İngilizce Sözlük

All | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z | Submit a name
There are currently 636 names in this directory beginning with the letter W.
wabble
sallanmak, sendelemek, sallanma, sendeleme

wacky
deli, kaçık, mantıksız, saçma, manyak

wad
tutam, tomar, tıkaç, tapa, tampon, deste, tomar yapmak, tıkamak

wadding
vatka

waddle
ördek gibi salına salına yürümek, badi badi yürümek, badi badi yürüyüş

wade
su veya çamur içinde güçlükle ilerlemek, geçmek

wade into
girişmek, saldırmak, hücum etmek

wade through
güç bela bitirmek

wader
yağmurkuşu, çamur içinde yürüyen kimse

wading bird
balıkla beslenen uzun bacaklı bir kuş

wafer
ince bisküvi, mayasız ekmek

wafer-thin
ipince

waff
çelme,çırpma,yüngül hareket,hafif yel,esme

waffle
bir tür gözleme, zırvalama, zırvalamak, saçma sapan konuşmak, gevelemek

waffle iron
pide ızgarası

waft
hafif koku/esinti, sürüklemek, sürüklenmek

wag
sallama, sallanış, şakacı kimse, gırgır kimse, sallamak, sallanmak

wag one's tongue
boşboğazlık etmek

wage
savaş açmak, mücadele başlatmak, vergin, maaş

wage agreement
vergin anlaşması

wage bill
vergin gideri

wage claim
vergin artış talebi

wage dispute
vergin anlaşmazlığı

wage earner
verginli

wage freeze
vergin ve maaşların dondurulması

wage fund
vergin fonu

wage incentive
parasal teşvik

wage level
vergin seviyesi

wage packet
vergin paketi, vergin zarfı

wage rate
vergin oranı

wage scale
barem, vergin cetveli

wage settlement
vergin uzlaşması

wage slip
vergin bordrosu

wage war against
savaş açmak

wage worker
verginli

wager
bahis, bahse girmek, bahis tutuşmak, para yatırmak, para koymak

wages per hour
sögen vergini

waggery
şaka, latife

waggish
şakacı, muzip, gülünç, güldürücü, komik

waggle
sallamak, sağa sola oynatmak, sallanmak, sallanma, sallanış

waggon
dört tekerlekli yük arabası, at arabası, kağnı, yük vagonu

waggoner
arabacı, Arabacı (takımyıldızı)

wagon
yük vagonu, dört tekerlekli atlı yük arabası, üzerinde yiyecek taşınan küçük el arabası

wagon vault
yuvarlak tonoz

wagon-lit
vagonli, yataklı vagon

wagoner
arabacı

wagtail
kuyruksallayan

waif
evsiz barksız, kimsesiz, bakımsız çocuk, gariban çocuk

wail
ağlamak, feryat etmek, sızlanmak, yakınmak, dövünmek, yırtınmak, (rüzgâr) uğuldamak, ağlama, feryat

wailing
ağlayan, ağlama

wain
yük arabası

wainscot
lambri, tahta kaplama, lambri kaplamak

waist
bel

waistband
kemer, kuşak

waistcloth
peştamal

waistcoat
yelek

waisted
belli

waistline
bel ölçüsü, bel büyüklüğü

wait
beklemek, bekleme, bekleyiş

wait at table
servis yapmak

wait for dead men's shoes
mirasa konmak

wait on
hizmet etmek, servis yapmak, ziyaretine gitmek

wait on sb hand and foot
canla başla hizmet etmek

wait to see which way the cat will jump
yaş tahtaya basmamak

wait up for sb
birini beklemek için yatmamak

waiter
garson

waiting
bekleyen, bekleme

waiting list
yedek liste

waiting room
bekleme salonu

waitress
bayan garson

waive
vazgeçmek, feragat etmek

waiver
feragat, vazgeçme

waiver of premium
prim hakkından vazgeçme

wake
uyanmak, uyandırmak, canlandırmak, harekete geçirmek, geminin suda bıraktığı iz, dümen suyu

wakeful
uyanık, uyuyamayan, uykusuz

waken
uyandırmak, uyanmak

waking
uyanıkken olan, ayakta geçen

wale
kumaştaki kabarık çizgi

Wales
Galler ülkesi

walk
yürümek, yürüyerek gitmek, üzerinde yürümek, yürüyüşe çıkarmak, gezdirmek, gezinmek, dolaşmak, yürüyüş, gezinti, yürüme, yürüyüş, yürüyüş biçimi, yürüyüş yeri

walk away with
yürütmek, araklamak

walk in
içeri girmek

walk of life
sosyal durum, meslek

walk off
çekip gitmek, ayrılmak

walkaway
çok kolay kazanılan yarış, çocuk oyuncağı

walking
yürüme, yürüyüş, canlı, ayaklı

walkout
grev

walkover
kolay yengi, kolay zafer

wall
duvar, sur

wallaby
küçük bir tür kanguru

wallchart
öğretim aracı olarak kullanılan duvar resmi

wallet
cüzdan,pul kesesi

wallflower
sarı şebboy

wallop
sert vuruş

walloping
büyük, kocaman

wallow
yuvarlanmak, debelenmek, zevklenmek, acı çekmek

wallpaper
duvar kâğıdı, duvar kâğıdıyla kaplamak

walnut
ceviz, yangak, ceviz ağacı

walrus
mors

waltz
vals, vals yapmak

wand
sihirbaz değneği

wander
belli bir amacı olmadan dolaşmak-gezmek,azmak,doğru yoldan ayrılmak,sapmak

wanderer
avare, amaçsızca dolaşan kimse

wanderlust
yerinde duramama, gezip dolaşma arzusu

wane
azalmak, eksilmek, zayıflamak, batmak, sönmek, (ay) gittikçe küçülmek, sonuna yaklaşmak, bitmek

wangle
ayarlamak, koparmak, sızdırmak, paçayı kurtarmak

wank
kab, otuzbir çekme, tek atma

wanker
otuzbirci, bir işle ciddi olarak ilgilenmeyen kimse

want
istemek, ihtiyacı olmak, gereksinim, gereksinme, ihtiyaç, lüzum, istek, yokluk, eksiklik, noksan, yoksulluk, fakirlik, sıkıntı, ihtiyaçlar, gereksinimler, eksikler, istekler

wanting
eksik, noksan

wanton
değişken, kaprisli, oyunbaz, kontrolsüz, vahşi, mantıksız, nedensiz

war
savaş, savaşım, çatışma, mücadele, kavga, savaşmak

warble
kuş ötüşü, şakıma, ötmek, şakımak

warbler
çalıbülbülü, ötleğen

ward
semt, bölge, koğuş, vasilik, vesayet, vesayet altındaki kimse, koruma

warden
bekçi, muhafız, cezaevi müdürü, kolej/vb.müdürü

warder
gardiyan, bekçi

wardrobe
giysi dolabı, gardırop, kişisel giysiler

warehouse
depo, ambar, büyük mağaza

wares
mal, eşya

warfare
savaş, savaşım, mücadele

warhead
patlayıcı savaş başlığı

warily
sakınarak, ihtiyatla, dikkatle

warlike
savaşsever, savaşçı, savaşla ilgili, askeri

warm
sıcak, ılık, sıcak tutan, içten, candan, ısıtmak, ısınmak, heyecanlandırmak, sıcak yer, sıcak, ısınma

warmonger
savaş kışkırtıcısı, savaşa teşvik eden kimse

warmth
sıcaklık, içtenlik

warn
uyarmak, ikaz etmek

warning
uyarı, ikaz, ihtar, tembih, ibret

warp
eğrilik, çarpıklık, çözgü, arış, palamar, eğrilmek, yamulmak, eğriltmek, yamultmak, saptırmak

warped
eğilmiş, bükülmüş, çarpık

warrant
yetki, ruhsat, teminat, garanti, mazur göstermek, hak tanımak, garanti etmek

warrant of apprehension
arama emri

warrant of arrest
tutuklama emri

warrant of attachment
haciz kararı

warrant of attorney
dava vekâletnamesi

warrantable
garanti edilebilir, kefalet verilir

warrantee
kendisine garanti belgesi verilen kimse

warrantor
garanti eden kimse

warranty
garanti, garanti belgesi

warranty deed
tapu senedi

warren
tavşan kolonisi, aşırı kalabalık yer, labirent gibi yer

warring
savaşan, mücadele eden

warrior
savaşçı, asker

warship
savaş gemisi

wart
siğil

wartime
savaş zamanı

warts and all
bütün ayrıntıları ile

warty
siğilli

warweary
savaş yorgunu

wary
sakıngan, ihtiyatlı, tedbirli, uyanık, tetikte, açıkgöz

was
-dı, -di

was born
doğmak

wash
yıkamak, elini yüzünü yıkamak, temizlenmek, yıpranmadan yıkanabilir olmak, yıkama, yıkanma, yıkanacak çamaşırlar, çamaşırhane, çamaşır yıkama yeri

wash bottle
yıkama şişesi

wash box
yıkama teknesi

wash down
bol suyla yıkamak, su ile yutmak

wash house
çamaşırhane

wash off
yıkayarak çıkarmak

wash one's hands of
el çekmek

wash out
yıkayarak çıkarmak, temizlemek, bitirmek

wash the dishes
bulaşık yıkamak

wash up
bulaşık yıkamak, elini yüzünü yıkamak

wash-leather
güderi

washability
yıkanabilirlik

washable
yıkanır, yıkanabilir

washbasin
lavabo

washboard
çamaşır tahtası

washbowl
lavabo

washday
çamaşır günü

washed-out
yorgunluktan ölmüş, bitkin, solgun, halsiz

washed-up
mahvolmuş, bitmiş, tükenmiş

washer
yıkayıcı, çamaşır makinesi, delikli pul, rondela

washer woman
çamaşırcı kadın

washery
lavuar, yunak

washeteria
çamaşırhane

washhand
el yıkama ile ilgili

washhand basin
lavabo

washhouse
çamaşırhane

washiness
sululuk, solgunluk

washing
yıkama, yıkanma, çamaşır

washout
fiyasko

washroom
tuvalet

washstand
lavabo

washwater
yıkama suyu

wasp
eşekarısı

wastage
israf, sarfiyat, zarar

waste
israf, savurganlık, artık, artık madde, kullanılmayan, boş, çorak, kıraç, işe yaramaz, israf etmek, çarçur etmek, güçten düşmek, zayıflamak, güçten düşürmek, zayıflatmak

wastebasket
çöp sepeti

wasteful
savurgan, müsrif

watch
seyretmek, izlemek, beklemek, kollamak, ile ilgilenmek, bakmak, dikkat etmek

watchband
saat kayışı

watchdog
bekçi köpeği

watchful
tetikte, uyanık, dikkatli, sakıngan

watchmaker
saatçi

watchman
bekçi,gözetçi,karakolcu

watchword
parola, slogan

water
su, sulamak, ağız sulanmak, göz sulanmak

waterborne
gemiyle taşınan, su yoluyla taşınan

watercolour
suluboya, suluboya resim

watercourse
su yolu, dere

watercress
su teresi

waterfall
çağlayan, şelale

waterfowl
su kuşu

waterfront
kentin su kıyısında olan kısmı, rıhtım

waterline
gemilerde su düzeyi

waterlogged
suyla dolu, taşmış

watermark
filigran

watermelon
karpuz

watermill
su değirmeni

waterpower
su gücü

waterproof
sugeçirmez, sugeçirmez yağmurluk, sugeçirmez hale getirmek

waters
sular, deniz, su kitlesi

watershed
iki nehri ayıran arazi, dönüm çekidi

waterside
deniz kıyısı, ırmak kıyısı, göl kıyısı

waterspout
hortum

watertight
sugeçirmez, sızdırmaz, kusursuz, eksiksiz, hatasız

waterway
seyre elverişli su yolu

waterwheel
su çarkı

waterworks
su dağıtım tesisatı, gözyaşı

watery
sulu, cıvık, çok sulu, (renk) soluk

watt
vat

waul
miyavlamak, ağlamak, inlemek, kışkırmak

wave
sallamak,sallanmak,el sallamak,el etmek,dalga,tolkun,ünalgı tolkunu,saç dalgası,kıvrım

waveform
dalga biçimi

wavelength
dalga boyu, dalga uzunluğu

waver
tereddüt etmek, duraksamak, bocalamak, zayıflamak, sürekliliğini yitirmek, boyun eğmek

wavy
dalgalı saç

wax
balmumu, kulak kiri, balmumu sürmek, mumlamak

way
yol,tarz,sayak,yöntem,yön,taraf,mesafe,uzakta,uzak mesafede

waylay
yolunu kesmek, durdurmak

ways
alışkanlıklar, huylar, adetler, mesafe, yol

wayside
yol kenarı

wayward
sağı solu belli olmaz, kararsız, değişken

weak
güçsüz, zayıf, yetersiz, sulu, açık

weaken
zayıflamak, güçsüzleşmek, zayıflatmak, güzsüzleştirmek

weakly
arık

weal
mutluluk, refah, hayır, kamçı izi, bere

wealth
varlık, servet, para, bolluk, çokluk

wealthy
zengin,varlıklı,bay

wean
sütten kesmek, vazgeçirmek

weapon
silah

weaponry
silah, yarak

wear
giymek, takmak, takınmak, giyme, giyinme, kullanma, kullanılma, giyim eşyası, giyim, elbise, aşınma, yıpranma, eskime, dayanıklılık, dayanma

wearing
yorucu, bezdirici

wearisome
sıkıcı, yorucu, bezdirici

weary
yorgun, bitkin, usanmış, bezmiş, yorucu, yorgunluk gösteren, bıkmak, yorulmak, usanmak

weasel
gelincik

weather
hava

weathercock
rüzgâr gülü

weatherman
Sınalgı veya ünalgıda tenek raporunu okuyan kimse

weatherproof
rüzgâr geçirmez

weave
dokumak, örmek, kıvırmak, bükmek, sarmak, dolamak, ileri sürmek, sunmak, önermek, bildirmek, anlatmak, dokuma, örme, zikzak yapmak, zikzak yaparak ilerlemek

weaver
dokumacı

web
örümcek ağı,ağ,tor,dokuma

webbed
perde ayaklı

wed
evlenmek

wedding
nikâh, düğün

wedge
kıskı, kama, takoz, kama ile sıkıştırmak, araya sıkışmak, araya sıkıştırılmak

wedlock
evlilik

Wednesday
çarşamba

wee
çiş, çiş yapmak

weed
yabani ot,zararlı ot,alak otu,alak,çok zayıf kimse,iskelet,sümük torbası,esrar,marihuana

weed out
alak vurmak

weedery
alak

weedy
alak otu basmış

week
hafta,yedil

weekday
hafta içi, iş günü

weekend
hafta sonu

weekly
haftalık, haftada bir, haftalık gazete ya da dergi

weep
ağlamak, göz yaşı dökmek

weevil
buğdaybiti, ekinbiti

weft
atkı, argaç

weigh
tartmak, çekmek, gelmek, ağırlığında olmak

weighbridge
baskül

weight
ağırlık, tartı, halter, önem, değer, sıkıntı, yük, tartmak, ölçmek, üzerine ağırlık koymak, ağırlaştırmak

weighted
avantaj sağlayan

weighting
ek vergin

weightless
ağırlıksız

weighty
önemli, ciddi

weir
su bendi

weird
esrarlı, tuhaf, garip, acayip, tuhaf

welcome
Hoş geldiniz, karşılama, istenilen, sevindirici, serbest, içtenlikle karşılamak, kabul etmek, hoş karşılamak

weld
kaynak yaparak birleştirmek, kaynakla birleşmek, kaynak

welder
kaynakçı

welfare
refah, gönenç, rahat

well
su kuyusu, petrol kuyusu, kuyu, memba, pınar, kaynak, merdiven boşluğu, asansör boşluğu, sağlığı yerinde, iyi, yakşı, uygun, yerinde, şanslı, fışkırıp akmak

wellbeing
refah, gönenç, vücut sağlığı, mutluluk, huzur

wellborn
soylu bir kodaktan gelen

wellington
dize kadar uzanan sugeçirmez lastik çizme

welt
kırbaç izi, sopa izi, vardela, kösele şerit

welter
karmaşa, karışıklık

wench
genç kadın, kız, fahişe, fahişelerle düşüp kalkmak

werewolf
kurtadam

west
batı,garp,batıya doğru,garba doğru

westbound
batıya doğru yol alan, batıya giden

westerly
batıya giden, (rüzgâr) batıdan esen

western
batı,garp,kovboy filmi,kovboy romanı

westward
batıya doğru,garp istikameti

westwards
batıya doğru,garp istikameti

wet
ıslak, yaş, kurumamış boya, yağmur, yağmurlu, yağmurlu hava, ıslaklık, işemek, ıslatmak

whack
küt diye vurma, küt diye vurmak, vuruş sesi, pay, hisse

whacked
yorgunluktan ölmüş, çok yorgun

whacking
çok, dayak

whale
balina

whaler
balina avcısı, balina avında kullanılan gemi

whaling
balina avcılığı

wharf
iskele, rıhtım

what
ne

what kind
ne tür,ne tip,handay

whatever
her türlü, her çeşit, ne tür olursa, her, herhangi bir, hiç

whatsoever
her ne ise

wheat
buğday

wheedle
tatlı dille ikna etmek, tatlılıkla koparmak

wheel
tekerlek, direksiyon

wheelbarrow
el arabası

wheelbase
dingil açıklığı, iki dingil arasındaki mesafe

wheelchair
tekerlekli sandalye

wheeze
harıltı, hırıltıyla solumak

whelk
bir tür deniz salyangozu,kabartı,sızanak,sivilce

whelp
enik,küçük,it balası

when
ne zaman, haçan

when all is said and done
umumiyetle,bitevlikte,tam nazara almak,dikkat vermek,evvel-ahir

when the dust settles
her şey yoluna düşende,ihtiraslar soğuyanda

whence
nereden,haradan,hangi yerden,nere

whenever
her ne zaman, ne zaman

where
nereye,haraya,nerede,harada,nereden,haradan

whereabouts
nereye, nerelere, nerede, nerelerde

whereas
iken

whereby
ki onun sayesinde, ki bu şekilde

wherein
ki içinde, hangi yönden, ne bakımdan, ne şekilde, nasıl, nerde

whereof
ki onun hakkında, ki onun

whereon
ki onun üzerinde

wheresoever
her nereye, her nerede

whereupon
bunun üzerine, bundan dolayı

wherever
her nereye, her nerede, nereye, nerede

wherewithal
gerekli para

whet
bilemek

whether
-ip -mediği, -ip -meyeceği

whetstone
bileğitaşı

whey
kesilmiş sütün suyu

which
hangi, hangisi, hangisini, ki bu, ki o, ve bu

whichever
herhangi, hangi, herhangi biri

whiff
esinti, koku

while
süre, zaman

whim
kapris

whimper
inildemek, inlemek, sızlanmak, ağlamaklı bir şekilde konuşmak, inilti

whimsical
kaprisli, garip fikirleri olan, garip istekleri olan

whine
haykırmak, ciyak ciyak ötmek, bağırmak, sızlanmak, zırıldamak, dırdır etmek, zırlamak, ciyaklama, çığlık, zırıltı

whinny
kişneme, kişnemek

whip
kırbaç, kamçı, kırbaçlamak, kamçılamak, parlamentoda parti denetçisi

whipping
kırbaçla cezalandırma, kırbaçlama

whirl
fırıl fırıl döndürmek, fırıl fırıl dönmek, hızla geçmek, curcuna, keşmekeş, kafa karışıklığı

whirlpool
girdap, burgaç, çevrinti

whirlwind
hortum, kasırga

whirr
kanat sesi, pervane sesi, pır pır etmek

whisk
toz fırçası, yumurta çırpma aleti, silkinme, silkmek, sallamak, apar topar götürmek, çırpmak

whisker
kedi bıyığı, favori

whiskey
İrlanda ya da Amerikan yapımı viski

whisky
viski

whisper
fısıltı, dedikodu, fısıldaşmak, fısıltı ile konuşmak, fısıldamak

whist
dört kişiyle eşli oynanan bir iskambil oyunu

whistle
ıslık,fışkırık,düdük,ıslık çalmak,düdük çalmak,ıslıkla çalmak

white
beyaz, soluk benizli, solgun, beyaz ırktan olan, sütlü kavhe, yumurta akı, göz akı, gözün beyaz kısmı

white-winged Diuca finch
buzulkuşu

Whitehall
İngiliz hükümet politikası

whiten
beyazlaşmak, beyazlaştırmak

whitewash
badana, paravana, maske, badanalamak, örtbas etmeye çalışmak

whitewater
(Aİ) coğ.ivinti yeri

whither
nereye, ki oraya

whiting
mezitbalığı, merlanos, arıtılmış tebeşir tozu

Whitsun
Paskalya yortusundan sonraki yedinci Pazar günü

whittle
yontmak, azaltmak

whiz
vızıltı, vın diye gitmek, vınlamak, vızıldamak

whizz
santrifüjlemek, suyunu almak

who
kim, kime

whoa
çüş

whoever
her, herkes, her kim ise, kim olursa olsun

whole
tam,bütün,hamısı,tek parça,bitev

wholemeal
kepekli

wholesale
toptancılık, toptan satış, toptan, toplu

wholesaler
toptancı

wholesome
sağlığa yararlı,yakşı,sağlıklı

wholly
tamamen, tümüyle

whom
kimi, kime

whoop
neşeyle bağırma, bağırmak, bağrışmak, kışkırmak

whopper
kocaman bir şey, kuyruklu yalan

whore
fahişe, orospu

whorl
helezonlu şekil, sarmal şekil

whose
kimin, ki onun

why
niçin, neden, niye

wick
fitil

wicked
kötü,yaman,nefret dolu,yaramaz,şuluk,muzip,ayıplanacak

wicker
ince dal, saz

wickerwork
ince dal veya sazdan yapılmış eşya

wicket
kale

wide
geniş, geniş bir alanı kaplayan, iyice, tamamen

widely
her tarafa, sağa sola, geniş bir alanda, geniş çapta, birçok kişi tarafından, oldukça, büyük

widen
genişlemek, genişletmek

widespread
yalpı,yaygın,geniş alana yayılmış

widow
dul kadın

widowed
dul

widower
dul erkek

width
genişlik, en, belli bir boyda kumaş parçası

wield
sahip olmak ve kullanmak

Wien
Beç

wife
karı, hanım, eş

wifely
iyi bir karı özelliklerine sahip, karıya yakışır

wig
peruka

wiggle
kıpır kıpır oynatmak, kıpırdatmak, kıpırdaşmak

wigwam
kızılderili çadırı

wild
vahşi, yabani, hiddetli, kızgın

wildcat
yasadışı ve beklenmedik, düzensiz, yaban kedisi, hırçın kimse

wilderness
ekilmemiş boş arazi, çöl, kır, yığın

wildfowl
av kuşları

wildlife
yabani hayvanlar ve bitkiler, vahşi tabiat

wildly
çılgınca, çılgın gibi, çok

wiles
oyun, hile, düzenbazlık

wilful
kafasının dikine giden, inatçı, kasıtlı

will
-ecek, -acak, -er, -ar, irade, istem, istek, niyet, arzu

willing
gönüllü, razı, hazır, istekli

willow
söğüt

willowy
fidan gibi, ince, narin

willpower
irade, irade gücü

wilt
çiçek solmak, soldurmak

wily
kurnaz, cingöz

wimble
matkap, burgu, delgi

win
kazanmak, galibiyet, yengi

wince
irkilmek

winch
vinç

winchback
bkz.winchbeck

winchbeck
(boya) çıkrıklı tekne, haspel teknesi

wind
rüzgâr,külek,yel,nefes,soluk,midede gaz,boş laf,hava cıva,soluğunu kesmek,sarmak,dolamak

windbreak
rüzgâr siperi, rüzgâr perdesi

winder
saat anahtarı, zemberek, sarmaşık

windfall
rüzgârla düşen meyve, beklenmedik para, beklenmedik şans, son bulmak, telaşlandırmak, ateşlendirmek, azdırmak, heyecanlandırmak

winding
sargı,sarım,dönge,dönemeç,dolambaç,dolambaçlı

windjammer
yelkenli gemi

windlass
bocurgat, ırgat

windless
rüzgârsız, durgun

windmill
yeldeğirmeni

window
pencere, cam, vitrin

window glass
pencere şişesi,pencere camı

windowpane
pencere camı

windowsill
pencere eşiği

windpipe
soluk borusu

windscreen
(İİ) (otomobil) ön cam

windshield
(Aİ) (otomobil) ön cam

windsock
rüzgâr hortumu

windstorm
kasırga

windswept
rüzgâra açık, dağınık

windy
rüzgârlı, boş konuşan, çalçene

wine
şarap

wing
kanat, binanın yan çıkıntısı, ek bina, kanatlandırmak, uçurmak, kanatlanmak, uçmak, kanadından vurmak, kolundan yaralamak

winged
kanatlı

wingspan
kanat açıklığı, açık iki kanat arası mesafe

wingspread
kanat açıklığı, kanat aralığı

wink
göz kırpma, göz kırpmak, parıldayıp sönmek, parıldamak, çok kısa süre

winkle
yenilebilir bir tür deniz salyangozu, zorla çıkarmak, zorla almak, elde etmek, sökmek

winner
kazanan, galip

winning
çekici

winnings
kumarda kazanılan para

winnow
harman savurmak, tahıl savurmak, harman savurma, yaba, atkı

winsome
güzel, hoş, çekici

winter
kış, kışlamak, kışı geçirmek

wintertime
kış, kış mevsimi

wintry
soğuk, kış gibi, kış

wipe
silme, temizleme, silmek, silip çıkarmak, yok etmek, ortadan kaldırmak

wiper
silecek

wire
tel, telgraf, çıngı teli bağlamak, telgraf göndermek

wireless
ünalgı, telsiz, kablosuz

wiring
çıngı tertibatı

wiry
adaleli ve ince

wisdom
akıllılık, akıl, bilgelik

wise
akıllı, akıllıca, mantıklı

wisecrack
ukalalık, ukalaca laf, ukalaca laflar etmek

wish
dilek, istek, arzu, istemek, dilemek

wishbone
lades sümüğü

wisp
tutam, demet

wisteria
morsalkım

wistful
özlemli, hüzünlü

wit
akıl, zekâ, anlayış, zekâ kıvraklığı, nükte, nükteci kimse

witch
büyücü, cadı, büyüleyici kadın, çekici kadın

witchcraft
büyücülük, büyü

witchdoctor
kabile büyücüsü, büyücü

with
ile, nedeniyle, sayesinde

withdraw
geri çekmek, geri çekilmek, çekmek, geri almak

withdrawal
geri çekme, geri alma, geri çekilme

withdrawn
içine kapanık,karadinmez

wither
solmak, kurumak, soldurmak, kurutmak, sönmek, yok olmak, utandırmak, susturmak

withering
solan, utandıran, susturan, dondurucu

withhold
saklamak, vermemek

within
içinde, içeride, içeriye

without
onsuz, o olmadan

withstand
karşı koymak,karşı durmak,direnmek,mukavemet etmek,dayanmak,göğüs germek

witness
tanık, şahit, tanıklık, kanıt, delil, tanık olmak, tanıklık etmek, göstermek, kanıtlamak

witticism
nükteli söz, espri

witty
zekice, nükteli

wizard
sihirbaz, büyücü, deha, usta, müthiş, süper

wizened
buruşuk, buruşmuş

woad
çivitotu, çivitotundan elde edilen mavi boya

wobble
sallanma, titreme, sallanmak, dingildemek, sallamak, dingildetmek, tereddüt etmek, bocalamak, titremek

wobbly
sallantılı, titrek

woe
üzüntü, dert, keder, üzüntü kaynağı

woebegone
kederli, hüzünlü

woeful
kederli, hüzünlü, üzücü

wolf
kurt, börü, zampara, kurt gibi yemek, abur cubur yemek

wolfram
tungsten, volfram

woman
kadın, kadınlar, bayan

womanhood
kadınlık

womanish
kadınsı, kadın gibi

womanize
kadın peşinde dolaşmak

womanizer
zampara,kadın düşkünü,avratbaz

womankind
kadınlar

womanly
kadınsı, kadına yakışır bir şekilde

womb
rahim, dölyatağı

wombat
Avustralya'da yaşayan ayıya benzer keseli bir hayvan

womenfolk
kadın milleti

wonder
kızıksınmak,bilmeyi hahlamak,bilmek istemek,teşvişlenmek,taaccüplenmek,hayretlenmek,meraklanmak,hayran olmak,taaccüpleniş,hayretleniş,taaccüp,hayret,acayibât,icaz,mucize,keramet

wonderful
harika, şaşılacak derecede iyi

wonky
oynak, çürük, sakat, güvenilmez, bitkin, halsiz

wont
alışkanlık

woo
kur yapmak, desteğini kazanmaya çalışmak, elde etmeye çalışmak

wood
odun, ağaç, tahta, ahşap, küçük orman, koru

woodcutter
oduncu, ağaç kesen adam

wooded
ağaçlık, ağaçlı, ağaçlarla kaplı, ormanlık

wooden
tahta, ahşap, odun gibi, katı

woodland
ormanlık ülke, ormanlık bölge, ormanlık arazi

woodpecker
ağaçkakan

woods
meşe,orman

woodwind
tahtadan yapılmış üflemeli çalgılar

woodwork
marangozluk, dülgerlik, tahta işi, bir binanın ahşap kısımları

woodworm
ağaç kurdu, tahtakurdu, ağaç kurdunun verdiği zarar

woody
ağaçlık, ormanlık, odun gibi, odunsu

woof
havlama sesi

wool
yün, yapağı

woolgathering
dalgın, aklı bir karış havada, dalgınlık, aklı başka yerde olma

woollen
yünlü, yün

woollens
yünlü giysiler, yünlüler

woolly
yünlü, yün gibi, yünlü giysi

woozy
sersem, şaşkın, başı dönen

word
kelime, sözcük, söz, mesaj, haber, bilgi, kısa konuşma, kısa görüşme, emir, sözcüklerle ifade etmek, anlatmak

wording
ifade etmekte seçilen sözcükler, anlatım biçimi

wordy
sözü fazla uzatan, gereğinden fazla sözcük kullanan

work
iş, çalışma, eser, yapıt, çalışmak, çalıştırmak

workable
çalışır, işe yarar, uygulanabilir, elle şekillendirilebilir

workaday
sıradan, tekdüze, sıkıcı

workbench
tezgâh

workbook
alıştırma kitabı

workday
iş günü

worker
işçi,amele,faale

working
çalışma, çalışma jüyesi, işleyiş, çalışan, çalışmayla ilgili, iş

workman
işçi

workmanlike
iyi bir işçiye yakışır

workmanship
işçilik, ustalık

workout
idman, antrenman

workpiece
iş, işlenecek parça

workroom
çalışma odası

works
fabrika, mekanizma

workshop
atelye, işyeri

workspace
çalışma alanı

workstation
iş istasyonu

worktop
mutfakta yemek hazırlamak için düz yer

world
dünya, cihan, alem

worldly
dünyevi, maddi

worldwide
dünya çapında

worm
kurt, solucan, korkak, ödlek, ilerletmek, solucanlardan arıtmak, solucanları ayıklamak

worn
aşınmış, yıpranmış

worried
endişeli, kaygılı, üzgün

worry
kaygı,üzüntü,sıkıntı,narahatlık,sıkıntı kaynağı,üzülmek,kaygılanmak,merak etmek,üzmek,kaygılandırmak,rahatsız etmek,musallat olmak

worse
daha çok, daha kötü, daha kötü şey, daha hasta

worsen
daha da kötüleşmek, daha da kötüleştirmek

worship
ibadet, tapınma, hayranlık, tapma, tapmak, ibadet etmek

worst
en kötü, en kötü şey

worsted
yünlü kumaş, yün

worth
değer

worthless
değersiz, adi, karaktersiz, kötü

worthwhile
harcanan emeğe değer, yapmaya değer

worthy
layık, değer, hak eden, saygıdeğer

would
-cekti, -caktı, -ecek, -acak

would to God
keşke

would you
yapar mısınız, eder misiniz

Would you help me?
Bana yardım eder misiniz?

Would you mind
sizce bir sakıncası var mı

would-be
sözde, sözümona, taslağı

wound
yara, yaralamak

wounded
yaralı

woven
dokuma

woven felt
keçe kumaş

wow
vay, vay canına

wrack
kıyıya vuran deniz yosunu

wraith
hayalet

wrangle
gürültülü tartışma,ağız dalaşı,atışmak,ağız dalaşı yapmak,hüccet etmek

wrangler
kavgacı, sığırtmaç, kovboy

wrap
şal, örtü, sarmak, sarmalamak, katlamak, koymak, yaymak, sermek, dolamak

wrap up
kalın giyinmek, bürünmek, gizlemek, sarmalamak

wraparound
saran, kaplayan, kapsayan, kuşatan

wrapper
postayla gönderilen gazete-kitap-dergi

wrapping
ambalaj, sargı

wrapping paper
ambalaj kâğıdı

wrasse
lapina, ördek balığı

wrath
gazap

wrathful
gazaba gelmiş, öfkeli

wreak
öfke salmak, hırs salmak

wreath
çelenk, çiçekten yapılmış taç, duman halkası

wreathe
sarmak, kaplamak

wreathed column
burmalı sütun

wreck
gemi enkazı, enkaz, mahvolmuş şey, mahvolmuş kimse, mahvolma, yok olma, suya düşme, hurda, harabe, virane, mahvolmasına neden olmak, enkaz haline getirmek, mahvetmek, yok etmek, suya düşürmek

wreckage
enkaz, yıkıntı, kalıntı

wrecker
enkaz temizleyici, enkaz çıkarıcı

wren
çalıkuşu, çitkuşu

wrench
çekme, bükme, asılma, burkma, İngiliz anahtarı, kurbağacık, ayarlı pense

wrest
çekip almak, zorla elde etmek

wrestle
güreşmek, güreş yapmak, boğuşmak

wrestler
güreşçi

wrestling
güreş

wretch
zavallı kimse, gariban, aşağılık kimse

wretched
perişan, zavallı, berbat, rezil, kötü

wretchedness
sefalet, bezginlik

wriggle
solucan gibi kıvrılmak, kıpır kıpır etmek, kıpır kıpır oynatmak, rahatsız etmek, keyfini kaçırmak

wring
burmak, bükmek, sıkmak, sıkıp suyunu çıkarmak

wringer
çamaşır mengenesi, sıkmaç

wrinkle
kırışıklık, ipucu, kırıştırmak, kırışmak

wrist
kol bileği, bilek

wristband
bileklik,kolbak

wristwatch
kol saati

writ
ferman, ilam, buyruk

write
yazmak

writer
yazar

writhe
kıvranmak

writing
yazı, yazarlık, el yazısı

wrong
yanlış, uygunsuz, ters, haksız, kötü, ahlakdışı, bozuk, haksızlık etmek, günahını almak

wrongdoer
kötülük eden kimse, günahkâr

wrongdoing
kötülük, suç, günah

wrongful
haksız, yasaya aykırı

wry
eğri, çarpık, hoşnutsuzluk belirten


Submit a name