İngilizce Sözlük

All | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z | Submit a name
There are currently 1210 names in this directory beginning with the letter N.
nab
enselemek, yakalamak

nacelle
beşik, sepet, kaporta

nacre
sedef

nacreous
sedefli

nadir
nadir, semtikadem, ayakucu

nag
hasta yaşlı at, at, beygir, (at ile) başının etini yemek, dırdır etmek, rahat vermemek

naiad
denizkızı

nail
tırnak, çivi, (to/on ile) çivilemek, mıhlamak, çakmak

nail brush
tırnak fırçası

nail clipper
tırnak makası

nail clippers
tırnak makası

nail down
çivilemek

nail down to
söyletmek

nail file
tırnak törpüsü

nail polish
oje, tırnak cilası

nail puller
çivi sökeceği, kerpeten

nail scissors
tırnak makası

nail up
çivilerle kapatmak, çivileyerek asmak

nainsook
nansuk

naive
saf, bön, toy

naivete
saflık

naked
çıplak

naked eye
çıplak göz

naked writer
alivre opsiyon satıcısı

namable
isimlendirilebilir

nambypamby
yapmacıklı, duyarlı, karakteri güçsüz

name
ad, isim, ün, şöhret, nam, ünlü kişi, ad vermek, adını vermek, ad koymak, adlandırmak, adını söylemek, seçmek, atamak

name day
hesap günü

name plate
tabela

named
adında

namedrop
ünlü kişileri tanıdığını belirterek hava atmak

nameless
adsız, bilinmeyen, meçhul, anlatılamaz, tarifi olanaksız

namely
yani

nameplate
tabela

namesake
adaş

naming
adlandırma

nankeen
nankin, pamuk bezi

nanny
dadı

nanny goat
dişi keçi

nano-
(önek) nano, çok küçük

nanometer
nanometre

nanosecond
bilyonsaniye

nap
kestirmek, şekerleme yapmak, kısa uyku, kestirme, şekerleme

napalm
bomba yapımında kullanılan yanıcı madde, napalm

nape
ense

napery
sofra örtüleri ve peçeteleri

naphtha
nafta, neftyağı

naphthalene
naftalin

naphthalenic
naftalinle ilgili

naphthalenic acid
naftalin asidi

naphthalic
naftalik, nafta

naphthalic acid
naftalik asit

naphthaline
naftalin

naphthene
naften

naphthol
naftol

naphthol dye
naftol boyası

napkin
peçete, bebek bezi

Naples
Napoli şehri

napless
tüysüz

napless finish
tüysüz apre

nappe
nap, örtü

napped
tüylü, tüylendirilmiş

napping
tüylendirme, şardonlama

napping machine
tüylendirme makinesi

nappy
bebek bezi

narcissism
narsisizm, özseverlik

narcissist
narsist

narcissus
nergis

narcosis
narkoz, uyuşukluk

narcotic
uyuşturucu, uyuşturucu ile ilgili, narkotik

narcotism
uyuşturucu madde kullanma alışkanlığı

narcotize
ilaçla uyuşturmak

nard
hintsümbülü

nares
burun delikleri

narghile
nargile

nark
jurnalcı, muhbir, ihbar etmek

narrate
anlatmak, aktarmak

narration
anlatma, anlatım, öyküleme, anlatı

narrative
öykü, anlatı, öyküsel, öykü biçiminde, öykülü

narrator
anlatıcı

narrow
dar, sınırlı, az, anca yeten, kıt kanaat, daralmak, daraltmak

narrow band
dar bant

narrow film
amatör filmi, dar film

narrow gauge
dar hat, ray aralığı

narrow vowel
dar ünlü

narrow-gauge film
amatör filmi

narrow-minded
dar görüşlü, bağnaz, eski kafalı

narrowly
zar zor, anca, darı darına

narrowness
darlık, sınırlama, kısıntı

narthex
narteks, dış dehliz, son cemaat yeri

nary
hiçbir

nasal
burunla ilgili, genzel, genizsel

nasal cavity
burun boşluğu

nasal passage
geniz

nasal septum
burun direği

nasalization
genizsilleşme

nasalize
genizden çıkarmak

nascent
doğan, gelişmeye başlayan

nasofrontal
burun ve alın bölgesine ait

nasopharynx
üstyutak

nastiness
kirlilik, berbatlık, hainlik, yaramazlık

nasturtium
latin çiçeği

nasty
pis, kirli, çirkin, kötü, berbat, pis, iğrenç, açık saçık, edepsiz, terbiyesiz, ahlaksız, ağır, ciddi, tehlikeli

nasty sea
dalgalı deniz

natal
doğumdan olan, doğuşa ait

natality
doğum oranı

natant
suda yüzen

natation
yüzme

natatorium
üstü kapalı yüzme havuzu

nates
kalça, kıç, kaba et bölgesi

nation
millet, ulus

national
ulusal, yurttaş, uyruk

national anthem
milli marş

national assembly
millet meclisi

national bank
ulusal banka, milli banka

national border
ulusal sınır

national conscience
milli şuur

national currency
ulusal para

national debt
devlet borcu

national defence
milli savunma

national economy
milli ekonomi

national holiday
milli tatil

national income
milli gelir

national language
ulusal dil, milli dil

national lottery
milli piyango

national monopoly
devlet tekeli

national monument
ulusal anıt

national park
ulusal park, milli park

national product
milli hasıla

national security
milli güvenlik

national service
askerlik hizmeti

national socialism
nasyonal sosyalizm

national sovereignty
ulusal egemenlik

nationalism
milliyetçilik, ulusçuluk

nationalist
milliyetçi, ulusçu

nationalistic
aşırı milliyetçi

nationality
milliyet, ulusallık, ulus, uyrukluk

nationalization
ulusallaştırma, millileştirme, devletleştirme

nationalize
devletleştirmek, kamulaştırmak

nationwide
yurtçapında, tüm yurtta gerçekleşen

native
yerli, doğuştan, (to ile) -e özgü, -de yetişen

native ability
Allah vergisi yetenek

native country
anayurt, anavatan

native land
anavatan

native language
anadili

native plant
yerli bitki, bir ülkede yetişen bitki

native speaker
ana dilini konuşan kişi

Nativity
İsa'nın doğumu

natrolite
natrolit

natter
laklak etmek, gevezelik etmek

natty
şık, zarif, iyi giyimli

natural
doğaya özgü, doğal, olağan, normal, doğal, doğuştan, doğuştan yetenekli kişi, başarılı kişi, (bir işe) çok uygun kişi/şey

natural ageing
doğal yaşlanma

natural child
piç

natural colour
doğal renk

natural death
tabii ölüm

natural disaster
doğal felaket

natural disasters
tabii afetler

natural frequency
doğal frekans

natural gas
doğal gaz, yergazı

natural harbour
doğal liman, tabii liman

natural history
tabiat bilgisi, doğa bilgisi

natural immunity
doğal bağışıklık

natural language
doğal dil, tabii dil

natural law
doğa kanunu

natural light
doğal ışık

natural number
doğal sayı

natural period
doğal periyot, doğal dönem

natural person
gerçek kişi, hakiki şahıs

natural philosopher
doğa araştırmacısı

natural philosophy
fen, tabiat bilgisi

natural resources
doğal kaynaklar

natural rights
tabii haklar

natural science
doğa bilimleri

natural sciences
doğal bilimler

natural selection
doğal ayıklanma

natural silk
doğal ipek

natural sources
doğal kaynaklar

natural state
doğal hal

natural wave
doğal dalga

natural wavelength
doğal dalga boyu

naturalism
doğalcılık, doğacılık

naturalist
doğa bilimleri uzmanı, natüralist, doğalcı

naturalization
yurttaşlığa kabul

naturalize
yurttaşlığa kabul etmek, benimsemek, kabul etmek

naturally
doğal olarak, doğallıkla

naturalness
doğallık

nature
tabiat, doğa, yaradılış, doğa, mizaç, özellik, tür, çeşit, tip

nature protection
doğayı koruma

nature worship
doğaya tapma, doğacılık

naturism
çıplak yaşama öğretisi, çıplak yaşama, doğacılık

naught
hiç, hiçbir şey, sıfır

naughtiness
yaramazlık, haylazlık

naughty
yaramaz,haylaz,şıltak,edepsiz,ahlaksız

nauplius
nauplius

nausea
mide bulantısı

nauseate
mide bulandırmak

nauseous
mide bulandırıcı, tiksindirici, iğrenç

nautical
gemi/gemici/gemicilik/deniz/ denizcilikle ilgili

nautical almanac
seyir kitabı

nautical chart
deniz haritası

nautical mile
deniz mili

nautical twilight
deniz tanı

naval
bahriyeye/donanmaya ait

naval academy
deniz harp okulu

naval architecture
gemi mühendisliği

naval armament
deniz kuvvetleri

naval base
deniz üssü

naval brass
gemici pirinci

naval forces
deniz kuvvetleri

naval officer
deniz subayı

naval power
deniz gücü

naval reserves
deniz yedek kuvvetleri

nave
tekerlek başlığı, tekerlek poyrası, nef

navel
göbek

navel orange
çekirdeksiz portakal

navel string
göbek kordonu

navicular
kayık şeklinde

navigability
gemi seferine elverişlilik

navigable
gemilerin yüzebileceği kadar derin

navigate
(gemi/uçak/vb.) yönlendirmek, yönünü belirtmek/söylemek

navigation
deniz ya da uçak yolculuğu, sefer, denizcilik, gemicilik, dümencilik

navigation light
seyir feneri

navigational aid
seyir yardımcısı

navigator
(gemi/uçak/vb.) rotacı, dümenci

navvy
ağır işçi, mekanik ekskavatör

navy
deniz kuvvetleri, bahriye, deniz filosu, donanma

navy blue
lacivert, koyu mavi

navy yard
tersane

nay
yok, hayır, hatta, üstelik, olumsuz oy, olumsuz oy veren kimse

Nazi
Nazi

ne'er
hiç, asla

ne'er do-well
adam olmaz, serseri

ne'er-do-well
işe yaramaz kimse

neap
on beş günde bir oluşan

neap tide
küçük gelgit

near
yakın, daha yakındaki, yakın, yakında, yanında, yakınında, yaklaşmak

near at hand
yakında

Near East
Yakındoğu

near future
yakın gelecek

near money
para benzeri

near the knuckle
açık saçık, yakası açılmadık

nearby
4yakın, yakında

nearly
hemen hemen, neredeyse

nearness
yakınlık

nearsighted
miyop

neat
temiz, derlitoplu, düzenli, tertipli, düzensever, zeki, etkileyici, (içki) katıksız, sek, (Aİ) çok iyi, süper

neat's leather
öküz derisi

neat's-foot oil
sığır ayağı yağı

neatness
düzenlilik, biçimlilik, açıklık, yalınlık

nebula
bulutsu, nebula

nebulous
belirsiz, açık ve net olmayan, kapalı

necessarily
mutlaka, ille de

necessary
gerekli, zorunlu, kaçınılmaz, vazgeçilmez

necessitate
gerektirmek, zorunlu kılmak

necessitative
gereklik kipiyle ilgili, gereklik kipi

necessity
zorluk, ihtiyaç, gereksinim, yoksulluk

neck
boyun, giysi boynu, yaka, dil, kıstak

neck and neck
at başı beraber, kafa kafaya, başa baş

neck or nothing
ya herrü, ya merrü

neckerchief
boyun atkısı,leçek

necklace
kolye, gerdanlık

necklace microphone
boyun mikrofonu

necktie
kravat

neckwear
kravat, boyunbağı

necrology
ölen kişi hakkında yazılan yazı

necrophagous
leşçil, leşle beslenen

necropolis
mezarlık

necrosis
kangren, doku çürümesi, nekroz

nectar
tanrıların içkisi, nektar, tatlı ve güzel içecek, nektar, balözü

nectarine
tüysüz şeftali

nee
kızlık soyadıyla

need
lüzum, gerek, ihtiyaç, gereksinim, yoksulluk, -e ihtiyacı olmak, gereksinim duymak, gereksinmek, -mesi gerekmek, -meli, -mali

needful
gerekli, elzem

neediness
fakirlik, yoksulluk

needle
dikiş iğnesi, iğne, şiş, tığ, ibre, pikap iğnesi, şırınga iğnesi

needle bearing
iğneli yatak, iğneli rulman

needle eye
iğne gözü, yurdu

needle jet
iğneli jikle

needle nose pliers
kargaburun

needle valve
iğneli supap

needlefish
zargana

needlepoint
oya işi, iğne dantelası

needless
gereksiz, lüzumsuz

needless to say
tabii ki, söylemeye gerek yok

needlework
iğne işi, işleme

needs
ister istemez

needy
yoksul, fakir

nefarious
kötü, çirkin, alçak, fena

negate
etkisiz duruma getirmek, yadsımak, reddetmek, inkâr etmek

negation
olumsuzluk, eksiklik, yokluk, inkâr, ret

negative
negatif, olumsuz, olumsuz yanıt, (film) negatif

negative catalysis
negatif kataliz

negative charge
negatif yük, eksi yük

negative electricity
negatif çıngı

negative electron
negatif çınca

negative feedback
negatif geribesleme, eksi geribesleme

negative osmosis
negatif geçişme

negative pole
negatif kutup

negative resistance
negatif direnç, eksi direnç

negative sentence
olumsuz tümce

negative sign
negatif işareti, eksi imi

negative terminal
negatif terminal

negativism
şüphecilik

negator
tersini alıcı

negatory
olumsuz, aksi

negatron
negatron

neglect
boşlamak, savsaklamak, ihmal etmek, yapmamak, yapmayı unutmak, boşlama, savsaklama, ihmal

neglectful
ihmalci, kayıtsız

negligee
sabahlık elbise, ev kıyafeti

negligence
savsaklama, boşlama, özensizlik, dikkatsizlik, ihmal, kayıtsızlık

negligent
ihmalci, kayıtsız, dikkatsiz

negligible
önemsiz, sözünü etmeye değmez, kayda değmez

negotiability
ciro edilebilirlik, devredilebilirlik

negotiable
ciro edilebilir, devredilebilir, satılabilir, (yol/vb.) geçilebilir

negotiate
görüşmek, akdetmek, rahatça geçmek

negotiating bank
aracı banka, iştira bankası

negotiation
görüşme, ciro etme, devretme

negotiator
delege, murahhas, arabulucu

Negress
zenci kadın

Negro
zenci

negroid
zenciye benzer

neigh
kişnemek, kişneme

neighbor
bkz.neighbour

neighbour
komşu

neighbourhood
komşular, konu komşu, komşuluk, çevre, yöre, semt

neighbouring
(yer) yakındaki, komşu

neighbourly
dostça

neither
(ikisinden) hiçbiri, hiçbir, hiçbiri, de değil, ne de ...

neither fish nor fowl
ne idüğü belirsiz

neither nor
ne ne, ne ne de

nekton
nekton

nematic
nematik

nematic crystal
nematik kristal

nematode
mematot, iplikkurdu

nematode disease
nematodoz

nemesis
gözü korkutan düşman

neodymium
neodim

neogrammarian
yeni gramerci

neolith
neolitik çağa ait alet

neolithic
cilalı taş devrine ait

neolithic period
cilalı taş devri

neologism
yeni sözcük/deyim/ifade, bir sözcüğün yeni anlamı, yeni sözcük/anlamların kullanımı

neologisms
yeni sözcükler

neon
neon

neon bulb
neon ampulü

neon glow lamp
neon lambası

neon lamp
neon lambası

neon light
neon ışığı

neon sign
neon reklamı

neon tube
neon tüpü

neoplasm
neoplazma, tümör

neoprene
neopren

neper
neper

nephelometer
nefelometre

nephelometry
nefelometri, bulanıklıkölçüm

nephew
erkek yeğen

nephology
nefoloji

nephometer
nefometre

nephoscope
nefeskop

nephralgie
böbrek ağrısı

nephrectomy
böbrek ameliyatı, böbrek taşı ameliyatı

nephrite
nefrit

nephritic
böbrekle ilgili

nephritis
nefrit, böbrek iltihabı

nephron
nefron

nepotic
kohumbaz

nepotism
yakınlarını kayırma,hısım akraba kayırıcılığı,kohumbazlık,dayıcılık

nepotist
kohumbaz

neppy
nopeli

Neptune
Neptün

neptunium
neptünyum

nerd
ebleh,sarsak,ahmak,kanmaz,kemakıl,sefih

Nereid
su perisi

neritic
neritik, sığdeniz

nervation
sinir biçimi, damar şekli

nerve
sinir, arsızlık, yüzsüzlük, küstahlık, cüret, sinirlere hakim olma, cesaret vermek

nerve cell
sinir hücresi

nerve centre
sinir merkezi

nerve chord
sinir kordonu

nerve endings
sinir uçları

nerve fibre
sinir lifi

nerve sensation
sinir duyarlılığı

nerve tire
sinir yorulması, sinir hastalığı

nerve tissue
sinirdoku

nerved
sinirli

nerveless
zayıf, güçsüz, cansız, dermansız, etkisiz

nervous
sinirlere ilişkin, sinirsel, heyecanlı, ürkek, sinirleri gergin

nervous breakdown
sinirsel çöküntü, ağır sinir bozukluğu

nervous system
sinir jüyesi

nervous tissue
sinir dokusu

nervousness
sinirlilik, çekingenlik, ürkeklik

nervure
yaprak damarı, böcek kanadının siniri

nervy
asabi, sinirli, çekingen, ürkek

nescience
bilgisizlik, cahillik

nescient
cahil, bilgisiz

ness
çıkıntı, burun

nest
yuva, yuva yapmak

nest egg
fol, birikim, tasarruf

nesting
gömme, yuvalama

nestle
yerleşmek,daldalanmak,kurulmak,barındırmak,sığındırmak,yaslamak,dayamak

nestling
kuş yavrusu, kuşcağız

net
ağ, file, tuzak, (ağ ile) yakalamak, net, katıksız, kesintisiz, kazanmak, kâr etmek

net cash
net ödeme

net curtain
tül perde

net domestic output
yurtiçi net hasıla

net income
net gelir

net interest
net faiz

net interest rate
net faiz oranı

net national product
net milli hasıla, safi milli hasıla

net output
net hasıla

net price
net fiyat

net proceeds
net hasılat

net profit
net kâr, safi kâr, safi kazanç

net receipts
net hasılat

net sales
net satışlar

net silk
has ipek

net weight
net ağırlık, safi sıklet

net yield
net getiri, net verim

nether
alt, aşağı, alttaki, aşağıdaki

nether world
cehennem

Netherlands
Hollanda

netting
ağ örgüsü, cibinlik

nettle
ısırgan, kızdırmak, öfkelendirmek, sabırsızlandırmak, kıl etmek

nettle cloth
amerikanbezi

nettle rash
kurdeşen

network
ağ, şebeke

neural
sinirsel

neural ectoderm
nöron dışderisi

neural impulse
sinirsel tepi, sinirsel itki

neuralgia
nevralji, sinir ağrısı

neuralgic
nevraljik

neuralgie
sinir ağrısı, nevralji

neurasthenia
nevrasteni

neuritis
sinir iltihabı

neuro-
(önek) sinir

neurologist
nörolog, sinir hastalıkları uzmanı

neurology
sinirbilim, nevroloji

neurosis
nevroz, sinirce

neurotic
nevrozlu, sinirceli

neuter
eril/dişil olmayan, yansız, nötr, cinsiyetsiz, eşeysiz, ne eril ne dişil sözcük, nötr sözcük, iğdiş etmek

neutral
yansız, tarafsız, yansız, nötr, (vites) boşta, vitesin boşta olması, tarafsız ülke/kimse

neutral atom
nötr atom

neutral axis
nötr eksen

neutral conductor
nötr iletken

neutral equilibrium
nötr denge

neutral matter
nötr madde

neutral oxide
nötr oksit

neutral point
nötr çekit

neutral solution
nötr çözelti, yansız çözelti

neutral state
nötr durum

neutralism
yansızlık

neutrality
(savaş/vb.'de) tarafsız olma, yansızlık

neutrality agreement
tarafsızlık anlaşması

neutralization
yansızlaşma, nötrleşme

neutralize
etkisiz hale getirmek, yansızlaştırmak

neutralizing
nötrleştirici

neutralizing agent
nötrleştirici madde

neutrally
taraf tutmadan

neutrino
nötrino

neutron
nötron

neutron bomb
nötron bombası

neutron density
nötron yoğunluğu

neutron number
nötron sayısı

nevada
nevada

neve
buzkar, neve

never
asla, hiç, hiçbir zaman

never darken sb's door
birinin semtine bile uğramamak

never mind
zararı yok!, boş ver!, aldırma, sağlık olsun

never miss a trick
çöp atlamaz olmak

never-ending
hiç bitmez, ebedi

nevermore
bir daha hiç

nevertheless
bununla birlikte, yine de

new
yeni, taze, yaş, yeni, acemi, yeni olarak, yeni

new blood
taze kan

new comers
yeni gelenler

new model
yeni model

new moon
hilal, ayça

New Testament
Yeni Ahit

new town
yeni şehir, yeni kent

New World
Yenidünya, Amerika

new year
yeni yıl, yılbaşı

New Zealand
Yeni Zeland

newborn
yeni doğmuş

newcomer
yeni gelen

newel
merdiven sereni, merdiven babası

newel post
tırabzan babası

newfangled
yeni, alışılmamış, uyduruk

newly
yakınlarda, yeni, yeni bir biçimde

newly published
yeni basılmış

newlywed
yeni evli

news
haber,yenilik

news agency
haber ajansı

news bulletin
haber bülteni

news cast
haber yayını, ajans haberleri

news conference
basın toplantısı

news item
haber

news service
haber servisi

newsagent
gazete/dergi, /vb.satıcısı, gazeteci

newsboy
gazete dağıtan çocuk/adam

newscast
haber yayını

newscaster
haber spikeri

newspaper
gazete

newspaper advertisement
gazete ilanı

newspaper vendor
gazete bayii

newsprint
gazete kâğıdı

newsreel
aktüalite/haber filmi

newsstand
gazete bayii

newsworthy
haber olabilecek değer ve önemde, haber olabilir, haber değeri olan

newsy
haberlerle dolu

newt
semender

newton
newton

next
en yakın, en bitişik, bir sonraki, gelecek, önümüzdeki, sonra, bundan sonra

next door
kapı komşu, bitişik

next of kin
en yakın akraba

next to
bitişik, yanında, -e yakın, hemen hemen

next to nothing
hiç değerinde, hemen hemen hiç

next-door
bitişik, yandaki

nexus
bağlantı çekidi, bağ

niacin
niyasin, nikotinik asid

nib
uç, kalem ucu

nibble
(away/at/on ile) dişlemek, ufak parçalar koparmak, (at ile) ilgi duymak, ilgilenmek, benimsemek

nibble at
ilgi duymak, benimsemek

niblick
golf sopası

Nicaragua
Nikaragua

niccolite
nikolit

nice
güzel,sevimli,tatlı,hoş,iyi,yakşı,ince,düşünceli,nazik,kibar,ince,duyarlı,nazik,kötü,nahoş,yanlış

nicely
hoş bir biçimde, iyi bir biçimde

niceness
incelik, titizlik, hoşluk

nicety
hassas çekit,hassaslık,titizlik,dakiklik,ayrıntı,hoş,güzel şey

niche
duvarda oyuk, uygun yer/iş/mevki

Nichrome
nikrom

nick
çentik, sıyrık, (İİ) kodes, çentmek, sıyırmak, (İİ) araklamak, yürütmek, sağlık yağdayı, form, kondisyon

nickel
nikel, beş sent

nickel arsenide
nikel arsenit

nickel bath
nikel banyosu

nickel bloom
nikel filizi

nickel carbonyl
nikel karbonil

nickel silver
nikel gümüşü

nickel steel
nikel çeliği

nickel sulphate
nikel sülfat

nickel sulphide
nikel sülfür

nickel-plate
nikel kaplamak

nickel-plating
nikelaj, nikel kaplama

nickeling
nikelaj, nikel kaplama

nicknack
bkz.knick-knack

nickname
takma ad, lakap, ad takmak, lakap takmak

Nicosia
Lefkoşe

nicotine
nikotin

nicotinism
nikotinle zehirlenme

nictitate
göz kırpmak

nidify
yuva yapmak

nidus
yuva

niece
kız yeğen

niello
kükürt alaşımı

nifty
çok iyi, çekici, etkileyici, acayip, süper

niggard
cimri, pinti kimse

niggardly
cimri, pinti, azıcık, değerinin çok altında

nigger
zenci

nigger in the woodpile
çapanoğlu, bityeniği

niggle
fazla titiz olmak

niggling
aşırı titiz, kılı kırk yaran

nigh
yakın, hemen hemen

night
gece, (özel bir olayın olduğu) gece, akşam

night after night
her gece

night and day
hep, sürekli, gece gündüz, her zaman

night bird
gece kuşu

night blindness
gece körlüğü

night glow
gece aydınlığı

night gown
gecelik

night heron
gece balıkçılı

night latch
gece kilidi, Yale kilidi

night owl
gece kuşu

night school
akşam okulu

night shift
gece vardiyası

night soil
insan gübresi

night walker
uyurgezer

night watchman
gece bekçisi

night-blooming cereus
bir çeşit kaktüs

night-light
gece kandili, gece lambası

nightcap
yatak takkesi, yatmadan önce içilen içki

nightclub
gece kulübü

nightdress
gecelik

nightfall
akşam vakti, akşam karanlığı

nightgown
Aİ.gecelik

nighthawk
keçisağan

nightie
gecelik

nightingale
bülbül

nightjar
çobanaldatan

nightlong
bütün gece süren

nightly
her gece, her gece olan, geceleyin

nightmare
kabus, karabasan

nightshade
itüzümü

nightshirt
gecelik entari

nightspot
gece kulübü

nighttime
gece vakti

nighty
gecelik

nigritude
siyahlık

nihilism
yokçuluk, nihilizm

nihilist
nihilit, hiççilik yanlısı

nil
hiç, sıfır

nil report
olumsuz rapor

Nile
Nil nehri

nimble
çevik, atik

nimble-fingered
marifetli

nimbleness
çeviklik, atiklik

nimbostratus
nimbostratus, katman karabulut

nimbus
yağmur bulutu, nimbus

Nimrod
Nemrud, büyük avcı

nine
dokuz

ninefold
dokuz misli, dokuz defa

nineteen
ondokuz

nineteenth
ondokuzuncu

ninetieth
doksanıncı

ninety
doksan

ninhydrin
ninhidrin

ninny
salak

ninth
dokuzuncu

niobite
niyobit

niobium
niyobyum

nip
çimdiklemek, kıstırmak, ısırmak, (İİ.) fırlamak, acele etmek, soğuk, ayaz, çimdik, ısırma, (az miktarda) içki, yudum

nip and tuck
at başı beraber

nip in the bud
engellemek, baltalamak

nipper
uşak,civan,küçük oğlan çocuk,kıskaç,kapan

nippers
pense, kerpeten, kıskaç

nipping
keskin, buz gibi, iğneleyici, ısırıcı

nipple
meme ucu, biberon emziği, meme başı

nippy
soğuk, atik, acele, hızlı

nirvana
mutluluk

nisi
aksi halde, olmazsa, yoksa

nit
bit, /vb.yumurtası, sirke, yavşak, (İİ) salak, şapşal, aptal

niter
güherçile

nitpicking
kılı kırk yaran, kılı kırk yarma

nitrate
nitrat

nitrate of lime
kalsiyum nitrat

nitrate of sodium
sodyum nitrat

nitrate rayon
nitrat ipeği

nitre
güherçile

nitric
nitrik

nitric acid
nitrik asit

nitric oxide
nitrik oksit

nitride
nitrür, nitrürlemek

nitrification
nitratlaşma

nitrify
nitratlaştırmak

nitrile
nitril

nitrite
nitrit

nitrocellulose
nitroselüloz

nitrogen
nitrojen

nitrogen chloride
azot klorit

nitrogen content
azot içeriği

nitrogen cycle
azot çevrimi

nitrogen manure
azotlu gübre

nitrogenize
azotlamak

nitrogenized foods
azotlu yiyecekler

nitrogenous
azotlu, nitrojenli

nitrogenous fertilizer
azotlu gübre

nitrogenous manure
azotlu gübre

nitroglycerine
nitrogliserin

nitroparaffin
nitroparafin

nitrosamine
nitrozamin

nitroso dye
nitro boyası

nitrosyl
nitrozil

nitrous
azotlu, güherçileli

nitrous acid
nitröz asit

nitrous oxide
diazot monoksit

nitty-gritty
bir işin zor tarafı, bir konunun özü

nitwit
salak, şapşal

nix
hiçbir şey, su perisi

no
hiç, hayır, olmaz, yok, yok yanıtı

no doubt
kuşkusuz

no end of
çok, büyük, sonsuz, fazla

no fewer than
en azından, hiç yoksa

no good
faydasız, boşuna

no great shakes
şöyle böyle

no joke
ciddi durum, komik olmayan şey

no laughing matter
şakası yok, şaka götürmez

no more
bir daha hiç, artık hiç

no one
hiç kimse

no parking
park yapılmaz

no sale on credit
veresiye yoktur

no smoking
sigara içilmez

no sooner than
yapar yapmaz, eder etmez

no way
hayatta olmaz

no whit
hiç, asla

no-claim bonus
hasarsızlık indirimi

no-load
yüksüz

no-load speed
yüksüz hız

no-par share
bedelsiz hisse senedi

no-par value
nominal değeri olmayan

Noah's ark
Nuhun gemisi

nob
baş, kafa, asilzade

nobelium
nobelyum

nobility
soyluluk, asalet, soylular sınıfı

nobility of soul
ruh asaleti

noble
soylu kimse, asilzade, soylu, soylu, soydan asil, yüce, asil, yüksek

noble gas
soy gaz

noble metal
soy metal, asal metal

nobleman
soylu,asilzade,zadegân

nobleness
asalet, alçakgönüllülük

nobly
asil bir şekilde

nobody
hiç kimse, önemsiz kişi, sıradan kimse

noctambulism
uyurgezerlik

noctilucent
(bulut) gece parlayan

noctilucent cloud
gece bulutu

nocturnal
geceleyin olan, gece

nocturnal cooling
gece sıcaklık düşüşü

nocturnal emission
bel suyunun uykuda akması

nocuous
zarar veren

nod
başını sallamak, başıyla selam vermek, uyuklarken başı öne düşmek, uyuklamak, baş sallama

nod off
uyuklamak

nodal
düğüm ile ilgili, düğüm çekidi

noddle
baş, kafa

noddy
bir deniz kırlangıcı

node
düğüm

node of a curve
boğum çekidi

nodical month
ejder ayı

nodose
boğumlu, düğümlü

nodular
yumrulu, düğümlü

nodular graphite
küresel grafit, yumru grafit

nodule
şişlik, yumru

Noel
Noel

noetic
zekâya ait, akıla ait, nazari

nog
takoz, ağaç çivi, ağaç kama

nogging
hımış duvar

nohow
hiçbir suretle

noil
tarakaltı, döküntü

noise
gürültü, patırtı, ses

noise filter
gürültü filtresi

noise killer
parazit giderici, gürültü giderici

noise pollution
çok fazla gürültü, gürültü kirliliği

noise suppression
parazit giderme, gürültü bastırma

noise suppressor
parazit giderici, gürültü bastırıcı

noiseless
sessiz, gürültüsüz

noiseproof
ses geçirmez yapmak

noisily
gürültülü olarak, patır kütür, tangır-tungur

noisome
sağlığa zararlı, iğrenç, pis kokulu, muzır

noisy
gürültülü, patırtılı, gürültücü

nolensvolens
ister istemez

nom de guerre
takma ad

nom de plume
yazarın takma adı

nomad
göçebe

nomadic
göçebe, göçebe gibi

nomadic population
göçebe nüfus

nomadism
göçebelik, göçerlik

nomenclature
bilimsel adlandırma

nominal
(fiyat) saymaca, itibari, adlarla ilgili, yalnızca ad olarak varolan, adı var kendi yok, sözde, önemsiz düşük

nominal current
nominal akım

nominal sentence
ad tümcesi

nominal value
nominal değer, itibari kıymet

nominalization
adlaştırma

nominalizer
adlaştırıcı (ek)

nominate
aday olarak göstermek, adaylığını önermek, atamak, tayin etmek

nomination
aday gösterme, adaylık

nominative
yalın hal, yalın

nominative case
yalın hal

nominator
atayan, tayin eden

nominee
aday, namzet, temsilci, mümessil

nomogram
nomogram

nomography
nomografi

non composmentis
deli

non resident
memleketi dışında yaşayan (kimse)

non sequitur
ilgisiz sonuç

non-
(önek) değil, olmayan, -sız, -siz, gayri-

non-ageing
yaşlanmaz

non-defining clause
tanımlamayan ilgi cümleciği

non-defining relative clause
tanımlamayan ilgi cümleciği

non-delay fuse
taviksiz tapa

non-dimensional
boyutsuz, derecesiz

non-essential commodities
zaruri olmayan mallar

non-fading
solmaz

non-fiction
kurmaca olmayan yazın türü

non-flat
bemolleşmemiş

non-hardening
sertleşmeyen

non-inflammable
yanmaz

non-iron
(giysi) ütü istemeyen, buruşmaz, ütü istemez

non-living
cansız

non-porous
gözeneksiz, gözeneksiz

non-sharp
diyezleşmemiş

non-swelling
şişmez, şişmeye karşı dayanıklı

non-transparent
saydam olmayan, saydamsız, opak

non-vibrating
titreşimsiz

non-vocalic
ünlü olmayan

non-wetter
ıslatıcı olmayan

nonadjustable
ayarlanamaz

nonage
küçüklük, çocukluk

nonaggression
saldırmazlık

nonaggression treaty
saldırmazlık antlaşması

nonagon
dokuzgen

nonagression
saldırmazlık

nonagression pact
saldırmazlık paktı

nonagression treaty
saldırmazlık paktı

nonalienation
temlik edilmeme

nonaligned
(ülke) bağlantısız

nonappearance
hazır bulunmama

nonassignable
temlik edilemez, devredilemez

nonbiodegradable
bakterilere ayrışmayan

nonbiodegradable waste
bakterilere ayrışmayan atık

noncash
nakit olmayan

nonce
şimdiki zaman

nonchalance
kayıtsızlık, ilgisizlik

nonchalant
kayıtsız, soğuk, ilgisiz

noncombatant
savaş dışı kimse, orduda savaşa katılmayan asker

noncommissioned officer
assubay, gedikli erbaş

noncommittal
suya sabuna dokunmaz, çekimser, fikrini söylemeyen, yansız

noncompos mentis
akılca dengesiz

nonconducting
iletmeyen, geçirmeyen, iletmez, yalıtkan

nonconductor
yalıtkan

nonconformist
topluma/geleneklere uymayan

nonconformity
uymayı reddetme

noncumulative
birikimsiz

nondelivery
teslim etmeme, ademi teslim

nondescript
tanımlanamaz, ne olduğu belirsiz, tuhaf, sıradan, sıkıcı, yavan

nondestructive
bozucu olmayan

nondestructive testing
tahribatsız test

nondirectional
yönsüz, yönü olmayan

nondirectional antenna
yönsüz anten, yöneltmesiz anten

none
hiçbiri, hiç, hiç

none but
sadece, yalnız

none of your business
seni ilgilendirmez

none the less
yine de

none the wiser
bihaber, habersiz

none the worse
zarar görmemiş

none the worse for wear
hurdası çıkmış

none too
pek değil

nonentity
önemsiz/değersiz kişi, ciğeri beş para etmez adam

nonequivalence
eşitsizlik

nonetheless
bkz.nevertheless

nonexistence
yokluk

nonexistent
var olmayan

nonfeasance
yasal bir yükümlülüğü yapmama

nonferrous
demirsiz

nonflammable
yanmaz

nonfreezing
donmayan, donma önleyici

noninductive
endüktif olmayan

nonleaded
kurşunsuz (benzin)

nonlinear
doğrusal olmayan, lineer olmayan

nonmagnetic
mıknatıslanmaz, manyetik olmayan

nonmetal
ametal

nonmetallic
metalik olmayan, ametal

nonmetallic element
ametal element, madeni olmayan element

nonnegative
eksi olmayan, negatif olmayan

nonnegative integer
negatif olmayan tamsayı

nonnegotiable
ciro edilemeyen, devredilemeyen

nonnegotiable bill
ciro edilemez poliçe

nonnumeric
sayısal olmayan

nonnumeric character
sayısal olmayan karakter

nonnumeric data processing
sayısal olmayan bilgi işlem

nonpareil
eşsiz, emsalsiz, eşsiz kimse, altı puntoluk harf

nonpayment
ödememe, ademi tediye

nonplus
şaşırtmak, elini ayağını dolaştırmak

nonplussed
şaşkın, ne yapacağını şaşırmış, eli ayağına dolaşmış

nonpolar
kutupsuz, ucaysız

nonpolarized
polarize olmayan

nonpositive
pozitif olmayan

nonproductive
verimsiz, ürün vermeyen

nonprofit
kâr getirmeyen

nonrecurring
masraf sayılmayan

nonrecurring charge
masraf sayılmayan gider

nonrenewable
yenilemeyen, yerine yenisi gelmeyen

nonresident
ülke sakini olmayan kişi

nonreturn valve
geri tepme klapesi, çekvalf

nonreturnable
tek kullanımlık, iadesiz

nonsense
anlamsız söz, saçma, saçmalık, zırva, fasafiso, aptalca davranış

nonsensical
saçma, anlamsız, aptalca, mantıksız

nonshrinking
çekmez, küçülmez

nonsingular
tekil olmayan

nonskid
patinaj önleyici

nonskid chain
patinaj zinciri

nonskid tyre
patinaj yapmaz lastik, kaymaz lastik

nonslip
kaymaz, kaymayan

nonslip finish
kaymazlık apresi

nonsmoker
sigara içmeyen kimse, sigara içilmeyen kompartıman

nonstandard
standard olmayan, normal dilde kullanılmayan

nonstarter
umutsuz girişim/kimse

nonstick
(tava) yapışmaz

nonstop
(yolculuk) hiç bir yerde durmadan, direkt, hiç durmadan sürekli

nonstriker
greve katılmayan işçi

nonsuit
davanın reddi

nonsymmetrical
bakışımsız, simetrik olmayan

nontariff
tarife dışı

nonunion
sendikaya dahil olmayan, sendika dışı

nonviolence
şiddet kullanmadan yapılan direniş, pasif direniş

nonvolatile
uçucu olmayan

nonvolatile memory
uçucu olmayan bellek

nonvolatile storage
uçucu olmayan bellek

nonwoven
nonwoven

nonwoven fabric
nonwoven kumaş, dokusuz kumaş

noodle
şehriye

nook
köşe, kuytu yer

noon
günorta vakti,günorta,öğle

noonday
öğleyin

noose
(darağacı/vb.) ilmik

nor
ne de

norm
örnek, numune, tip, fels.ilke, ölçü, düzgü, norm

normal
normal, olağan, orta, ortalama

normal distribution
normal dağılım, olağan dağılım

normalcy
normallik

normality
normallik

normalization
normalleştirme, normalleşme

normalize
normalleştirmek

normally
normal bir şekilde, normalde, normal olarak, genelde

normative
kuralcı

north
kuzey, kuzeye doğru, kuzeye

North Pole
kuzey kutbu

North Star
Kutupyıldızı, Demirkazık

north wind
poyraz

northbound
kuzeye doğru giden

northeast
kuzeydoğu, kuzeydoğuya doğru

northeaster
kuzeydoğu rüzgârı, poyraz rüzgârı

northeastern
kuzeydoğuyla ilgili, kuzeydoğu

northerly
kuzeyden gelen/esen, kuzey ..., kuzeye yönelen, kuzeyde olan

northern
kuzey

northern lights
kuzey ışığı

northerner
kuzeyli kimse

northernmost
en kuzeydeki

northing
kuzeye doğru

northward
kuzeye doğru, bkz.northwards

northwards
kuzeye doğru

northwest
kuzeybatı, kuyezbatıya doğru

northwester
kuzeybatı rüzgârı, karayel

northwestern
kuzeybatıyla ilgili, kuzeybatı

Norwegian
Norveç diline ait, Norveçli kimse, Norveç dili

nose
burun, koku alma gücü, bir şeyin ön/uç kısmı, burun, koklamak, kokusunu almak, burnunu sürmek, burnu ile dürtmek, itmek, yavaşça ya da dikkatle ilerlemek, gitmek

nose cone
roketin ön kısmı

nose dive
pike, balıklama dalış

nose landing gear
burun iniş takımı

nose spar
burun lonjeronu

nose wheel
burun tekerleği

nosebag
atın yem torbası

nosebleed
burun kanaması

nosedive
pike, başaşağı dalış

nosegay
çiçek demeti

nosey
bkz.nosy

nosh
yiyecek

nosing
damlalık, çıkıntı

nosology
hastalık bilimi, nozoloji

nostalgia
nostalji, geçmişe özlem, yurtsama

nostalgic
nostaljik, geçmiş özlemiyle ilgili

nostril
burun deliği

nostrum
kocakarı ilacı

nosy
her şeye burnunu sokan

nosy parker
meraklı, her şeye burnunu sokan

not
değil, yok, emes

not a bit
hiç de değil, asla

not a few
az değil, birçok

not a living soul
tek bir Allahın kulu

not a stitch on
çırılçıplak

not a whit
hiç, asla

not able to make head or tail of
anlayamamak

not all there
aklını oynatmış

Not at all
bir şey değil, estağfurullah, rica ederim, Bir şey değil!, Rica ederim!

not at any price
hiçbir şekilde, katiyen

not bad
fena değil

not bat an eyelid
kılını kıpırdatmamak

not be able to make heads or tails of
akıl sır erdirememek

not born yesterday
eski kulağı kesiklerden

not breathe a word about
ser verip sır vermemek

not care a hoot
iplememek, şeyine takmamak

not care a rap
metelik vermemek

not care a sod
iplememek

not care two hoots
iplememek, şeyine takmamak

not care two hoots about
metelik vermemek

not done
uygunsuz, kaba, ayıp, yakışık almaz

not enough room to swing a cat
avuç içi kadar, çok darıskal oda, ayak koymaya boş yer yoktur, boş yerin olmaması, nereninse basırık olması

not for love nor money
hiçbir şekilde, olanaksız

not give a shit
sikine takmamak, siklememek

not give a sod
iplememek

not give two hoots about
metelik vermemek

not half
çok, hiç

not half bad
hiç fena değil

not have a clue
anlayamamak, hiçbir fikri olmamak

not have a dog's chance
hiç şansı olmamak

not have a leg to stand on
tutunacak dalı olmamak

not hold a candle to
eline su dökememek

not in the slightest
hiç, kesinlikle

not know one's arse from one's elbow
elifi görüp mertek sanmak

not lift a finger
parmağını bile kıpırdatmamak

not likely
kesinlikle hayır

not long for this world
ölümü yakın

not move a muscle
kılını kıpırdatmamak

not much of a
iyi bir değil

not on
yapması olanaksız

not on any account
hiçbir şekilde, kesinlikle

not on your life
kesinlikle hayır

not say boo to a goose
tavuğa kışt bile diyememek

not sleep a wink
gözüne uyku girmemek

not so bad
fena değil

not so hot
fena değil, idare eder

not that
mamafih, olmamakla birlikte

not to be sneezed at
yabana atılmamak

not to mince one's words
sözünü esirgememek, açık konuşmak

not to stir a finger
kılını kıpırdatmamak

not too bad
şöyle böyle

not turn a hair
kılı deprememek, tınmamak, kılını kıpırdatmamak

not up to much
pek iyi değil, yaramaz

not worth a dime
beş para etmez

not worth a hoot
beş para etmez

not worth a rap
beş para etmez

not worth a shit
bir boka yaramamak, beş para etmemek

notability
şöhret

notable
dikkate değer, önemli, anmaya değer, tanınmış, ileri gelen/saygın/tanınmış kişi

notably
özellikle, epeyce

notarial
notere ait

notarial attestation
noter tasdiki

notarially certified
noter tasdikli

notarize
notere onaylatmak

notary
noter

notary public
noter

notation
rakamlar ve işaretler jüyesi

notch
çentik, kertik, çentmek, kertik açmak, (up ile) (başarı) kaydetmek, kazanmak

notch board
merdiven kirişi

notch up
başarı kazanmak

notched
çentikli, girintili

note
not etmek, kaydetmek, dikkat etmek, önem vermek, farkına varmak, nota, (ses) ifade, not, hatırlatma yazısı, banknot, muhtıra, senet, önem

note bank
ihraç bankası

note down
not etmek

note in circulation
tedavüldeki banknot

note paper
mektup kâğıdı

notebook
defter

noted
ünlü, bilinen, tanınmış, meşhur

noteworthy
dikkate değer, önemli, kayda değer

nothing
hiçbir şey,hiç zat,önemsiz şey,hiç,sıfır

nothing but
sadece

nothing for it
başka çare yok

nothing more or less than
sırf, sadece

nothing to do with
ile ilgisi yok

nothingness
hiçlik, yokluk

notice
duyuru,ilan,bildiri,bildiriş varakası,uyarı,haberdarlık mektubu,haberdarlık,dikkat,haber,malumat verme,bildiriş,bildirme,eleştiri,-e dikkat etmek,dikkat yetirmek,görmek,fikir vermek,yada salmak,kaydetmek,hatırlamak,icmal vermek,rey yazmak,haberdarlık etmek,haber vermek,bildirmek

notice board
ilan tahtası

notice deposit
ihbarlı mevduat

notice of acceptance
kabul bildirimi

notice of arrival
varış bildirgesi

notice period
ihbar süresi

noticeable
göze çarpan, dikkate değer, önemli

notification
tebliğ, bildiri, bildirge

notify
bildirmek, haberdar etmek, haber vermek

notion
fikir, görüş kanı

notional
hayali, soyut, göreceli, hayalperest

notochord
sırt ipliği

notoriety
kötü şöhret, adı çıkma

notorious
kötü tanınmış, adı çıkmış, kötü şöhretli, namlı

notwithstanding
-e rağmen, -e karşın, buna rağmen, yine de

nougat
koz helva, nuga

nought
sıfır, hiç

noun
isim, ad

noun phrase
ad öbeği

nourish
beslemek, gelişmesine yardım etmek, beslemek, desteklemek

nourishing
besleyici

nourishment
besin, gıda, yiyecek

nous
akıl, zekâ, sağduyu

nouveau-riche
sonradan görme

nova
nova

novation
tecdit

novel
roman, yeni, yeni çıkmış, alışılmamış, tuhaf

novelette
kısa roman

novelist
romancı, roman yazarı

novelty
yenilik, yeni çıkmış şey, alışılmamış şey, ıvır zıvır

November
Kasım

novice
yeni kimse,taze işçi,taze şakirt,ham,naşı,tecrübesiz,toy,acemi,çırak

novitiate
acemilik devresi, müritlik, çömezlik

now
şimdi, şu anda, şu tapta, şimdiki zaman, şu an

now and again
ara sıra

now and then
ara sıra, zaman zaman, arada sırada

now then
öyle ise, de bakalım, hadi

nowadays
bu günlerde, şimdilerde, bu aralar

noways
asla

nowhere
hiçbir yerde/yere

nowise
hiçbir suretle

noxious
zararlı, tehlikeli, zehirli

noxiousness
muzırlık

nozzle
hortum başı, ağızlık, meme

nozzle holder
enjektör gövdesi, püskürteç gövdesi

nth
n'ci

nth power
n'ci kuvvet

nth root
n'ci kök

nuance
ince ayrıntı, küçük fark, nüans

nub
nope, yumru, yuvarlak çıkıntı

nubble
ufak yumru

nubile
genç ve seksi

nubility
erginlik, olgunluk

nucellus
evin, nusellus, tohum özü

nuclear
nükleer, çekirdeksel

nuclear atom
nükleer atom

nuclear bomb
nükleer bomba

nuclear chemistry
nükleer kimya

nuclear disarmament
nükleer silahsızlanma

nuclear disintegration
nükleer parçalanma

nuclear emission
nükleer emisyon

nuclear energy
nükleer enerji

nuclear family
çekirdek kodak

nuclear fission
nükleer fisyon, çekirdek parçalanması

nuclear fuel
nükleer yakıt, çekirdeksel yakıt

nuclear fusion
nükleer füzyon, çekirdeksel kaynaşma

nuclear isomer
nükleer izomer, çekirdeksel eşiz

nuclear magnetic resonance
nükleer manyetik rezonans

nuclear membrane
çekirdek zarı

nuclear physics
nükleer fizik, çekirdek bilgisi

nuclear power
nükleer güç, çekirdeksel güç

nuclear power plant
nükleer santral

nuclear reaction
nükleer reaksiyon, çekirdeksel tepkime

nuclear reactor
nükleer reaktör

nuclear station
nükleer çıngı santralı

nuclear warfare
nükleer savaş

nuclear warhead
nükleer savaş başlığı

nuclear waste
nükleer atık

nuclear weapon
nükleer silah

nucleate
çekirdekli, çekirdeklenmek, çekirdeklendirmek

nucleation
çekirdeklenme

nucleic
nükleik

nucleic acid
nükleik asit, nükleik asit

nucleolus
çekidekcik

nucleon
nükleon

nucleonics
nükleonik

nucleophilic
nükleofil, artıcıl

nucleoplasm
çekirdek sıvısı, nükleoplazma

nucleoprotein
nükleoprotein

nucleoside
nükleosit

nucleotide
nükleotit

nucleus
çekirdek,öz,özek,esas

nuclide
nüklit

nude
çıplak, çıplak kimse (resmi), çıplaklık

nudge
dirsekle dürtmek, dürtüklemek

nudism
çıplak yaşama öğretisi, çıplak yaşama

nudist
çıplak

nudist camp
çıplaklar düşergesi

nudity
çıplaklık

nuee ardente
kızgın bulut

nugatory
faydasız, boş, değersiz, geçersiz, hükümsüz

nugget
(altın/vb.) külçe

nuisance
sıkıntı veren şey/kimse, baş belası

nuke
nükleer silah, nükleer silahla saldırmak

null
geçersiz, hükümsüz, önemsiz, değersiz, boş, sıfır

null and void
geçersiz, hükümsüz, değersiz

null character
boş karakter, değersiz karakter

null cycle
değersiz çevrim

null hypothesis
sıfır hipotezi, sıfır önsavı

null instruction
boş işlem komutu

null set
boş küme

null string
boş dizgi

nullification
hükümsüz kılma, etkisiz bırakma

nullify
geçersiz kılmak, iptal etmek, etkisizleştirmek

nullity
geçersizlik, hükümsüzlük, butlan, hiçlik

nullity suit
iptal davası

numb
uyuşmuş, uyuşuk, uyuşturmak

number
sayı, rakam, numara, sayı, toplam, nicelik, miktar, sayı, nüsha, (toplamı) -e ulaşmak, -e varmak, saymak, numaralamak, saymak, dahil olmak

number field
sayı cismi

number plate
plaka

number theory
sayılar kuramı

numberplate
plaka

numbers of
çok, çok sayıda

numbness
uyuşukluk

numerable
sayılır

numeral
rakam, sayı, sayısal, rakamsal

numeral adjective
sayı sıfatı

numerate
matematikten anlayan, matematik kafası olan

numeration
sayıtlama, nümerasyon, hesap etme

numerator
pay

numeric
sayısal

numeric character
sayısal karakter

numeric code
sayısal kod

numeric data
sayısal veri

numeric string
sayısal dizgi, sayısal katar

numeric word
sayısal sözcük

numerical
sayısal

numerical value
sayısal değer

numerous
birçok, sayısız

numismatic
numizmatik

numismatics
numizmatik, madeni para bilimi

numskull
mankafa

nuncupative
sözlü, yazılı olmayan

nuptial
evlenme/düğün ile ilgili

nurse
hemşire,tıp bacısı,hastabakıcı,uşak bakıcısı,dadı,bakmak,iyileştirmek,hastabakıcılık yapmak,bakmak,ilgilenmek,meme vermek,emzirmek,(kin/vb.) beslemek

nurse a grudge
kin beslemek

nursemaid
çocuk bakıcısı, dadı

nursery
çocuk odası, çocuk yuvası, kreş, fidanlık

nursery garden
fidanlık

nursery language
çocuk dili

nursery rhyme
çocuk şiiri

nursery school
anaokulu

nursing
hemşirelik, hastabakıcılık

nursing home
yuva

nursling
süt çocuğu

nurture
bakmak, büyütmek, yetiştirmek

nut
fındık, ceviz, vida somunu, çatlak, kaçık, üşütük, düşkün, hayran, hasta, kafa, baş, kab, taşak

nutation
nütasyon, üğrüm, yönelim, eğilme

nutcase
delik, kaçık, üşütük

nutcracker
fındıkkıracağı

nutgall
meşe mazısı

nuthatch
sıvacı kuşu

nuthouse
tımarhane

nutmeg
küçük hindistancevizi

nutrient
besleyici (gıda)

nutriment
besin, gıda, yapı maddesi

nutrition
beslenme, yiyecek, besin, gıda

nutrition cycle
beslenme dolaşımı

nutritional
beslenmeyle ilgili

nutritious
besleyici, yararlı

nutritive
besleyici

nutritive value
besleme değeri

nuts
deli, kaçık, çatlak, üşütük

nutshell
fındık kabuğu, özet, kısa açıklama, deli, kaçık, çatlak, üşütük

nux vomica
kargabüken ağacı

nuzzle
burnu ile dürtmek

nyctalopia
karağılık

nylon
naylon

nylon rope
naylon halat

nymph
peri

nympho
nemfoman, erkek delisi

nymphomania
nemfomani, erkeğedoymazlık

nymphomaniac
nemfoman, erkeğedoymaz


Submit a name