wabblesallanmak, sendelemek, sallanma, sendeleme
wackydeli, kaçık, mantıksız, saçma, manyak
wadtutam, tomar, tıkaç, tapa, tampon, deste, tomar yapmak, tıkamak
waddleördek gibi salına salına yürümek, badi badi yürümek, badi badi yürüyüş
wadesu veya çamur içinde güçlükle ilerlemek, geçmek
wade intogirişmek, saldırmak, hücum etmek
wade throughgüç bela bitirmek
waderyağmurkuşu, çamur içinde yürüyen kimse
wading birdbalıkla beslenen uzun bacaklı bir kuş
waferince bisküvi, mayasız ekmek
waffçelme,çırpma,yüngül hareket,hafif yel,esme
wafflebir tür gözleme, zırvalama, zırvalamak, saçma sapan konuşmak, gevelemek
wafthafif koku/esinti, sürüklemek, sürüklenmek
wagsallama, sallanış, şakacı kimse, gırgır kimse, sallamak, sallanmak
wag one's tongueboşboğazlık etmek
wagesavaş açmak, mücadele başlatmak, vergin, maaş
wage agreementvergin anlaşması
wage claimvergin artış talebi
wage disputevergin anlaşmazlığı
wage freezevergin ve maaşların dondurulması
wage incentiveparasal teşvik
wage levelvergin seviyesi
wage packetvergin paketi, vergin zarfı
wage scalebarem, vergin cetveli
wage settlementvergin uzlaşması
wage war againstsavaş açmak
wagerbahis, bahse girmek, bahis tutuşmak, para yatırmak, para koymak
wages per hoursögen vergini
waggishşakacı, muzip, gülünç, güldürücü, komik
wagglesallamak, sağa sola oynatmak, sallanmak, sallanma, sallanış
waggondört tekerlekli yük arabası, at arabası, kağnı, yük vagonu
waggonerarabacı, Arabacı (takımyıldızı)
wagonyük vagonu, dört tekerlekli atlı yük arabası, üzerinde yiyecek taşınan küçük el arabası
wagon vaultyuvarlak tonoz
wagon-litvagonli, yataklı vagon
waifevsiz barksız, kimsesiz, bakımsız çocuk, gariban çocuk
wailağlamak, feryat etmek, sızlanmak, yakınmak, dövünmek, yırtınmak, (rüzgâr) uğuldamak, ağlama, feryat
wainscotlambri, tahta kaplama, lambri kaplamak
waistlinebel ölçüsü, bel büyüklüğü
waitbeklemek, bekleme, bekleyiş
wait at tableservis yapmak
wait for dead men's shoesmirasa konmak
wait onhizmet etmek, servis yapmak, ziyaretine gitmek
wait on sb hand and footcanla başla hizmet etmek
wait to see which way the cat will jumpyaş tahtaya basmamak
wait up for sbbirini beklemek için yatmamak
waiting roombekleme salonu
waivevazgeçmek, feragat etmek
waiver of premiumprim hakkından vazgeçme
wakeuyanmak, uyandırmak, canlandırmak, harekete geçirmek, geminin suda bıraktığı iz, dümen suyu
wakefuluyanık, uyuyamayan, uykusuz
wakinguyanıkken olan, ayakta geçen
walekumaştaki kabarık çizgi
walkyürümek, yürüyerek gitmek, üzerinde yürümek, yürüyüşe çıkarmak, gezdirmek, gezinmek, dolaşmak, yürüyüş, gezinti, yürüme, yürüyüş, yürüyüş biçimi, yürüyüş yeri
walk away withyürütmek, araklamak
walk of lifesosyal durum, meslek
walk offçekip gitmek, ayrılmak
walkawayçok kolay kazanılan yarış, çocuk oyuncağı
walkingyürüme, yürüyüş, canlı, ayaklı
walkoverkolay yengi, kolay zafer
wallabyküçük bir tür kanguru
wallchartöğretim aracı olarak kullanılan duvar resmi
wallowyuvarlanmak, debelenmek, zevklenmek, acı çekmek
wallpaperduvar kâğıdı, duvar kâğıdıyla kaplamak
walnutceviz, yangak, ceviz ağacı
wanderbelli bir amacı olmadan dolaşmak-gezmek,azmak,doğru yoldan ayrılmak,sapmak
wandereravare, amaçsızca dolaşan kimse
wanderlustyerinde duramama, gezip dolaşma arzusu
waneazalmak, eksilmek, zayıflamak, batmak, sönmek, (ay) gittikçe küçülmek, sonuna yaklaşmak, bitmek
wangleayarlamak, koparmak, sızdırmak, paçayı kurtarmak
wankkab, otuzbir çekme, tek atma
wankerotuzbirci, bir işle ciddi olarak ilgilenmeyen kimse
wantistemek, ihtiyacı olmak, gereksinim, gereksinme, ihtiyaç, lüzum, istek, yokluk, eksiklik, noksan, yoksulluk, fakirlik, sıkıntı, ihtiyaçlar, gereksinimler, eksikler, istekler
wantondeğişken, kaprisli, oyunbaz, kontrolsüz, vahşi, mantıksız, nedensiz
warsavaş, savaşım, çatışma, mücadele, kavga, savaşmak
warblekuş ötüşü, şakıma, ötmek, şakımak
warblerçalıbülbülü, ötleğen
wardsemt, bölge, koğuş, vasilik, vesayet, vesayet altındaki kimse, koruma
wardenbekçi, muhafız, cezaevi müdürü, kolej/vb.müdürü
wardrobegiysi dolabı, gardırop, kişisel giysiler
warehousedepo, ambar, büyük mağaza
warfaresavaş, savaşım, mücadele
warheadpatlayıcı savaş başlığı
warilysakınarak, ihtiyatla, dikkatle
warlikesavaşsever, savaşçı, savaşla ilgili, askeri
warmsıcak, ılık, sıcak tutan, içten, candan, ısıtmak, ısınmak, heyecanlandırmak, sıcak yer, sıcak, ısınma
warmongersavaş kışkırtıcısı, savaşa teşvik eden kimse
warninguyarı, ikaz, ihtar, tembih, ibret
warpeğrilik, çarpıklık, çözgü, arış, palamar, eğrilmek, yamulmak, eğriltmek, yamultmak, saptırmak
warpedeğilmiş, bükülmüş, çarpık
warrantyetki, ruhsat, teminat, garanti, mazur göstermek, hak tanımak, garanti etmek
warrant of apprehensionarama emri
warrant of arresttutuklama emri
warrant of attachmenthaciz kararı
warrant of attorneydava vekâletnamesi
warrantablegaranti edilebilir, kefalet verilir
warranteekendisine garanti belgesi verilen kimse
warrantorgaranti eden kimse
warrantygaranti, garanti belgesi
warrentavşan kolonisi, aşırı kalabalık yer, labirent gibi yer
warringsavaşan, mücadele eden
warts and allbütün ayrıntıları ile
warysakıngan, ihtiyatlı, tedbirli, uyanık, tetikte, açıkgöz
washyıkamak, elini yüzünü yıkamak, temizlenmek, yıpranmadan yıkanabilir olmak, yıkama, yıkanma, yıkanacak çamaşırlar, çamaşırhane, çamaşır yıkama yeri
wash downbol suyla yıkamak, su ile yutmak
wash offyıkayarak çıkarmak
wash one's hands ofel çekmek
wash outyıkayarak çıkarmak, temizlemek, bitirmek
wash the dishesbulaşık yıkamak
wash upbulaşık yıkamak, elini yüzünü yıkamak
washabilityyıkanabilirlik
washableyıkanır, yıkanabilir
washed-outyorgunluktan ölmüş, bitkin, solgun, halsiz
washed-upmahvolmuş, bitmiş, tükenmiş
washeryıkayıcı, çamaşır makinesi, delikli pul, rondela
washer womançamaşırcı kadın
washhandel yıkama ile ilgili
washinesssululuk, solgunluk
washingyıkama, yıkanma, çamaşır
wastageisraf, sarfiyat, zarar
wasteisraf, savurganlık, artık, artık madde, kullanılmayan, boş, çorak, kıraç, işe yaramaz, israf etmek, çarçur etmek, güçten düşmek, zayıflamak, güçten düşürmek, zayıflatmak
watchseyretmek, izlemek, beklemek, kollamak, ile ilgilenmek, bakmak, dikkat etmek
watchfultetikte, uyanık, dikkatli, sakıngan
watchmanbekçi,gözetçi,karakolcu
watersu, sulamak, ağız sulanmak, göz sulanmak
waterbornegemiyle taşınan, su yoluyla taşınan
watercoloursuluboya, suluboya resim
waterfallçağlayan, şelale
waterfrontkentin su kıyısında olan kısmı, rıhtım
waterlinegemilerde su düzeyi
waterloggedsuyla dolu, taşmış
waterproofsugeçirmez, sugeçirmez yağmurluk, sugeçirmez hale getirmek
waterssular, deniz, su kitlesi
watershediki nehri ayıran arazi, dönüm çekidi
watersidedeniz kıyısı, ırmak kıyısı, göl kıyısı
watertightsugeçirmez, sızdırmaz, kusursuz, eksiksiz, hatasız
waterwayseyre elverişli su yolu
waterworkssu dağıtım tesisatı, gözyaşı
waterysulu, cıvık, çok sulu, (renk) soluk
waulmiyavlamak, ağlamak, inlemek, kışkırmak
wavesallamak,sallanmak,el sallamak,el etmek,dalga,tolkun,ünalgı tolkunu,saç dalgası,kıvrım
wavelengthdalga boyu, dalga uzunluğu
wavertereddüt etmek, duraksamak, bocalamak, zayıflamak, sürekliliğini yitirmek, boyun eğmek
waxbalmumu, kulak kiri, balmumu sürmek, mumlamak
wayyol,tarz,sayak,yöntem,yön,taraf,mesafe,uzakta,uzak mesafede
waylayyolunu kesmek, durdurmak
waysalışkanlıklar, huylar, adetler, mesafe, yol
waywardsağı solu belli olmaz, kararsız, değişken
weakgüçsüz, zayıf, yetersiz, sulu, açık
weakenzayıflamak, güçsüzleşmek, zayıflatmak, güzsüzleştirmek
wealmutluluk, refah, hayır, kamçı izi, bere
wealthvarlık, servet, para, bolluk, çokluk
wealthyzengin,varlıklı,bay
weansütten kesmek, vazgeçirmek
weargiymek, takmak, takınmak, giyme, giyinme, kullanma, kullanılma, giyim eşyası, giyim, elbise, aşınma, yıpranma, eskime, dayanıklılık, dayanma
wearisomesıkıcı, yorucu, bezdirici
wearyyorgun, bitkin, usanmış, bezmiş, yorucu, yorgunluk gösteren, bıkmak, yorulmak, usanmak
weathermanSınalgı veya ünalgıda tenek raporunu okuyan kimse
weatherproofrüzgâr geçirmez
weavedokumak, örmek, kıvırmak, bükmek, sarmak, dolamak, ileri sürmek, sunmak, önermek, bildirmek, anlatmak, dokuma, örme, zikzak yapmak, zikzak yaparak ilerlemek
webörümcek ağı,ağ,tor,dokuma
wedgekıskı, kama, takoz, kama ile sıkıştırmak, araya sıkışmak, araya sıkıştırılmak
weedyabani ot,zararlı ot,alak otu,alak,çok zayıf kimse,iskelet,sümük torbası,esrar,marihuana
weekdayhafta içi, iş günü
weeklyhaftalık, haftada bir, haftalık gazete ya da dergi
weepağlamak, göz yaşı dökmek
weevilbuğdaybiti, ekinbiti
weightartmak, çekmek, gelmek, ağırlığında olmak
weightağırlık, tartı, halter, önem, değer, sıkıntı, yük, tartmak, ölçmek, üzerine ağırlık koymak, ağırlaştırmak
weirdesrarlı, tuhaf, garip, acayip, tuhaf
welcomeHoş geldiniz, karşılama, istenilen, sevindirici, serbest, içtenlikle karşılamak, kabul etmek, hoş karşılamak
weldkaynak yaparak birleştirmek, kaynakla birleşmek, kaynak
welfarerefah, gönenç, rahat
wellsu kuyusu, petrol kuyusu, kuyu, memba, pınar, kaynak, merdiven boşluğu, asansör boşluğu, sağlığı yerinde, iyi, yakşı, uygun, yerinde, şanslı, fışkırıp akmak
wellbeingrefah, gönenç, vücut sağlığı, mutluluk, huzur
wellbornsoylu bir kodaktan gelen
wellingtondize kadar uzanan sugeçirmez lastik çizme
weltkırbaç izi, sopa izi, vardela, kösele şerit
welterkarmaşa, karışıklık
wenchgenç kadın, kız, fahişe, fahişelerle düşüp kalkmak
westbatı,garp,batıya doğru,garba doğru
westboundbatıya doğru yol alan, batıya giden
westerlybatıya giden, (rüzgâr) batıdan esen
westernbatı,garp,kovboy filmi,kovboy romanı
westwardbatıya doğru,garp istikameti
westwardsbatıya doğru,garp istikameti
wetıslak, yaş, kurumamış boya, yağmur, yağmurlu, yağmurlu hava, ıslaklık, işemek, ıslatmak
whackküt diye vurma, küt diye vurmak, vuruş sesi, pay, hisse
whackedyorgunluktan ölmüş, çok yorgun
whalerbalina avcısı, balina avında kullanılan gemi
what kindne tür,ne tip,handay
whateverher türlü, her çeşit, ne tür olursa, her, herhangi bir, hiç
wheedletatlı dille ikna etmek, tatlılıkla koparmak
wheeltekerlek, direksiyon
wheelbasedingil açıklığı, iki dingil arasındaki mesafe
wheelchairtekerlekli sandalye
wheezeharıltı, hırıltıyla solumak
whelkbir tür deniz salyangozu,kabartı,sızanak,sivilce
whelpenik,küçük,it balası
when all is said and doneumumiyetle,bitevlikte,tam nazara almak,dikkat vermek,evvel-ahir
when the dust settlesher şey yoluna düşende,ihtiraslar soğuyanda
whencenereden,haradan,hangi yerden,nere
wheneverher ne zaman, ne zaman
wherenereye,haraya,nerede,harada,nereden,haradan
whereaboutsnereye, nerelere, nerede, nerelerde
wherebyki onun sayesinde, ki bu şekilde
whereinki içinde, hangi yönden, ne bakımdan, ne şekilde, nasıl, nerde
whereofki onun hakkında, ki onun
wheresoeverher nereye, her nerede
whereuponbunun üzerine, bundan dolayı
whereverher nereye, her nerede, nereye, nerede
whether-ip -mediği, -ip -meyeceği
whichhangi, hangisi, hangisini, ki bu, ki o, ve bu
whicheverherhangi, hangi, herhangi biri
whimperinildemek, inlemek, sızlanmak, ağlamaklı bir şekilde konuşmak, inilti
whimsicalkaprisli, garip fikirleri olan, garip istekleri olan
whinehaykırmak, ciyak ciyak ötmek, bağırmak, sızlanmak, zırıldamak, dırdır etmek, zırlamak, ciyaklama, çığlık, zırıltı
whipkırbaç, kamçı, kırbaçlamak, kamçılamak, parlamentoda parti denetçisi
whippingkırbaçla cezalandırma, kırbaçlama
whirlfırıl fırıl döndürmek, fırıl fırıl dönmek, hızla geçmek, curcuna, keşmekeş, kafa karışıklığı
whirlpoolgirdap, burgaç, çevrinti
whirrkanat sesi, pervane sesi, pır pır etmek
whisktoz fırçası, yumurta çırpma aleti, silkinme, silkmek, sallamak, apar topar götürmek, çırpmak
whiskerkedi bıyığı, favori
whiskeyİrlanda ya da Amerikan yapımı viski
whisperfısıltı, dedikodu, fısıldaşmak, fısıltı ile konuşmak, fısıldamak
whistdört kişiyle eşli oynanan bir iskambil oyunu
whistleıslık,fışkırık,düdük,ıslık çalmak,düdük çalmak,ıslıkla çalmak
whitebeyaz, soluk benizli, solgun, beyaz ırktan olan, sütlü kavhe, yumurta akı, göz akı, gözün beyaz kısmı
white-winged Diuca finchbuzulkuşu
Whitehallİngiliz hükümet politikası
whitenbeyazlaşmak, beyazlaştırmak
whitewashbadana, paravana, maske, badanalamak, örtbas etmeye çalışmak
whitewater(Aİ) coğ.ivinti yeri
whitingmezitbalığı, merlanos, arıtılmış tebeşir tozu
WhitsunPaskalya yortusundan sonraki yedinci Pazar günü
whizvızıltı, vın diye gitmek, vınlamak, vızıldamak
whizzsantrifüjlemek, suyunu almak
whoeverher, herkes, her kim ise, kim olursa olsun
wholetam,bütün,hamısı,tek parça,bitev
wholesaletoptancılık, toptan satış, toptan, toplu
wholesomesağlığa yararlı,yakşı,sağlıklı
whoopneşeyle bağırma, bağırmak, bağrışmak, kışkırmak
whopperkocaman bir şey, kuyruklu yalan
whorlhelezonlu şekil, sarmal şekil
wickedkötü,yaman,nefret dolu,yaramaz,şuluk,muzip,ayıplanacak
wickerworkince dal veya sazdan yapılmış eşya
widegeniş, geniş bir alanı kaplayan, iyice, tamamen
widelyher tarafa, sağa sola, geniş bir alanda, geniş çapta, birçok kişi tarafından, oldukça, büyük
widengenişlemek, genişletmek
widespreadyalpı,yaygın,geniş alana yayılmış
widthgenişlik, en, belli bir boyda kumaş parçası
wieldsahip olmak ve kullanmak
wifelyiyi bir karı özelliklerine sahip, karıya yakışır
wigglekıpır kıpır oynatmak, kıpırdatmak, kıpırdaşmak
wildvahşi, yabani, hiddetli, kızgın
wildcatyasadışı ve beklenmedik, düzensiz, yaban kedisi, hırçın kimse
wildernessekilmemiş boş arazi, çöl, kır, yığın
wildlifeyabani hayvanlar ve bitkiler, vahşi tabiat
wildlyçılgınca, çılgın gibi, çok
wilesoyun, hile, düzenbazlık
wilfulkafasının dikine giden, inatçı, kasıtlı
will-ecek, -acak, -er, -ar, irade, istem, istek, niyet, arzu
willinggönüllü, razı, hazır, istekli
willowyfidan gibi, ince, narin
willpowerirade, irade gücü
wiltçiçek solmak, soldurmak
wimblematkap, burgu, delgi
winkazanmak, galibiyet, yengi
winchbeck(boya) çıkrıklı tekne, haspel teknesi
windrüzgâr,külek,yel,nefes,soluk,midede gaz,boş laf,hava cıva,soluğunu kesmek,sarmak,dolamak
windbreakrüzgâr siperi, rüzgâr perdesi
windersaat anahtarı, zemberek, sarmaşık
windfallrüzgârla düşen meyve, beklenmedik para, beklenmedik şans, son bulmak, telaşlandırmak, ateşlendirmek, azdırmak, heyecanlandırmak
windingsargı,sarım,dönge,dönemeç,dolambaç,dolambaçlı
windlessrüzgârsız, durgun
windowpencere, cam, vitrin
window glasspencere şişesi,pencere camı
windscreen(İİ) (otomobil) ön cam
windshield(Aİ) (otomobil) ön cam
windsweptrüzgâra açık, dağınık
windyrüzgârlı, boş konuşan, çalçene
wingkanat, binanın yan çıkıntısı, ek bina, kanatlandırmak, uçurmak, kanatlanmak, uçmak, kanadından vurmak, kolundan yaralamak
wingspankanat açıklığı, açık iki kanat arası mesafe
wingspreadkanat açıklığı, kanat aralığı
winkgöz kırpma, göz kırpmak, parıldayıp sönmek, parıldamak, çok kısa süre
winkleyenilebilir bir tür deniz salyangozu, zorla çıkarmak, zorla almak, elde etmek, sökmek
winningskumarda kazanılan para
winnowharman savurmak, tahıl savurmak, harman savurma, yaba, atkı
winsomegüzel, hoş, çekici
winterkış, kışlamak, kışı geçirmek
wintertimekış, kış mevsimi
wintrysoğuk, kış gibi, kış
wipesilme, temizleme, silmek, silip çıkarmak, yok etmek, ortadan kaldırmak
wiretel, telgraf, çıngı teli bağlamak, telgraf göndermek
wirelessünalgı, telsiz, kablosuz
wisdomakıllılık, akıl, bilgelik
wiseakıllı, akıllıca, mantıklı
wisecrackukalalık, ukalaca laf, ukalaca laflar etmek
wishdilek, istek, arzu, istemek, dilemek
witakıl, zekâ, anlayış, zekâ kıvraklığı, nükte, nükteci kimse
witchbüyücü, cadı, büyüleyici kadın, çekici kadın
witchcraftbüyücülük, büyü
witchdoctorkabile büyücüsü, büyücü
withile, nedeniyle, sayesinde
withdrawgeri çekmek, geri çekilmek, çekmek, geri almak
withdrawalgeri çekme, geri alma, geri çekilme
withdrawniçine kapanık,karadinmez
withersolmak, kurumak, soldurmak, kurutmak, sönmek, yok olmak, utandırmak, susturmak
witheringsolan, utandıran, susturan, dondurucu
withholdsaklamak, vermemek
withiniçinde, içeride, içeriye
withstandkarşı koymak,karşı durmak,direnmek,mukavemet etmek,dayanmak,göğüs germek
witnesstanık, şahit, tanıklık, kanıt, delil, tanık olmak, tanıklık etmek, göstermek, kanıtlamak
witticismnükteli söz, espri
wizardsihirbaz, büyücü, deha, usta, müthiş, süper
woadçivitotu, çivitotundan elde edilen mavi boya
wobblesallanma, titreme, sallanmak, dingildemek, sallamak, dingildetmek, tereddüt etmek, bocalamak, titremek
woeüzüntü, dert, keder, üzüntü kaynağı
woebegonekederli, hüzünlü
woefulkederli, hüzünlü, üzücü
wolfkurt, börü, zampara, kurt gibi yemek, abur cubur yemek
womankadın, kadınlar, bayan
womanishkadınsı, kadın gibi
womanizekadın peşinde dolaşmak
womanizerzampara,kadın düşkünü,avratbaz
womanlykadınsı, kadına yakışır bir şekilde
wombatAvustralya'da yaşayan ayıya benzer keseli bir hayvan
wonderkızıksınmak,bilmeyi hahlamak,bilmek istemek,teşvişlenmek,taaccüplenmek,hayretlenmek,meraklanmak,hayran olmak,taaccüpleniş,hayretleniş,taaccüp,hayret,acayibât,icaz,mucize,keramet
wonderfulharika, şaşılacak derecede iyi
wonkyoynak, çürük, sakat, güvenilmez, bitkin, halsiz
wookur yapmak, desteğini kazanmaya çalışmak, elde etmeye çalışmak
woododun, ağaç, tahta, ahşap, küçük orman, koru
woodcutteroduncu, ağaç kesen adam
woodedağaçlık, ağaçlı, ağaçlarla kaplı, ormanlık
woodentahta, ahşap, odun gibi, katı
woodlandormanlık ülke, ormanlık bölge, ormanlık arazi
woodwindtahtadan yapılmış üflemeli çalgılar
woodworkmarangozluk, dülgerlik, tahta işi, bir binanın ahşap kısımları
woodwormağaç kurdu, tahtakurdu, ağaç kurdunun verdiği zarar
woodyağaçlık, ormanlık, odun gibi, odunsu
woolgatheringdalgın, aklı bir karış havada, dalgınlık, aklı başka yerde olma
woollensyünlü giysiler, yünlüler
woollyyünlü, yün gibi, yünlü giysi
woozysersem, şaşkın, başı dönen
wordkelime, sözcük, söz, mesaj, haber, bilgi, kısa konuşma, kısa görüşme, emir, sözcüklerle ifade etmek, anlatmak
wordingifade etmekte seçilen sözcükler, anlatım biçimi
wordysözü fazla uzatan, gereğinden fazla sözcük kullanan
workiş, çalışma, eser, yapıt, çalışmak, çalıştırmak
workableçalışır, işe yarar, uygulanabilir, elle şekillendirilebilir
workadaysıradan, tekdüze, sıkıcı
workingçalışma, çalışma jüyesi, işleyiş, çalışan, çalışmayla ilgili, iş
workmanlikeiyi bir işçiye yakışır
workmanshipişçilik, ustalık
workpieceiş, işlenecek parça
worktopmutfakta yemek hazırlamak için düz yer
wormkurt, solucan, korkak, ödlek, ilerletmek, solucanlardan arıtmak, solucanları ayıklamak
worriedendişeli, kaygılı, üzgün
worrykaygı,üzüntü,sıkıntı,narahatlık,sıkıntı kaynağı,üzülmek,kaygılanmak,merak etmek,üzmek,kaygılandırmak,rahatsız etmek,musallat olmak
worsedaha çok, daha kötü, daha kötü şey, daha hasta
worsendaha da kötüleşmek, daha da kötüleştirmek
worshipibadet, tapınma, hayranlık, tapma, tapmak, ibadet etmek
worsten kötü, en kötü şey
worthlessdeğersiz, adi, karaktersiz, kötü
worthwhileharcanan emeğe değer, yapmaya değer
worthylayık, değer, hak eden, saygıdeğer
would-cekti, -caktı, -ecek, -acak
would youyapar mısınız, eder misiniz
Would you help me?Bana yardım eder misiniz?
Would you mindsizce bir sakıncası var mı
would-besözde, sözümona, taslağı
wrackkıyıya vuran deniz yosunu
wranglegürültülü tartışma,ağız dalaşı,atışmak,ağız dalaşı yapmak,hüccet etmek
wranglerkavgacı, sığırtmaç, kovboy
wrapşal, örtü, sarmak, sarmalamak, katlamak, koymak, yaymak, sermek, dolamak
wrap upkalın giyinmek, bürünmek, gizlemek, sarmalamak
wraparoundsaran, kaplayan, kapsayan, kuşatan
wrapperpostayla gönderilen gazete-kitap-dergi
wrapping paperambalaj kâğıdı
wrasselapina, ördek balığı
wrathfulgazaba gelmiş, öfkeli
wreaköfke salmak, hırs salmak
wreathçelenk, çiçekten yapılmış taç, duman halkası
wreathed columnburmalı sütun
wreckgemi enkazı, enkaz, mahvolmuş şey, mahvolmuş kimse, mahvolma, yok olma, suya düşme, hurda, harabe, virane, mahvolmasına neden olmak, enkaz haline getirmek, mahvetmek, yok etmek, suya düşürmek
wreckageenkaz, yıkıntı, kalıntı
wreckerenkaz temizleyici, enkaz çıkarıcı
wrenchçekme, bükme, asılma, burkma, İngiliz anahtarı, kurbağacık, ayarlı pense
wrestçekip almak, zorla elde etmek
wrestlegüreşmek, güreş yapmak, boğuşmak
wretchzavallı kimse, gariban, aşağılık kimse
wretchedperişan, zavallı, berbat, rezil, kötü
wretchednesssefalet, bezginlik
wrigglesolucan gibi kıvrılmak, kıpır kıpır etmek, kıpır kıpır oynatmak, rahatsız etmek, keyfini kaçırmak
wringburmak, bükmek, sıkmak, sıkıp suyunu çıkarmak
wringerçamaşır mengenesi, sıkmaç
wrinklekırışıklık, ipucu, kırıştırmak, kırışmak
writingyazı, yazarlık, el yazısı
wrongyanlış, uygunsuz, ters, haksız, kötü, ahlakdışı, bozuk, haksızlık etmek, günahını almak
wrongdoerkötülük eden kimse, günahkâr
wrongdoingkötülük, suç, günah
wrongfulhaksız, yasaya aykırı
wryeğri, çarpık, hoşnutsuzluk belirten