nacellebeşik, sepet, kaporta
nadirnadir, semtikadem, ayakucu
naghasta yaşlı at, at, beygir, (at ile) başının etini yemek, dırdır etmek, rahat vermemek
nailtırnak, çivi, (to/on ile) çivilemek, mıhlamak, çakmak
nail clippertırnak makası
nail clipperstırnak makası
nail polishoje, tırnak cilası
nail pullerçivi sökeceği, kerpeten
nail scissorstırnak makası
nail upçivilerle kapatmak, çivileyerek asmak
naked writeralivre opsiyon satıcısı
namableisimlendirilebilir
nambypambyyapmacıklı, duyarlı, karakteri güçsüz
namead, isim, ün, şöhret, nam, ünlü kişi, ad vermek, adını vermek, ad koymak, adlandırmak, adını söylemek, seçmek, atamak
namedropünlü kişileri tanıdığını belirterek hava atmak
namelessadsız, bilinmeyen, meçhul, anlatılamaz, tarifi olanaksız
nankeennankin, pamuk bezi
nano-(önek) nano, çok küçük
napkestirmek, şekerleme yapmak, kısa uyku, kestirme, şekerleme
napalmbomba yapımında kullanılan yanıcı madde, napalm
naperysofra örtüleri ve peçeteleri
naphthalenicnaftalinle ilgili
naphthalenic acidnaftalin asidi
naphthalicnaftalik, nafta
naphthalic acidnaftalik asit
naphthol dyenaftol boyası
napless finishtüysüz apre
nappedtüylü, tüylendirilmiş
nappingtüylendirme, şardonlama
napping machinetüylendirme makinesi
narcissismnarsisizm, özseverlik
narcosisnarkoz, uyuşukluk
narcoticuyuşturucu, uyuşturucu ile ilgili, narkotik
narcotismuyuşturucu madde kullanma alışkanlığı
narcotizeilaçla uyuşturmak
narkjurnalcı, muhbir, ihbar etmek
narrateanlatmak, aktarmak
narrationanlatma, anlatım, öyküleme, anlatı
narrativeöykü, anlatı, öyküsel, öykü biçiminde, öykülü
narrowdar, sınırlı, az, anca yeten, kıt kanaat, daralmak, daraltmak
narrow filmamatör filmi, dar film
narrow gaugedar hat, ray aralığı
narrow-gauge filmamatör filmi
narrow-mindeddar görüşlü, bağnaz, eski kafalı
narrowlyzar zor, anca, darı darına
narrownessdarlık, sınırlama, kısıntı
narthexnarteks, dış dehliz, son cemaat yeri
nasalburunla ilgili, genzel, genizsel
nasal cavityburun boşluğu
nasalizationgenizsilleşme
nasalizegenizden çıkarmak
nascentdoğan, gelişmeye başlayan
nasofrontalburun ve alın bölgesine ait
nastinesskirlilik, berbatlık, hainlik, yaramazlık
nastypis, kirli, çirkin, kötü, berbat, pis, iğrenç, açık saçık, edepsiz, terbiyesiz, ahlaksız, ağır, ciddi, tehlikeli
nataldoğumdan olan, doğuşa ait
natatoriumüstü kapalı yüzme havuzu
nateskalça, kıç, kaba et bölgesi
nationalulusal, yurttaş, uyruk
national anthemmilli marş
national assemblymillet meclisi
national bankulusal banka, milli banka
national borderulusal sınır
national consciencemilli şuur
national currencyulusal para
national debtdevlet borcu
national defencemilli savunma
national economymilli ekonomi
national holidaymilli tatil
national incomemilli gelir
national languageulusal dil, milli dil
national lotterymilli piyango
national monopolydevlet tekeli
national monumentulusal anıt
national parkulusal park, milli park
national productmilli hasıla
national securitymilli güvenlik
national serviceaskerlik hizmeti
national socialismnasyonal sosyalizm
national sovereigntyulusal egemenlik
nationalismmilliyetçilik, ulusçuluk
nationalistmilliyetçi, ulusçu
nationalisticaşırı milliyetçi
nationalitymilliyet, ulusallık, ulus, uyrukluk
nationalizationulusallaştırma, millileştirme, devletleştirme
nationalizedevletleştirmek, kamulaştırmak
nationwideyurtçapında, tüm yurtta gerçekleşen
nativeyerli, doğuştan, (to ile) -e özgü, -de yetişen
native abilityAllah vergisi yetenek
native countryanayurt, anavatan
native plantyerli bitki, bir ülkede yetişen bitki
native speakerana dilini konuşan kişi
natterlaklak etmek, gevezelik etmek
nattyşık, zarif, iyi giyimli
naturaldoğaya özgü, doğal, olağan, normal, doğal, doğuştan, doğuştan yetenekli kişi, başarılı kişi, (bir işe) çok uygun kişi/şey
natural ageingdoğal yaşlanma
natural disasterdoğal felaket
natural disasterstabii afetler
natural frequencydoğal frekans
natural gasdoğal gaz, yergazı
natural harbourdoğal liman, tabii liman
natural historytabiat bilgisi, doğa bilgisi
natural immunitydoğal bağışıklık
natural languagedoğal dil, tabii dil
natural perioddoğal periyot, doğal dönem
natural persongerçek kişi, hakiki şahıs
natural philosopherdoğa araştırmacısı
natural philosophyfen, tabiat bilgisi
natural resourcesdoğal kaynaklar
natural rightstabii haklar
natural sciencedoğa bilimleri
natural sciencesdoğal bilimler
natural selectiondoğal ayıklanma
natural sourcesdoğal kaynaklar
natural wavelengthdoğal dalga boyu
naturalismdoğalcılık, doğacılık
naturalistdoğa bilimleri uzmanı, natüralist, doğalcı
naturalizationyurttaşlığa kabul
naturalizeyurttaşlığa kabul etmek, benimsemek, kabul etmek
naturallydoğal olarak, doğallıkla
naturetabiat, doğa, yaradılış, doğa, mizaç, özellik, tür, çeşit, tip
nature protectiondoğayı koruma
nature worshipdoğaya tapma, doğacılık
naturismçıplak yaşama öğretisi, çıplak yaşama, doğacılık
naughthiç, hiçbir şey, sıfır
naughtinessyaramazlık, haylazlık
naughtyyaramaz,haylaz,şıltak,edepsiz,ahlaksız
nauseousmide bulandırıcı, tiksindirici, iğrenç
nauticalgemi/gemici/gemicilik/deniz/ denizcilikle ilgili
nautical almanacseyir kitabı
nautical chartdeniz haritası
nautical twilightdeniz tanı
navalbahriyeye/donanmaya ait
naval academydeniz harp okulu
naval architecturegemi mühendisliği
naval armamentdeniz kuvvetleri
naval brassgemici pirinci
naval forcesdeniz kuvvetleri
naval officerdeniz subayı
naval reservesdeniz yedek kuvvetleri
navetekerlek başlığı, tekerlek poyrası, nef
navel orangeçekirdeksiz portakal
navel stringgöbek kordonu
navigabilitygemi seferine elverişlilik
navigablegemilerin yüzebileceği kadar derin
navigate(gemi/uçak/vb.) yönlendirmek, yönünü belirtmek/söylemek
navigationdeniz ya da uçak yolculuğu, sefer, denizcilik, gemicilik, dümencilik
navigation lightseyir feneri
navigational aidseyir yardımcısı
navigator(gemi/uçak/vb.) rotacı, dümenci
navvyağır işçi, mekanik ekskavatör
navydeniz kuvvetleri, bahriye, deniz filosu, donanma
navy bluelacivert, koyu mavi
nayyok, hayır, hatta, üstelik, olumsuz oy, olumsuz oy veren kimse
ne'er do-welladam olmaz, serseri
ne'er-do-wellişe yaramaz kimse
neapon beş günde bir oluşan
nearyakın, daha yakındaki, yakın, yakında, yanında, yakınında, yaklaşmak
near the knuckleaçık saçık, yakası açılmadık
nearlyhemen hemen, neredeyse
neattemiz, derlitoplu, düzenli, tertipli, düzensever, zeki, etkileyici, (içki) katıksız, sek, (Aİ) çok iyi, süper
neat's leatheröküz derisi
neat's-foot oilsığır ayağı yağı
neatnessdüzenlilik, biçimlilik, açıklık, yalınlık
nebulousbelirsiz, açık ve net olmayan, kapalı
necessarilymutlaka, ille de
necessarygerekli, zorunlu, kaçınılmaz, vazgeçilmez
necessitategerektirmek, zorunlu kılmak
necessitativegereklik kipiyle ilgili, gereklik kipi
necessityzorluk, ihtiyaç, gereksinim, yoksulluk
neckboyun, giysi boynu, yaka, dil, kıstak
neck and neckat başı beraber, kafa kafaya, başa baş
neck or nothingya herrü, ya merrü
neckerchiefboyun atkısı,leçek
necklace microphoneboyun mikrofonu
neckwearkravat, boyunbağı
necrologyölen kişi hakkında yazılan yazı
necrophagousleşçil, leşle beslenen
necrosiskangren, doku çürümesi, nekroz
nectartanrıların içkisi, nektar, tatlı ve güzel içecek, nektar, balözü
needlüzum, gerek, ihtiyaç, gereksinim, yoksulluk, -e ihtiyacı olmak, gereksinim duymak, gereksinmek, -mesi gerekmek, -meli, -mali
needinessfakirlik, yoksulluk
needledikiş iğnesi, iğne, şiş, tığ, ibre, pikap iğnesi, şırınga iğnesi
needle bearingiğneli yatak, iğneli rulman
needle eyeiğne gözü, yurdu
needle nose plierskargaburun
needlepointoya işi, iğne dantelası
needlessgereksiz, lüzumsuz
needless to saytabii ki, söylemeye gerek yok
needleworkiğne işi, işleme
nefariouskötü, çirkin, alçak, fena
negateetkisiz duruma getirmek, yadsımak, reddetmek, inkâr etmek
negationolumsuzluk, eksiklik, yokluk, inkâr, ret
negativenegatif, olumsuz, olumsuz yanıt, (film) negatif
negative catalysisnegatif kataliz
negative chargenegatif yük, eksi yük
negative electricitynegatif çıngı
negative electronnegatif çınca
negative feedbacknegatif geribesleme, eksi geribesleme
negative osmosisnegatif geçişme
negative polenegatif kutup
negative resistancenegatif direnç, eksi direnç
negative sentenceolumsuz tümce
negative signnegatif işareti, eksi imi
negative terminalnegatif terminal
neglectboşlamak, savsaklamak, ihmal etmek, yapmamak, yapmayı unutmak, boşlama, savsaklama, ihmal
neglectfulihmalci, kayıtsız
negligeesabahlık elbise, ev kıyafeti
negligencesavsaklama, boşlama, özensizlik, dikkatsizlik, ihmal, kayıtsızlık
negligentihmalci, kayıtsız, dikkatsiz
negligibleönemsiz, sözünü etmeye değmez, kayda değmez
negotiabilityciro edilebilirlik, devredilebilirlik
negotiableciro edilebilir, devredilebilir, satılabilir, (yol/vb.) geçilebilir
negotiategörüşmek, akdetmek, rahatça geçmek
negotiating bankaracı banka, iştira bankası
negotiationgörüşme, ciro etme, devretme
negotiatordelege, murahhas, arabulucu
neighbourhoodkomşular, konu komşu, komşuluk, çevre, yöre, semt
neighbouring(yer) yakındaki, komşu
neither(ikisinden) hiçbiri, hiçbir, hiçbiri, de değil, ne de ...
neither fish nor fowlne idüğü belirsiz
neither norne ne, ne ne de
nematic crystalnematik kristal
nematodemematot, iplikkurdu
nematode diseasenematodoz
nemesisgözü korkutan düşman
neogrammarianyeni gramerci
neolithneolitik çağa ait alet
neolithiccilalı taş devrine ait
neolithic periodcilalı taş devri
neologismyeni sözcük/deyim/ifade, bir sözcüğün yeni anlamı, yeni sözcük/anlamların kullanımı
neon glow lampneon lambası
nephelometrynefelometri, bulanıklıkölçüm
nephrectomyböbrek ameliyatı, böbrek taşı ameliyatı
nephritisnefrit, böbrek iltihabı
nepotismyakınlarını kayırma,hısım akraba kayırıcılığı,kohumbazlık,dayıcılık
nerdebleh,sarsak,ahmak,kanmaz,kemakıl,sefih
nervationsinir biçimi, damar şekli
nervesinir, arsızlık, yüzsüzlük, küstahlık, cüret, sinirlere hakim olma, cesaret vermek
nerve centresinir merkezi
nerve endingssinir uçları
nerve sensationsinir duyarlılığı
nerve tiresinir yorulması, sinir hastalığı
nervelesszayıf, güçsüz, cansız, dermansız, etkisiz
nervoussinirlere ilişkin, sinirsel, heyecanlı, ürkek, sinirleri gergin
nervous breakdownsinirsel çöküntü, ağır sinir bozukluğu
nervous systemsinir jüyesi
nervous tissuesinir dokusu
nervousnesssinirlilik, çekingenlik, ürkeklik
nervureyaprak damarı, böcek kanadının siniri
nervyasabi, sinirli, çekingen, ürkek
nesciencebilgisizlik, cahillik
nest eggfol, birikim, tasarruf
nestleyerleşmek,daldalanmak,kurulmak,barındırmak,sığındırmak,yaslamak,dayamak
nestlingkuş yavrusu, kuşcağız
netağ, file, tuzak, (ağ ile) yakalamak, net, katıksız, kesintisiz, kazanmak, kâr etmek
net domestic outputyurtiçi net hasıla
net interest ratenet faiz oranı
net national productnet milli hasıla, safi milli hasıla
net profitnet kâr, safi kâr, safi kazanç
net weightnet ağırlık, safi sıklet
net yieldnet getiri, net verim
netheralt, aşağı, alttaki, aşağıdaki
nettingağ örgüsü, cibinlik
nettleısırgan, kızdırmak, öfkelendirmek, sabırsızlandırmak, kıl etmek
neural ectodermnöron dışderisi
neural impulsesinirsel tepi, sinirsel itki
neuralgianevralji, sinir ağrısı
neuralgiesinir ağrısı, nevralji
neurologistnörolog, sinir hastalıkları uzmanı
neurologysinirbilim, nevroloji
neuroticnevrozlu, sinirceli
neutereril/dişil olmayan, yansız, nötr, cinsiyetsiz, eşeysiz, ne eril ne dişil sözcük, nötr sözcük, iğdiş etmek
neutralyansız, tarafsız, yansız, nötr, (vites) boşta, vitesin boşta olması, tarafsız ülke/kimse
neutral conductornötr iletken
neutral equilibriumnötr denge
neutral solutionnötr çözelti, yansız çözelti
neutrality(savaş/vb.'de) tarafsız olma, yansızlık
neutrality agreementtarafsızlık anlaşması
neutralizationyansızlaşma, nötrleşme
neutralizeetkisiz hale getirmek, yansızlaştırmak
neutralizingnötrleştirici
neutralizing agentnötrleştirici madde
neutron bombnötron bombası
neutron densitynötron yoğunluğu
neutron numbernötron sayısı
neverasla, hiç, hiçbir zaman
never darken sb's doorbirinin semtine bile uğramamak
never mindzararı yok!, boş ver!, aldırma, sağlık olsun
never miss a trickçöp atlamaz olmak
never-endinghiç bitmez, ebedi
neverthelessbununla birlikte, yine de
newyeni, taze, yaş, yeni, acemi, yeni olarak, yeni
new townyeni şehir, yeni kent
New WorldYenidünya, Amerika
new yearyeni yıl, yılbaşı
newelmerdiven sereni, merdiven babası
newel posttırabzan babası
newfangledyeni, alışılmamış, uyduruk
newlyyakınlarda, yeni, yeni bir biçimde
newly publishedyeni basılmış
news bulletinhaber bülteni
news casthaber yayını, ajans haberleri
news conferencebasın toplantısı
news servicehaber servisi
newsagentgazete/dergi, /vb.satıcısı, gazeteci
newsboygazete dağıtan çocuk/adam
newspaper advertisementgazete ilanı
newspaper vendorgazete bayii
newsreelaktüalite/haber filmi
newsworthyhaber olabilecek değer ve önemde, haber olabilir, haber değeri olan
nexten yakın, en bitişik, bir sonraki, gelecek, önümüzdeki, sonra, bundan sonra
next doorkapı komşu, bitişik
next of kinen yakın akraba
next tobitişik, yanında, -e yakın, hemen hemen
next to nothinghiç değerinde, hemen hemen hiç
next-doorbitişik, yandaki
nexusbağlantı çekidi, bağ
niacinniyasin, nikotinik asid
nibble(away/at/on ile) dişlemek, ufak parçalar koparmak, (at ile) ilgi duymak, ilgilenmek, benimsemek
nibble atilgi duymak, benimsemek
nicegüzel,sevimli,tatlı,hoş,iyi,yakşı,ince,düşünceli,nazik,kibar,ince,duyarlı,nazik,kötü,nahoş,yanlış
nicelyhoş bir biçimde, iyi bir biçimde
nicenessincelik, titizlik, hoşluk
nicetyhassas çekit,hassaslık,titizlik,dakiklik,ayrıntı,hoş,güzel şey
nicheduvarda oyuk, uygun yer/iş/mevki
nickçentik, sıyrık, (İİ) kodes, çentmek, sıyırmak, (İİ) araklamak, yürütmek, sağlık yağdayı, form, kondisyon
nickel arsenidenikel arsenit
nickel carbonylnikel karbonil
nickel silvernikel gümüşü
nickel sulphatenikel sülfat
nickel sulphidenikel sülfür
nickel-platenikel kaplamak
nickel-platingnikelaj, nikel kaplama
nickelingnikelaj, nikel kaplama
nicknametakma ad, lakap, ad takmak, lakap takmak
nicotinismnikotinle zehirlenme
niftyçok iyi, çekici, etkileyici, acayip, süper
niggardcimri, pinti kimse
niggardlycimri, pinti, azıcık, değerinin çok altında
nigger in the woodpileçapanoğlu, bityeniği
nigglingaşırı titiz, kılı kırk yaran
nightgece, (özel bir olayın olduğu) gece, akşam
night after nighther gece
night and dayhep, sürekli, gece gündüz, her zaman
night blindnessgece körlüğü
night herongece balıkçılı
night latchgece kilidi, Yale kilidi
night shiftgece vardiyası
night watchmangece bekçisi
night-blooming cereusbir çeşit kaktüs
night-lightgece kandili, gece lambası
nightcapyatak takkesi, yatmadan önce içilen içki
nightfallakşam vakti, akşam karanlığı
nightlongbütün gece süren
nightlyher gece, her gece olan, geceleyin
nightmarekabus, karabasan
nihilismyokçuluk, nihilizm
nihilistnihilit, hiççilik yanlısı
nimblenessçeviklik, atiklik
nimbostratusnimbostratus, katman karabulut
nimbusyağmur bulutu, nimbus
ninefolddokuz misli, dokuz defa
nipçimdiklemek, kıstırmak, ısırmak, (İİ.) fırlamak, acele etmek, soğuk, ayaz, çimdik, ısırma, (az miktarda) içki, yudum
nip and tuckat başı beraber
nip in the budengellemek, baltalamak
nipperuşak,civan,küçük oğlan çocuk,kıskaç,kapan
nipperspense, kerpeten, kıskaç
nippingkeskin, buz gibi, iğneleyici, ısırıcı
nipplememe ucu, biberon emziği, meme başı
nippysoğuk, atik, acele, hızlı
nisiaksi halde, olmazsa, yoksa
nitbit, /vb.yumurtası, sirke, yavşak, (İİ) salak, şapşal, aptal
nitpickingkılı kırk yaran, kılı kırk yarma
nitrate of limekalsiyum nitrat
nitrate of sodiumsodyum nitrat
nitrate rayonnitrat ipeği
nitridenitrür, nitrürlemek
nitrocellulosenitroselüloz
nitrogen chlorideazot klorit
nitrogen contentazot içeriği
nitrogen cycleazot çevrimi
nitrogen manureazotlu gübre
nitrogenized foodsazotlu yiyecekler
nitrogenousazotlu, nitrojenli
nitrogenous fertilizerazotlu gübre
nitrogenous manureazotlu gübre
nitroglycerinenitrogliserin
nitroparaffinnitroparafin
nitrousazotlu, güherçileli
nitrous oxidediazot monoksit
nitty-grittybir işin zor tarafı, bir konunun özü
nohiç, hayır, olmaz, yok, yok yanıtı
no end ofçok, büyük, sonsuz, fazla
no fewer thanen azından, hiç yoksa
no great shakesşöyle böyle
no jokeciddi durum, komik olmayan şey
no laughing matterşakası yok, şaka götürmez
no morebir daha hiç, artık hiç
no sale on creditveresiye yoktur
no sooner thanyapar yapmaz, eder etmez
no-claim bonushasarsızlık indirimi
no-par sharebedelsiz hisse senedi
no-par valuenominal değeri olmayan
nobilitysoyluluk, asalet, soylular sınıfı
nobility of soulruh asaleti
noblesoylu kimse, asilzade, soylu, soylu, soydan asil, yüce, asil, yüksek
noble metalsoy metal, asal metal
noblemansoylu,asilzade,zadegân
noblenessasalet, alçakgönüllülük
nobodyhiç kimse, önemsiz kişi, sıradan kimse
noctilucent(bulut) gece parlayan
noctilucent cloudgece bulutu
nocturnalgeceleyin olan, gece
nocturnal coolinggece sıcaklık düşüşü
nocturnal emissionbel suyunun uykuda akması
nodbaşını sallamak, başıyla selam vermek, uyuklarken başı öne düşmek, uyuklamak, baş sallama
nodaldüğüm ile ilgili, düğüm çekidi
noddybir deniz kırlangıcı
node of a curveboğum çekidi
nodular graphiteküresel grafit, yumru grafit
noeticzekâya ait, akıla ait, nazari
nogtakoz, ağaç çivi, ağaç kama
noisegürültü, patırtı, ses
noise filtergürültü filtresi
noise killerparazit giderici, gürültü giderici
noise pollutionçok fazla gürültü, gürültü kirliliği
noise suppressionparazit giderme, gürültü bastırma
noise suppressorparazit giderici, gürültü bastırıcı
noiselesssessiz, gürültüsüz
noiseproofses geçirmez yapmak
noisilygürültülü olarak, patır kütür, tangır-tungur
noisomesağlığa zararlı, iğrenç, pis kokulu, muzır
noisygürültülü, patırtılı, gürültücü
nolensvolensister istemez
nom de plumeyazarın takma adı
nomadicgöçebe, göçebe gibi
nomadic populationgöçebe nüfus
nomadismgöçebelik, göçerlik
nomenclaturebilimsel adlandırma
nominal(fiyat) saymaca, itibari, adlarla ilgili, yalnızca ad olarak varolan, adı var kendi yok, sözde, önemsiz düşük
nominal currentnominal akım
nominal sentencead tümcesi
nominal valuenominal değer, itibari kıymet
nominalizeradlaştırıcı (ek)
nominateaday olarak göstermek, adaylığını önermek, atamak, tayin etmek
nominationaday gösterme, adaylık
nominativeyalın hal, yalın
nominatoratayan, tayin eden
nomineeaday, namzet, temsilci, mümessil
non residentmemleketi dışında yaşayan (kimse)
non sequiturilgisiz sonuç
non-(önek) değil, olmayan, -sız, -siz, gayri-
non-defining clausetanımlamayan ilgi cümleciği
non-defining relative clausetanımlamayan ilgi cümleciği
non-delay fusetaviksiz tapa
non-dimensionalboyutsuz, derecesiz
non-essential commoditieszaruri olmayan mallar
non-fictionkurmaca olmayan yazın türü
non-hardeningsertleşmeyen
non-iron(giysi) ütü istemeyen, buruşmaz, ütü istemez
non-porousgözeneksiz, gözeneksiz
non-swellingşişmez, şişmeye karşı dayanıklı
non-transparentsaydam olmayan, saydamsız, opak
non-wetterıslatıcı olmayan
nonaggressionsaldırmazlık
nonaggression treatysaldırmazlık antlaşması
nonagression pactsaldırmazlık paktı
nonagression treatysaldırmazlık paktı
nonalienationtemlik edilmeme
nonaligned(ülke) bağlantısız
nonappearancehazır bulunmama
nonassignabletemlik edilemez, devredilemez
nonbiodegradablebakterilere ayrışmayan
nonbiodegradable wastebakterilere ayrışmayan atık
nonchalancekayıtsızlık, ilgisizlik
nonchalantkayıtsız, soğuk, ilgisiz
noncombatantsavaş dışı kimse, orduda savaşa katılmayan asker
noncommissioned officerassubay, gedikli erbaş
noncommittalsuya sabuna dokunmaz, çekimser, fikrini söylemeyen, yansız
noncompos mentisakılca dengesiz
nonconductingiletmeyen, geçirmeyen, iletmez, yalıtkan
nonconformisttopluma/geleneklere uymayan
nonconformityuymayı reddetme
nondeliveryteslim etmeme, ademi teslim
nondescripttanımlanamaz, ne olduğu belirsiz, tuhaf, sıradan, sıkıcı, yavan
nondestructivebozucu olmayan
nondestructive testingtahribatsız test
nondirectionalyönsüz, yönü olmayan
nondirectional antennayönsüz anten, yöneltmesiz anten
none of your businessseni ilgilendirmez
none the wiserbihaber, habersiz
none the worsezarar görmemiş
none the worse for wearhurdası çıkmış
nonentityönemsiz/değersiz kişi, ciğeri beş para etmez adam
nonethelessbkz.nevertheless
nonfeasanceyasal bir yükümlülüğü yapmama
nonfreezingdonmayan, donma önleyici
noninductiveendüktif olmayan
nonleadedkurşunsuz (benzin)
nonlineardoğrusal olmayan, lineer olmayan
nonmagneticmıknatıslanmaz, manyetik olmayan
nonmetallicmetalik olmayan, ametal
nonmetallic elementametal element, madeni olmayan element
nonnegativeeksi olmayan, negatif olmayan
nonnegative integernegatif olmayan tamsayı
nonnegotiableciro edilemeyen, devredilemeyen
nonnegotiable billciro edilemez poliçe
nonnumericsayısal olmayan
nonnumeric charactersayısal olmayan karakter
nonnumeric data processingsayısal olmayan bilgi işlem
nonpareileşsiz, emsalsiz, eşsiz kimse, altı puntoluk harf
nonpaymentödememe, ademi tediye
nonplusşaşırtmak, elini ayağını dolaştırmak
nonplussedşaşkın, ne yapacağını şaşırmış, eli ayağına dolaşmış
nonpolarkutupsuz, ucaysız
nonpolarizedpolarize olmayan
nonpositivepozitif olmayan
nonproductiveverimsiz, ürün vermeyen
nonrecurringmasraf sayılmayan
nonrecurring chargemasraf sayılmayan gider
nonrenewableyenilemeyen, yerine yenisi gelmeyen
nonresidentülke sakini olmayan kişi
nonreturn valvegeri tepme klapesi, çekvalf
nonreturnabletek kullanımlık, iadesiz
nonsenseanlamsız söz, saçma, saçmalık, zırva, fasafiso, aptalca davranış
nonsensicalsaçma, anlamsız, aptalca, mantıksız
nonshrinkingçekmez, küçülmez
nonskid chainpatinaj zinciri
nonskid tyrepatinaj yapmaz lastik, kaymaz lastik
nonslip finishkaymazlık apresi
nonsmokersigara içmeyen kimse, sigara içilmeyen kompartıman
nonstandardstandard olmayan, normal dilde kullanılmayan
nonstarterumutsuz girişim/kimse
nonstop(yolculuk) hiç bir yerde durmadan, direkt, hiç durmadan sürekli
nonstrikergreve katılmayan işçi
nonsymmetricalbakışımsız, simetrik olmayan
nonunionsendikaya dahil olmayan, sendika dışı
nonviolenceşiddet kullanmadan yapılan direniş, pasif direniş
nonvolatile memoryuçucu olmayan bellek
nonvolatile storageuçucu olmayan bellek
nonwoven fabricnonwoven kumaş, dokusuz kumaş
noongünorta vakti,günorta,öğle
noose(darağacı/vb.) ilmik
normörnek, numune, tip, fels.ilke, ölçü, düzgü, norm
normalnormal, olağan, orta, ortalama
normal distributionnormal dağılım, olağan dağılım
normalizationnormalleştirme, normalleşme
normallynormal bir şekilde, normalde, normal olarak, genelde
northkuzey, kuzeye doğru, kuzeye
North StarKutupyıldızı, Demirkazık
northboundkuzeye doğru giden
northeastkuzeydoğu, kuzeydoğuya doğru
northeasterkuzeydoğu rüzgârı, poyraz rüzgârı
northeasternkuzeydoğuyla ilgili, kuzeydoğu
northerlykuzeyden gelen/esen, kuzey ..., kuzeye yönelen, kuzeyde olan
northern lightskuzey ışığı
northwardkuzeye doğru, bkz.northwards
northwestkuzeybatı, kuyezbatıya doğru
northwesterkuzeybatı rüzgârı, karayel
northwesternkuzeybatıyla ilgili, kuzeybatı
NorwegianNorveç diline ait, Norveçli kimse, Norveç dili
noseburun, koku alma gücü, bir şeyin ön/uç kısmı, burun, koklamak, kokusunu almak, burnunu sürmek, burnu ile dürtmek, itmek, yavaşça ya da dikkatle ilerlemek, gitmek
nose coneroketin ön kısmı
nose divepike, balıklama dalış
nose landing gearburun iniş takımı
nose wheelburun tekerleği
nosedivepike, başaşağı dalış
nosologyhastalık bilimi, nozoloji
nostalgianostalji, geçmişe özlem, yurtsama
nostalgicnostaljik, geçmiş özlemiyle ilgili
nosyher şeye burnunu sokan
nosy parkermeraklı, her şeye burnunu sokan
not a bithiç de değil, asla
not a fewaz değil, birçok
not a living soultek bir Allahın kulu
not a stitch onçırılçıplak
not able to make head or tail ofanlayamamak
not all thereaklını oynatmış
Not at allbir şey değil, estağfurullah, rica ederim, Bir şey değil!, Rica ederim!
not at any pricehiçbir şekilde, katiyen
not bat an eyelidkılını kıpırdatmamak
not be able to make heads or tails ofakıl sır erdirememek
not born yesterdayeski kulağı kesiklerden
not breathe a word aboutser verip sır vermemek
not care a hootiplememek, şeyine takmamak
not care a rapmetelik vermemek
not care two hootsiplememek, şeyine takmamak
not care two hoots aboutmetelik vermemek
not doneuygunsuz, kaba, ayıp, yakışık almaz
not enough room to swing a catavuç içi kadar, çok darıskal oda, ayak koymaya boş yer yoktur, boş yerin olmaması, nereninse basırık olması
not for love nor moneyhiçbir şekilde, olanaksız
not give a shitsikine takmamak, siklememek
not give two hoots aboutmetelik vermemek
not half badhiç fena değil
not have a clueanlayamamak, hiçbir fikri olmamak
not have a dog's chancehiç şansı olmamak
not have a leg to stand ontutunacak dalı olmamak
not hold a candle toeline su dökememek
not in the slightesthiç, kesinlikle
not know one's arse from one's elbowelifi görüp mertek sanmak
not lift a fingerparmağını bile kıpırdatmamak
not likelykesinlikle hayır
not long for this worldölümü yakın
not move a musclekılını kıpırdatmamak
not much of aiyi bir değil
not on any accounthiçbir şekilde, kesinlikle
not on your lifekesinlikle hayır
not say boo to a goosetavuğa kışt bile diyememek
not sleep a winkgözüne uyku girmemek
not so hotfena değil, idare eder
not thatmamafih, olmamakla birlikte
not to be sneezed atyabana atılmamak
not to mince one's wordssözünü esirgememek, açık konuşmak
not to stir a fingerkılını kıpırdatmamak
not turn a hairkılı deprememek, tınmamak, kılını kıpırdatmamak
not up to muchpek iyi değil, yaramaz
not worth a dimebeş para etmez
not worth a hootbeş para etmez
not worth a rapbeş para etmez
not worth a shitbir boka yaramamak, beş para etmemek
notabledikkate değer, önemli, anmaya değer, tanınmış, ileri gelen/saygın/tanınmış kişi
notarial attestationnoter tasdiki
notarially certifiednoter tasdikli
notarizenotere onaylatmak
notationrakamlar ve işaretler jüyesi
notchçentik, kertik, çentmek, kertik açmak, (up ile) (başarı) kaydetmek, kazanmak
notch boardmerdiven kirişi
notchedçentikli, girintili
notenot etmek, kaydetmek, dikkat etmek, önem vermek, farkına varmak, nota, (ses) ifade, not, hatırlatma yazısı, banknot, muhtıra, senet, önem
note in circulationtedavüldeki banknot
notedünlü, bilinen, tanınmış, meşhur
noteworthydikkate değer, önemli, kayda değer
nothinghiçbir şey,hiç zat,önemsiz şey,hiç,sıfır
nothing for itbaşka çare yok
nothing more or less thansırf, sadece
nothing to do withile ilgisi yok
nothingnesshiçlik, yokluk
noticeduyuru,ilan,bildiri,bildiriş varakası,uyarı,haberdarlık mektubu,haberdarlık,dikkat,haber,malumat verme,bildiriş,bildirme,eleştiri,-e dikkat etmek,dikkat yetirmek,görmek,fikir vermek,yada salmak,kaydetmek,hatırlamak,icmal vermek,rey yazmak,haberdarlık etmek,haber vermek,bildirmek
notice depositihbarlı mevduat
notice of acceptancekabul bildirimi
notice of arrivalvarış bildirgesi
notice periodihbar süresi
noticeablegöze çarpan, dikkate değer, önemli
notificationtebliğ, bildiri, bildirge
notifybildirmek, haberdar etmek, haber vermek
notionalhayali, soyut, göreceli, hayalperest
notorietykötü şöhret, adı çıkma
notoriouskötü tanınmış, adı çıkmış, kötü şöhretli, namlı
notwithstanding-e rağmen, -e karşın, buna rağmen, yine de
nourishbeslemek, gelişmesine yardım etmek, beslemek, desteklemek
nourishmentbesin, gıda, yiyecek
nouveau-richesonradan görme
novelroman, yeni, yeni çıkmış, alışılmamış, tuhaf
novelistromancı, roman yazarı
noveltyyenilik, yeni çıkmış şey, alışılmamış şey, ıvır zıvır
noviceyeni kimse,taze işçi,taze şakirt,ham,naşı,tecrübesiz,toy,acemi,çırak
novitiateacemilik devresi, müritlik, çömezlik
nowşimdi, şu anda, şu tapta, şimdiki zaman, şu an
now and thenara sıra, zaman zaman, arada sırada
now thenöyle ise, de bakalım, hadi
nowadaysbu günlerde, şimdilerde, bu aralar
noxiouszararlı, tehlikeli, zehirli
nozzlehortum başı, ağızlık, meme
nozzle holderenjektör gövdesi, püskürteç gövdesi
nuanceince ayrıntı, küçük fark, nüans
nubnope, yumru, yuvarlak çıkıntı
nubilityerginlik, olgunluk
nucellusevin, nusellus, tohum özü
nuclearnükleer, çekirdeksel
nuclear bombnükleer bomba
nuclear chemistrynükleer kimya
nuclear disarmamentnükleer silahsızlanma
nuclear disintegrationnükleer parçalanma
nuclear emissionnükleer emisyon
nuclear energynükleer enerji
nuclear familyçekirdek kodak
nuclear fissionnükleer fisyon, çekirdek parçalanması
nuclear fuelnükleer yakıt, çekirdeksel yakıt
nuclear fusionnükleer füzyon, çekirdeksel kaynaşma
nuclear isomernükleer izomer, çekirdeksel eşiz
nuclear magnetic resonancenükleer manyetik rezonans
nuclear membraneçekirdek zarı
nuclear physicsnükleer fizik, çekirdek bilgisi
nuclear powernükleer güç, çekirdeksel güç
nuclear power plantnükleer santral
nuclear reactionnükleer reaksiyon, çekirdeksel tepkime
nuclear reactornükleer reaktör
nuclear stationnükleer çıngı santralı
nuclear warfarenükleer savaş
nuclear warheadnükleer savaş başlığı
nuclear wastenükleer atık
nuclear weaponnükleer silah
nucleateçekirdekli, çekirdeklenmek, çekirdeklendirmek
nucleic acidnükleik asit, nükleik asit
nucleophilicnükleofil, artıcıl
nucleoplasmçekirdek sıvısı, nükleoplazma
nucleoproteinnükleoprotein
nucleusçekirdek,öz,özek,esas
nudeçıplak, çıplak kimse (resmi), çıplaklık
nudgedirsekle dürtmek, dürtüklemek
nudismçıplak yaşama öğretisi, çıplak yaşama
nudist campçıplaklar düşergesi
nugatoryfaydasız, boş, değersiz, geçersiz, hükümsüz
nuisancesıkıntı veren şey/kimse, baş belası
nukenükleer silah, nükleer silahla saldırmak
nullgeçersiz, hükümsüz, önemsiz, değersiz, boş, sıfır
null and voidgeçersiz, hükümsüz, değersiz
null characterboş karakter, değersiz karakter
null cycledeğersiz çevrim
null hypothesissıfır hipotezi, sıfır önsavı
null instructionboş işlem komutu
nullificationhükümsüz kılma, etkisiz bırakma
nullifygeçersiz kılmak, iptal etmek, etkisizleştirmek
nullitygeçersizlik, hükümsüzlük, butlan, hiçlik
numbuyuşmuş, uyuşuk, uyuşturmak
numbersayı, rakam, numara, sayı, toplam, nicelik, miktar, sayı, nüsha, (toplamı) -e ulaşmak, -e varmak, saymak, numaralamak, saymak, dahil olmak
number theorysayılar kuramı
numbers ofçok, çok sayıda
numeralrakam, sayı, sayısal, rakamsal
numeral adjectivesayı sıfatı
numeratematematikten anlayan, matematik kafası olan
numerationsayıtlama, nümerasyon, hesap etme
numeric charactersayısal karakter
numeric stringsayısal dizgi, sayısal katar
numeric wordsayısal sözcük
numerical valuesayısal değer
numismaticsnumizmatik, madeni para bilimi
nuncupativesözlü, yazılı olmayan
nuptialevlenme/düğün ile ilgili
nursehemşire,tıp bacısı,hastabakıcı,uşak bakıcısı,dadı,bakmak,iyileştirmek,hastabakıcılık yapmak,bakmak,ilgilenmek,meme vermek,emzirmek,(kin/vb.) beslemek
nurse a grudgekin beslemek
nursemaidçocuk bakıcısı, dadı
nurseryçocuk odası, çocuk yuvası, kreş, fidanlık
nursery languageçocuk dili
nursinghemşirelik, hastabakıcılık
nurturebakmak, büyütmek, yetiştirmek
nutfındık, ceviz, vida somunu, çatlak, kaçık, üşütük, düşkün, hayran, hasta, kafa, baş, kab, taşak
nutationnütasyon, üğrüm, yönelim, eğilme
nutcasedelik, kaçık, üşütük
nutmegküçük hindistancevizi
nutrimentbesin, gıda, yapı maddesi
nutritionbeslenme, yiyecek, besin, gıda
nutrition cyclebeslenme dolaşımı
nutritionalbeslenmeyle ilgili
nutritiousbesleyici, yararlı
nutritive valuebesleme değeri
nutsdeli, kaçık, çatlak, üşütük
nutshellfındık kabuğu, özet, kısa açıklama, deli, kaçık, çatlak, üşütük
nux vomicakargabüken ağacı
nymphonemfoman, erkek delisi
nymphomanianemfomani, erkeğedoymazlık
nymphomaniacnemfoman, erkeğedoymaz