macawuzun kuyruklu bir tür papağan
macegürz, topuz, tören asası
maceratesıvıda yumuşatmak, zayıflatmak
macerationmaserasyon, yumuşama, zayıflama
maceration juicemaserasyon şerbeti
Machuçağın ses hızına oranla hızı
machetebüyük ve keskin bıçak
MachiavellianMakyevelce, sinsi, hilekâr
MachiavellianismMakyavelizm, hilekârlık
machinability(makinede) işlenebilme, işlenirlik
machinable(makinede) işlenebilir, işlenir
machinatedüzenbazlık etmek, dolap çevirmek
machinationentrika, kumpas
machinemakine, makineyle yapmak, öndürmek
machine addressmakine adresi
machine checkmakine denetimi
machine cyclemakine çevrimi
machine dependentmakineye bağımlı
machine drillmarto perforatör, deler çekiç
machine errormakine hatası
machine gunmakineli tüfek
machine independentmakineden bağımsız
machine instructionmakine komutu
machine languagemakine dili
machine mademakine yapısı, makinede yapılmış
machine oilmakina yağı, makine yağı
machine paybankamatik ödemesi
machine sensiblemakinece algılanabilir
machine shopmakine atölyesi, tamir atölyesi
machine toolsimalat aletleri, makine aletleri
machine wordmakine kelimesi, bilgisayar sözcüğü
machine-made carpetmakine halısı
machine-readablemakinece okunabilir
machinerymakineler, mekanizma
machinistmakine işçisi, makinist
machmeteruçakta Mach sayısını ölçen alet
macleikiz, tevem, ikiz kristal, leke, benek
macroassemblermakroçevirici
macrocephalybüyük başlılık
macrocodemakro-kod, birleşik kod
macrocodingmakro-kodlama, birleşik kodlama
macroeconomicsmakroekonomi
macrogeneratormakro-üreteç
macromoleculemakromolekül
macronucleusterliksi hayvanda büyük çekirdek
macropodmakropot, makropot
macroscopicmakroskopik, iriölçekli
maddeli,çılgın,kuluduk,mismis,kaçık,çatlak,kırık,düşkün,deli,hasta,kızgın,kuduruk,kudurmuş
madcapçılgın,çatlak,kaçık,şulukçu,azgın,nadinç,koçu,delibaş
maddençıldırtmak, deli etmek, kudurtmak
maddeningçıldırtıcı, deli edici
maddingçılgın, çıldırtıcı
made-den yapılmış, -den, tamamen uygun, tam uyan, başarıdan emin
made-to-measure(giysi) ısmarlama
made-up clotheshazır giyim, konfeksiyon
mademoiselleevlenmemiş kadın, matmazel
madhouseakıl hastanesi, tımarhane
madlydeli gibi, çılgınca, çok, delicesine
madnessdelilik, çılgınlık
madrasçubuklu pamuk kumaş
madrigalçalgısız söylenen çok sesli şarkı, madrigal
maelstromgirdap, vurdu kırdı, hayhuy, kargaşa
maestosoağır ve görkemli, yavaş ve ihtişamlı
maestroorkestra şefi, maystro
magazinedergi, magazin, depo, ambar, cephane, şarjör
magentamora çalan kırmızı, mora çalan kırmızı
magicbüyü, sihir, büyücülük, sihirbazlık, çekicilik, büyü, büyülü, sihirli
magicalesrarengiz, büyülü, etkileyici
magisterialbuyurucu, hakimane
magistracyhakimlik, yargıçlık
magistrates' courtsulh ceza mahkemesi
magnanimousyüce gönüllü, bağışlayıcı
magnesium lampmagnezyum lambası
magnesium oxidemagnezyum oksit
magnesium sulphatemagnezyum sülfat
magnet keepermanyetik şönt
magneticmıknatıslı, manyetik, çekici
magnetic alloymanyetik alaşım
magnetic amplifiermanyetik amplifikatör
magnetic armaturemanyetik armatür
magnetic azimuthmanyetik azimut
magnetic barmıknatıs çubuğu
magnetic brakemanyetik eğleç
magnetic cardmanyetik kart
magnetic charactermanyetik karakter
magnetic circuitmanyetik devre
magnetic compassmanyetik pusula
magnetic coremanyetik çekirdek
magnetic coursemanyetik rota
magnetic currentmanyetik akım
magnetic cuttermanyetik kesici
magnetic declinationmanyetik deklinasyon, mıknatıssal sapma
magnetic deflectionmanyetik sapma, mıknatıssal sapma
magnetic dipolemanyetik dipol
magnetic diskmanyetik disk
magnetic drummanyetik tambur, manyetik silindir
magnetic energymanyetik enerji
magnetic fieldmanyetik alan, mıknatıssal alan
magnetic filmmanyetik film, mıknatıslı film
magnetic fluxmanyetik akı, mıknatıssal akı
magnetic forcemanyetik kuvvet, mıknatıssal kuvvet
magnetic headmanyetik kafa
magnetic hysteresismanyetik histerezis
magnetic ignitionmanyetik ateşleme
magnetic inductionmanyetik endüksiyon
magnetic inkmanyetik mürekkep
magnetic intensitymanyetik şiddet, mıknatıssal yeğinlik
magnetic iron oremıknatıslı demir cevheri
magnetic lagmanyetik gecikme, mıknatıssal gecikim
magnetic lensmanyetik mercek, mıknatıssal mercek
magnetic loudspeakermanyetik hoparlör
magnetic materialmanyetik malzeme
magnetic memorymanyetik bellek
magnetic microphonemanyetik mikrofon
magnetic microscopemanyetik mikroskop
magnetic minemanyetik mayın
magnetic mirrormanyetik ayna
magnetic momentmanyetik moment, mıknatıs momenti
magnetic needlemanyetik ibre, mıknatıslı iğne
magnetic organismmanyetik organizma
magnetic pendulummanyetik sarkaç
magnetic permeabilitymanyetik geçirgenlik, mıknatıssal geçirgenlik
magnetic polemanyetik kutup
magnetic potentialmanyetik potansiyel
magnetic powermanyetik güç
magnetic pressuremanyetik basınç
magnetic prospectionmanyetik arama
magnetic recordermanyetik kaydedici
magnetic resistancemanyetik direnç
magnetic separatormanyetik separatör, mıknatıslı ayırıcı
magnetic shellmanyetik yaprak, mıknatıssal yaprak
magnetic soundmanyetik ses
magnetic storemanyetik bellek
magnetic stormmanyetik fırtına
magnetic substancemanyetik madde
magnetic tapemanyetik bant
magnetic vectormanyetik vektör
magnetic wiremanyetik tel
magneticallymıknatıs gibi, mıknatıslı olarak
magnetismmanyetizma, çekicilik
magnetizationmıknatıslama, mıknatıslanma
magnetizemıknatıslamak, çekmek, büyülemek
magnetizingmıknatıslayan, mıknatıslama
magnetizing coilmıknatıslama bobibini
magnetizing currentmıknatıslama akımı
magnetizing fieldmıknatıslayan alan
magnetizing forcemıknatıslayan kuvvet
magnetochemicalmanyetokimyasal
magnetochemistrymanyetokimya
magnetoelectricmanyetoelektrik
magnetoelectricitymanyetoelektrik
magnetohydrodynamicsmanyetohidrodinamik
magnetometermanyetometre, mıknatısölçer
magnetometricmanyetometrik
magnetomotivemanyetomotor
magnetomotive forcemanyetomotor kuvvet
magnetonmanyeton, mıknatın
magnetoresistancemanyetodirenç
magnetosphericmanyetosferik
magnetostrictionmanyetostriksiyon, mıknatıssal büzülme
magnetostrictivemanyetostriktif
magnificationbüyütme, büyütüm
magnificencegörkem, debdebe
magnificentgörkemli, olağanüstü, muhteşem
magnifying glassbüyüteç, büyüteç, pertavsız
magnifying needlepusula iğnesi
magnifying powerbüyütme gücü
magniloquencetantanalı söz söyleme, açık ve güzel konuşma
magniloquentabartılı, övüngen
maharanimihracenin karısı
maidbayan hizmetçi, evlenmemiş kız
maid of all workher işe bakan hizmetçi
maidenevlenmemiş kız, bakire, evlenmemiş, ilk
maidenhair fernbaldırıkara otu
maidenheadbekâret, kızlık
maidenlykız gibi, kıza yakışır
mailposta, zırh, postalamak
mail bagposta çantası, posta torbası
mail businessposta ile alışveriş
mail catalogueposta ile alışveriş kataloğu
mail order businesspostayla ticaret
mail planeposta taşıyıcı, posta uçağı
mailing listsevk listesi, posta listesi
mainana boru, asıl, ana, temel, en önemli
main clausetemel cümle, temel tümce
main fuel tankana yakıt deposu
main officeana bayii, merkez büro
main pathana yol, ana yön
mainframebüyük bilgisayar
mainlybaşlıca, çoğunlukla
mainmastgrandi, ana direk
mainskanalizasyon, ana kablo, şehir şebekesi
mainspringbir hareketin arkasındaki esas neden
maintainparaca desteklemek, geçindirmek, bakmak, sürdürmek, devam ettirmek, iyi halde tutmak, korumak, bakmak, bakımını yapmak, savunmak, savlamak, iddia etmek
maintain a pricefiyat düşüşünü engellemek
maintain an actiondava açmak
maintain orderdüzeni sağlamak
maintainabilitybakım kolaylığı
maintainornafaka veren kimse
maintenance costbakım maliyeti
maintenance ordernafaka kararı
maintenance timebakım süresi
maintenance-freebakım istemeyen
maize starchmısır nişastası
majesticgörkemli, muhteşem, şahane
majestygörkem, haşmet, heybet
majolicamayolika, majolika
majordaha büyük, daha önemli, büyük, reşit, büyük önerme, (birdemde) ana dal, esas dal, majör, binbaşı
major keymajör perdesi, ton minör
majorityçoğunluk, sayı farkı, fark, rüşt
majority of votesoy çokluğu
makeyapmak, yapmak, hazırlamak, düzeltmek, meydana getirmek, -e neden olmak, yapmak, yapı, biçim, marka, çeşit
make a beeline for sthen kestirmeden ulaşmak
make a bookingrezervasyon yaptırmak
make a business calliş görüşmesi yapmak
make a clean breast ofitiraf etmek, içini dökmek
make a collect callödemeli alısünlemek
make a dart for-e hamle yapmak, -e atılmak
make a decisionkarar vermek
make a dent inbir işe el atmak
make a differencefark etmek
make a facesuratını buruşturmak
make a hash of ityüzüne gözüne bulaştırmak, arapsaçına çevirmek
make a hit with sbbirinin gönlünü hoş etmek
make a meal ofgereğinden çok gayret sarf etmek
make a memorandum ofnot almak
make a mess ofyüzüne gözüne bulaştırmak
make a mistakehata yapmak
make a mountain out of a molehillpireyi deve yapmak
make a moveharekete geçmek, gitmek
make a name for oneselfün kazanmak
make a night of itgecenin tadını çıkarmak
make a noiseşamata yapmak
make a pig of oneselfdomuz gibi yemek/içmek
make a pig's ear out ofyüzüne gözüne bulaştırmak
make a point of-in üzerinde durmak
make a private callözel alısün görüşmesi yapmak
make a reservationyer ayırtmak, rezervasyon yaptırmak
make a reverse charge callödemeli alısünlemek
make a rod for one's own backbaşını belaya sokmak
make a sceneolay çıkarmak, rezalet çıkarmak
make a splashfiyaka yapmak
make a stinkkıyameti koparmak
make a stirheyecana sebep olmak
make a swing throughküçük bir tur yapmak
make a wage-claimvergin artışı talep etmek
make a wishdilekte bulunmak, dilek tutmak
make a wry faceyüzünü ekşitmek
make advancesasılmak, gözüne girmeye çalışmak
make amendstazmin etmek, telafi etmek
make an appointmentrandevu almak
make an April fool ofbir nisan şakası yapmak
make an april fool of sbbirine 1 Nisan şakası yapmak
make an ass of oneselfrezil olmak
make an effortçaba harcamakçaba harcamak
make an entryhesap defterine geçirmek
make an objection toitirazda bulunmak
make an overnight stopbir gecelik mola vermek
make applicationbaşvuruda bulunmak
make away withalıp götürmek, yürütmek, öldürmek, yok etmek
make believegibi davranmak, rolü yapmak
make bold to-e cesaret etmek
make both ends meetidare etmek
make capital out ofsömürmek
make certaingarantiye almak, emin olmak
make doiğreti olarak, idare etmek
make do with sthile idare etmek
make ends meetgeçinebilmek, kıt kanaat geçinmek
make eyes atkaş göz etmek
make for-e doğru yol alma, -e neden olmak
make friends witharkadaşlık kurmak, arkadaş olmak
make fun ofile eğlenmek, alay etmek
make hard work ofgözünde büyütmek, olduğundan zor görmek
make hay while the sun shinesyağmur yağarken küpünü doldurmak
make headwayilerlemek, gelişmek
make heavy weather ofgözünde büyütmek
make historytarih yazmak, tarihe geçecek bir şey yapmak
make investigationssoruşturmak
make itvaktinde varmak, başarmak, üstesinden gelmek
make it hot for onebirini rahatsız etmek
make it snappyacele etmek, çabuk olmak
make it to the finalsfinale kalmak
make light ofönemsiz görmek
make love toflört etmek, kur yapmak, sevişmek
make mincemeat ofparamparça etmek, hezimete uğratmak
make much ofgözünde büyütmek, abartmak
make no bones about-de tereddüt etmemek
make no bones of-de tereddüt etmemek
make no headwayyerinde saymak
make no pretenceiddiası olmamak
make obeisance tosaygı göstermek
make offaceleyle kaçmak, tüymek, savuşmak
make off withalıp kaçmak, çalmak, aşırmak
make one's eyes popakıllara durgunluk vermek
make one's pileparsayı toplamak
make one's waygitmek, yolunu tutmak
make oneself at homeözünü evindeymiş gibi hissetmek
make oneself cheapözünü küçük düşürmek
make oneself scarcesırra kadem basmak
make oneself understoodderdini anlatmak, amacını açıkça belirtebilmek
make outanlamak, çözmek, fark etmek, yazmak
make out a chequeçek yazmak
make out an invoicefatura düzenlemek
make overdevretmek, bırakmak, yenilemek
make publichalka duyurmak, bildirmek
make reprisals onmisillemede bulunmak
make restitutiontazmin etmek, zararı ödemek
make rings roundbirini cebinden çıkarmak
make roomyer vermek, yer açmak
make sb eat crowbirine tükürdüğünü yalatmak
make sb sickgıcık etmek, sinir etmek
make sb's blood boiltepesini attırmak, kudurtmak
make sb's blood run coldtüylerini diken diken etmek
make sb's daybirini çok mutlu etmek, birini sevindirmek
make sb's hair stand on endödünü koparmak, çok korkutmak
make sb's head swimbirinin kafasını bulandırmak
make sb's heart bleedbirinin yüreğini sızlatmak
make sb's mouth waterbirinin ağzını sulandırmak
make senseanlamı olmak, bir anlama gelmek, mantıklı olmak
make sense out ofanlamak, bir şey anlamak
make shiftgeçici tedbir, elindekiyle geçinip gitmek
make sth solubleçözünürleştirmek
make sure ofkesinlikle, mutlaka, sanırım, eminim, elbette
make the gradebaşarmak, işi götürmek
make to ordersipariş üzerine yapmak
make upuydurmak, icat etmek, makyaj yapmak, tamamlamak
make up foraffettirmek, telafi etmek
make up one's mindkararını vermek, azmetmek
make up togözüne girmeye çalışmak, yaranmaya çalışmak
make up to sbbirinin gönlünü almak
make watersu dökmek, işemek
make wayyol vermek, ilerlemek, öne geçmek, yol almak
make whoopeeşamata yapmak, seks partisi yapmak
makeweighttamamlayıcı ağırlık, önemsiz kimse
makingyapım, üretim, gelişme/başarı nedeni, ç.yetenek, gerekli özellikler
making ironkalafat demiri
malachitemalakit, bakırtaşı
maladjusted(çevreye) uyamayan, uyumsuz
maladjustmentuyumsuzluk, ayarsızlık
maladroitbeceriksiz, eli işe yakışmaz, sakar
malafidekötü maksatla, kötü maksatla
malaisekeyifsizlik, sıkıntı
malaproposyersiz, edepsiz, uygunsuzluk, yersizlik
malarelmacıksümüğü,elmacıksümüğü
malcontent(belli bir politikadan) memnun olmayan, doyumsuz
male gameterkek eşey hücresi
maledictionlanet, iftira, beddua
malefactorsuçlu, cani kimse
malevolencekötü niyet, kindarlık
malevolentkötü kalpli, kötü niyetli, sadist
malfeasancekötüye kullanma, vazifeyi suiistimal
malformationşekil bozukluğu, bozuk şekil
malformedbünyesi kusurlu, sakat
malfunctionkötü çalışmak, teklemek, bozukluk, aksaklık, arıza, tutukluk
malicekötülük, kötü niyet, kin, kötülük etme isteği
maliciouskasıtlı, taammüden, kötü niyetli, kötü kalpli
maliciouslybile bile, kötü niyetle
malignkötülemek, dil uzatmak, günahına girmek
malignancykötülük, habislik
malignantkötü niyetli, kötücül
malingerhasta numarasıyla işten kaçmak, kaytarmak
malltokmakla dövmek, tokmak, taşıtlara kapalı cadde
malleabilitydövülebilme, genleşebilme
malleabilizationdövülebilirlik, genleşebilirlik
malleable(maden) dövülgen, (insan) yumuşak, uysal
malleable cast irondövülebilir dökme demir
malleolaraşık sümüğüyle ilgili
malleolusçekiç biçiminde sümük
mallettahta çekiç, tokmak
malnutritionkötü beslenme
Malpighian corpuscleMalpighi cisimciği
Malpighian pyramidsMalpighi köpyakları
Malpighian tubuleMalpighi arnacığı
malpracticeyasa dışı eylem, yasaya aykırı hareket, yolsuzluk, yanlış tanı, tedavi ya da ihmal
malt extractmalt akstraktı, arpa özü
malt sugarmaltoz, malt şekeri
MalteseMalta adasına ait, Maltaca, Maltalı
maltreatkötü davranmak, zulmetmek
malversationzimmetine para geçirme, rüşvet verme
manadam, erkek, insan, kişi, insanlık, (satranç/vb.) taş, adam vermek, adamla donatmak
man and boyhayatı boyunca
man in the streetsokaktaki adam, vatandaş, sıradan biri
man of honournamuslu adam
man of lettersyazar, edebiyatçı
man of propertymal mülk sahibi adam
man of strawbostan korkuluğu
man of the warsavaş gemisi
man of the worldgörmüş geçirmiş kimse
man to manerkek erkeğe, samimi olarak
man-hourkişi-saat, adam-saat, bir sögenlik çalışma
man-madeinsan yapımı, sentetik
manageyönetmek, idare etmek, kontrol altına almak, dizginlemek, dize getirmek, başarmak, becermek, yapmak, üstesinden gelmek, yemek/içmek/almak/istemek
manageableyönetilebilir, kullanışlı
managementyönetim, idare, yönetim kurulu
management consultantidari müşavir
managermüdür, yönetici, manajer
manageressmüdire, kadın yönetici
managerialidari, yönetimsel, yönetimle ilgili
managerial staffyönetim kadrosu
managingyöneten, idari, yönetimsel, yönetim
managing boardyönetim kurulu, idare heyeti
managing clerkbüro şefi, şirket sorumlusu
managing committeeidari komite
managing directoryönetim müdürü, fabrika müdürü
mananayarın olacak, yarın
manateedenizayısı, denizperisi
mandatarymandacı, mandater
mandatebuyruk, emir, manda, vekillik
mandatory servicemecburi hizmet
mandrelmandrel, merdane, mil
manegemanej, at eğitimi, binicilik, binicilik okulu
manfulmertçe, cesur, mert
manfulnessyiğitlik, cesaret
manganese dioxidemanganez dioksit
mangleparçalamak, ezmek, yırtmak, çamaşır sıkma makinesi
mangoneltaş atan mancınık
manhandle(kaba bir şekilde) itip kakmak
manholecaddelerdeki yeraltına iniş deliği
maniamanyaklık, delilik, çılgınlık, düşkünlük, hastalık, delilik
maniacalçılgın, deli, delice
manicmanik, delilikle ilgili, delilik ..., deli
manifestaçık, belli, görülür, göstermek, ortaya koymak
manifestationbelli etme, ortaya koyma
manifestobildirge, bildiri
manifold paperteksir kâğıdı, karbon kâğıdı
manikincüce, manken, kalıp, kukla
manilakalın kahverengi kâğıt, ambalaj kâğıdı
manipulatebeceriyle kullanmak, ustalıkla yönetmek, kendi amacı doğrultusunda yönlendirmek, etkilemek
manipulationişleme, kullanma, işletme, çalıştırma, idare
manipulatoridare eden, işletici
mankindinsanlık, insanoğlu
manlikeerkeğe yakışır, erkekçe, yiğit
manlinesserkeklik, mertlik, yiğitlik
mannertarz, biçim, yol, davranış, davranış şekli
mannish(kadın) erkek gibi, erkeksi
mannishnesserkek gibi olma
manoeuvremanevra, hile, dolap, manevra yapmak, hile yapmak, dalavere yapmak, dolap çevirmek
manoeuvrerentrikacı, manevracı
manometermanometre, basıölçer
manor housemalikâne konağı
manpowerel emeği, insan gücü
manpower deficitişgücü açığı
manpower surplusişgücü fazlası
mansardmansart çatı, dam bacası, dik çatı
mansard roofmansart çatısı, kırık çatı
manslaughterkasıtsız adam öldürme, kasıtsız cinayet
mansuetudeyumuşak huyluluk
mantelocak rafı, şömine rafı
mantissamantis, onlu parça
mantlekolsuz manto, harmani, örtü
manualelle yapılan, el, el kitabı, kılavuz
manual controlelle kumanda
manual labourel işçiliği, amelelik, el işi, el emeği
manual transmissiondüz vites
manual workerbeden işçisi
manufactureimâl, yapım, imâl etmek, yapmak
manufacturerimâlatçı, fabrikatör, yapımcı
manufacturingyapım, üretim, imalat, yapım, üretim, imalat
manufacturing faultfabrikasyon hatası
manufacturing industryimalat sanayii
manufacturing plantfabrika
manufacturing statementüretim bilançosu
manumitserbest bırakmak, azat etmek
manure distributorgübre dağıtıcı
manure spreadergübre serpici, gübre yayıcı
manuscriptyazma, el yazması
Manx catkuyruksuz bir kedi cinsi
manyadl, çok, birçok, birçoğu, çoğu, köp
many's the timebirçok kereler, sık sık
mapharita, haritasını çıkarmak, (out ile) planlamak, tasarlamak
map outplanlamak, tasarlamak
maple sugarakçaağaç şekeri
maple syrupakçaağaç şurubu
maraging steelmaryaşlanma çeliği
maraschinoacı kiraz likörü
marasmuskuruyup zayıflama
maraudyağma etmek, yağmalamak, çapulculuk etmek
maraudingyağmacı, çapulcu
marblemermer, bilye, zıpzıp, misket
marble quarrymermer ocağı
marbledhareli, ebrulu, benekli, mermerden
marchaskeri yürüyüş, yürüyüş, yürünen mesafe, gösteri yürüyüşü, yürüyüş, marş, ilerleme, düzenli adımlarla yürümek, ilerlemek, yürütmek, önüne katmak
march offçekip gitmek, çıkıp gitmek, basıp gitmek, yola çıkmak, aparmak, ötürmek
marcheryürüyen kimse, yürüyüşçü
mare's nesttenek alma, boşa çıkan buluş
marginsınır, kenar, sayfa kenarındaki boşluk, pay, ihtiyat payı, tolerans, kâr miktarı
margin of incomegelir sınırı
margin of safetygüvenlik marjı
marginalkenarda olan, sınırsal, kenarda yazılı, marjinal
marginal capacitydüşük kapasite
marginal costmarjinal maliyet
marginal noteçıkma, derkenar
marginal plainsander, sandur
marginal revenuemarjinal gelir
marginal salesmarjinal satışlar
margueriteçayır papatyası
marigoldçuhaçiçeği, kadife çiçeği
marijuanaesrar, marihuana
marinamarina, küçük liman
marinedeniz/denizcilik ile ilgili, deniz, bahriye, denizcilik, bahriyeli
marine accidentdeniz kazası
marine bill of ladingdeniz konşimentosu
marine borertaret, iskele kurdu
marine chronometergemi kronometresi, deniz kronometresi
marine climatedeniz iklimi
marine courtdenizcilik mahkemesi
marine enginedeniz motoru
marine engineeringgemi mühendisliği
marine faunadeniz direyi, deniz faunası
marine insurancedeniz sigortası
marine tradedeniz ticareti
marine warfaredeniz savaşı
mariner's compassgemici pusulası
maritimedenizle ilgili, deniz ..., denizcilikle ilgili, denizcilik
maritime climatedeniz iklimi
maritime courtdeniz mahkemesi
maritime insurancedeniz sigortası
maritime lawdeniz ticaret hukuku
maritime territorykarasuları
marjorammercanköşk, sıçankulağı, şile
markişaret, çizgi, im, çizik, leke, belirti, iz, alamet, not, numara, marka, etiket, iz, yara izi, etki, iz, damga, hedef, nişan, istenen düzey ya da nitelik, işaret koymak, işaretlemek, damgalamak, not vermek, göstermek, belirtmek, işaret etmek, lekelemek, iz bırakmak, lekelemek, Alman parası, mark
mark an epochyeni bir devir açmak
mark down(fiyatını) düşürmek, indirmek, yazmak
mark outsınırlarını çizmek
mark up(fiyat) zam yapmak
marked priceetiket fiyatı
markerişaretleyen şey, işaretleyici, puan yazıcı
marketçarşı, pazar, piyasa, borsa, istek, talep, alışveriş yapmak, satmak, satışa çıkarmak, pazarlamak
market analysispiyasa araştırması, piyasa analizi
market conditionpiyasa konjonktürü
market dayçarşı günü, pazar günü
market demandpazar talebi, piyasa talebi
market economypazar ekonomisi, piyasa ekonomisi
market fluctuationpiyasa dalgalanması
market investigationpazar araştırması, piyasa araştırması
market leaderspiyasada rağbet gören ürünler
market letterborsa cetveli
market makerpazar düzenleyicisi
market orderpiyasa emri, pazar emri
market orientedpazara yönelik, pazara dönük
market pricepiyasa fiyatı
market quotationpiyasa rayici
market rate of interestpiyasa faiz oranı
market reportpiyasa raporu
market researchpiyasa araştırması
market researcherpiyasa araştırmacısı
market riggingpiyasa oyunu
market studypiyasa araştırması, piyasa etüdü
market surveypiyasa anketi
market townbelirli günlerde pazar kurulan kasaba
market valuepiyasa değeri
marketablesatılabilir, sürümlü
marketing associationpazarlama kurumu
marketing companypazarlama şirketi
marketing expertpazarlamacı
marketing researchpazarlama araştırması
markingişaretleme, işaret, marka, değerlendirme
marking gaugenişangeç, mihengir
marlmarn, pekmeztoprağı, marn ile gübrelemek
marmorealmermerden yapılmış, mermer gibi
marmosetipek maymun, marmoset
marriageevlenme, evlenme töreni, evlilik
marriage brokerçöpçatanlık yapan kimse
marriage certificateevlenme cüzdanı
marriage contractevlilik akdi
marriage licencenikâh kâğıdı
marriage licenseevlenme izni
marriage officerevlendirme memuru
marriageableevlenecek çağda, evlenebilir
marriedevli, evlilikle ilgili, evlilik
marrons glacekestane şekeri
marrowilik,sümük iliği,öz,sakızkabağı
marrow transplantilik nakli
marrowfatiri taneli bezelye
marryevlendirmek, (ile) evlenmek
Mars(put adı) mars,(gezegen adı) Merih,Kızılyıldız
marsh gasbataklık gazı, metan
marsh marigoldçuha çiçeği
marsh plantbataklık bitkisi
marshalmareşal, teşrifatçı, (sakçı/itfaiye/vb.) şef, dizmek, sıralamak, doğru yere götürmek, yol göstermek
marshalling yardayırma garı, manevra garı
marshy groundbataklık, batak arazi, batak zemin
marsupialkeseli, keseli (hayvan)
martçarşı, pazar, ticaret merkezi
martenağaçsansarı, zerdeva
martialsavaşla ilgili, savaşçı
MartianMarslı, Mars'la ilgili
martyrologyşehitler listesi
marvelşaşılacak şey, mucize
marvellousharika, müthiş, fevkalade, süper
marvelous(Aİ) bkz.marvellous
MarxianMarksizm taraftarı
MarxismMarksizm, Marksçılık
masculineerkeklere özgü, erkeksi, eril
masculinityerkeklik, erillik
mashlapa, ezme, patates püresi, ezmek
mashed potatoespatates püresi
maskmaske, örtü, yüz kalıbı, maske takmak, gizlemek, saklamak, maskelemek
masochismmazoşizm, özezerlik
mason's levelduvarcı terazisi
masonryduvarcılık, masonluk, taş
masquerademaskeli balo, gerçeği gizleme, rol yapma, (as ile) -mış gibi yapmak, rolü yapmak, ayağına yatmak
masquerade asgibi yapmak, rolü yapmak
massyığın, küme, çokluk, kütle, çok kişiyi ilgilendiren, kalabalık, toptan, seri, bir araya gelmek, kümelenmek, kalabalık oluşturmak
mass communicationkitle haberleşme, kitle iletişim
mass demonstrationtoplu gösteri
mass educationkitle eğitimi
mass mediakitle iletişim, medya
mass meetingtoplu gösteri
mass movementsyığın hareketi
mass nounsayılamayan isim
mass numberkütle numarası, kütle sayısı
mass productionseri üretim
mass transportationtoplu taşıma
massacrekatliam, kırım, katliam yapmak
massagemasaj, masaj yapmak
masses(the ile) çalışan sınıf, işçi sınıfı, emekçiler
massivebüyük, iri, kocaman, güçlü, kuvvetli
mastgemi direği, bayrak direği, gönder
mastectomymastektomi, memenin ameliyatla alınması
masterefendi, sahip, müdür, yönetici, direktör, kodak reisi, (erkek) öğretmen, işveren, patron, usta, üstat, usta, master derecesi, yüksek lisans, asıl, baş, en önemli, yenmek, denetim altına almak, egemen olmak, hakim olmak, iyi bilmek, hakim olmak, tam öğrenmek
master builderyapı ustası, kalfa
master control deskana kumanda masası
master control programana denetim bağdarlaması
master controllerana denetici
master copyorijinal kopya, ana kuşak
master marinergemi kaptanı
master monitorana monitör
Master of Artslisansüstü öğrenim görmüş bilimyurdu mezunu
master of ceremoniesprotokol şefi
master processorana işlemci
master shotgeniş plan, büyük plan
master strokeustalıklı iş
master's degreebilim uzmanlığı
masterfulhakim, dediğini yaptıran, egemen
mastermindçok zeki kimse, akıllıca planlamak, tezgâhlamak
masterpieceşaheser, başyapıt
mastershipustalık, yöneticilik, öğretmenlik, yönetim, hüküm
masteryhâkimiyet, üstünlük, hüküm, idare
mastheadkolombir, direk ucu, direk tepesi
mastic asphaltmastik asfalt
mastiffbir tür iri bekçi köpeği, mastif
masturbatemastürbasyon yapmak
mathasır, paspas, altlık, donuk, mat
matadorboğa güreşçisi, matador
matcheş, akran, denk, benzer, evlenme, maç, karşılaşma, kibrit, uymak, iyi gitmek, eşi benzeri olmak, boy ölçüşmek, -e uygun bir şey bulmak
matchinguyumlu, birbirine giden
matching machineoluk planyası, kiniş planyası
matchlesseşsiz, benzersiz, eşi benzeri olmayan
matchmakerçöpçatan,elçi,dünür,dünürcü,savcı
matearkadaş,dost,(İİ) ahbap,arkadaş,ikinci kaptan,yöndemci,(hayvan) eş,çiftleşmek,çiftleştirmek
mate's receiptordino, ikinci kaptan alındısı
materialmaddi, özdeksel, madde, özdek, kumaş, malzeme, gereç, materyal
material defectmalzeme hatası
materialismmateryalizm, özdekçilik
materialistmateryalist, özdekçi, materyalist, özdekçi
materialisticözdekçi, materyalist
materializationgerçekleştirme, maddeleştirme
maternalanaya özgü, ana ..., (akrabalık) ana tarafından
maternity benefitdoğum yardımı
maternity hospitaldoğumevi
maternity leavedoğum izni
maternity warddoğum koğuşu
mathematicalmatematik, doğru, kesin
mathematical logicmatematiksel mantık
mathematical subroutinematematiksel altyordam
matineematine, gündüz oyunu
matingbirleşme, çiftleşme
mating seasonçiftleşme zamanı, ilkbahar
matriarchkodak reisi kadın
matricideana katili, ana katilliği
matriculatebirdeme girmek, birdeme almak
matriculationbirdeme giriş sınavı
matrimonialevlilikle ilgili
matrix printermatris yazıcı
matrix sentenceana cümle, ana tümce
matronbaşhemşire, okul yöneticisi kadın, evli kadın, ana kadın
matterözdek, madde, cisim, iş, sorun, konu, mesele, konu, içerik, neden, sebep, vesile, önem, sorun, mesele, aksilik, dert, irin, cerahat, yazılı belge, yazılı şey, önemi olmak, önemli olmak, farketmek, irinlenmek, iltihaplanmak
matter of death and lifeölüm-kalım meselesi
matter-of-factsoğukkanlı, gerçekçi, maddi, duygusuz
maturationiltihaplanma, olgunlaşma
matureolgun, mantıklı, (peynir/vb.) olmuş, olgun, olgunlaşmak, olmak, olgunlaştırmak
maturedolgun, vadesi gelmiş
maturenessolgunluk, vade, ödenme tarihi, erişkinlik
matutinalsabahla ilgili, erken
maudlinağlayacak kadar duygulu, duyarlı, aşırı duygusal, cıvık
maulhırpalamak, kaba davranmak, yaralamak, tırmalamak, parçalamak
maundersaçmalamak, avare dolaşmak, tutarsız konuşmak
maverick(belli bir türkümün ilkeleri/vb.) dışında olan kimse, bağımsız
mawmide, boğaz, ağız, kursak, karın, işkembe
mawkishtiksindirici, tatsız, yavan, fazla içli
maxiayak bileğine kadar uzanan (giysi), uzun, iri, maksi
maxillamaksile,üstçene,üst çene,çene sümüğü
maxillaryüstçene sümüğüyle ilgili,çeneye ait
maximizationen yüksek düzeye çıkarma
maximizeen yüksek dereceye çıkarmak
maximumen yüksek derece, maksimum, en yüksek, maksimum
maximum powermaksimum güç
maximum pressuremaksimum basınç
maximum pricetavan fiyatı
maximum temperaturemaksimum sıcaklık
maximum velocityazami hız
maximum wageazami vergin, en yüksek vergin
maxwellmaksvel, manyetik akı birimi
may(olasılık belirtir) -ebilmek, (izin belirtir) -ebilmek, (dilek belirtir) --ir inşallah, akdiken çiçekleri, Mayıs
maydayimdat çağıran telsiz sinyali
mayoraltybelediye reisliği
mayoressbelediye başkanının karısı, bayan belediye başkanı
Maypoleçevresinde dans edilen direk, fırdöndü
maypole queenbahar bayramı kraliçesi
mazarinekoyu mavi, lacivert
MazdaismZerdüşt dini, Mazda dini
meadbal likörü, çayır, otlak
meadow saffrongüz çiğdemi
meageryetersiz, az, bereketsiz, zayıf, kıt
meager limeince kireç, düşük kaliteli kireç
meagernesszayıflık, kuruluk, yetersizlik, kıtlık
mealyemek vakti, öğün, yemek, kaba un, un gibi
meal ticketyemek kartı, yemek karnesi
mealy-mouthedsamimiyetsiz, yaltak, riyakâr
meanpinti, cimri, kaba, çirkin, huysuz, haşin, adi, bayağı, alçak, acımasız, anlamına gelmek, demek olmak, demek istemek, kastetmek, istemek, niyet etmek, aritmetik ortalama
mean businessciddi olmak, niyetli olmak
mean daily temperaturegünlük ortalama sıcaklık
mean deviationortalama sapma
mean pressureortalama basınç
mean solar timeortalama güneş zamanı
mean timeortalama güneş saati
mean velocityortalama hız
mean welliyi niyetli olmak
meander(ırmak) kıvrıla kıvrıla gitmek, salınmak, dolanmak, başıboş gezmek, yavaş ve amaçsız bir şekilde konuşmak
meaninganlam, önem, değer, anlam, anlamlı
meaninglessanlamsız, amaçsız
meannessyoksulluk, utanma, ahlaksızlık, adilik
meansyol, yöntem, çare, vasıta, gelir, para, servet
means of communicationiletişim araçları
means of transportulaşım araçları
means of transportationulaşım vasıtası
meantimebu arada, bu esnada, zaman, süre
measlydeğersiz, önemsiz, sıradan, adi
measurableölçülür, ölçülebilir
measureölçü,ölçü birimi,ölçme aygıtı,ölçme jüyesi,miktar,ölçü,çama,oran,derece,nispet,sınır,önlem,ölçmek,ölçüsünde olmak
measurelessölçüsüz, hadsiz, sonsuz
measuringölçme, ölçüm, ölçü
measuring bridgeölçme köprüsü, ölçü köprüsü
measuring deviceölçü aleti, ölçme aleti
measuring dialölçüm kadranı
measuring flaskölçü şişesi
measuring glassdereceli ölçü şişesi
measuring instrumentölçme aygıtı, ölçme aleti
measuring rodölçü değneği
measuring tapeölçme şeridi, şerit metre
meatet, önemli konu, öz, yarak
mechanicmakinist, tamirci
mechanicalmakineyle ilgili, mekanik
mechanical advantagemekanik avantaj
mechanical digestionmekanik sindirim
mechanical drawingteknik çizim, makine resmi çizme
mechanical energymekanik enerji
mechanical engineermakine mühendisi
mechanical engineeringmakine mühendisliği
mechanical forcemekanik kuvvet
mechanical powermekanik güç
mechanical shovelmekanik kürek
mechanical weatheringfiziksel aşınma, mekanik aşınma
mechanicianmakinist, makine işçisi, teknisyen
mechanistmakinist, teknisyen
mechanizationmakineleşme, makineleştirme
mechanizedmekanize, zırhlı
medal of honourşeref madalyası
meddlekarışmak, burnunu sokmak
meddle someherşeye burnununu sokan, müdahaleci
meddlerher şeye burununu sokan kimse, işgüzar
mediakitle iletişim araçları,matbuat,orta,orta had,taşıyıcılar
medianorta, (matematik) kenarortay
mediatearabuluculuk etmek
mediatizebirleştirmek, eklemek
mediatorarabulucu,aradüzelten
medicabletedavi edilebilir
medicaltıbbi, tıbbi muayene
medical advicesağlık konusunda öğüt
medical certificatesağlık raporu
medical costssağlık harcamaları, hastane masrafları
medical examinationsağlık muayenesi
medical practitionerpratisyen doktor
medicallytıbben, tıp yönünden
medicateiçine ilaç katmak
medicinaliyileştirici, tıbbi
medicinal herbsşifalı bitkiler
medicineilaç, tıp, hekimlik
medicine ballçalışma topu, sağlık topu
medievalortaçağ ..., ortaçağa ait
medievalistortaçağ tarihçisi
mediocreorta, vasat, şöyle böyle
mediocrityaleladelik, vasat olma, bayağılık
meditateenine boyuna düşünmek, meditasyon yapmak
meditativedüşünceli, derin düşünceli
mediterranean(deniz) kapalı, çevresi karayla çevrili, Akdeniz
Mediterranean climateAkdeniz iklimi
mediumçevre,ortam,muhit,vasıta,araç,orta durum,medyum,orta,ifade vasıtası,matbuat,yayıcı,parlayıcı,ötürücü
medium frequencyorta frekans
medium rangeorta menzilli
medleykarışım, potpuri, medley
medullailik, omurilik, öz
medulla oblongatasoğanilik, bulbus, beynin en arka kısmı
medulla ossiumsümük iliği
meekuysal, yumuşak başlı, alçakgönüllü
meeknessuysallık, alçak gönüllülük
meetrastlamak, rast gelmek, karşılaşmak, karşılaşmak, karşı karşıya gelmek, tanışmak, karşılamak, buluşmak, görüşmek, toplanmak, değmek, dokunmak, buluşmak, karşılamak, yerine getirmek, tatmin etmek, doyurmak, ödemek, karşılamak, yanıtlamak
meet a demandtalebi karşılamak
meet one's enddünyasını değiştirmek
meet one's matchtam adamına çatmak
meet one's Waterlooyolun sonuna gelmek
meet sb halfwayortak bir çekitte anlaşmak
meet sb's requirements-in gereksinimini karşılamak
meet withgörüşmek, ile karşılaşmak
meetingkarşılaşma, buluşma, toplantı, miting
meeting housetoplantı için kullanılan ev
meeting placetoplantı yeri, uğrak, randevu yeri
megalithbüyük taş anıt, megalit
megalo-(önek) çok büyük, megalo
megalomaniabüyüklük tutkusu, megalomani
megilpcila, vernik, cilalamak, verniklemek
megrimmigren, can sıkıntısı, damla hastalığı
melancholiacmelankolik, karasevdalı, hüzünlü
melancholykaraduygu, melankoli, hüzün, hüzünlü, melankolik
melange printvigore baskı
melanismderi ve dokuda renk fazlalığı
meldbirbirine karışmak, birleşmek
melioratedüzeltmek, ıslah etmek, iyileştirmek, iyileşmek
meliorationiyileştirme, düzeltme, iyileşme
meliorativeyücelten, yükseltici
meliorismiyimserlik inancı
mellifluous(konuşma/ses/müzik/vb.) tatlı, yumuşak, akıcı
mellowolgun, tatlı, sulu, yumuşak, hoş, tatlı, olgun, hoşgörülü, olgunlaşmak, olgunlaştırmak
mellownessolgunluk, yumuşaklık, hoşgörü
mellowness of soiltoprak tavı
melodicmelodik, tatlı, hoş, uyumlu, kulağa hoş gelen
melodioustatlı, kulağa hoş gelen, uyumlu, melodik
melodramaticaşırı duygusal
melodymelodi, ahenk, ezgi
melterimek, eritmek, kaybolmak
melt awayyok olmak, uçup gitmek
melt into tearsgözyaşlarına boğulmak
meltingeritme, ergime, eritme, ergime
melting furnaceeritme ocağı, eritme fırını
melting heateritme ısısı, ergime ısısı
melting pointerime çekidi
melting potergitme potası
meltonmelton, kalın bir yün kumaş
memberüye, kılgan, ört.penis
Member of Congresskongre üyesi
member of parliamentparlamenter
member of unionsendika üyesi
membership cardüyelik kartı
memorandumnot, nota, muhtıra, tezkere, memorandum
memorandum booknot defteri
memorializetakdirle anmak, anısına tören yapmak
memorybellek, hafıza, anı, hatıra, hatır
memory allocationbellek ataması, bellek ayrılması
memory bankbellek bankası
memory capacitybellek kapasitesi
memory cyclebellek çevrimi
memory managementbellek yönetimi
memory mapbellek haritası, bellek kesiti
memory paradoxbellek paradoksu
menacetehdit, tehlike, başbelası, tehdit etmek
menageev işleri, ev idaresi
menagerie(sirk/vb.'de) halka gösterilen yabani hayvanlar
mendonarmak, tamir etmek, düzeltmek, düzelmek, (yırtık/sökük/vb.) dikmek, yamamak, iyileşmek, onarılan yer ya da şey
mend one's fencesarayı yapmak
mend one's waysdavranış şeklini düzeltmek
mendaciousyalan, uydurma, yalancı
menfolkadi, bayağı, hizmetçi
menial(iş) adi, bayağı, sıradan
meningealbeyinzarıyla ilgili
meningitismenenjit, beyinzarı iltihabı
meninxbeyinzarı, omurilikzarı
meniscusiçbükey biçim, eklem menisküsü
meniscus lensmenisk, aymercek
menopausemenopoz, adet kesilmesi, yaşdönümü
menstrualaylık, ayda bir olan, aybaşına ait
menstrual flowaybaşı kanaması
mentalzihinsel, akılsal, akli, çatlak, kaçık, deli
mental arithmeticakıldan yapılan hesap
mental calculuszihin hesabı, akıldan hesap
mental deficiencygeri zekâlılık
mental diseaseakıl hastalığı
mental diseasesruh hastalığı
mental homeakıl hastanesi
mental hospitalakıl hastanesi
mental hygieneruh sağlığı
mental illnessakıl hastalığı
mental patientakıl hastası
mental reservationiçten pazarlık
mentalitydüşünüş, zihniyet, akıl, zekâ, zihin
mentallyaklen, zihnen, kafa bakımından
mentally defectivezihinsel özürlü
mentally handicappedzihinsel özürlü
mentionanma, adını anma, ima, söz etme, söyleme, -den söz etmek, bahsetmek, anmak
menu-drivenmenüyle yürüyen, menü-sürümlü
mephiticzehirleyici, fena kokulu
mercantiletecimsel, ticari
mercantile lawticaret hukuku
mercantile marineticaret filosu
mercator's projectionmerkator izdüşümü
mercenarinessmenfaatperestlik, para hırsı
mercerkumaş satıcısı, kumaşçı
mercerizationmerserizasyon
mercerizemerserize etmek, kasarlamak
merchandiseticaret eşyası, mal
merchandise marineticaret filosu
merchandisingsatışı geliştirme yöntemi
merchant bankticari banka
merchant fleetticaret filosu
merchant navyticaret gemisi
merchant princezengin tüccar
merchantablesatılabilir, sürümlü
merchantmanticaret gemisi
mercifulsevecen, bağışlayıcı, merhametli, şefkatli
mercifulnesssevecenlik, bağışlayıcılık, merhametlilik
mercilessmerhametsiz, acımasız, amansız
mercurialçabuk değişen, dakikası dakikasına uymayan, sebatsız
mercuric chlorideaksülümen
mercury barometercıvalı barometre
mercury delay linecıvalı geciktirme hattı
mercury gaugecıvalı manometre
mercury memorycıva bellek
mercury storagecıvalı bellek
mercury thermometercıvalı termometre
mercury vapourcıva buharı
mercymerhamet, acıma, insaf, af, lütuf
meretriciousgösterişli, cafcaflı, sahte güzel
mergeiçine karıştırmak, birleştirmek, içine karışmak, birleşmek
mergencebirleşme, birleştirme
mergerbir firma ya da şirketin bir diğeriyle birleşmesi
meringueyumurta akı ve şekerle yapılan bir tür kurabiye
merinomerinos koyunu, merinos yünü
merino yarnmerinos ipliği
meritdeğer, liyakat, fazilet, erdem, meziyet, hak etmek, layık olmak
meritocracyyeteneğe göre mevki verme jüyesi
meritoriousövgüye değer, meziyet sahibi, değerli
mermaidgüya vücudunun üst tarafı kadın vücudu - alt tarafı balık kuyruğu şeklinde olan hayali canlı,deniz kızı,su perisi
merrimentşenlik, neşe, keyif
merryneşeli, şen, güleç, keyifli, (İİ) çakırkeyif, kafası kıyak
merry Christmasiyi Noeller
merry-go-roundatlıkarınca
merrymakingeğlence, şenlik, cümbüş, alem
merrythoughtlades sümüğü,lades
mesenterybağırsak askısı, mesenter
meshağ gözü, ağ, tuzak, (çark dişleri) birbirine geçmek, (ağla balık/vb.) yakalamak, uyuşmak, bağdaşmak
meshedörgülü, ilmikli, gözlü
mesmerisehipnotizmayla uyutmak, büyülemek
mesmerizeçok şaşırtmak, büyülemek
mesocarpmezokarp, ortakabuk
mesodermmezoder, ortaderi
mesophyllmezofil, yaprak iç dokusu
mesophyllummezofil, yaprak iç dokusu
MesopotamiaMezopotaya, Irak
Mesozoicmezozoik, mezozoik
messselikasızlık,nizamsızlık,katıkaşı,karmakarışıklık,cancal,karışıklık,düzensizlik,kirlilik,pislik,kötü durum,zor durum,dert,bela,(ask.) orduevinin lokanta kısmı,(ask.) karavana,karıştırmak,altüst etmek,bozmak,karışık salmak,karışmak,izdivaca girmek,üstünü batırmak,başını katmak
mess abouttembellik etmek, saçmalamak, zırvalamak
mess sth upbozmak, berbat etmek, yüzüne gözüne bulaştırmak
messagehaber, mesaj, ileti
messiahkurtarıcı, İsa Peygamber
Messrs(Mr sözcüğünün çokluğu olup özellikle firma adlarıyla kullanılır) baylar, beyler, efendiler
messyselikasız,dağınık,düzensiz,karmakarışık,çirkli,kirli,pis
metabolic wastemetabolik artık
metacarpalel tarağına ait,el tarağı sümüğü
metal electrodemetalik elektrot
metal fatiguemetal yorulması
metal foundermaden dökümcüsü
metal insulatormetal yalıtkan
metal platingmetal kaplama
metal rectifierkuru redresör
metal spinningmadeni dokuma
metal sprayingmetal püskürtme
metalcoatmetalle kaplamak
metallic bindingmetalik bağ
metallic circuitmetal devre
metallic currencymadeni para
metallic resistancemetalik direnç
metallizemetalle kaplamak
metalloidmadene benzer, madenimsi, metaloit, madene benzer basit cisim
metallurgicalmetalurjik, metalbilimsel
metallurgical chemistrymetalurjik kimyası
metallurgical engineeringmetalurji mühendisliği
metallurgistmetalurji uzmanı, maden bilgini
metallurgymadencilik, metalürji
metamathematicsmetamatematik
metamerismmetamerizm, metameri
metamorphicmetamorfik, başkalaşan
metamorphic faciesmetamorfik fasiyez
metamorphic rockbaşkalaşım kayacı, metamorfik kayaç
metamorphismbaşkalaşım, metamorfizm
metamorphosebaşkalaştırmak, başkalaşmak
metamorphosisbaşkalaşım, metamorfoz
metaphoreğretileme, istiare
metaphoricistiare ile ilgili, eğretilemeli
metaphoricalmecazi, eğretileme
metaphraseaynen tercüme, kelimesi kelimesine tercüme, aynen tercüme etmek
metaphysicsdoğa ötesi, fizikötesi, metafizik
metastableyarıkararlı, metastabl
metastasismetastaz, değişme
metatarsalayak tarağına ait
metazoametazoa, çokgözeliler, çok hücreli hayvanlar
metazoonçokgözeli, çok hücreli hayvan
metempsychosisruh göçmesi, ruhgöçü
meteorakanyıldız, göktaşı, meteor
meteor showermeteor yağmuru, meteor akımı
meteor streammeteor yağmuru, meteor akımı
meteoricmeteorik, meteor ..., göz kamaştırıcı, hızlı
meteoric showermeteor sağanağı, meteor yağmuru
meteoridatmosfere girince göktaşı olan cisim
meteoritemeteorit, göktaşı
meteorologicalmeteorolojik
meteorological conditionsmeteorolojik koşullar
meteorological observationtenek gözlemi
meteorological officemeteoroloji merkezi
meteorological reportmeteoroloji raporu
meteorological satellitemeteoroloji uydusu
meteorologymeteoroloji, havabilgisi
meterölçme aygıtı, sayaç, saat, Aİ.metre
methodyöntem, yol, metot, düzen, tertip, jüye
methodicaljüyeli, düzenli, yöntemli
methodicallydüzenli olarak
methodizedüzene sokmak, intizam vermek
methodlessplansız, düzensiz
methodologyyöntembilim, metodoloji
methyl alcoholmetil alkol
methylatemetil alkol ile karıştırmak
methylated spiritdenatüre alkol, denatüre alkol
meticuloustitiz, dikkatli, kılı kırk yaran, özenli
metric hundredweightçeki, elli kilo
metric systemmetre jüyesi
metricatemetre jüyesine dönüştürmek
metricskoşukbilim, ölçübilim
metrologymetroloji, ölçüm bilgisi
metropolisbüyük kent,anakent,metropol,başkent,payitaht
metropolitanbaşkentle/büyük kentle ilgili
metropolitan municipalitybüyükşehir belediyesi
mettleyiğitlik, cesaret, heves, çaba
mettlesomeateşli, atılgan, atak, sert başlı
mew upkafese koymak, kapamak, hapsetmek
mewsahırlar sokağı, sıra ahırlar
MexicanMeksikalı, Meksika'ya ait
mezzanineasma kat, ara kat
mezzo forteorta derecede kuvvetli ses
miaowmiyav, miyavlama, miyavlamak
miasmapis ve zehirli hava
micromikro, hassas, belirsiz
microbarographmikrobarograf
microbicmikropla ilgili, mikrobik
microbiologymikrobiyoloji
microcephalousçok küçük başlı
microchemicalmikrokimyasal
microchemical analysismikrokimyasal analiz
microchipminiyonga, bir entegre devreyi taşıyan yarı iletken
microcomputermikrobilgisayar
microcosmküçük evren, küçük bir evren olarak düşünülen insan
microcrystallinemikrokristalin
microeconomicsmikroekonomi
microelectronicsmikroelektronik
microinstructionmikrokomut
micrometermikrometre, miniölçer
micronucleusmikroçekirdek
microorganismmikroorganizma
microphotographmikrofotoğraf
microprocessor(bilgisayar) mikroişlem birimi, mikroişlemci, mikroişleyici
microprogrammingmikroprogramlama
microscopymikroskopi, mikroskopla inceleme
microstructuralmikroyapısal
microwavebin ile otuz bin megahertz arasında titreşimi olan elektromanyetik dalga, mikrodalga
microwave ovenmikrodalga fırını
micturitionidrar çıkarma, işeme hastalığı
middaygünorta çağı,günorta,öğle
middenmezbele, gübrelik, çöp yığını
middleortadaki, orta, orta, bel
middle-of-the-roadçoğunluğun görüşünü paylaşan, sıradan
middlemankomisyoncu, aracı
middleweight(boks) orta siklet
middlingskaba un, kepekli un
midgetatarcık, titrersinek
midlandbir ülkenin iç kısmı
midribyaprağın orta damarı
midshipmandeniz asteğmeni
midst(edat) orta, ortasında
midwayyarı yolda, ortasında
midwinterkış ortası, karakış
miffçekişme, dargınlık, küstürmek
might(olasılık belirtir) -ebilmek, (İİ.) (rica belirtir) -ebilmek, (dolaylı anlatımda `may' in yerine kullanılır) -ebilmek, -meli, -malı, güç, kuvvet, kudret
might as well-se de olur, -memek için bir neden yok
might well-ebilmek, -abilmek
mightilygüçle, kudretle, son derece, çok fazla
mightinessgüçlülük, azamet, büyüklük, kudret
mightygüçlü, kuvvetli, kudretli
migrantgöçebe, göçmen, göçmen kuş
migrant workersgöçmen işçiler
migratorygöçücü, göçebe, seyyar
mildyumuşak başlı, iyi huylu, uysal, kibar, ılımlı, ılıman, mutedil, (yiyecek/içecek/vb.) hafif
mildlytatlılıkla, nezaketle, yumuşakça, hafifçe, biraz
mildnessuysallık, ılımlılık, kibarlık
mileagemil hesabıyla uzaklık
mileage indicatorkilometre sayacı
mileometeryolölçer, odometre
milestoneüzerinde mil işareti olan taş,kilometre taşı,pille,merhale,önemli olay,dönüş çekidi
milfoilkandilçiçeği, civanperçemi
militancysaldırganlık, azimlilik, savaş hali
militantsaldırgan, savaşçı, kavgaya hazır, militan
militarilyaskeri bakımdan, asker gibi, askerce
militarismasker zihniyeti
militarizeaskerileştirmek
militaryaskerler, ordu, askeri
military academyharp okulu, harbiye
military courtaskeri mahkeme
military high schoolaskeri lise
military policeaskeri inzibat
militate(against ile) engel olmak
milk runtehlikesiz uçuş, tehlikesiz sefer
milk shakemilkşeyk, meyveli/çikolatalı süt
milk sugarsüt şekeri, laktoz
milk-and-wateryavan, tatsız, değersiz
milkersütü sağan kişi, sağmal inek, sağıcı
milksophanımevladı,avratağız,muhallebi çocuğu
milkysütlü, bulanık, süt gibi
Milky WaySamanyolu, Hacılaryolu
milldeğirmen, el değirmeni, fabrika, imalathane, değirmende öğütmek, (maden) frezelemek, şekil vermek, işlemek
mill aboutsürü halinde dolaşmak
mill aroundsürü halinde dolaşmak
mill boardkalın mukavva, kartonpat
millabledinklemeye elverişli
milledçekilmiş, öğütülmüş, işlenmiş, çentikli
millenniumbin yıl, bin yıllık dönem, herkesin mutluluk ve refah içinde yaşayacağı varsayılan gelecek
millinerytuhafiye, kadın şapkaları
millingöğütme, frezeleme, değirmencilik
millivoltmetermilivoltmetre
milometeryolölçer, odometre
miltdalak, balık sperm kesesi
mimepandomim, mimik, pandomim oyuncusu, pandomim yapmak, taklidini yapmak
mimictaklit eden kimse, taklitçi, taklidini yapmak, taklit etmek
mimicryhayvanda vücudun ortama uyması, taklitçilik
mimosamimoza, küstümotu, köseğen
minatorytehdit edici, korkutucu
mincekıymak,doğramak,çapmak,yapmacık nezaketle konuşmak,kırıtmak,kıyma
mince wordsağzında gevelemek
mincemeatkuru üzüm, meyve kurusu, kurutulmuş portakal kabuğu, /vb.den yapılarak pasta içine konulan karışım
mincingişveli, nazlı, yapmacık tavırlı
mindus, akıl, kafa, anlak, zekâ, bellek, anımsama, hafıza, dikkat, akıl, düşünce, kanı, fikir, eğilim, kafalı adam, zeki insan, beyin, dikkat etmek, aldırmak, önem vermek, bakmak, ilgilenmek, karşı çıkmak, karşı koymak
mind one's P's and Q'sadımını denk atmak
mind youdikkatini çekerim
Mind your own businessSen kendi işine bak
mind-benderşaşırtıcı şey, hayal kurduran ilaç
mindful-e dikkat eden, önem veren
mindlesssersem, akılsız, aptal, dikkat etmeyen, aldırış etmeyen, dikkatsiz
mineadl.benim, benimki, maden ocağı, mayın, (maden/vb.) çıkarmak, maden ocağını işletmek, mayın döşemek
mine detectormayın detektörü
mine sweepermayın temizleyici
mine sweepingmayın tarama
minelayer(denize mayın döşeyen) mayın gemisi/uçağı
minermaden işçisi, mayın döşeyen asker
miner's helmetbaret, başlık
miner's lampmadenci lambası
mineral acidanorganik asit, mineral asit
mineral coaltaşkömürü, madenkömürü
mineral depositmaden damarı, maden yatağı
mineral fertilizermineral gübre
mineral mordantmineral mordan
mineral oilmineral yağı, madeni yağ
mineral saltsmadensel tuzlar
mineral springmaden kaynağı, maden yatağı, madensuyu kaynağı
mineralizationmadenleştirme
mineralizemineralleştirmek, taşlaştırmak
minestroneetli ve sebzeli çorba
minglekarıştırmak,katmak,karışmak,katışmak,katılmak
mingle withkoşulmak,karışmak
miniaturizationminyatürleştirme
minicomputerminibilgisayar
minifyküçültmek, önemini azaltmak
minikinyapmacık, çok az, azıcık
minimal pairen küçük çift
minimal valueen küçük değer
minimizeen aza indirgemek, azaltmak, küçümsemek, önemsememek
minimumen küçük miktar, en düşük derece
minimum rateasgari vergin
minimum valueminimum değer
minimum wageasgari vergin
mining companymaden şirketi
mining engineermaden mühendisi
mining engineeringmaden mühendisliği
minionyardakçı, köle, dalkavuk
Minister of CommerceTicaret Bakanı
Minister of CommunicationsUlaştırma Bakanı
Minister of FinanceMaliye Bakanı
Minister of Foreign AffairsDışişleri Bakanı
Minister of JusticeAdalet Bakanı
Minister of LabourÇalışma Bakanı, çalışma bakanı
Minister of National DefenceMilli Savunma Bakanı
Minister of National EducationMilli Eğitim Bakanı
Minister of Public Health and WelfareSağlık Bakanı
Minister of StateDevlet Bakanı
Minister of the Interioriçişleri Bakanı
Minister of Tourism and InformationTurizm ve Tanıtma Bakanı
ministerial billhükümet tasarısı
ministrationyardım, hizmet
Ministry of AgricultureTarım Bakanlığı
Ministry of CommerceTicaret Bakanlığı
Ministry of CommunicationsUlaştırma Bakanlığı
Ministry of Culture and TourismKültür ve Turizm Bakanlığı
Ministry of Customs and MonopoliesGümrük ve tekel Bakanlığı
Ministry of DefenceMilli Savunma Bakanlığı
Ministry of Development and Housingimar ve iskan Bakanlığı
Ministry of EducationMilli Eğitim Bakanlığı
Ministry of Energy and Natural ResourcesEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Ministry of FinanceMaliye Bakanlığı
Ministry of Foreign AffairsDışişleri Bakanlığı
Ministry of ForestryOrman Bakanlığı
Ministry of HealthSağlık Bakanlığı
Ministry of IndustrySanayi Bakanlığı
Ministry of Industry and TechnologySanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Ministry of Interioriçişleri Bakanlığı
Ministry of JusticeAdalet Bakanlığı
Ministry of LabourÇalışma Bakanlığı
Ministry of National DefenseMilli Savunma Bakanlığı
Ministry of Public Health and WelfareSağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı
Ministry of Public WorksBayındırlık Bakanlığı
Ministry of Reconstruction and Housingimar ve iskan Bakanlığı
Ministry of StateDevlet Bakanlığı
Ministry of Tourism and InformationTurizm ve Tanıtma Bakanlığı
Ministry of TransportationUlaştırma Bakanlığı
Ministry of Village AffairsKöy işleri Bakanlığı
Ministry of Youth and SportsGençlik ve Spor Bakanlığı
miniumsülüyen, miniyum, parlak kırmızı
minordaha küçük, daha az, önemsiz, küçük, ikincil, minör, ergin olmayan çocuk
minor planetküçük gezegen
minor premiseküçük önerme
minority governmentazınlık hükümeti
minority partyazınlıklar partisi
minority rightsazınlık hakları
minority schoolazınlık okulu
minstrelortaçağ halk ozanı
mintnane,yarpuz,nane şekeri,darphane,yığın,pul yığını,büyük pul,(madeni pul) basmak
mint markdarphane müdürünün mühürü
mintagebasılan para, para basma vergini
minuend(matematik) çıkartılan
minus infiniteeksi sonsuz
minus signeksi işareti, eksi imi
minutedakika, kısa süre, an, çok küçük, çok titiz, ayrıntılı, dikkatli
minute handyelkovan, dakika kolu
minutes of the proceedingstutanak
minutiaeönemsiz ayrıntılar, incelikler
miosisgözbebeği büzülmesi
miracle playortaçağa mahsus dini piyes
miraculousmucizevi, şaşılacak
mirepislik, çamur, batak, çamura batırmak, kirletmek
mirrorayna,güzgü,yansıtmak,aksettirmek
mirror galvanometeraynalı galvanometre
mirror imageayna görüntüsü
mirthfulşen, eğlenceli, neşeli
misadventurekaza, talihsizlik
misadvisekötü öğüt vermek
misallianceyanlış evlilik
misanthropeinsanlardan kaçan/nefret eden kimse
misanthropicinsanlardan kaçan/nefret eden
misanthropyinsandan kaçma/nefret etme
misapplicationyanlış uygulama
misapprehendyanlış anlamak
misappropriatekötüye kullanmak
misappropriationkötüye kullanma, zimmete geçirme
misbegottenpiç, gayri meşru, alçak
misbehaveterbiyesizlik, etmek, kötü davranmak
misbehaviourkötü davranış, terbiyesizlik
misbeliefyanlış itikat, imansızlık
misbelieverkâfir, zındık, imansız
miscalculateyanlış hesaplamak
miscallyanlış isim vermek
miscarriageuşak düşürme, düşük, başarısızlık
miscarriage of justiceadli hata
miscarry(uşak) düşürmek, düşük yapmak, başarısız olmak, boşa gitmek, suya düşmek
miscegenationırk karışımı
mischanceşanssızlık, talihsizlik
mischiefyaramazlık, hasar, zarar
mischief-makerarabozan, ortalığı karıştıran, fesatçı
mischievoushain, zararlı, yaramaz, afacan, haylaz
mischievousnesshainlik, yaramazlık, afacanlık
miscibilitykarışabilirlik, karışırlık
misciblekarışabilir, karışır
misconceiveyanlış anlamak
misconceptionyanlış anlama
misconcieveyanlış anlamak
misconductkötü davranış, terbiyesizlik
misconduct in officegörevi kötüye kullanma
misconduct oneselfkötü davranışta bulunmak
misconstructionyanlış anlama
misconstrueyanlış anlamak, ters anlam vermek
miscountyanlış saymak, yanlış hesap etmek
miscreantzalim, vicdansız
misdeedkötülük, kötü davranış, kabahat
misdemeankötü harekette bulunmak
misdirectyanlış yön göstermek, yanlış yola sokmak
mise en scenemizansen, sahne düzeni
miserhkr.cimri, para canlısı
miserablemutsuz, perişan, sefil, kötü, berbat
miserlinesscimrilik, hasislik, para hırsı
miserlycimri, hasis, pinti
miserymutsuzluk, sefalet, ıstırap
misfeasanceyolsuzluk, suiistimal
misfire(silah) tutukluk yapmak, suya düşmek, bekleneni vermemek
misfitçevresine uymayan kimse
misfortuneşansızlık, talihsizlik, felaket, kaza
misgovern(ülkeyi) kötü yönetmek
misgovernmentkötü idare, beceriksiz idare
misguideyanlış yola saptırmak
misguidedyanlış yola sapmış, yanlış
mishandlekötü kullanmak, hor kullanmak
mishapaksilik, terslik, talihsizlik, kaza
mishmashdolaşık kelep,açılmaz düğün,cancal,dolaşık,karmakarışıklık
misinform-e yanlış bir şey söylemek, yanlış bilgi vermek
misinformationyanlış bilgi
misinterpretyanlış anlamak, yanlış yorumlamak
misinterpretationyanlış yorum, yanlış tercüme, yanlış anlam
misjudgeyanlış hüküm vermek, yanlış değerlendirmek
mislaynereye koyduğunu unutmak
misleadyanlış yola sevketmek, saptırmak, yanıltmak
misleadingyanıltıcı, yanlış
mismanagementkötü yönetim, kötü idare
mismatchuygunsuzluk, uymama, birbirine uymamak
misnameyanlış isim koymak
misnomeryanlış ad, yanlış adlandırma
misogamyevlilikten nefret
misoneismyenilik korkusu, değişiklik korkusu
misplaceyanlış yere koymak, nereye koyduğunu unutmak
mispresentationyanlış beyan
misprisionvazifeyi suistimal, bir suça göz yumma
mispronounceyanlış telaffuz etmek
mispronunciationyanlış telaffuz
misquotationyanlış aktarma
misquoteyanlış yazmak, yanlış nakletmek
misreadyanlış okumak, yanlış anlamak ya da yorumlamak
misrepresentationyalan beyan
missvuramamak, ıskalamak, kaçırmak, yetişememek, özlemek, yokluğunu keşfetmek, olmadığının farkına varmak, vuramama, ıskalama, ıska, hanımefendi, bayan, (evlenmemiş bayanlara hitap ederken) Bayan
miss outkapsamamak, içine almamak
miss the boatfırsatı kaçırmak, vapuru kaçırmak
miss the markhedefi tutturamamak
miss the pointmeseleyi kavramamak
misshapekötü biçim vermek
misshapenbiçimsiz, şekilsiz, bozuk şekilli
missingkayıp, yitik, eksik, namevcut
missionözel görev, misyon, kurul, misyon, misyonerler kurulu
missismetres, eş, hanım, bizimki
misspellharflerini yanlış söylemek
misspendisraf etmek, boşa harcamak
misstateyanlış ifade etmek
mistsis,çen,duman,buğu,(over/up ile) buğulanmak,buğulandırmak
mistakeyanlış anlamak, (for ile) -e benzetmek, şaşırmak, karıştırmak, yanlış, hata, yanılma, yanlışlık
mistakenyanılmış, yanlış, hatalı, yersiz
mistimezamanı yanlış ayarlamak, vakitsiz yapmak
mistinesssis, duman, karanlık, bulanıklık
mistranslateyanlış tercüme etmek, yanlış çevirmek
mistressevin hanımı, kadın öğretmen, metres
mistrustgüvenmemek, güvensizlik
mistrustfulgüvensiz, kuşkulu
misunderstandyanlış anlamak
misunderstandingyanlış anlama, yanlış anlaşılma, karışıklık
misuseyanlış yerde kullanmak, kötü kullanmak, kötüye kullanmak, yanlış kullanma, kötüye kullanma, suistimal
mitekene, peynir kurdu, uyuz böceği, (zavallı) çocuk, yavrucak
mitigatehafifletmek, azaltmak
mitigating causescezayı hafifletici nedenler
mitigationhafifletme, azaltma, yumuşatma
mitrailleusemitralyöz, makineli tüfek
mitralmitral, ikili kapakçık
mitral valvemitral kapakçık, ikili kapakçık
mitrepiskoposların giydiği uzun başlık
mitre boxşev gönyeyi kesme kutusu
mitre gearşev dişli, konik dişli
mitre jointşev köşe geçmesi
mitre sawşev testeresi, gönye testeresi
mittparmaksız eldiven, el
mittimushapis cezası, memuriyetten çıkarma
mixkarıştırmak, karışmak, kaynaşmak, uyum sağlamak, karışım, birleşim
mix upkarıştırmak, düzenini bozmak
mix-upkarışıklık, kargaşa, telaş, karışık durum
mixedkarışık, karma, çeşitli
mixed base notationkarışık taban yazımı
mixed bloodkarışık kan, melez
mixed committeekarma komite
mixed crystalkarışık kristal
mixed doubleskarışık çiftler
mixed economykarma ekonomi
mixed fertilizerkarma gübre
mixed forestkarışık orman
mixed policykarma sigorta poliçesi
mixerkarıştırıcı, mikser, herkesle hemen kaynaşıveren kimse, sokulgan kimse
mixer consolereji masası, yönetim masası
mixingkarıştırıcı, karıştıran, karıştırma, karma
mixing apparatuskarıştırma cihazı
mixing consolekarıştırma masası, bileştirme masası
mixturekarışım, karışma, karıştırma
mizzleçiseleme, ince ince yağmak, çiselemek
mnemonicbellekle ilgili, hafızaya ait, belleği güçlendiren, hafızaya yardımcı
mnemonic codeanımsatıcı kod
mnemonic symbolanımsatıcı simge
moaninilti, sızlanma, dırdır, inlemek, hkr.ağlamak, sızlanmak, zırıldamak
mobçete, serseri türkümü, gürültücü kalabalık, çevresini sarmak, başına üşüşmek, etrafına toplanmak
mobilehareket eden, oynak, seyyar, gezici, rüzgârın etkisiyle hareket eden küçük süs eşyası
mobile control roomnaklen yayın aracı
mobile homekaravan, gezerev
mobile phoneyancık alısünü,halta çınkası
mobilityhareketlilik, devinim, devingenlik, değişkenlik
mobilizesilah altına almak, seferber etmek
mockalay etmek,eğlenmek,taklidini yapmak,maskara etmek,lağlağı,yapmacık,sahte
mockeryalay,lağ,lağlağı,gülünç taklit,maskaralık,komedi,rezalet
modal(can/must gibi) kip belirteci, (s.) kiplerle ilgili, kip
modalitykiplik, şekil, keyfiyet
modalizationkipleştirme, kipselleştirme
modeusul,minval,tarz,yol,tavır,biçim
mode of paymentödeme şekli
mode transformermod çevirici, mod transformatörü
modelörnek, model, model, manken, kalıp, tip, model, modelini yapmak, kalıbını çıkarmak, modellik etmek, modellik yapmak
moderateorta, görüşleri aşırıya kaçmayan, ılımlı, ılımlı kimse, makul kimse, hafifletmek, azaltmak, hafiflemek, azalmak
moderatelybir dereceye kadar, kısmen, biraz
moderatormoderatör, ılımlayıcı, arabulucu, başkan, reis
modernismçağcılık, modernlik, yenilik, ilericilik
modernistyenilik taraftarı
modernityçağdaşlık, modernlik, yenilik
modernizationmodernleş(tir)me, çağdaşlaştırma
modernizeyenileştirmek, modernize etmek
modestalçakgönüllü, ılımlı, makul, sade, yalın, gösterişsiz
modicumbir parça, azıcık miktar
modifiabledeğiştirilebilir
modificationdeğiştirme, değişiklik
modifieranlam değiştirici, niteleyici
modifydeğişiklik yapmak, değiştirmek
modistekadın terzisi/şapkacısı
modular systemmodüler jüye
modularitymodülerite, birimsellik
modulatemodüle etmek, ayarlamak
modulated beammodüle elektron demeti, kiplenik demet
modulating wavemodüle edici dalga, kipleyici dalga
modulationmodülasyon, kiplenim
modulation metermodülometre
modulatormodülatör, kipleyici
moduleölçü birimi, modül mobilya, (uzay aracında) modül
module constructionmodül yapı
modulusmodül, oran birimi
modulus of elasticityesneklik modülü
modulus of rupturekopma modülü
modus operandiicra yolu, hareket tarzı
modus vivendigeçici anlaşma, yaşayış tarzı
moietyyarım, yarı, küçük parça, kısım, hisse
moilağır iş, yorucu iş, çalışıp didinmek
moiréharelendirmek, hareli, hareli kumaş
moire calendermuare kalenderi
moistennemlendirmek, rutubetlendirmek, ıslatmak
moisteningnemlendirme, rutubetlendirme
moisture resistanceneme karşı dayanıklılık
moisture resistantneme karşı dayanıklı
molar conductancemolar iletkenlik
molar conductivitymolar iletkenlik
molar motionkütlesel hareket, kütlesel devinim
molar toothöğütücü diş, azıdişi
molaritymolarite, molarlık
molassesşeker pekmezi, melas
moleben, köstebek, muhbir, ajan
mole ploughmol pulluğu, drenaj pulluğu
molecularmoleküler, moleküle ait, moleküllü
molecular associationmoleküler birleşme
molecular attractionmoleküler çekim
molecular biologymoleküler biyoloji
molecular bondmoleküler bağ
molecular currentmoleküler akım
molecular energymoleküler enerji
molecular formulamolekül formülü
molecular massmoleküler kütle
molecular structuremolekül yapısı
molecular theorymolekül teorisi
molecular weightmolekül ağırlığı
molehillköstebek tepeciği
moleskinmoleskin, köstebek kürkü, kadife pantolon
molestsaldırmak, rahatsız etmek, ört.sarkıntılık etmek
molestationcinsel taciz, tecavüz
mollificationyumuşatma, teskin
mollifyyumuşatmak, yatıştırmak, sakinleştirmek
molluscanyumuşakçalarla ilgili, yumuşakça
mollycoddlehanım evladı,erköyün,üstüne titremek,nazlı büyütmek
molotov cocktailmolotofkokteyli
molybdenummolibdenum, molibden
momentkısa süre, an, önem
moment of flexioneğilme momenti
moment of forcekuvvet momenti
moment of inertiaeylemsizlik momenti, atalet momenti
moment of truthönemli karar anı
momentarilybir anlık, geçici olarak
momentarybir anlık, geçici
momentlyher an, bir an için
momentummoment, devinirlik, hız
momismanneye aşırı bağlılık
mommaana, anne, arg.kadın, karı
monadmonad, tek hücreli organizma, zerre, atom
monadnockmonadnok, sertgen
monadrytek kocalılık, tek evlilik
monandroustek kocalı, tek ercikli
monar'chicalkrallık usulüne ait
monarchtekerk, mutlak hükümdar
monarchismmonarşi, tekerklik, krallık jüyesi
monarchistkrallık taraftarı
monetarismparasalcılık, monetarizm
monetary erosionpara erozyonu
monetary policypara politikası
monetary systempara jüyesi
monetizepara basmak, para çıkarmak
money changerdöviz alım satımcısı
money grubberaçgözlü, para canlısı
money grubbingparagöz, açgözlü
money in circulationdolaşımdaki para, tedavüldeki para
money incomeparasal gelir
money lenderborç veren, faizci, murabahacı, mukriz
money marketpara piyasası
money no objectpara problem değil
money orderpara havalesi, havale emri
moniliformtespih şeklinde
monitionuyarı, ihtar, davet, bildirim, uyarma, ikaz
monitorsınıf başkanı, monitör, denetlik, (yayın/telsiz/vb.) izlemek, denetlemek, dinlemek
monitor displaymonitör göstericisi
monitor rooftepe aydınlıklı çatı
monitoryuyarıcı, ikaz edici
monkeymaymun, yaramaz çocuk, afacan
monkey businessdolap, hile, üçkâğıt
monkey engineşahmerdan makinesi
monkey wrenchingiliz anahtarı
monoatomicmonoatomik, tekatomlu
monobasictekbazlı, monobazik
monoblocmonoblok, tek gövdeli
monochromaticmonokromatik, tekrenkli
monochrometek renkli, (sınalgı) siyah-beyaz
monochrome televisionsiyah-beyaz sınalgı
monocletek gözlük, monokl
monoclinic(kristal) monoklinik
monocotyledontekçenekli, monokotiledon
monoculturemonokültür, tek türlü tarım
monodytek sesli şarkı, monodi, ses aynılığı
monogamytekeşlilik, monogami
monogram(baş) harflerle yapılan marka
monolayermonomoleküler tabaka, tekkatman
monolithtek parça taş, yekpare taş, monolit
monolithictek parça taştan, yekpare taştan
monologizeöz özüne konuşmak
monomaniasaplantı deliliği, tek bir konu deliliği
monomaniacsabit fikir delisi
monometalismmonometaliz, tek maden jüyesi
monometallismpara için tek maden standardı
monomialtekterimli, birterimli
monomolecularmonomoleküler
monophobiayalnızlık korkusu
monophthongizationtekünlüleşme
monoplanetek düzlemli uçak
monopoletek kutup, tekucay
monopoly pricetekel fiyatı
monosaccharidemonosakkarit
monosemicbir tek anlam taşıyan, tekanlamlı
monosyllabic languagetekheceli dil
monosyllabletek heceli sözcük
monotheisttektanrıcı, tektanrıcılık
monotonetekdüzelik, monotonluk
monotonicmonoton, tekdüze
monotonoustekdüze, monoton
monotonytekdüzelik, monotonluk
monotremetekdelikli, monotrem, tekdelikli, monotrem
monstercanavar, dev, azman, canavar ruhlu kimse
monstrosityçirkin şey, zevksizlik timsali
monstrouskocaman, dev, iğrenç, rezil, adi
monstrousnesscanavarlık, korkunçluk
monthlyayda bir, aylık, aylık dergi
monumentanıt, olağanüstü eser, dev yapıt
monumentalanıtsal, çok büyük, muazzam
mooinek sesi, mö, (İİ) arg.aptal kadın
moochbeleşe konmak, aşırmak
moodruhsal durum, ruh hali, hava, aksilik, huysuzluk, kip
moodydakikası dakikasına uymaz, değişken, kaprisli, aksi, ters, huysuz
moon aboutdalgın dalgın gezinmek
moon awayboşa geçirmek, boşa harcamak
moonlighterek iş yapan kişi
moonlitayışığı ile aydınlanmış, mehtaplı
moonshinemehtap, saçma sapan söz, kaçak içki
moonyayla ilgili, dalgın, kaçık, deli
moorçalılık arazi, fundalık, arazi, kır, palamarla bağlamak
moor henorman tavuğu, su kuşu
mooragedemirleme vergini, demir atma
mooringdemirleme, bağlama
mooringsgemi bağlama yeri
moorlandfundalık arazi, kır
moottartışmalı, kuşkulu, tartışma meclisi, idare meclisi, görüşmek, müzakere etmek, ileri sürmek
moot pointkararlaştırılmamış sorun, tartışma konusu
mopsaplı tahta bezi, dağınık saç, saplı bezle silmek, bezle kurulamak, silmek
mop one's browalnının terini silmek
mop the floor with sbbirini mat etmek
mop upsilip süpürmek, düşmanı temizlemek
mopboardsüpürgelik, sıvadibi
mopeneşesiz, kederli olmak
mopedmotorlu bisiklet, moped
mopishüzüntülü, canı sıkkın, gamlı
moquettemoket, bir döşemelik kumaş, yünlü halı
moralahlaklı, törel, dürüst, ahlaklı, manevi, tinsel, alınacak ders, kıssadan hisse, ahlak dersi
moral defeatmanevi yenilgi
moral obligationmanevi yükümlülük
moral philosophyahlak bilimi
moral supportmoral takviyesi
moralistmoralist, ahlakçı
moralityahlaklılık, erdem
moralizeahlak dersi vermek, ahlakını düzeltmek
moratoriumborçların ertelenmesi, moratoryum
morbidhkr.iğrenç şeylere ilgi duyan, iğrenç
mordacitykeskinlik, dokunaklılık
mordantmordan, boyasaptar, keskin, iğneli, canyakıcı
more and moregittikçe, gitgide
more often than notçoğu zaman, genellikle
more or lessaşağı yukarı, yaklaşık, ortalama, oldukça
more than meets the eyegöründüğünden fazla
more's the pityne yazık ki
moreoverbundan başka, üstelik, zaten
morganaticdengi olmayan (evlenme)
moribundölmek üzere, ölüm halinde, can çekişmekte
morning gownsabahlık elbise
morning papersabah gazetesi
morning starsabah yıldızı
morosehuysuz, somurtkan, aksi, suratsız
morosenesshuysuzluk, aksilik, somurtkanlık
morphememorfem, biçimbirim
morpho-(önek) şekil, biçim, yapı
morpho-phonemicsbiçimbilimsel sesbilim
morpho-phonologybiçimsel sesbilim
morphologicmorfolojik, biçimbilimsel
morphologicalmorfolojik, biçimbilimsel
morphologistmorfoloji uzmanı, biçimbilimci
morphologymorfoloji, biçimbilim
morris dancebir halk dansı
morsellokma, parça, zerre
mortalfani, ölümlü, öldürücü, ölümcül, çok büyük, aşırı, fani, ölümlü, insan
mortalityölümlülük, ölüm oranı
mortarhavan, dibek, ask.havan topu, harç, harç ile sıvamak
mortgagerehin, ipotek, rehine koymak, ipotek etmek
mortgage bankipotek bankası
mortgage bondipotekli tahvil, rehinli tahvil
mortgage loanipotekli kredi
mortgageeipotekli alacaklı, ipotek alan
mortgageripoteğe veren, ipotekli borçlu
mortgagoripotek ettiren borçlu
morticezıvana, dişi, delik, zıvana açmak
morticiancenaze kaldırıcısı
mortificationrezil olma, cezalandırma, kangren, küçük düşme
mortifyküçük düşürmek, utandırmak
mortiseyuva, lamba, delik, zıvana, zıvana açmak
mortise and tenon jointzıvanalı geçme
mortise chiselzıvana kalemi
mortise gaugezıvana ölçüsü
mortise jointzıvanalı geçme
mortising machinezıvana makinesi
mosaic diseasemozaik hastalığı
moss-grownyosunla örtülmüş
mosstrooperyağmacı, akıncı
mosten, en çok, çok, pek, son derece, s, adl, en çok, en fazla, çoğu
mostlyçoğunlukla, çoğu, çoğu kez
moth-ballharp malzemesini depolamak
mothballgüve ilacı, naftalin
motherana, anne, kaynak, köken, ana, esas, annelik etmek, analık yapmak, hkr.annelik taslamak, doğurmak
mother aircraftkumanda uçağı
mother boardana levha, ana kart
mother countryanavatan, memleket
mother-of-pearlsedef, sedef
motherlyana gibi, anaya özgü
mothproofgüveye karşı dayanıklı
motilekendiliğinden hareket edebilen
motiondevinim, hareket, işaret, önerge, işleme, çalışma, işaret etmek
motion forcehareket kuvveti
motion picturesinema filmi
motionaldevimsel, hareketle ilgili
motivateharekete geçirmek, motive etmek
motivatednedenli, gerekçeli
motivationneden, güdüleme, güdü, motivasyon
motiveneden, güdü, dürtü, devindirici, hareket ettirici
motleyçeşit çeşit, yüz çeşit, her tür
motocrossmotosiklet yarışı, motokros
motormotor, hareket ettirici, motorlu, otomobille gezmek/gitmek
motor insurancetrafik kaza sigortası
motor neuronmotor sinir hücresi
motor pulleymotor kasnağı
motor scooterskuter, hafif motosiklet
motor vehiclemotorlu taşıt
motorboatdeniz motoru, motor
motorcadearaba korteji, konvoy
motorcar factoryotomobil fabrikası
motoringaraba kullanma, sürücülük
motoristotomobil sürücüsü, haydavcı
motorizemotorla donatmak, motorize etmek
motorizedmotorize, motorlu
motorshipdizel motorlu gemi
mottodüstur, parola, slogan
mouflonmuflon, yabani dağ koyunu
mouldbahçe toprağı, küf, kalıp, dökme kalıp, kalıba dökmek, kalıba sokmak
mouldboardsaban kulağı, saban bıçağı
mouldinessküf tutma, tekdüzelik
mouldingkalıplama, silme, pervaz
moundtümsek, tepecik, yığın
mountdağ, tepe, binek hayvanı, binmek, çıkmak, tırmanmak, (up ile) yükselmek, monte etmek, takmak, kurmak, kakmak, yerleştirmek, takmak, çerçeve, altlık
mountain chaindağ silsilesi
mountain cockçalıhorozu, orman horozu
mountain crystalneceftaşı
mountain liondağ aslanı, puma
mountain rangesıradağ, dağ silsilesi
mountain sicknessyükseklikten gelen rahatsızlık
mountain tourismdağ turizmi
mountebankşarlatan, sahte doktor
mountedata binmiş, atlı, binmiş, takılı
mounted troopssüvari, atlı asker
mountingmontaj, kurma, takma
mourn(for/over ile) yasını tutmak
mournercenazeye katılan kimse, yaslı kimse
mournfulyaslı, hüzünlü, kederli
mourning dressmatem elbisesi
mousy(hkr.) sessiz, sıkıcı, çekingen, (saç/kıl) mat kahverengi
mouthağız, giriş yeri, ağız, dırdır etmek, zırlamak, sürekli aynı şeyleri söylemek, dudaklarını kıpırdatmak
mouth organağız mızıkası, armonika
mouth-wateringağız sulandırıcı, nefis
mouthfulağız dolusu lokma, söylenmesi güç ve çok uzun sözcük
movablemenkul, taşınır, taşınır eşya
movable bridgeyüzer köprü, hareketli köprü
movable kidneymobil böbrek
movable propertytaşınır mallar, menkul mülkiyet
movehareket ettirmek, kımıldatmak, oynatmak, hareket etmek, kımıldamak, ilerlemek, yürümek, gitmek, ilerlemek, gelişmek, sona yaklaşmak, taşınmak, birlikte olmak, zamanını geçirmek, etkilemek, duygulandırmak, önermek, kımıldama, hareket etme, hareket, (satranç) hamle, taşınma, hareket, girişim
move heaven and earthçalmadık kapı bırakmamak
move ineve taşınmak, yerleşmek
move offayrılmak, hareket etmek
move ondeğiştirmek, yenilemek, göndermek, kovmak
move outevden taşınmak, dışarı çıkmak
move totaşınmak, harekete geçirmek
move with the timeszamana ayak uydurmak
movementhareket, hareket, eylem, faaliyet, tempo, ritm, hareket, bölüm, kısım, mekanizma
moverhareket ettiren, teklif eden
movie camerafilm makinesi, kamera
movie directorfilm yönetmeni
movingdokunaklı, acıklı, duygulandırıcı, hareket eden, oynak
moving coildöner bobin, oynak bobin
moving picture camerafilm kamerası
moving staircaseyürüyen merdiven
mow downöldürmek, yok etmek
mowing machineekin biçme makinesi
muYunan alfabesinde m harfi
muchçok, köp, hemen hemen, birçok yönden, pek, çok, fazla
much ado about nothingkuru gürültü
much in requestrevaçta, tutulan
much of a muchnessAyvaz kasap hep bir hesap
much the samehemen hemen aynı
much to my regretüzülerek söyliyeyim, maalesef
muckpislik, hayvan boku, gübre
muck aboutaptalca davranmak, saçmalamak
muck aroundaptalca davranmak, saçmalamak
muck uppisletmek, kirletmek, berbat etmek, içine etmek
muckerçamur kimse, pislik kimse, kaba kimse
muckrakeskandala sebep olmak
mucoussümük salgılayan, balgamlı, sümüklü
mucous membranesümükdoku, mukoza
mud dredgerçamur ekskavatörü
muddinesspislik, çamurluluk
muddledolaşıklık,karmakarışıklık,dağınıklık,düzensizlik,karmaşa,şaşkınlık,sersemlik,dolaşık,cancal,(up ile) dağıtmak,karıştırmak,kafasını karıştırmak,şaşkına çevirmek
muddle throughüstesinden gelmek, atlatmak
muddle updağıtmak, karıştırmak
muddleheadedsersem, kalın kafalı, geri zekalı
muffmanşon, el kürkü, becerememek
muffle(sesi) boğmak, hafifletmek
muffleratkı, fular, Aİ.susturucu
mugkulplu bardak, maşrapa, bir maşrapa dolusu, arg.yüz, surat, (İİ) enayi, avanak, saldırıp, soymak
muggersoyguncu, Hint timsahı
mugginesssıcaklık, rutubet, bunaltı
muggy(hava) kapalı, boğucu, bunaltıcı
mulchsaman ya da kuru yaprak örtüsü
mull(bira ya da şarabı) baharatla kaynatmak
mull overüzerinde düşünmek
mullerhavaneli, öğütme taşı
mullockçöp,tullantı,zibil
multangularçok açılı, poligonal
multi-purposeçok maksatlı
multicellularçökgözeli, çok hücreli
multichannelçok arnalı, çok oluklu
multicolouredçok renkli, alaca
multidimensionalçok boyutlu
multidrop lineçok bağlantılı hat
multifactorialçok genli, çoketmenli
multifariousçeşitli, türlü, çeşit çeşit
multifilamentçok filamentli
multiformçeşitli biçimlerde görünen, çok biçimli
multifunctionçok fonksiyonlu, çok işlevli
multilateralismçok yanlılık
multilevelçok düzeyli, çok seviyeli
multilingualbir çok dili kapsayan, çok dilli, bir çok dil konuşabilen
multilingualismçokdillilik
multimillionairemültimilyoner
multinational bankçokuluslu banka
multinational corporationçokuluslu şirket
multinomialçok terimli, katlıterim, maltinomiyal
multiphaseçok aşamalı, çok fazlı, çokevreli
multiplaneçok düzlemli, çok kanatlı uçak
multipleçok, birçok, çeşitli, kat
multiple accessçoklu erişim
multiple addressçok adres
multiple circuitçok katlı devre
multiple productionseri üretim
multiple rootçokkatlı kök
multiple sclerosisçoklu sertleşim, multipl skleroz
multiple shopşube, mağaza zincirinden biri
multiple tool latheçok takımlı torna
multiple valuedçokdeğerli
multiple-choiceçoktan seçmeli
multiple-purposeçok maksatlı
multipletmultiplet, çoklu
multiplexkatmerli, çok katlı şey, kat kat
multipliableçoğaltılabilir
multiplicand(matematik) çarpılan
multiplicationçarpım,çarpma,vurma,artış,çoğalma
multiplication tableçarpım kestesi, çarpma çizelgesi
multiplicativeçarpımsal, çarpmayla ilgili
multiplicityçokluk, çeşitlilik
multiplier(matematik) çarpan
multiply(by ile) çarpmak,çoğalmak,artmak,çoğaltmak,artırmak,üremek
multipolarçok kutuplu, çokucaylı
multiprocessingçoklu işlem
multiprocessorçoklu işlemci
multiprogrammingçoklu bağdarlamalama
multistageçok aşamalı, çok kademeli
multistationçok istasyonlu
multistorey(bina) çok katlı
multitudeçok sayı, çokluk, kalabalık
multitudinousçok, pek çok
multivalentçokdeğerlikli, polivalan
multivariateçokdeğişkenli
Mum's the wordAman kimse duymasın
mumblemırıldanmak, ağzında gevelemek
mumbojumboanlamsız ve karışık söz, put
mummerysoytarılık, maskaralık, anlamsız tören
mummificationmumya yapma, mumyalaşma
mundanegünlük, olağan, sıradan, sıkıcı
mungomungo, paçavra yünü, rejenere yün
municipalbelediye/kent ile ilgili
municipal administrationyerel yönetim
municipal boardbelediye encümeni
municipal corporationyerel yönetim
municipal councilbelediye kurulu
municipal electionsbelediye saylavları
municipal policebelediye zabıtası
munificencecömertlik, eliaçıklık
munificentcömert, eliaçık
munitionsask.mühimmat, cephane
muralduvara yapılmış resim, duvar resmi, fresk
murderadam öldürme, cinayet, çok zor iş, ölüm, katletmek, öldürmek, içine etmek, katletmek
murder in the first degreetaammüden adam öldürme
murkykaranlık, nahoş, utanç verici, karanlık
murmurmırıldanma, mırıltı, söylenme, mızmızlanma, mırıldanmak, homurdanmak, söylenmek
murmurousuğultulu, homurtulu
musclekas, adale, güç, kuvvet
muscle fatiguekas yorgunluğu
muscle-boundkasları çok gelişmiş
muscularkaslarla ilgili, kaslı, adaleli, güçlü
muscular atrophykas atrofisi
muscular coordinationkas kooridanasyonu
muscular forcekas kuvveti
muscular systemkas jüyesi
muscular tissuekas dokusu
muscularitykasların gelişmiş olması
muse(over/up/upon ile) derin derin düşünmek, derin düşüncelere dalmak
mushroommantar,göbelek,göbelek gibi bitmek,hızla çoğalmak
mushroom bulbgöbelek şeklinde ampul
mushroom cloudgöbelek şeklinde nükleer bulut
mushylapa gibi, yumuşak, aşırı duygusal
music stoolpiyano iskemlesi
musicalmüzikal, müzikle ilgili, müzikli, müzik sever, müziğe yetenekli, tatlı, hoş, uyumlu, müzikal
musicalnessmüzik yeteneği
muskmelonşamama, miskkavunu
musskarışıklık, düzensizlik, kargaşa, buruşturmak, karıştırmak
must(zorunluluk/gereklilik belirtir) -meli, -malı, (tahmin belirtir) -meli, -malı, gerekli şey, yapılması gereken şey
mustangmustang, küçük ve vahşi bir tür Amerikan atı
mustard gasiperit, hardal gazı
mustard plasterhardal yakısı
mustard seedhardal tohumu
mustertoplanmak, bir araya gelmek, toplamak
mustinessküflülük, eskilik, köhnelik
mutabilitydeğişebilirlik, kararsızlık
mutabledeğişebilir, kararsız
mutagenmutasyona yol açan madde
mutantmutasyona uğramış, mutasyona uğramış gen
mutationdeğişme, dönüşme, değişinim, mutasyon
mutesessiz, (harf) okunmayan, dilsiz, sesini kısmak, azaltmak
muted(ses/renk) yumuşatılmış
mutilatekötürüm etmek, sakatlamak, bozmak, içine etmek
mutilationsakatlama, kötürüm etme, bozma, değiştirme
mutineerisyancı,asi,kıyamcı
muttermırıldanmak, söylenmek, homurdanmak
mutton chopkoyun pirzolası
mutual aidkarşılıklı yardım
mutual building associationyapı kooperatifi
mutual friendmüşterek dost
mutual fundsmenkul kıymetler, yatırım fonları
mutual inductancekarşılıklı endüktans
mutual trustkarşılıklı güven
muzzlehayvan burnu, burunsalık, top/tüfek ağzı, burunsalık takmak, susturmak, çanına ot tıkamak
muzzle-loaderağızdan dolma top/tüfek
muzzysersem, sarhoş, kasvetli
my eyeyok canım!, hadi ordan!, inanamıyorum!
My goodnessTanrım!, Allahım! Yarabbim!
my humble selfbendeniz, naçizane kendim
mycologymikoloji, mantarbilim
myelitisomurilik iltihabı, omurilik yangısı, miyelit
mylonitemilonit, ezik kayaç
myocarditismiyokart iltihabı
myocardiummiyokart, kalp kası
myopemiyop kimse, uzağı iyi göremeyen kimse
myopiamiyopluk, uzağı iyi görememe
myriadçok, sayısız, çok sayı
myriapodçokayaklı, çokayaklı böcek
myrrhmürrüsafi, mür, merağacı
myselfben, kendim, kendimi, kendime, özüm, özümü, özüme
mysteriousesrarengiz, gizemli
mysterysır, giz, anlaşılmaz şey, gizem, esrar
mystery playdinsel tiyatro oyunu
mysticgizemli, mistik, gizemcilikle ilgili, gizemci
mysticalgizemcilikle ilgili, gizemli
mysticismtasavvuf, gizemcilik
mystifymeraklandırmak, şaşırtmak
mystiquehüner, marifet, mistik
mythsöylence, mit, efsane, uydurma şey, masal
mythicalefsanevi, söylencesel, uydurma
mythologymitoloji, söylenbilim