbrage
gücenme, içerleme, küskünlük

umbrageous
gölgelik, gölgeli, alıngan, kuşkulu, şüpheli

umbrella
şemsiye, himaye, koruyucu güç

umbrella antenna
şemsiye anten

umbrella stand
şemsiyelik

umbriferous
gölge yapan

umlaut
üzeri çift çekitli harf

umpire
hakem, hakemlik etmek, hakemlik yapmak

umpteen
birçok, pek çok sayıda, çok

un-
(önek) olmayan, değil, -siz, -sız, -sız, gayri

unabashed
utanmaz, yüzsüz

unabated
dinmek bilmeyen, kesilmeyen, azalmayan

unabating
sürekli, aralıksız

unabbreviated
kısaltılmamış

unable
yapamaz, elinden gelmez, gücü yetmez

unabridged
(yazı) kısaltılmamış, tam, eksiksiz

unaccented
vurgusuz, orijinal, aslı gibi

unacceptable
kabul olunamaz, ele alınmaz

unaccompanied
yalnız, eşlik edilmeyen, (şarkı) müziksiz

unaccountable
şaşırtıcı, garip, açıklanamaz, anlaşılmaz

unaccustomed
garip, tuhaf, (to ile) alışmamış, yadırgayan

unachievable
yapılmamış, başarılmamış

unacknowledged
kabul edilmemiş, cevap verilmemiş

unadulterated
katışıksız, saf, tam, katışıksız

unadvised
mantıksız, düşüncesizce, aceleyle yapılan

unaffected
etkilenmemiş, yapmacıksız, doğal

unaided
yardımsız, tek başına

unalloyed
saf, karışık olmayan

unalterable
değiştirilemez, değişemez, kesin

unambiguous
tam, kesin, belirli

unanimity
oybirliği, ittifak, söz birliği

unanimous
hemfikir, aynı fikirde, ortak

unanimously
oy birliğiyle

unanswerable
cevaplandırılamaz, cevap verilemez

unappealable
temyiz edilemez

unapproachable
(insan) uzak, ulaşılması güç, yaklaşılmaz, soğuk

unappropriated
kullanılmamış, tahsis edilmemiş

unapproved
onaylanmamış, tasdik edilmemiş

unapt
uygun olmayan, beklenmeyen

unarm
silahları kaldırmak

unarmed
silahsız

unary
birli

unasked
sorulmamış, davetsiz, sorulmadan

unassailable
doğruluğundan şüphe edilmez, itiraz edilemez

unassuming
alçakgönüllü, gösterişsiz, sessiz

unattached
bağlı/birleşik olmayan, kopuk, serbest, evli/nişanlı olmayan

unattainable
erişilmez, ele geçirilmez

unattended
yalnız, kimsesiz, başıboş

unattractive
cazibeli olmayan, güzel olmayan

unaudible
işitilmez, duyulmaz

unauthorized
yetkisiz

unauthorized person
yetkili olmayan kişi

unavailable
bulunmayan, mevcut olmayan

unavailing
nafile, faydasız, semeresiz

unavoidable
kaçınılmaz

unaware
habersiz, farkında olmayan

unawares
farkında olmadan,gafleten,bilmeyerek,habersiz

unbacked
desteklenmemiş, arkasız, alıştırılmamış

unbaked
pişmemiş, çiğ, ham

unbalance
dengesini bozmak

unbalanced
dengesiz, kaçık, üşütük

unbar
sürgüyü açmak, kilidi açmak

unbearable
dayanılmaz, çekilmez

unbeaten
dövülmemiş, yenilmemiş, ayak basılmamış

unbecoming
yakışıksız, yakışmaz, uymaz

unbefriended
dostsuz, kimsesiz

unbelief
inançsızlık

unbelievable
inanılmaz, şaşırtıcı

unbeliever
kâfir, dinsiz

unbelt
kuşağını çıkarmak

unbend
teklifsizleşmek, ciddiyeti bırakmak, açılmak, rahat hareket etmek

unbending
kararlı, azimli, kararından dönmez

unbiased
yansız, tarafsız

unbidden
davetsiz

unbind
bağını çözmek, salıvermek

unbleached
ağartılmamış

unblemished
lekesiz

unblessed
takdis edilmemiş

unblushing
yüzsüz, utanmaz, arsız

unbolt
cıvatasını sökmek, sürgüyü açmak

unborn
henüz doğmamış

unbosom
ifşa etmek, derdini dökmek

unbound
ciltlenmemiş

unbounded
sınırsız

unbowed
eğilmemiş, baş eğmemiş

unbreakable
kırılmaz

unbridled
kontrolsüz, dizginsiz, önüne geçilemeyen

unbroken
kırılmamış,aralıksız,devamlı,bitev

unbuckle
tokasını çözmek

unbuild
yıkmak

unbuilt
inşa edilmemiş

unburden
derdini açmak, içini boşaltmak, ferahlamak

unburnt
yanmamış, havada kurutulmuş, ham

unburnt brick
fırınlanmamış tuğla

unbutton
düğmelerini çözmek

uncalled
çağırılmamış, davetsiz, talep edilmemiş

uncalled-for
yanlış, yersiz, haksız, hak edilmemiş, gereksiz

uncanny
anlaşılmaz, esrarengiz, acayip, gizemli

uncap
şapkasını çıkarmak, kapağını açmak

uncared-for
ihmal edilmiş, özen gösterilmemiş, bakımsız

unceasing
aralıksız, sonsuz, durmayan

unceremonious
samimi, teklifsiz, resmiyetten uzak, inceliksiz, kaba, damdan düşme, apar topar

uncertain
kuşkulu, şüpheli, kararsız, karar veremeyen, kararlaştırılmamış, kesin olmayan, değişebilir, kararsız

uncertainty
kuşku, kararsızlık, belirsizlik

uncertified
onaylanmamış, doğrulanmamış

unchain
bağlarını çözmek, salıvermek

unchangeable
değişmez

unchanged
değişmemiş

uncharged
doldurulmamış, yüksüz, şarj edilmemiş, dolmamış

uncharitable
hoşgörüsüz, acımasız, sert

uncharted
bilinmeyen, balta girmemiş

unchecked
serbest bırakılmış, kontrolünden çıkmış, başıboş

uncinal
çengelli, çengel şeklinde

uncinate
çengelli, çengel şeklinde

uncircumcised
sünnetsiz

uncivil
nezaketsiz, kaba

uncivilized
uygarlaşmamış, medenileşmemiş, barbar

unclad
elbisesiz, çıplak

unclaimed
sahibi çıkmamış

unclassified
sınıflandırmaya girmeyen

uncle
amca,emmi,enişte,dayı

unclean
kirli

uncloak
meydana çıkarmak

unclose
açmak, açılmak

unclothe
elbiselerini çıkarmak

unclothed
çıplak

unco
son derece, olağanüstü, acayip, yabancı

uncoil
sarımı çözmek, sargıyı çözmek, kangalını açmak

uncoiler
bobin açma aygıtı

uncollected
biriktirilmemiş, tahsil edilmemiş

uncoloured
renksiz, basit, sıradan

uncombined
birleşmemiş

uncomfortable
rahatsız, rahat olmayan, konforsuz, rahatsız edici

uncommitted
(to ile) bağımsız, bağlı olmayan, söz vermemiş

uncommon
nadir, seyrek, yaygın olmayan, acayip, olağandışı

uncommonly
çok, olağandışı

uncommunicative
ketum,az konuşur,karadinmez,ünsiyetsiz

uncomplaining
şikayet etmeyen, sabırlı

uncompleted
tamamlanmamış, sonuçlanmamış

uncompromising
uzlaşmaz, kararından dönmez

unconcern
kayıtsızlık, ilgisizlik

unconcerned
kayıtsız, ilgisiz, aldırmaz, kaygısız

unconditional
kayıtsız şartsız, mutlak

unconditional surrender
kayıtsız şartsız teslim olma

unconditionally
kayıtsız şartsız olarak

unconditioned
koşulsuz, doğuştan

unconfirmed
doğrulanmamış, teyit edilmemiş

unconformity
uyumsuzluk

unconquerable
fethedilemez, zapt olunamaz

unconscionable
vicdansız, insafsız, makul olmayan

unconscious
baygın, kendinde değil, bilmeden, kasıtsız, bilinçaltı

unconstitutional
anayasaya aykırı

unconstrained
serbest, açık, teklifsiz

uncontrollable
önlenemez, zapt edilemez

uncontrolled
idaresiz, kontrolsüz, başıboş

unconventional
göreneklere uymayan

unconverted
değiştirilmemiş, konvertibl olmamış

uncork
(şişenin) tıpasını açmak

uncountable
sayılamayan

uncountable nouns
sayılamayan isimler

uncouple
çözmek, ayırmak

uncouth
kaba saba, görgüsüz, yontulmamış

uncover
örtüsünü ya da kapağını açmak, ortaya çıkarmak, meydana çıkarmak

uncovered
karşılıksız, kuvertürsüz

uncovered acceptance
karşılıksız kabul

uncritical
(of ile) eleştirmeyen, olduğu gibi kabul eden

uncrossed
çizgisiz, açık

uncrossed check
çizgisiz çek, açık çek

uncrown
taçtan mahrum etmek, tahttan indirmek

uncrowned
taç giymemiş

unction
yağlama, yatıştırıcı (ilaç)

unctuous
yapmacık nezaket gösteren, yapmacıklı

unctuous clay
yağlı kil

uncultivated
işlenmemiş, işlenmemiş toprak, kültürsüz kişi

uncut
(film/kitap/vb.) kısaltılmamış, kesilmemiş, (değerli taş) yontulmamış, işlenmemiş

undamaged
zarar görmemiş, sağlam

undamped
sönümsüz

undamped wave
sönümsüz dalga

undated
tarihsiz

undaunted
yiğit, gözüpek, korkusuz, yılmaz

undeceive
gözünü açmak, uyarmak, bilgi vermek

undeceived
aldanmamış, aldatılmamış

undecided
askıda, kararlaştırılmamış, kararsız, karar vermemiş

undecked
güvertesiz

undeclared
beyan edilmemiş, açığa vurulmamış

undefended
korunmamış, avukatsız

undefined
tanımlanmamış, tanımsız

undemonstrative
çekinken, hislerini saklayan, temkinli

undeniable
inkâr edilemez, yadsınamaz, kesin

under
altında, altına, altında, altına, altından, -den az, -den aşağı, -in altında, -in yönetiminde

under a ban
yasaklanmış

under a cloud
şüphe altında

under age
reşit olmamış, yaşı tutmayan

under arms
silah altında, silahlanmış

under control
kontrollü, disiplinli, düzenli

under cover of
-e sığınmış

under false pretences
sahte tavırla

under no circumstances
asla, hiçbir şekilde

under oath
gerçeği söyleyeceğine yeminli

under observation
bakımda, gözlem altında

under one's breath
kısık sesle, fısıltıyla

under one's hat
gizli

under one's very eyes
-in gözü önünde

under par
süngüsü düşük

under police supervision
sakçı nezaretinde

under pressure
baskı altında

under protest
gönülsüzce, isteksizce

under repair
onarımda

under sb's nose
burnunun dibinde

under sb's thumb
elinde, etkisi altında

under sb's very nose
burnunun dibinde, gözünün önünde

under surveillance
gözaltında

under the care of
bakımı altında, himayesinde

under the chairmanship of
başkanlığında

under the counter
el altından

under the pretext of
bahanesiyle

under the same roof
aynı çatı altında

under the wire
zar zor, son dakikada

under weight
zayıf, normal kilonun altında

underage
belirli yaşa gelmemiş, olgunlaşmamış

underarm
be, elle yapılan, omuzdan yukarısı hareketsiz olarak, koltukaltı

underarm case
kavlık

underbelly
karnın alt kısmı

underbred
görgüsüz, kaba, terbiyesiz

underbrush
alt flora, çalı örtüsü

undercarriage
(uçak) iniş takımı, tekerlekler

undercharge
değerinden az para istemek

underclothes
iç çamaşırı

undercoat
astar boya

undercool
aşırı soğutmak

undercover
gizli

undercurrent
dip akıntısı, gizli eğilim

undercut
başkalarından daha ucuza satmak

underdeveloped
az gelişmiş

underdeveloped countries
az gelişmiş ülkeler

underdeveloped country
azgelişmiş ülke

underdeveloped nation
azgelişmiş ülke

underdevelopment
sudevelopman, düşük açındırma

underdog
ezilen kişi, mazlum, (yarışma/vb.'de) kaybetmesi beklenen taraf

underdone
az pişmiş, tam pişmemiş

underdrain
alt dren

underemployed
istediği işi bulamayan

underestimate
az/düşük olarak tahmin etmek, not

underexpose
fotoğrafı karanlık çıkarmak

underexposure
suekspozisyon, düşük ışıklama

underfed
gıdasız

underfeeding
yetersiz beslenme, eksik beslenme

underflow
aşağı taşma

underfoot
ayak altında, yerde

underfootage
yetersiz uzunluk

underframe
şasi, alt takım

undergarment
iç çamaşırı

undergird
alttan desteklemek, kuvvetlendirmek

underglaze
alt sırlama

undergo
-e uğramak, çekmek, geçirmek

undergrad
birdemli

undergraduate
birdem öğrencisi

underground
yeraltı, gizli, yeraltı treni, metro

underground cable
yeraltı kablosu

underground car park
yeraltı otoparkı

underground mining
yeraltı madenciliği

underground parking
yeraltı otoparkı

underground survey
yeraltı ölçümü

underground tank
sarnıç

underground water
yeraltı suyu, taban suyu

undergrowth
ormanaltı bitkileri

underhand
gizli, el altından, hileli

underhanded
gerekli sayıda işçisi olmayan, el altından

underlay
altına koymak

underlie
-in altında yatmak, temelinde olmak, temelini oluşturmak

underline
altını çizmek, vurgulamak, belirtmek

underling
ast, önemsiz memur

underlying
önde gelen, öncelikli

undermanager
yardımcı müdür

undermanned
personeli yetersiz, az çalışanı olan

undermentioned
aşağıda sözügeçen

undermine
baltalamak, yıkmak, el altından çökertmeye çalışmak, temelini çürütmek

undermining
afuyman, altını oyma

undermost
en alttaki

underneath
altına, altından, altında, bir şeyin alt bölümü, bir şeyin altı, alt

undernourish
kötü beslemek, yeterli beslememek

undernourishment
yetersiz beslenme

underpants
külot, don

underpass
yeraltı geçidi

underpay
az vergin vermek

underpin
alttan desteklemek

underprivileged
temel sosyal haklardan yoksun

underproduction
düşük üretim, az imalat, az üretim

underrate
hafife almak, küçümsemek, gereğinden az değer vermek

underscore
altını çizmek

undersea
denizaltı

undersea mining
denizaltı madenciliği

undersecretary
müsteşar

undersell
ucuza satmak

underset
dip akıntısı

undershirt
atlet, fanila

undershoot
hedefe isabet ettirememek

underside
alt kısım, alt bölüm, alt, taban

undersigned
aşağıda imzası bulunan

undersize
bkz.undersized

undersized
çok küçük,normalden daha küçük,gödekboy,gelişmemiş

underskirt
jüpon, iç eteklik

underslung
dingil altında asılı

understaffed
personeli yetersiz

understand
anlamak,başa düşmek,düşünmek,işitmek,öğrenmek,haberi olmak

understanding
anlayışlı, anlayış, anlama, karşılıklı anlayış, anlaşma, uzlaşma

understate
hafife almak, küçümsemek

understatement
(anlatmaya) yetersiz kalan ifade

understood
söylenmeden anlaşılan, kabul edilmiş

understudy
yedek aktör

undertake
üzerine almak, üstlenmek, sorumluluğunu almak, (işe) girişmek, başlamak, söz vermek, garanti etmek

undertaker
cenaze kaldırıcısı

undertaking
iş, girişim, söz, garanti, vaat

undertenant
kiracının kiracısı

undertone
alçak ses

undervaluation
eksik değerleme

undervalue
değerinden aşağı değer vermek, küçümsemek

underwater
sualtı, sualtında

underwater antenna
sualtı anteni

underwater camera
denizaltı kamerası, denizaltı alıcısı

underwear
iç çamaşırı

underweight
normalden hafif

underwood
çalılık

underworld
ölüler diyarı, yeraltı dünyası, suçlular dünyası

underwrite
imzalamak, sigorta ettirmek, sigorta etmek

underwriter
sigortacı

undeserved
hak edilmemiş, layık olmayan, uygun olmayan

undesirable
istenmeyen, hoşa gitmeyen, nahoş, istenmeyen, sevilmeyen kimse

undetermined
kararsız

undeterred
azimli, önlenemez

undeveloped
(yer) gelişmemiş

undeviating
sapmayan, yolunu şaşırmayan

undigested
sindirilmemiş, hazmedilmemiş

undiluted
seyreltilmemiş

undiplomatic
diplomatik olmayan, lafını sakınmaz

undischarged
ödenmemiş, açık, yerine getirilmemiş

undisciplined
terbiyesiz

undisclosed
ifşa edilmemiş, gizli

undisguised
gizlenmemiş, açık

undismayed
korkusuz, yılmaz, dehşete düşmemiş

undisputed
karşı gelinmeyen, tartışılmaz, su götürmez

undistinguished
sıradan, vasat, üstün özellikleri olmayan

undistributed
dağıtılmamış

undisturbed
rahatsız edilmemiş, sakin, istifi bozulmamış

undivided
tam, bölünmemiş

undo
çözmek, açmak, mahvetmek, yok etmek

undock
havuzdan çıkarmak

undoing
felaket nedeni, mahvolma sebebi

undone
yapılmamış, tamamlanmamış, çözülmüş, açılmış, bağlanmamış

undoubted
kesin, su götürmez, kuşku götürmez, şüphesiz

undoubtedly
kesin olarak, kuşkusuz

undreamed-of
hayal edilemez, tasavvur edilemez, düşlenemez

undress
soyunmak, soymak, giysilerini çıkarmak

undressed
çıplak

undue
aşırı, çok fazla, yersiz, yakışıksız, uygunsuz

undulate
dalgalanmak ya da dalgalı görünümde olmak

undulation
dalgalanma, dalga

undulatory
dalga biçiminde, dalga gibi

undulatus
undulatus

unduly
aşırı derecede, gereğinden çok, aşırı, çok

undyed
boyanmamış

undying
ölümsüz, sonsuz, nihayetsiz

unearned
çalışarak kazanılmamış, havadan, hak edilmemiş

unearned income
kazanılmamış gelir, yatırım geliri

unearth
kazıp çıkarmak

unearthly
doğaüstü, esrarengiz, korkunç, yersiz, vakitsiz, uygunsuz

uneasy
sıkıntılı, tedirgin, rahatsız, endişeli

uneconomic
ekonomik olmayan, masraflı, zararlı, kârsız

uneducated
tahsilsiz, eğitimsiz

unemployable
görevlendirilemez, çalıştırılamaz

unemployed
işsiz

unemployed capital
atıl sermaye

unemployment
işsizlik

unemployment benefit
işsizlik tazminatı

unemployment insurance
işsizlik sigortası

unemployment rate
işsizlik oranı

unencumbered
ipoteksiz, engelsiz, serbest

unending
bitmeyen, sonsuz

unendurable
tahammül edilmez

unenlightened
aydın olmayan, cahil, bilgisiz, eğitimsiz

unenviable
hoşa gitmeyen, tatsız, istenmeyen, nahoş

unequal
eşit olmayan, yetersiz, yeterli seviyede olmayan

unequalled
eşsiz, benzersiz

unequivocal
açık, net, anlaşılır, dolambaçsız, dolaysız

unerring
yanlışsız, hatasız, şaşmaz, isabetli

unessential
esas olmayan, önemsiz, tali

uneven
düz olmayan, yamuk, eğri, eğri büğrü, pürüzlü, değişken, kararsız, düzensiz

unevenness
düzgünsüzlük, arıza, engebe, seviye farkı

uneventful
olaysız

unexampled
emsalsiz, eşsiz

unexceptionable
itiraz edilmeyen, kusursuz

unexpected
beklenmedik

unexpired
süresi dolmamış, vadesi gelmemiş, sona ermemiş

unexplored
keşfedilmemiş, incelenmemiş, ayak basılmamış

unfading
solmayan, ebedi

unfailing
hiç eksilmez, bitmez, tükenmez, sonsuz, azalmaz

unfair
haksız, adil olmayan, hileli

unfair competition
haksız rekabet

unfairable
elverişsiz, olumsuz, açık veren

unfairable balance of trade
dış ticaret açığı

unfaithful
vefasız, eşine sadık olmayan, eşini aldatan

unfamiliar
iyi bilinmeyen, yabancı, alışılmamış

unfashionable
modası geçmiş

unfasten
çözmek, gevşetmek, koyuvermek

unfathered
babasız, piç

unfathomable
anlaşılmaz, akıl sır ermez

unfavourable
uygun olmayan, elverişsiz, aksi, ters, kötü

unfeasible
yapılamaz, gerçekleştirilemez

unfed
yemek verilmemiş, aç

unfeeling
acımasız, insafsız, katı, zalim, duygusuz

unfeigned
yapma olmayan, samimi

unfilled
doldurulmamış, yerine getirilmemiş

unfilled orders
yerine getirilmemiş siparişler

unfinished
bitirilmemiş

unfinished business
yasalaşmamış tasarı

unfit
uygun olmayan, elverişsiz, uygunsuz, uymaz, elverişsiz hale getirmek

unfit for use
kullanışsız,kırık-sarkık

unfitting
uygun olmayan, yakışmaz

unfix
sökmek, çözmek, karasız kılmak, ayırmak

unflagging
durmaz, yorulmaz, yılmaz, bıkmaz

unflappable
soğukkanlı, şaşmaz, sakin

unfledged
tüyleri bitmemiş, gelişmemiş

unflinching
korkusuz, azimli, kararlı, sağlam

unfold
(katlanmış bir şeyi) açmak, göz önüne sermek, açıklamak, ortaya çıkarmak, göz önüne serilmek, çözülmek, ortaya çıkmak

unforeseen
beklenmedik, umulmadık, önceden tahmin edilmeyen

unforgettable
unutulmaz

unforgivable
bağışlanamaz, affedilmez

unforgiven
bağışlanmamış, affedilmemiş

unformed
şekilsiz,biçimsiz,inkişaf etmemiş

unfortunate
talihsiz, şanssız, bahtsız, yersiz, uygunsuz, şanssız, bahtsız kimse, kara bahtlı

unfortunately
maalesef, ne yazık ki

unfounded
asılsız, esassız, yersiz, gereksiz, temelsiz

unfriendliness
soğukluk

unfriendly
dostça olmayan, düşmanca, soğuk, samimiyetsiz

unfruitful
verimsiz, kısır

unfulfilled
ihtiyacı karşılanmamış, yerine getirilmemiş

unfunded
değişen, değişken

unfunded debt
kısa vadeli devlet borcu

unfurl
(yelken/bayrak/vb.) açmak, çekmek, fora etmek

unfurnished
mobilyasız, döşenmemiş

ungainly
hantal, kaba, sakar

ungovernable
kontrol edilemez, zaptedilemez, önüne geçilemez

ungracious
terbiyesiz, inceliksiz, kaba

ungrammatical
gramer kurallarına aykırı

ungrateful
nankör

ungrounded
topraklanmamış, topraksız

ungual
tırnakla ilgili, tırnaklı

unguarded
sakınmasız, ihtiyatsız, dikkatsiz

unguis
tırnak, pençe

ungulate
toynaklı, toynaklı hayvan

unhandy
kullanışsız, acemi, beceriksiz

unhappily
mutsuzca, maalesef, ne yazık ki

unhappy
mutsuz, uygunsuz, yersiz

unhealthy
sağlıksız, hastalıklı, sağlıksız, sağlığa zararlı, tehlikeli, sağlıksız, anormal, sağlıksız

unheard
duyulmamış, dinlenmemiş, güme gitmiş

unheard-of
olağan dışı, görülmemiş, acayip

unheeded
önemsenmeyen, umursanmayan

unhinge
menteşelerini sökmek, (aklını) oynatmak

unhitch
çözmek, yerinden çıkarmak

unholy
mukaddes olmayan

unhook
kancadan kurtarmak, çözmek

unhorse
attan düşürmek

unhurried
telaşsız, acelesiz

unhurt
zarar görmemiş, incinmemiş, sağlam

uni-
(önek) bir, tek

uniaxial
tekeksenli

unicellular
birgözeli, tek hücreli

unicolour
tek renkli

unicorn
mit.tek boynuzlu at

unidead
fikri olmayan

unidentified
kimliği belirlenememiş, kimliği saptanmamış

unidentified murder
faili meçhul cinayet

unidirectional
tek yönlü

unidirectional antenna
tek yönlü anten

unidirectional microphone
tek yönlü mikrofon

unification
birleşme, birleştirme

unified
birleşmiş, birleştirilmiş

unified bond
konsolide tahvil

unified debt
konsolide borç

uniform
üniforma, tek biçimli, aynı, birörnek, düzenli

uniform acceleration
düzgün ivme

uniformed
üniformalı

uniformity
tekbiçimlilik, benzerlik, aynılık, nizam

unify
bir örnek yapmak, tekbiçimli kılmak, bütünleştirmek, birleştirmek, bütün haline getirmek

unilateral
tek yanlı

unilateral contract
tek taraflı sözleşme

unimolecular
tek moleküllü

unimpaired
hiç bozulmamış

unimpeachable
suçlanamaz, kuşkulanılamaz, dürüst

unimportant
önemsiz

unimproved
ıslah olmamış, sürülmemiş (toprak), iyileşmemiş

uninformed
habersiz, bilgisiz, cahil, cahilce yapılmış

uninhabitable
içinde oturulmaz, içinde yaşanmaz

uninhabited
oturulmamış, boş

uninhibited
serbest davranışlı, teklifsiz, çekinmesiz

uninsured
sigortasız

unintelligent
akılsız, zekasız, aptal, kalın kafalı

unintelligible
anlaşılmaz

unintentional
istemeyerek yapılan, kasıtsız

uninterested
(in ile) ilgisiz

uninteresting
ilginç olmayan,çekici olmayan,meraksız

uninterrupted
devamlı, sürekli, kesintisiz

union
birleşme, birleştirme, birlik, sendika, dernek, evlilik, birleşme

union agreement
sendika sözleşmesi

union dues
sendika aidatı

Union Jack
ingiliz bayrağı

union of goods
mal birliği

union silk
yarı ipek

union wool
yarı yün

unionist
birlik taraftarı, sendikacı

unionization
sendikalaşma

unionize
sendikalaşmak, sendikalaştırmak

uniparous
bir batında tek çocuk doğuran

unipartite
tek parçalı, bölünmemiş

unipolar
tek kutuplu, tek ucaylı

unique
yegâne, tek, biricik, nadir, az bulunur, eşsiz

unisex
(giysi/vb.) hem kadın hem erkek için olan, üniseks

unison
uyum, ahenk, birlik

unisonous
aynı perdeden, uyumlu

unit
tek,vahit,birim,bölme,hisse,ünite,parça,eşya,takım,birlik,tek basamaklı sayı

unit area
birim alan

unit cost
birim fiyatı

unit length
birim uzunluk

unit of measurement
ölçü birimi

unit record
birim kayıt

unit volume
birim hacim

unit wages
birim verginler

unit weight
birim ağırlık

unitary
birimsel

unite
birleşmek, birleştirmek, (belli bir amaç için) birlikte hareket etmek, birlikte olmak

united
birleşmiş, birleşik, ortak amaçlı

United Kingdom
Büyük Britanya

United Nations
Birleşmiş Milletler

United States
Amerika Birleşik Devletleri

United States of America
Amerika Birleşik Devletleri

uniterm
ortak terim

unity
birlik, birleşme

univalent
tekdeğerli

univalve
tek kabuklu (deniz böceği), tek kabuklu (deniz böceği)

universal
genel, yaygın, bir türkümün tüm üyelerini ilgilendiren, ortak, dünyanın her yerinde olan/yapılan

universal gravitation
evrensel yerçekimi, gravitasyon

universal gravitation law
yerçekimi yasası

universal indicator
genel indikatör, genel belirteç

universal joint
kardan mafsalı

universal language
evrensel dil

universal recipient
herkesten kan alabilen kişi

universal set
evrensel küme

universal time
evrensel zaman

universality
evrensellik, umumiyet

universe
evren

university
üniversite,darülfünun,birdem

univocal
tek anlamlı (sözcük)

unjust
haksız, insafsız, adaletsiz

unkempt
(saç) dağınık

unkind
düşüncesiz, kaba, kırıcı, zalim, sert

unkindness
şefkatsizlik

unknown
bilinmeyen, meçhul, tanınmayan

unlace
bağlarını çözmek

unlade
boşaltmak, tahliye etmek

unladen
yüksüz

unladen weight
yüksüz ağırlık

unlatch
mandalını açmak

unlawful
yasalara aykırı, yasadışı, yolsuz

unlawful building
kaçak yapı, kaçak inşaat

unlearned
cahil, okuma yazma bilmeyen, bilgisiz

unleash
(köpek) çözmek, salıvermek

unleavened
(ekmek) mayasız

unless
-medikçe, -madıkça, -mezse

unlicensed
ehliyetsiz, ruhsatsız

unlike
-den farklı, -e benzemeyen, -den farklı, -e uymayan, ...için olağandışı olan, farklı, değişik

unlikely
muhtemel olmayan, olasısız

unlimber
top arabasını hazırlamak

unlimited
sınırsız, limitsiz, sonsuz, sayısız, kayıtsız

unlimited company
kolektif şirket

unlimited order
sınırsız emir

unlisted
listeye girmemiş, borsada kote olmamış

unlisted number
rehberde olmayan numara

unload
(yük/silah/film/vb.) boşaltmak

unloaded
boş, yüksüz

unloading
boşaltma

unlock
kilidini açmak

unlooked-for
beklenmedik, ansız

unloose
gevşetmek, çözmek

unloosen
çözmek, açmak, gevşetmek

unlovely
sevimsiz, nahoş, cazibesiz, çirkin

unluckily
maalesef

unluckiness
şanssızlık

unlucky
şanssız, talihsiz

unlucky star
felaket habercisi yıldız

unmade
(yatak) yapılmamış, hazırlanmamış

unmake
bozmak

unman
insanlıktan çıkarmak, erkeklikten çıkarmak

unmanageable
yönetilemez, idare edilemez, zaptolunamaz

unmanned
adamsız, insansız

unmanned aerial vehicle
insansız hava aracı

unmannerliness
saygısızlık

unmannerly
nezaketsiz, kaba, terbiyesiz

unmarked
belirtisiz, işaretsiz, not verilmemiş

unmarried
evlenmemiş,bekar,boydak,subay

unmask
maskesini düşürmek, foyasını ortaya çıkarmak

unmeaning
anlamsız

unmeant
kasıtsız

unmeasurable
ölçülemez

unmeasured
ölçülmemiş, ölçüsüz

unmentionable
ağıza alınmaz, sözedilmesi çirkin

unmerciful
merhametsiz, gaddar

unmindful
dikkatsiz

unmindful of
göz önüne almayarak

unmistakable
aşikâr, kolay tanınan, başkasıyla karıştırılmayan, belli

unmitigated
tam, dinmeyen, hafiflememiş, azalmamış

unmixed
karışmamış, saf, karıştırılmamış

unmoor
geminin palamarlarını çözmek

unmoral
ahlakdışı, töredışı

unmotivated
nedensiz

unmounted
ata binmemiş, monte edilmemiş, takılmamış

unmourned
çerçevelenmemiş, oturtulmamış

unmoved
etkilenmeyen, acımayan, duygusuz, sakin, rahat, lakayt, aldırmaz, umursamaz

unmuffle
susturucuyu çıkarmak

unmuzzle
burunsalığını çıkarmak

unmyelinated
miyelinsiz

unnail
çivilerini sökmek

unnatural
doğal olmayan, anormal, sapık, anormal

unnecessary
gereksiz

unnerve
cesaretini kırmak

unnumbered
numarasız, sayısız

unobjectionable
itiraz edilemez

unobstrusive
dikkati çekmeyen, göze çarpmayan

unobtainable
elde edilemez

unobtrusive
kolay görülemeyen, fark edilmeyen, göze çarpmayan, silik, dikkat çekmeyen

unoccupied
boş, işgal edilmemiş, işsiz, boşta gezen

unofficial
gayri resmî, resmî olmayan

unofficial market
resmi olmayan piyasa

unofficial rate
resmi olmayan kur

unofficial strike
kanunsuz grev

unopened
açılmamış, faaliyete geçmemiş, kapalı

unopposed
muhalefetsiz, rakipsiz

unordered
sıralanmamış

unorthodox
alışılmışın dışında, geleneksel olmayan

unpack
(bavul/paket/vb.) açmak, boşaltmak, eşyalarını çıkarmak

unpacked
ambalajsız

unpaid
ödenmemiş, maaşını almamış, verginsiz

unpaid bill
ödenmemiş senet

unpaid capital
ödenmemiş sermaye

unpalatable
tatsız, yavan, nahoş, hoşa gitmez

unparalleled
benzersiz, eşsiz

unpardonable
affedilemez, mazur görülmez

unpatriotic
vatansever olmayan

unperceived
farkına varılmamış, idrak edilmemiş

unpleasant
nahoş, tatsız, çirkin, kaba

unpleasantness
nahoşluk

unpolished
parlatılmamış, ham

unpopular
popüler olmayan, rağbet görmeyen, sevilmeyen

unpopularity
gözden düşmüş olma

unpractised
acemi, denenmemiş

unprecedented
eşi görülmemiş, emsalsiz, eşsiz, bu güne kadar görülmemiş

unprejudiced
önyargısız, tarafsız

unprepared
hazırlıksız, ihtiyatsız

unpretentious
gösterişsiz, basit, mütevazi

unprincipled
kişiliksiz, karaktersiz, ahlaksız

unprintable
basılması uygun düşmeyen, basılamaz

unprivileged
ayrıcalıksız, imtiyazsız

unproductive
verimsiz, kısır

unproductive capital
ölü sermaye, atıl sermaye

unproductive coppice
bozuk baltalık

unproductive high forest
bozuk koru ormanı

unprofessional
(davranış) meslek kurallarına aykırı

unprofitable
kazançsız, verimsiz, yararsız, kârsız

unpromising
ümit vermeyen, ümitsiz

unprovoked
kışkırtılmadan yapılmış

unpublished
yayımlanmamış, basılmamış

unpunished
cezalandırılmamış

unput-downable
sürükleyici, ilginç

unqualified
vasıfsız, ehliyetsiz, yetersiz, sınırsız, tam

unquestionable
su götürmez, kesin tartışmasız

unquiet
rahatsız, huzursuz, muzdarip, meraklı

unquote
sonuna tırnak işareti koymak

unquoted
borsada kote ettirilmemiş

unravel
(iplik/giysi/vb.) çözmek, sökmek, çözülmek, sökülmek, açıklığa kavuşturmak, çözmek, ortaya çıkarmak

unread
okunmamış, okumamış, tahsil görmemiş

unreadable
okunmaz, okunaksız, sökülmez, anlaşılmaz

unreadiness
hazır olmayış

unready
hazır olmayan

unreal
gerçek olmayan, düşsel

unrealizable
gerçekleştirilemez, satılamaz

unreason
mantıksızlık, saçmalık

unreasonable
mantıksız, saçma, akılsız, (fiyat/vb.) aşırı, fahiş

unreasonableness
mantıksızlık

unreasoning
mantıksız, mantık dışı, nedensiz

unreceipted
faturasız, fişsiz, makbuzsuz

unreconciled
uzlaşmamış, barışmamış

unrecorded
yazılmamış, kaydedilmemiş, geçirilmemiş

unreel
makaradan çözmek

unrefined
ham, tasfiye edilmemiş

unreflecting
yansımasız, aksetmeyen

unregeneracy
tövbe etmeme

unregenerate
tövbe etmeyen, ıslah olmamış

unregistered
kayıtsız, tescil edilmemiş

unregistered letter
taahhütsüz mektup, adi mektup

unregreted
pişmanlık duyulmayan

unrelenting
sürekli, yavaşlamayan, düşme göstermeyen

unreliable
güvenilmez

unrelieved
sürekli, dinmeyen, bitmez, tam

unreligious
dinsiz, dindar olmayan

unremitting
sürekli, aralıksız, durmayan

unrepair
tamire muhtaçlık, haraplık

unrequited
karşılıksız, karşılık görmeyen

unreserved
açık, içten, sınırsız, kayıtsız

unrest
huzursuzluk, kargaşa

unrestful
huzursuz, rahatsız

unrestrained
aşırı, zaptedilmemiş, önü alınmamış, dinmeyen

unrestricted
sınırsız, aşırı

unreturned
karşılıksız, cevapsız

unrevealed
açığa vurulmamış

unriddle
halletmek, çözmek (bilmece)

unrighteous
günahkâr, kötü, haksız

unripe
olgunlaşmamış, ham

unrivalled
rakipsiz, eşsiz, çok iyi

unroll
(örtü/vb.) açmak, yaymak

unrope
çözmek, çözülmek

unround
düz ünlü oluşturmak, düzleştirmek

unrounded vowel
düz ünlü

unrounding
düzleşme

unruffled
sakin, telaşsız, heyecansız

unruly
azgın, ele avuca sığmaz, başa çıkılmaz

unsaddle
eyerini çıkarmak, attan düşürmek

unsafe
güvenilmez, emin olmayan, tehlikeli, emniyetsiz

unsaid
söylenmemiş, dile getirilmemiş

unsalaried
stajyer

unsalaried clerk
gönüllü memur

unsaleable
sürülemez, satılamaz

unsatisfactory
yetersiz, kâfi gelmeyen, tatmin etmeyen

unsaturated
doymamış

unsaturated solution
doymamış eriyik

unsavoury
rezil, aşağılık, çirkin, ahlaksız

unsay
sözünü geri almak

unscathed
hasar görmemiş, sağ sağlim, yaralanmamış, burnu bile kanamamış

unscientific
bilimsel olmayan, bilime aykırı

unscrew
çevirerek açmak, döndüre döndüre açmak, (neyinse) vidalarını sökmek

unscrupulous
ahlaksız, vicdansız

unseal
mühürünü bozmak

unsealed
mühürsüz, açılmış

unseasonable
mevsimsiz

unseat
görevden almak, (at) binicisini düşürmek

unsecured
sağlam olmayan, güvensiz, emniyetsiz

unsecured credit
teminatsız kredi

unsecured creditor
teminatsız alacaklı

unsecured debt
teminatsız borç

unsecured loan
karşılıksız kredi

unseemly
uygunsuz, yakışık almaz, yakışıksız

unseen
görülmemiş, gizli, olmadık

unselfish
cömert, bencil olmayan

unserviceable
işe yaramaz, kullanılamaz

unset
kurulmamış

unset concrete
taze beton

unsettle
huzurunu kaçırmak, midesini bozmak, rahatsızlık vermek, hasta etmek

unsettled
(hava) değişken, kararsız

unshakable
bkz.unshakeable

unshakeable
(inanç) sarsılmaz, sağlam

unshaken
sarsılmaz, sağlam

unsharp
flu, bulanık

unship
gemiden boşaltmak, gemiden indirmek

unshrinkable
çekmez

unsightly
çirkin, berbat, göz zevkini bozan

unskilful
hünersiz, beceriksiz

unskilled
vasıfsız, deneyimsiz, beceriksiz, (iş) vasıfsız, özel beceri gerektirmeyen

unskillful
maharetsiz, beceriksiz

unslaked
(kireç) sönmemiş

unslaked lime
sönmemiş kireç

unsociable
konuşmaktan hoşlanmayan, yalnızlığı seven

unsocial
sosyal olmayan

unsoiled
temiz, lekelenmemiş

unsolder
lehimini sökmek

unsolicited
istenilmemiş, talep edilmemiş

unsophisticated
deneyimsiz, toy, mütevazi, basit, sıradan

unsound
(düşünce) sağlam temele oturmayan, çürük, sağlam olmayan, sağlıksız, güçsüz

unsparing
art niyetsiz, çıkarsız

unspeakable
korkunç, müthiş, sözle anlatılmaz

unspecified
kesinlikle belirtilmemiş

unspoiled
bozulmamış

unspoken
söylenmemiş

unspotted
lekesiz, beneksiz, temiz, pak

unstable
kararsız, dengesiz, değişen

unstable equilibrium
kararsız denge

unstable state
kararsız durum, oynak durum

unsteadiness
kararsızlık

unsteady
kararsız

unstick
koparmak, ayırmak

unstop
tıpasını çıkarmak

unstressed
vurgusuz

unstressed syllable
vurgusuz hece

unstripped
çizgisiz

unstripped muscle
çizgisiz kas

unstuck
bağlı/yapışık olmayan, kopuk

unstudied
zorlanmamış, yapmacıksız, doğal

unsubstantial
temelsiz, asılsız

unsuccessful
başarısız

unsuitable
uygunsuz, yaramaz

unsupported
desteksiz

unsurpassed
eşsiz, benzersiz, emsalsiz

unsuspected
şüphelenilmeyen

unsuspecting
masum, saf

unswerving
şaşmaz, yolundan sapmaz, sadık

unsystematic
jüyesiz

untamable
evcilleştirilemez, zaptolunmaz

untangle
(karışık bir şeyi) açmak, çözmek

untapped
kullanılmayan, yararlanılmayan

untaught
cahil

untenable
(inanç/tartışma/vb.) çürük, savunulamaz

unthinkable
olanaksız, düşünülmez, inanılmaz, düşünmesi bile hoş olmayan

unthinking
düşüncesiz, dikkatsiz

untidiness
tertipsizlik, düzensizlik

untidy
pinti,natemiz,kesafetli,selikasız,düzensiz,dağınık

untie
çözmek

until
-e kadar, -e dek, - inceye kadar

untimely
vakitsiz, zamanından önce, mevsimsiz, uygunsuz, yersiz

untiring
yorulmaz, yorulmak nedir bilmez

untitled
ünvansız, isimsiz, adsız

unto
eski, bkz.to

untold
muazzam, sayısız, büyük, anlatılmamış

untouchable
ulaşılamaz, erişilmez, dokunulmaz

untoward
yersiz, istenmeyen, talihsiz, aksi, ters

untrained
deneyimsiz, tecrübesiz, eğitilmemiş

untranslatable
çevrilemez

untreated
işlenmemiş

untried
tecrübe edilmemiş, denenmemiş

untroubled
sıkıntısız, rahat, durgun, sakin, kaygısız

untrue
yalan, uydurma, sahte, vefasız, doğru olmayan

untrustworthy
güvenilmez

untruth
yalan

untruthful
yalancı, yalan, uydurma

untuned
akortsuz

untuned antenna
akortsuz anten

untutored
öğretilmemiş, öğrenim görmemiş

untwist
bükümünü açmak, çözmek

unusable
kullanılmaz, faydasız, yaraksız

unused
kullanılmamış, (to ile) alışmamış, alışık olmayan

unusual
olağan olmayan, alışılmamış, ender, görülmedik

unusually
ender olarak, alışılmamış bir biçimde, çok, aşırı derecede

unutterable
ağıza alınmaz, tarif edilemez

unvalued
değeri belirtilmemiş

unvarnished
süssüz, verniklenmemiş, sade, saf

unveil
örtüsünü açmak, ortaya çıkarmak

unvoiced
ifade edilmemiş, sessiz, ünsüz

unwanted
istenmeyen

unwarlike
barışçı, barışsever

unwarrantable
hoş görülmez, affedilmez, mazeretsiz, savunulamaz

unwarranted
nedensiz, yersiz, haksız

unwary
ihtiyatsız

unwashed
yıkanmamış

unwearied
yorulmaz, bıkmaz

unweighted
tartılmamış, saygısız, pervasız

unwelcome
hoş karşılanmayan, istenilmeyen

unwell
hasta, rahatsız, kötü

unwholesome
sağlam olmayan, sakat, sıhhatsiz, bozuk, kötü

unwieldiness
hantallık, beceriksizlik

unwieldy
hantal, havaleli, ağır

unwilling
isteksiz, gönülsüz

unwillingly
isteksizce, gönülsüzce

unwind
(yumak) çözmek, açmak, çözülmek, açılmak, gevşemek, rahatlamak

unwinking
uyanık, tetikte olan

unwisdom
akılsızlık

unwise
akılsız, makul olmayan

unwished
dileğinden vazgeçmiş

unwished for
arzu edilmeyen

unwitting
kasıtsız, bilmeden yapılan

unwomanly
kadınca olmayan

unworkable
kullanışsız, işlenmez, yapılamaz

unworked
işlenmemiş

unworldly
manevi, ruhani, uhrevi

unworthy
layık olmayan, yakışmaz, uygunsuz

unwound
kurulmamış, çözülmüş, açılmış

unwrap
(ambalajını) açmak, çözmek, çözülmek, açılmak

unwritten
yazılmamış, sözlü

unyielding
sert, boyun eğmez, inatçı

unyoke
boyunduruğunu çıkarmak, ayırmak

unzip
fermuarını açmak

up
(yol) onarımda, yukarıya, yukarıda, yüksekte, (edat) yukarısında, yukarısına, yukarıya, artırmak, yükseltmek

up against
karşı karşıya, yüz yüze

up and about
ayakta, yataktan çıkmış

up and coming
geleceği parlak

up and down
bir yukarı bir aşağı, bir ileri bir geri

up hill and down dale
dere tepe

up the creek
berbat, kelek, boktan

up the street
yokuş yukarı

up to
-e kadar, -e uygun, yeterli

up to date
modern, çağdaş, yenilenmiş, güncel

up to no good
niyeti kötü, kötü niyetli

up to now
şimdiye değin

up to one's ears in
ile çok meşgul, kaptırmış

up to one's neck
boğazına kadar

up to scratch
kaliteli, iyi

up to the chin
boğazına kadar

up to the eyes in
gırtlağına kadar, aşırı

up to the hilt
tamamen

up-market
pahalı mal satılan yer

upas
upas (ağacı)

upbeat
neşeli, vurgusuz tempo

upbraid
azarlamak, paylamak

upbringing
çocuk bakım ve eğitimi, yetişme, yetişim

upcast
yukarıya dönük

upcountry
sahilden uzak, iç tarafta, taşra

upcurrent
yükselen hava akımı

update
güncelleştirmek, modernleştirmek, çağdaşlaştırmak

updraft
havanın yukarı yükselişi

upend
dikine çivermek, dikmek, dikine oturtmak

upfront
açık, belirgin, aşikâr, dürüst, doğru

upgrade
terfi ettirmek, yükseltmek

upheaval
büyük değişiklik

uphill
yokuş yukarı

uphill task
ömür törpüsü

uphold
desteklemek, tarafını tutmak, arka çıkmak, onaylamak

upholder
destek, arka

upholster
(koltuk) döşemek, kumaş kaplamak

upholsterer
döşemeci

upholstery
döşemecilik, döşemelik eşya, döşeme

upholstery fabric
döşemelik kumaş

upkeep
bakım, bakım masrafı

upland
yayla, yüksek arazi

uplift
coşturmak

upon
üzerinde, üzerine

upon sight
görüldüğünde

upper
üst, üstteki, ayakkabının üst kısmı

upper arm
üst kol

upper bound
üst sınır

upper case
büyük harf

upper class
yüksek tabaka, üst sınıf, yüksek sınıf

upper crust
üst tabaka

upper deck
üst güverte, birinci kat güverte

upper end
üst uç

upper front
yüksek cephe

upper jaw
üstçene

upper layer
üst tabaka

upper limit
üst sınır

upper part
üst kısım, üst parça

upper story
yukarı kat

upper surface
üst yüzey

uppercut
(boks) aparküt

uppermost
en başta gelen, başlıca, egemen, en üstte, en yukarda

uppish
kibirli, özünü beğenmiş, yüzsüz, şımarık

upraise
yukarı kaldırmak

upright
dik, dikey, doğru, dürüst, namuslu, dimdik, dik

uprising
başkaldırı, ayaklanma, isyan

upriver
nehir yukarı

uproar
gürültü, patırtı, velvele, şamata

uproarious
gürültülü, şamatalı

uproot
kökünden sökmek

ups and downs
inişler ve çıkışlar, iyi ve kötü zamanlar

upset
devirmek,devrilmek,bozmak,altüst etmek,üzmek,neşesini kaçırmak,telaşlandırmak,(midesini) bozmak,üzgün,üzüntülü,tedirgin,narahat,rahatsız,hasta,(mide) bulanmış,bozuk,devirme,devrilme,altüst olma,allak bullak olma,(mide) bozukluk,rahatsızlık

upset price
asgari satış fiyatı

upset the apple cart
pişmiş aşa soğuk su katmak, içine etmek

upshot
netice, sonuç

upside down
alt üst, karmakarışık, tepetaklak, başaşağı, ters

upstage
sahne arkasına doğru, özünü beğenmiş, kibirli

upstairs
yukarıya, üst kata, yukarıda, üst katta, üst kat

upstanding
dürüst, namuslu, doğru, dik

upstart
türedi, sonradan görme, yeni zengin

upstate
taşra, taşra

upstream
akıntıya karşı

upsurge
(duygu/öfke/vb.) patlama

upsy-daisy
hoppala!, hop!

uptake
çekiş borusu, çekiş bacası, kaldırma, yükseltme

upthrust
yeryüzü kabuğunun kabarması

uptight
eli ayağına dolaşmış, telaşlı, heyecanlı

uptime
çalışma zamanı, hizmet zamanı

uptown
şehir merkezinin dışında, şehir merkezinin dışında, şehir merkezinin dışı

upturn
yükselme, düzelme, yukarıya dönme, iyileşme

upward
artan, yükselen, (Aİ) bkz.upwards

upwards
yukarıya doğru

upwind
rüzgâra karşı

uracil
urasil

uraemia
üremi

Ural-Altaic
Ural-Altay dil kodağı

uranalysis
idrar tahlili

uraninite
uraninit

uranium
uranyum

uranium oxide
uranyum oksit

uranium reactor
uranyum reaktörü

uranography
gök haritası

uranous
uranyumlu, uranlı

Uranus
Uranüs

urban
kent ile ilgili, şehirsel, kentsel

urban area
kentsel alan

urban geography
kent coğrafyası

urban growth
kent büyümesi

urban planner
şehir planlayıcısı, kent tasarcısı

urban planning
şehir planlaması, kent tasarlaması

urban population
kentsel nüfus

urban renewal
kent yenileme

urban sociology
kent toplumbilimi

urban sprawl
kentsel boşalma, düzensiz gelişme

urban transportation
kentsel ulaşım

urban village
köykent

urbane
nazik, yumuşak

urbanism
şehircilik

urbanist
urbanist

urbanity
nezaket, naziklik

urbanization
kentleşme, şehirleşme

urbanize
şehirleştirmek

urchin
afacan, yumurcak

urea
üre

ureal
üre ile ilgili

urease
üreaz

ureide
üreit

uremia
üremi

ureter
sidikyolu, idrar yolu

urethane
üretan

urethra
siyek, sidikyolu, üretra

urethritis
idrar zorluğu

uretic
idrarla ilgili

urge
(on ile) teşvik etmek, sıkıştırmak, zorlamak, (on) ileri sürmek, sevketmek, ısrar etmek, dürtü, şiddetli istek, gereksinim

urgency
tazyik, ısrar, önem, acele, sıkıştırma

urgent
acil,şaşılınç,ivedi

urgent obligation
acil mecburiyet

urgently
önemle, ivedilikle

uric
ürik, idrara ait

uric acid
ürik asit

urinal
ördek, idrar kabı, işeme duvarı, hela

urinary
idrarla ilgili

urinary bladder
sidiktorbası

urinary system
boşaltım jüyesi

urinate
işemek, idrara çıkmak

urine
idrar, sidik

urn
semaver, yakılan ölü küllerinin saklandığı vazo

urologist
ürolog, bevliyeci

urology
üroloji, bevliye

ursine
ayıya benzer, ayı gibi

urticaria
kurdeşen

Uruguay
Uruguay

us
bizi, bize, biz

usable
kullanılır, elverişli, yaraklı

usage
kullanım, kullanış, kullanım

use
kullanma, kullanım, kullanma hakkı, yararlanma hakkı, kullanma yetisi, amaç, kullanım amacı, fayda, yarar, kullanmak, kullanmak, suistimal etmek, kullanıp bitirmek, tüketmek, (to ile) (eskiden) -erdi, -ardı

use an iron hand
aba altından değnek göstermek

use every trick in the book
her yola başvurmak

use one's head
kafayı kullanmak

use sb as a cat's paw
birini maşa olarak kullanmak

use table
kullanım kestesi

use up
tüketmek, kullanıp bitirmek

used
kullanılmış, eski, (to ile) alışkın

used air
kullanılmış hava

used to
yapardı, ederdi

useful
yararlı, yaraklı, yardımcı

usefulness
fayda, kullanışlılık, faydalı olma

useless
yararsız, yaraksız, işe yaramaz

user
kullanıcı, kullanan

user library
kullanıcı kitaplığı

user program
kullanıcı bağdarlaması

usher
teşrifatçı, (sinema/tiyatro/vb.) yer gösterici, (in/out ile) eşlik etmek, götürmek, içeri getirmek

usherette
(sinema/tiyatro/vb.) bayan yer gösterici

usual
olağan, her zamanki, alışılmış

usually
çoğunlukla, genellikle, o'clock

usufruct
intifa hakkı, faydalanma

usurer
tefeci, faizci

usurious
aşırı faizli

usuriousness
tefecilik, faizcilik

usurp
gaspetmek, zorla almak

usurpation
zorla alma, el koyma

usurper
zorla alan kimse, el koyan kimse, gaspedici

usury
tefecilik

utensil
alet, aygıt, kap

uterine
dölyatağı ile ilgili

uterus
uterus, rahim, dölyatağı

utilitarian
yararcıl, yarar güden, yararcı

utilitarianism
yararcılık, faydacılık

utility
yarar, fayda, yararlı olma, işe yararlık, kamu hizmeti yapan kuruluş

utility man
yedek işçi

utility pole
çıngı direği

utility program
yardımcı bağdarlama, destek bağdarlama

utility room
kalorifer dairesi

utilizable
kullanılabilir

utilization
kullanma, yararlanma, kullanım

utilize
kullanmak, yararlanmak, değerlendirmek

utmost
elden gelen en büyük (gayret)

utopia
kusursuz toplum düşüncesi, kusursuz toplum, ütopya

utopian
ütopik

utricle
torbacık, kesecik, kırbacık, içkulak boşluğu

utter
halis, tam, su katılmadık, söylemek, demek, (çığlık/vb.) atmak, basmak, koparmak

utterance
ifade, sözce

utterer
kalpazan

utterly
tamamen, bütün bütün

uvula
küçükdil

uvular
küçük dile ait, küçükdil ünsüzü

uxorious
karısına çok düşkün

uxoriousness
karısına çok düşkünlük

Uzbek
Özbek, Özbekçe

Uzbekistan
Özbekistan


Submit a name