İngilizce Sözlük

All | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z | Submit a name
There are currently 3077 names in this directory beginning with the letter M.
ma'am
madam, bayan

mac
yağmurluk

macabre
korkunç

macadam
şose

macaroni
makarna

macaroon
bademli kurabiye

macaw
uzun kuyruklu bir tür papağan

mace
gürz, topuz, tören asası

Macedonia
Makedonya

Macedonian
Makedonyalı

macerate
sıvıda yumuşatmak, zayıflatmak

maceration
maserasyon, yumuşama, zayıflama

maceration juice
maserasyon şerbeti

Mach
uçağın ses hızına oranla hızı

Mach number
Mach sayısı

machete
büyük ve keskin bıçak

Machiavellian
Makyevelce, sinsi, hilekâr

Machiavellianism
Makyavelizm, hilekârlık

machinability
(makinede) işlenebilme, işlenirlik

machinable
(makinede) işlenebilir, işlenir

machinate
düzenbazlık etmek, dolap çevirmek

machination
entrika, kumpas

machinator
entrikacı

machine
makine, makineyle yapmak, öndürmek

machine address
makine adresi

machine check
makine denetimi

machine code
makine kodu

machine cycle
makine çevrimi

machine dependent
makineye bağımlı

machine drill
marto perforatör, deler çekiç

machine error
makine hatası

machine gun
makineli tüfek

machine independent
makineden bağımsız

machine instruction
makine komutu

machine language
makine dili

machine made
makine yapısı, makinede yapılmış

machine oil
makina yağı, makine yağı

machine pay
bankamatik ödemesi

machine room
makine odası

machine sensible
makinece algılanabilir

machine shop
makine atölyesi, tamir atölyesi

machine tools
imalat aletleri, makine aletleri

machine word
makine kelimesi, bilgisayar sözcüğü

machine-made carpet
makine halısı

machine-readable
makinece okunabilir

machinegun
makineli tüfek

machinery
makineler, mekanizma

machinist
makine işçisi, makinist

machmeter
uçakta Mach sayısını ölçen alet

macho
maço, kazak erkek

mack
yağmurluk

mackerel
uskumru

mackintosh
yağmurluk

mackle
leke, bulanıklık

macle
ikiz, tevem, ikiz kristal, leke, benek

macrame
düğümlü örgü

macro
makro

macroassembler
makroçevirici

macrobiotic
uzun ömürlü

macroblast
makroblast

macrocephaly
büyük başlılık

macroclimate
makroklima

macrocode
makro-kod, birleşik kod

macrocoding
makro-kodlama, birleşik kodlama

macrocosm
evren, kâinat

macroeconomics
makroekonomi

macroevolution
makroevrim

macrogenerator
makro-üreteç

macrograph
makrograf

macrography
makrografi

macromolecule
makromolekül

macronucleus
terliksi hayvanda büyük çekirdek

macropod
makropot, makropot

macroscopic
makroskopik, iriölçekli

macrotype
makrotip

mad
deli,çılgın,kuluduk,mismis,kaçık,çatlak,kırık,düşkün,deli,hasta,kızgın,kuduruk,kudurmuş

mad about
fazla istekli

madam
bayan, hanımefendi

madcap
çılgın,çatlak,kaçık,şulukçu,azgın,nadinç,koçu,delibaş

madden
çıldırtmak, deli etmek, kudurtmak

maddening
çıldırtıcı, deli edici

madder
kökboyası

madding
çılgın, çıldırtıcı

made
-den yapılmış, -den, tamamen uygun, tam uyan, başarıdan emin

made ground
dolgu zemin

made to order
ısmarlama

made up
uydurma, makyajlı

made-to-measure
(giysi) ısmarlama

made-up clothes
hazır giyim, konfeksiyon

mademoiselle
evlenmemiş kadın, matmazel

madhouse
akıl hastanesi, tımarhane

madly
deli gibi, çılgınca, çok, delicesine

madman
deli

madness
delilik, çılgınlık

Madonna
Meryem Ana

madonna lily
beyaz zambak

madras
çubuklu pamuk kumaş

madrepore
delikli mercan

madrigal
çalgısız söylenen çok sesli şarkı, madrigal

maelstrom
girdap, vurdu kırdı, hayhuy, kargaşa

maestoso
ağır ve görkemli, yavaş ve ihtişamlı

maestro
orkestra şefi, maystro

mafia
mafya

mag
dergi, magazin

magazine
dergi, magazin, depo, ambar, cephane, şarjör

magenta
mora çalan kırmızı, mora çalan kırmızı

maggot
kurtçuk, kurt

maggoty
kurtlu

magic
büyü, sihir, büyücülük, sihirbazlık, çekicilik, büyü, büyülü, sihirli

magical
esrarengiz, büyülü, etkileyici

magician
büyücü, sihirbaz

magisterial
buyurucu, hakimane

magistracy
hakimlik, yargıçlık

magistral
özel ilaç, özel

magistrate
sulh yargıcı

magistrates' court
sulh ceza mahkemesi

magma
magma

magmatic
magma ile ilgili

magnanimous
yüce gönüllü, bağışlayıcı

magnate
patron, kodaman

magnesia
magnezya

magnesite
magnezit

magnesium
magnezyum

magnesium lamp
magnezyum lambası

magnesium oxide
magnezyum oksit

magnesium sulphate
magnezyum sülfat

magnet
mıknatıs

magnet keeper
manyetik şönt

magnet wire
bobin teli

magnetic
mıknatıslı, manyetik, çekici

magnetic alloy
manyetik alaşım

magnetic amplifier
manyetik amplifikatör

magnetic armature
manyetik armatür

magnetic azimuth
manyetik azimut

magnetic bar
mıknatıs çubuğu

magnetic brake
manyetik eğleç

magnetic card
manyetik kart

magnetic character
manyetik karakter

magnetic circuit
manyetik devre

magnetic compass
manyetik pusula

magnetic core
manyetik çekirdek

magnetic course
manyetik rota

magnetic current
manyetik akım

magnetic cutter
manyetik kesici

magnetic declination
manyetik deklinasyon, mıknatıssal sapma

magnetic deflection
manyetik sapma, mıknatıssal sapma

magnetic dipole
manyetik dipol

magnetic disk
manyetik disk

magnetic drum
manyetik tambur, manyetik silindir

magnetic energy
manyetik enerji

magnetic field
manyetik alan, mıknatıssal alan

magnetic film
manyetik film, mıknatıslı film

magnetic flux
manyetik akı, mıknatıssal akı

magnetic force
manyetik kuvvet, mıknatıssal kuvvet

magnetic head
manyetik kafa

magnetic hysteresis
manyetik histerezis

magnetic ignition
manyetik ateşleme

magnetic induction
manyetik endüksiyon

magnetic ink
manyetik mürekkep

magnetic intensity
manyetik şiddet, mıknatıssal yeğinlik

magnetic iron ore
mıknatıslı demir cevheri

magnetic lag
manyetik gecikme, mıknatıssal gecikim

magnetic lens
manyetik mercek, mıknatıssal mercek

magnetic loudspeaker
manyetik hoparlör

magnetic material
manyetik malzeme

magnetic memory
manyetik bellek

magnetic microphone
manyetik mikrofon

magnetic microscope
manyetik mikroskop

magnetic mine
manyetik mayın

magnetic mirror
manyetik ayna

magnetic moment
manyetik moment, mıknatıs momenti

magnetic needle
manyetik ibre, mıknatıslı iğne

magnetic organism
manyetik organizma

magnetic pendulum
manyetik sarkaç

magnetic permeability
manyetik geçirgenlik, mıknatıssal geçirgenlik

magnetic pole
manyetik kutup

magnetic potential
manyetik potansiyel

magnetic power
manyetik güç

magnetic pressure
manyetik basınç

magnetic prospection
manyetik arama

magnetic recorder
manyetik kaydedici

magnetic resistance
manyetik direnç

magnetic separator
manyetik separatör, mıknatıslı ayırıcı

magnetic shell
manyetik yaprak, mıknatıssal yaprak

magnetic sound
manyetik ses

magnetic store
manyetik bellek

magnetic storm
manyetik fırtına

magnetic substance
manyetik madde

magnetic tape
manyetik bant

magnetic vector
manyetik vektör

magnetic wire
manyetik tel

magnetically
mıknatıs gibi, mıknatıslı olarak

magnetism
manyetizma, çekicilik

magnetite
manyetit

magnetization
mıknatıslama, mıknatıslanma

magnetize
mıknatıslamak, çekmek, büyülemek

magnetizing
mıknatıslayan, mıknatıslama

magnetizing coil
mıknatıslama bobibini

magnetizing current
mıknatıslama akımı

magnetizing field
mıknatıslayan alan

magnetizing force
mıknatıslayan kuvvet

magneto
manyeto

magnetochemical
manyetokimyasal

magnetochemistry
manyetokimya

magnetoelectric
manyetoelektrik

magnetoelectricity
manyetoelektrik

magnetohydrodynamics
manyetohidrodinamik

magnetometer
manyetometre, mıknatısölçer

magnetometric
manyetometrik

magnetometry
manyetometri

magnetomotive
manyetomotor

magnetomotive force
manyetomotor kuvvet

magneton
manyeton, mıknatın

magnetopause
manyetopoz

magnetoresistance
manyetodirenç

magnetoscope
manyetoskop

magnetosphere
manyetosfer

magnetospheric
manyetosferik

magnetostriction
manyetostriksiyon, mıknatıssal büzülme

magnetostrictive
manyetostriktif

magnetron
manyetron

magnification
büyütme, büyütüm

magnificence
görkem, debdebe

magnificent
görkemli, olağanüstü, muhteşem

magnifier
büyüteç

magnify
büyütmek

magnifying
büyüten

magnifying glass
büyüteç, büyüteç, pertavsız

magnifying needle
pusula iğnesi

magnifying power
büyütme gücü

magniloquence
tantanalı söz söyleme, açık ve güzel konuşma

magniloquent
abartılı, övüngen

magnitude
büyüklük, önem

magnolia
manolya

magnum opus
şaheser

magpie
saksağan

mahaleb
kokulukiraz

maharaja
Hint prensi

maharani
mihracenin karısı

Mahatma
Budist evliyası

Mahdi
Mehdilik

mahjong
Çin domino oyunu

mahogany
mahun, maun

maid
bayan hizmetçi, evlenmemiş kız

maid of all work
her işe bakan hizmetçi

maid of honor
nedime

maiden
evlenmemiş kız, bakire, evlenmemiş, ilk

maiden effort
ilk girişim

maiden flight
ilk uçuş

maiden name
kızlık soyadı

maidenhair fern
baldırıkara otu

maidenhead
bekâret, kızlık

maidenly
kız gibi, kıza yakışır

maidservant
hizmetçi

mail
posta, zırh, postalamak

mail bag
posta çantası, posta torbası

mail boat
posta vapuru

mail box
posta kutusu

mail business
posta ile alışveriş

mail car
posta arabası

mail catalogue
posta ile alışveriş kataloğu

mail coach
posta arabası

mail credit
kurye kredisi

mail order
posta havalesi

mail order business
postayla ticaret

mail plane
posta taşıyıcı, posta uçağı

mail train
posta treni

mailable
postalanabilir

mailbox
posta kutusu

mailed
kabuklu

mailing list
sevk listesi, posta listesi

mailman
postacı

maim
sakatlamak

main
ana boru, asıl, ana, temel, en önemli

main bearing
ana yatak

main branch
merkez şube

main circuit
ana devre

main clause
temel cümle, temel tümce

main crop
ana ürün

main current
ana akım

main deck
ana güverte

main dish
baş yemek

main fuel tank
ana yakıt deposu

main line
ana hat

main memory
ana bellek

main office
ana bayii, merkez büro

main path
ana yol, ana yön

main pipe
ana boru

main road
ana yol

main runway
ana pist

main sail
ana yelken

main shaft
ana mil

main station
ana istasyon

main storage
ana bellek

main street
ana cadde

main truss
ana kiriş

main verb
esas fiil

main wall
ana duvar

main yard
mayistra sereni

mainframe
büyük bilgisayar

mainland
ana toprak, kara

mainly
başlıca, çoğunlukla

mainmast
grandi, ana direk

mains
kanalizasyon, ana kablo, şehir şebekesi

mainsail
mayistra yelkeni

mainspring
bir hareketin arkasındaki esas neden

mainstay
en büyük destek

maintain
paraca desteklemek, geçindirmek, bakmak, sürdürmek, devam ettirmek, iyi halde tutmak, korumak, bakmak, bakımını yapmak, savunmak, savlamak, iddia etmek

maintain a price
fiyat düşüşünü engellemek

maintain an action
dava açmak

maintain order
düzeni sağlamak

maintainability
bakım kolaylığı

maintainor
nafaka veren kimse

maintenance
bakım, nafaka

maintenance cost
bakım maliyeti

maintenance man
tamirci

maintenance order
nafaka kararı

maintenance time
bakım süresi

maintenance-free
bakım istemeyen

maintop
grandi çanaklığı

maisonette
küçük ev

maize
mısır,kargıdalı

maize oil
mısırözü yağı

maize starch
mısır nişastası

majestic
görkemli, muhteşem, şahane

majesty
görkem, haşmet, heybet

majolica
mayolika, majolika

major
daha büyük, daha önemli, büyük, reşit, büyük önerme, (birdemde) ana dal, esas dal, majör, binbaşı

major general
tümgeneral

major key
majör perdesi, ton minör

major lobe
ana kulak

major premise
büyük terim

major-domo
başkâhya

majority
çoğunluk, sayı farkı, fark, rüşt

majority of votes
oy çokluğu

majuscule
büyük harf

make
yapmak, yapmak, hazırlamak, düzeltmek, meydana getirmek, -e neden olmak, yapmak, yapı, biçim, marka, çeşit

make a bed
yatak yapmak

make a beeline for sth
en kestirmeden ulaşmak

make a booking
rezervasyon yaptırmak

make a business call
iş görüşmesi yapmak

make a clean breast of
itiraf etmek, içini dökmek

make a collect call
ödemeli alısünlemek

make a dart for
-e hamle yapmak, -e atılmak

make a decision
karar vermek

make a dent in
bir işe el atmak

make a difference
fark etmek

make a face
suratını buruşturmak

make a fire
ateş yakmak

make a hash of it
yüzüne gözüne bulaştırmak, arapsaçına çevirmek

make a hit with sb
birinin gönlünü hoş etmek

make a loss
ziyan etmek

make a meal of
gereğinden çok gayret sarf etmek

make a memorandum of
not almak

make a mess of
yüzüne gözüne bulaştırmak

make a mistake
hata yapmak

make a mountain out of a molehill
pireyi deve yapmak

make a move
harekete geçmek, gitmek

make a name for oneself
ün kazanmak

make a night of it
gecenin tadını çıkarmak

make a noise
şamata yapmak

make a pig of oneself
domuz gibi yemek/içmek

make a pig's ear out of
yüzüne gözüne bulaştırmak

make a plea
dava açmak

make a point of
-in üzerinde durmak

make a private call
özel alısün görüşmesi yapmak

make a promise
söz vermek

make a reservation
yer ayırtmak, rezervasyon yaptırmak

make a reverse charge call
ödemeli alısünlemek

make a rod for one's own back
başını belaya sokmak

make a scene
olay çıkarmak, rezalet çıkarmak

make a splash
fiyaka yapmak

make a stink
kıyameti koparmak

make a stir
heyecana sebep olmak

make a swing through
küçük bir tur yapmak

make a vow
ant içmek

make a wage-claim
vergin artışı talep etmek

make a wish
dilekte bulunmak, dilek tutmak

make a wry face
yüzünü ekşitmek

make advances
asılmak, gözüne girmeye çalışmak

make amends
tazmin etmek, telafi etmek

make an appointment
randevu almak

make an April fool of
bir nisan şakası yapmak

make an april fool of sb
birine 1 Nisan şakası yapmak

make an ass of oneself
rezil olmak

make an effort
çaba harcamakçaba harcamak

make an entry
hesap defterine geçirmek

make an objection to
itirazda bulunmak

make an overnight stop
bir gecelik mola vermek

make application
başvuruda bulunmak

make away with
alıp götürmek, yürütmek, öldürmek, yok etmek

make believe
gibi davranmak, rolü yapmak

make bold to
-e cesaret etmek

make both ends meet
idare etmek

make capital out of
sömürmek

make certain
garantiye almak, emin olmak

make contact
açık kontak

make cracks
tefe koymak

make do
iğreti olarak, idare etmek

make do with sth
ile idare etmek

make ends meet
geçinebilmek, kıt kanaat geçinmek

make eyes at
kaş göz etmek

make fast
şamandıra

make for
-e doğru yol alma, -e neden olmak

make for home
eve koşmak

make friends with
arkadaşlık kurmak, arkadaş olmak

make fun of
ile eğlenmek, alay etmek

make good
başarmak

make hard work of
gözünde büyütmek, olduğundan zor görmek

make hay of
altüst etmek

make hay while the sun shines
yağmur yağarken küpünü doldurmak

make headway
ilerlemek, gelişmek

make heavy weather of
gözünde büyütmek

make history
tarih yazmak, tarihe geçecek bir şey yapmak

make investigations
soruşturmak

make it
vaktinde varmak, başarmak, üstesinden gelmek

make it hot for one
birini rahatsız etmek

make it snappy
acele etmek, çabuk olmak

make it to the finals
finale kalmak

make its nest
yuva yapmak

make light of
önemsiz görmek

make little of
küçümsemek

make love
sevişmek

make love to
flört etmek, kur yapmak, sevişmek

make mincemeat of
paramparça etmek, hezimete uğratmak

make much of
gözünde büyütmek, abartmak

make no bones about
-de tereddüt etmemek

make no bones of
-de tereddüt etmemek

make no headway
yerinde saymak

make no pretence
iddiası olmamak

make obeisance to
saygı göstermek

make of
-den anlamak

make off
aceleyle kaçmak, tüymek, savuşmak

make off with
alıp kaçmak, çalmak, aşırmak

make one's eyes pop
akıllara durgunluk vermek

make one's pile
parsayı toplamak

make one's way
gitmek, yolunu tutmak

make oneself at home
özünü evindeymiş gibi hissetmek

make oneself cheap
özünü küçük düşürmek

make oneself scarce
sırra kadem basmak

make oneself understood
derdini anlatmak, amacını açıkça belirtebilmek

make out
anlamak, çözmek, fark etmek, yazmak

make out a cheque
çek yazmak

make out an invoice
fatura düzenlemek

make over
devretmek, bırakmak, yenilemek

make peace
barış yapmak

make public
halka duyurmak, bildirmek

make reprisals on
misillemede bulunmak

make restitution
tazmin etmek, zararı ödemek

make rings round
birini cebinden çıkarmak

make room
yer vermek, yer açmak

make sb eat crow
birine tükürdüğünü yalatmak

make sb sick
gıcık etmek, sinir etmek

make sb's blood boil
tepesini attırmak, kudurtmak

make sb's blood run cold
tüylerini diken diken etmek

make sb's day
birini çok mutlu etmek, birini sevindirmek

make sb's hair stand on end
ödünü koparmak, çok korkutmak

make sb's head swim
birinin kafasını bulandırmak

make sb's heart bleed
birinin yüreğini sızlatmak

make sb's mouth water
birinin ağzını sulandırmak

make sense
anlamı olmak, bir anlama gelmek, mantıklı olmak

make sense of
anlamak

make sense out of
anlamak, bir şey anlamak

make shift
geçici tedbir, elindekiyle geçinip gitmek

make sth soluble
çözünürleştirmek

make sure
emin olmak

make sure of
kesinlikle, mutlaka, sanırım, eminim, elbette

make the grade
başarmak, işi götürmek

make to order
sipariş üzerine yapmak

make up
uydurmak, icat etmek, makyaj yapmak, tamamlamak

make up for
affettirmek, telafi etmek

make up one's mind
kararını vermek, azmetmek

make up to
gözüne girmeye çalışmak, yaranmaya çalışmak

make up to sb
birinin gönlünü almak

make water
su dökmek, işemek

make waves
köstek olmak

make way
yol vermek, ilerlemek, öne geçmek, yol almak

make welcome
ağırlamak

make whoopee
şamata yapmak, seks partisi yapmak

maker
yapımcı

makeshift
geçici, eğreti

makeweight
tamamlayıcı ağırlık, önemsiz kimse

making
yapım, üretim, gelişme/başarı nedeni, ç.yetenek, gerekli özellikler

making iron
kalafat demiri

mala fide
kötü niyetle

malachite
malakit, bakırtaşı

maladaptation
uyumsuzluk

maladjusted
(çevreye) uyamayan, uyumsuz

maladjustment
uyumsuzluk, ayarsızlık

maladroit
beceriksiz, eli işe yakışmaz, sakar

malady
hastalık, illet

malafide
kötü maksatla, kötü maksatla

malaise
keyifsizlik, sıkıntı

malapert
arsız, küstah

malapropos
yersiz, edepsiz, uygunsuzluk, yersizlik

malar
elmacıksümüğü,elmacıksümüğü

malaria
sıtma

malarious
sıtmalı

malarky
saçma, zırva

Malay
Malaya

Malayan
Malayalı

malcontent
(belli bir politikadan) memnun olmayan, doyumsuz

male
erkek

male gamet
erkek eşey hücresi

malediction
lanet, iftira, beddua

maledictory
lanetli

malefactor
suçlu, cani kimse

malefic
zararlı, muzır

maleficent
zararlı, kötü

malevolence
kötü niyet, kindarlık

malevolent
kötü kalpli, kötü niyetli, sadist

malfeasance
kötüye kullanma, vazifeyi suiistimal

malformation
şekil bozukluğu, bozuk şekil

malformed
bünyesi kusurlu, sakat

malfunction
kötü çalışmak, teklemek, bozukluk, aksaklık, arıza, tutukluk

malic
malik

malic acid
malik asit

malice
kötülük, kötü niyet, kin, kötülük etme isteği

malicious
kasıtlı, taammüden, kötü niyetli, kötü kalpli

maliciously
bile bile, kötü niyetle

malign
kötülemek, dil uzatmak, günahına girmek

malignancy
kötülük, habislik

malignant
kötü niyetli, kötücül

maligner
iftiracı kimse

malignity
kötülükçülük

malinger
hasta numarasıyla işten kaçmak, kaytarmak

malingerer
yalandan hasta

mall
tokmakla dövmek, tokmak, taşıtlara kapalı cadde

mallard
yaban ördeği

malleability
dövülebilme, genleşebilme

malleabilization
dövülebilirlik, genleşebilirlik

malleable
(maden) dövülgen, (insan) yumuşak, uysal

malleable cast iron
dövülebilir dökme demir

malleolar
aşık sümüğüyle ilgili

malleolus
çekiç biçiminde sümük

mallet
tahta çekiç, tokmak

mallow
ebegümeci

malm
yumuşak kireçtaşı

malnutrition
kötü beslenme

malodorous
kötü kokulu

Malpighian
Malphigi

Malpighian corpuscle
Malpighi cisimciği

Malpighian pyramids
Malpighi köpyakları

Malpighian tubule
Malpighi arnacığı

malpractice
yasa dışı eylem, yasaya aykırı hareket, yolsuzluk, yanlış tanı, tedavi ya da ihmal

malt
biralık arpa, malt

malt extract
malt akstraktı, arpa özü

malt sugar
maltoz, malt şekeri

maltase
maltaz

Maltese
Malta adasına ait, Maltaca, Maltalı

maltha
malta

maltose
maltoz

maltreat
kötü davranmak, zulmetmek

malversation
zimmetine para geçirme, rüşvet verme

mama
anne, ana

mambo
mambo (dans)

mamilla
meme başı

mamma
anne, meme

mammal
memeli

mammalian
memeli

mammary
meme gibi

mammilla
meme, memecik

mammogram
meme filmi

mammon
hırs, ihtiras

mammonism
para hırsı

mammoth
mamut

mammy
anne, ana

man
adam, erkek, insan, kişi, insanlık, (satranç/vb.) taş, adam vermek, adamla donatmak

Man alive!
Be adam!

man and boy
hayatı boyunca

man and wife
karı koca

man in the street
sokaktaki adam, vatandaş, sıradan biri

man of business
vekilharç

man of honour
namuslu adam

man of letters
yazar, edebiyatçı

man of property
mal mülk sahibi adam

man of straw
bostan korkuluğu

man of the war
savaş gemisi

man of the world
görmüş geçirmiş kimse

man to man
erkek erkeğe, samimi olarak

man-hour
kişi-saat, adam-saat, bir sögenlik çalışma

man-made
insan yapımı, sentetik

manacle
kelepçe,kandal

manage
yönetmek, idare etmek, kontrol altına almak, dizginlemek, dize getirmek, başarmak, becermek, yapmak, üstesinden gelmek, yemek/içmek/almak/istemek

manageable
yönetilebilir, kullanışlı

management
yönetim, idare, yönetim kurulu

management consultant
idari müşavir

manager
müdür, yönetici, manajer

manageress
müdire, kadın yönetici

managerial
idari, yönetimsel, yönetimle ilgili

managerial staff
yönetim kadrosu

managing
yöneten, idari, yönetimsel, yönetim

managing board
yönetim kurulu, idare heyeti

managing clerk
büro şefi, şirket sorumlusu

managing committee
idari komite

managing director
yönetim müdürü, fabrika müdürü

manana
yarın olacak, yarın

manatee
denizayısı, denizperisi

mandarin
mandalina

mandatary
mandacı, mandater

mandate
buyruk, emir, manda, vekillik

mandator
müvekkil

mandatory
zorunlu

mandatory service
mecburi hizmet

mandible
altçene

mandibular
çeneye ait

mandibulate
çeneli

mandolin
mandolin

mandrake
adamotu

mandrel
mandrel, merdane, mil

mane
yele

maned
yeleli

manege
manej, at eğitimi, binicilik, binicilik okulu

maneuver
bkz.manoeuvre

manful
mertçe, cesur, mert

manfulness
yiğitlik, cesaret

manganate
manganat

manganese
manganez

manganese dioxide
manganez dioksit

manganite
manganit

mange
uyuz hastalığı

manger
yemlik

mangle
parçalamak, ezmek, yırtmak, çamaşır sıkma makinesi

mango
mango, hintkirazı

mangold fly
pancar sineği

mangonel
taş atan mancınık

mangrove
mangrov

mangy
uyuz

manhandle
(kaba bir şekilde) itip kakmak

manhole
caddelerdeki yeraltına iniş deliği

manhood
erkeklik

mania
manyaklık, delilik, çılgınlık, düşkünlük, hastalık, delilik

maniac
manyak, deli

maniacal
çılgın, deli, delice

manic
manik, delilikle ilgili, delilik ..., deli

manicure
manikür

manifest
açık, belli, görülür, göstermek, ortaya koymak

manifestation
belli etme, ortaya koyma

manifesto
bildirge, bildiri

manifold
türlü türlü, çok

manifold paper
teksir kâğıdı, karbon kâğıdı

manikin
cüce, manken, kalıp, kukla

manila
kalın kahverengi kâğıt, ambalaj kâğıdı

manilla
bkz.manila

manioc
manyok

manipulate
beceriyle kullanmak, ustalıkla yönetmek, kendi amacı doğrultusunda yönlendirmek, etkilemek

manipulation
işleme, kullanma, işletme, çalıştırma, idare

manipulator
idare eden, işletici

mankind
insanlık, insanoğlu

manlike
erkeğe yakışır, erkekçe, yiğit

manliness
erkeklik, mertlik, yiğitlik

manly
mert, yiğit, erkek

mannequin
manken, model

manner
tarz, biçim, yol, davranış, davranış şekli

mannered
yapmacık

mannerism
kişisel özellik

manners
görgü

manning
gemiye tayfa alma

mannish
(kadın) erkek gibi, erkeksi

mannishness
erkek gibi olma

mannose
mannoz

manoeuvre
manevra, hile, dolap, manevra yapmak, hile yapmak, dalavere yapmak, dolap çevirmek

manoeuvrer
entrikacı, manevracı

manometer
manometre, basıölçer

manor
malikâne

manor house
malikâne konağı

manpower
el emeği, insan gücü

manpower deficit
işgücü açığı

manpower surplus
işgücü fazlası

manque
beceriksiz

mansard
mansart çatı, dam bacası, dik çatı

mansard roof
mansart çatısı, kırık çatı

manservant
uşak

mansion
konak

manslaughter
kasıtsız adam öldürme, kasıtsız cinayet

mansuetude
yumuşak huyluluk

mantel
ocak rafı, şömine rafı

mantelpiece
şömine rafı

mantilla
başörtüsü, şal

mantis
peygamberdevesi

mantissa
mantis, onlu parça

mantle
kolsuz manto, harmani, örtü

manual
elle yapılan, el, el kitabı, kılavuz

manual control
elle kumanda

manual labour
el işçiliği, amelelik, el işi, el emeği

manual transmission
düz vites

manual worker
beden işçisi

manually
el ile

manufactory
fabrika

manufacture
imâl, yapım, imâl etmek, yapmak

manufacturer
imâlatçı, fabrikatör, yapımcı

manufacturing
yapım, üretim, imalat, yapım, üretim, imalat

manufacturing fault
fabrikasyon hatası

manufacturing industry
imalat sanayii

manufacturing plant
fabrika

manufacturing statement
üretim bilançosu

manumit
serbest bırakmak, azat etmek

manure
gübre,kön

manure distributor
gübre dağıtıcı

manure spreader
gübre serpici, gübre yayıcı

manuscript
yazma, el yazması

Manx cat
kuyruksuz bir kedi cinsi

many
adl, çok, birçok, birçoğu, çoğu, köp

many a
birçok

many a time
sık sık

many-sided
çok yanlı

many's the time
birçok kereler, sık sık

map
harita, haritasını çıkarmak, (out ile) planlamak, tasarlamak

map out
planlamak, tasarlamak

maple
akçaağaç

maple sugar
akçaağaç şekeri

maple syrup
akçaağaç şurubu

mapping
haritacılık

maquis
maki

mar
bozmak, lekelemek

marabou
iri leylek

maraging
maryaşlama

maraging steel
maryaşlanma çeliği

maraschino
acı kiraz likörü

marasmus
kuruyup zayıflama

marathon
maraton

maraud
yağma etmek, yağmalamak, çapulculuk etmek

marauder
yağmacı, çapulcu

marauding
yağmacı, çapulcu

marble
mermer, bilye, zıpzıp, misket

marble quarry
mermer ocağı

marbled
hareli, ebrulu, benekli, mermerden

marc
posa, üzüm posası

marcasite
demir sülfit

march
askeri yürüyüş, yürüyüş, yürünen mesafe, gösteri yürüyüşü, yürüyüş, marş, ilerleme, düzenli adımlarla yürümek, ilerlemek, yürütmek, önüne katmak

march off
çekip gitmek, çıkıp gitmek, basıp gitmek, yola çıkmak, aparmak, ötürmek

march past
geçit töreni

marcher
yürüyen kimse, yürüyüşçü

marchioness
markiz

mare
kısrak

mare's nest
tenek alma, boşa çıkan buluş

mare's tail
at kuyruğu

margarine
margarin

margin
sınır, kenar, sayfa kenarındaki boşluk, pay, ihtiyat payı, tolerans, kâr miktarı

margin of income
gelir sınırı

margin of safety
güvenlik marjı

marginal
kenarda olan, sınırsal, kenarda yazılı, marjinal

marginal capacity
düşük kapasite

marginal cost
marjinal maliyet

marginal note
çıkma, derkenar

marginal plain
sander, sandur

marginal revenue
marjinal gelir

marginal sales
marjinal satışlar

margraviate
prenslik

marguerite
çayır papatyası

marigold
çuhaçiçeği, kadife çiçeği

marihuana
bkz.marijuana

marijuana
esrar, marihuana

marina
marina, küçük liman

marine
deniz/denizcilik ile ilgili, deniz, bahriye, denizcilik, bahriyeli

marine accident
deniz kazası

marine bill of lading
deniz konşimentosu

marine borer
taret, iskele kurdu

marine chronometer
gemi kronometresi, deniz kronometresi

marine climate
deniz iklimi

marine court
denizcilik mahkemesi

marine engine
deniz motoru

marine engineering
gemi mühendisliği

marine fauna
deniz direyi, deniz faunası

marine insurance
deniz sigortası

marine trade
deniz ticareti

marine warfare
deniz savaşı

mariner
denizci, tayfa

mariner's compass
gemici pusulası

marionette
kukla

marital
evlilikle ilgili

marital status
medeni hal

maritime
denizle ilgili, deniz ..., denizcilikle ilgili, denizcilik

maritime climate
deniz iklimi

maritime court
deniz mahkemesi

maritime insurance
deniz sigortası

maritime law
deniz ticaret hukuku

maritime territory
karasuları

Maritza
Meriç nehri

marjoram
mercanköşk, sıçankulağı, şile

mark
işaret, çizgi, im, çizik, leke, belirti, iz, alamet, not, numara, marka, etiket, iz, yara izi, etki, iz, damga, hedef, nişan, istenen düzey ya da nitelik, işaret koymak, işaretlemek, damgalamak, not vermek, göstermek, belirtmek, işaret etmek, lekelemek, iz bırakmak, lekelemek, Alman parası, mark

mark an epoch
yeni bir devir açmak

mark down
(fiyatını) düşürmek, indirmek, yazmak

mark out
sınırlarını çizmek

mark time
yerinde saymak

mark up
(fiyat) zam yapmak

markdown
fiyat indirimi

marked
göze çarpan

marked price
etiket fiyatı

marker
işaretleyen şey, işaretleyici, puan yazıcı

market
çarşı, pazar, piyasa, borsa, istek, talep, alışveriş yapmak, satmak, satışa çıkarmak, pazarlamak

market analysis
piyasa araştırması, piyasa analizi

market condition
piyasa konjonktürü

market day
çarşı günü, pazar günü

market demand
pazar talebi, piyasa talebi

market economy
pazar ekonomisi, piyasa ekonomisi

market fluctuation
piyasa dalgalanması

market garden
bostan

market investigation
pazar araştırması, piyasa araştırması

market leaders
piyasada rağbet gören ürünler

market letter
borsa cetveli

market maker
pazar düzenleyicisi

market order
piyasa emri, pazar emri

market oriented
pazara yönelik, pazara dönük

market place
pazar yeri

market price
piyasa fiyatı

market profit
ticari kâr

market quotation
piyasa rayici

market rate of interest
piyasa faiz oranı

market report
piyasa raporu

market research
piyasa araştırması

market researcher
piyasa araştırmacısı

market rigging
piyasa oyunu

market share
piyasa payı

market study
piyasa araştırması, piyasa etüdü

market survey
piyasa anketi

market town
belirli günlerde pazar kurulan kasaba

market value
piyasa değeri

marketable
satılabilir, sürümlü

marketing
pazarlama

marketing association
pazarlama kurumu

marketing company
pazarlama şirketi

marketing expert
pazarlamacı

marketing research
pazarlama araştırması

marketplace
pazar yeri

marking
işaretleme, işaret, marka, değerlendirme

marking gauge
nişangeç, mihengir

marksman
nişancı

marksmanship
nişancılık

markup
fiyat artışı, zam

marl
marn, pekmeztoprağı, marn ile gübrelemek

marline
mürnel, gırcala

marlinespike
kavela

marmalade
marmelat, reçel

marmoreal
mermerden yapılmış, mermer gibi

marmoset
ipek maymun, marmoset

marmot
marmot, dağ sıçanı

maroon
kestane rengi

marquee
büyük çadır, otağ

marquess
bkz.marquis

marquis
marki

marriage
evlenme, evlenme töreni, evlilik

marriage bed
gelin yatağı

marriage broker
çöpçatanlık yapan kimse

marriage certificate
evlenme cüzdanı

marriage contract
evlilik akdi

marriage licence
nikâh kâğıdı

marriage license
evlenme izni

marriage officer
evlendirme memuru

marriage portion
çeyiz

marriageable
evlenecek çağda, evlenebilir

married
evli, evlilikle ilgili, evlilik

marron
kestane

marrons glace
kestane şekeri

marrow
ilik,sümük iliği,öz,sakızkabağı

marrow transplant
ilik nakli

marrowbone
ilik sümüğü

marrowfat
iri taneli bezelye

marrowless
asılsız

marrowy
ilikli

marry
evlendirmek, (ile) evlenmek

marry!
Ya!, Acayip!

Mars
(put adı) mars,(gezegen adı) Merih,Kızılyıldız

marsh
bataklık

marsh gas
bataklık gazı, metan

marsh mallow
hatmi

marsh marigold
çuha çiçeği

marsh plant
bataklık bitkisi

marshal
mareşal, teşrifatçı, (sakçı/itfaiye/vb.) şef, dizmek, sıralamak, doğru yere götürmek, yol göstermek

marshalling yard
ayırma garı, manevra garı

marshy
bataklık

marshy ground
bataklık, batak arazi, batak zemin

marsupial
keseli, keseli (hayvan)

mart
çarşı, pazar, ticaret merkezi

marten
ağaçsansarı, zerdeva

martensite
martensit

martensitic
martensitli

martial
savaşla ilgili, savaşçı

martial law
sıkıyönetim

Martian
Marslı, Mars'la ilgili

martin
kırlangıç

martinet
aşırı disiplinci

martingale
kör baston

martini
martini

martlet
kara sağan

martyr
şehit, şehit etmek

martyrdom
şehitlik

martyrize
şehit etmek

martyrology
şehitler listesi

marvel
şaşılacak şey, mucize

marvellous
harika, müthiş, fevkalade, süper

marvelous
(Aİ) bkz.marvellous

Marxian
Marksizm taraftarı

Marxism
Marksizm, Marksçılık

Marxist
Marksist, Marksçı

Mary
Meryem Ana

marzipan
badem ezmesi

mascara
rimel, maskara

mascot
uğur, maskot

masculine
erkeklere özgü, erkeksi, eril

masculinity
erkeklik, erillik

maser
maser

mash
lapa, ezme, patates püresi, ezmek

mashed potatoes
patates püresi

masher
çapkın erkek

mask
maske, örtü, yüz kalıbı, maske takmak, gizlemek, saklamak, maskelemek

masked
gizli, maskeli

masked ball
maskeli balo

masker
maskeli kimse

masochism
mazoşizm, özezerlik

masochist
mazoşist

mason
duvarcı, mason

mason's level
duvarcı terazisi

masonry
duvarcılık, masonluk, taş

masonry dam
kâgir baraj

masquerade
maskeli balo, gerçeği gizleme, rol yapma, (as ile) -mış gibi yapmak, rolü yapmak, ayağına yatmak

masquerade as
gibi yapmak, rolü yapmak

mass
yığın, küme, çokluk, kütle, çok kişiyi ilgilendiren, kalabalık, toptan, seri, bir araya gelmek, kümelenmek, kalabalık oluşturmak

mass communication
kitle haberleşme, kitle iletişim

mass data
yığın veri

mass demonstration
toplu gösteri

mass education
kitle eğitimi

mass housing
toplu konut

mass media
kitle iletişim, medya

mass meeting
toplu gösteri

mass movements
yığın hareketi

mass noun
sayılamayan isim

mass number
kütle numarası, kütle sayısı

mass production
seri üretim

mass storage
yığın bellek

mass transportation
toplu taşıma

massacre
katliam, kırım, katliam yapmak

massage
masaj, masaj yapmak

masses
(the ile) çalışan sınıf, işçi sınıfı, emekçiler

masseur
masör

masseuse
kadın masajcı

massif
dağ kitlesi

massive
büyük, iri, kocaman, güçlü, kuvvetli

mast
gemi direği, bayrak direği, gönder

mast antenna
direk anten

mastectomy
mastektomi, memenin ameliyatla alınması

master
efendi, sahip, müdür, yönetici, direktör, kodak reisi, (erkek) öğretmen, işveren, patron, usta, üstat, usta, master derecesi, yüksek lisans, asıl, baş, en önemli, yenmek, denetim altına almak, egemen olmak, hakim olmak, iyi bilmek, hakim olmak, tam öğrenmek

master builder
yapı ustası, kalfa

master clock
ana saat

master control desk
ana kumanda masası

master control program
ana denetim bağdarlaması

master controller
ana denetici

master copy
orijinal kopya, ana kuşak

master file
ana dosya

master key
maymuncuk

master mariner
gemi kaptanı

master monitor
ana monitör

Master of Arts
lisansüstü öğrenim görmüş bilimyurdu mezunu

master of ceremonies
protokol şefi

master plan
ana plan

master processor
ana işlemci

master record
ana kayıt

master register
ana kütük

master shot
geniş plan, büyük plan

master stroke
ustalıklı iş

master switch
ana şalter

master tape
ana bant

master unit
ana birim

master's degree
bilim uzmanlığı

masterful
hakim, dediğini yaptıran, egemen

masterless
sahipsiz

masterly
ustaca, mükemmel

mastermind
çok zeki kimse, akıllıca planlamak, tezgâhlamak

masterpiece
şaheser, başyapıt

mastership
ustalık, yöneticilik, öğretmenlik, yönetim, hüküm

mastery
hâkimiyet, üstünlük, hüküm, idare

masthead
kolombir, direk ucu, direk tepesi

mastic
sakız, mastika

mastic asphalt
mastik asfalt

masticate
çiğnemek

mastication
çiğneme

masticatory
çiklet

mastiff
bir tür iri bekçi köpeği, mastif

mastitis
meme iltihabı

mastoid
çıkıntılı sümük

masturbate
mastürbasyon yapmak

masturbation
mastürbasyon

mat
hasır, paspas, altlık, donuk, mat

matador
boğa güreşçisi, matador

match
eş, akran, denk, benzer, evlenme, maç, karşılaşma, kibrit, uymak, iyi gitmek, eşi benzeri olmak, boy ölçüşmek, -e uygun bir şey bulmak

matchbox
kibrit kutusu

matching
uyumlu, birbirine giden

matching machine
oluk planyası, kiniş planyası

matchless
eşsiz, benzersiz, eşi benzeri olmayan

matchlock
fitilli tüfek

matchmaker
çöpçatan,elçi,dünür,dünürcü,savcı

matchwood
kibrit çöpü

mate
arkadaş,dost,(İİ) ahbap,arkadaş,ikinci kaptan,yöndemci,(hayvan) eş,çiftleşmek,çiftleştirmek

mate's receipt
ordino, ikinci kaptan alındısı

materfamilias
anaerkil

material
maddi, özdeksel, madde, özdek, kumaş, malzeme, gereç, materyal

material defect
malzeme hatası

materialism
materyalizm, özdekçilik

materialist
materyalist, özdekçi, materyalist, özdekçi

materialistic
özdekçi, materyalist

materialization
gerçekleştirme, maddeleştirme

materialize
gerçekleşmek

materiel
malzeme, gereç

maternal
anaya özgü, ana ..., (akrabalık) ana tarafından

maternal aunt
teyze

maternity
analık, gebelik

maternity benefit
doğum yardımı

maternity hospital
doğumevi

maternity leave
doğum izni

maternity ward
doğum koğuşu

matey
samimi, senli benli

math
matematik

mathematical
matematik, doğru, kesin

mathematical logic
matematiksel mantık

mathematical subroutine
matematiksel altyordam

mathematician
matematikçi

mathematics
matematik

maths
matematik

matine
matine

matinee
matine, gündüz oyunu

mating
birleşme, çiftleşme

mating season
çiftleşme zamanı, ilkbahar

matriarch
kodak reisi kadın

matriarchal
anaerkil

matriarchy
anaerkil düzen

matricide
ana katili, ana katilliği

matriculate
birdeme girmek, birdeme almak

matriculation
birdeme giriş sınavı

matrimonial
evlilikle ilgili

matrimony
evlilik

matrix
matris, dizey

matrix printer
matris yazıcı

matrix sentence
ana cümle, ana tümce

matron
başhemşire, okul yöneticisi kadın, evli kadın, ana kadın

matt
donuk, mat

matte
donuk, mat

matted
matlaşmış

matter
özdek, madde, cisim, iş, sorun, konu, mesele, konu, içerik, neden, sebep, vesile, önem, sorun, mesele, aksilik, dert, irin, cerahat, yazılı belge, yazılı şey, önemi olmak, önemli olmak, farketmek, irinlenmek, iltihaplanmak

matter of death and life
ölüm-kalım meselesi

matter-of-fact
soğukkanlı, gerçekçi, maddi, duygusuz

matting
hasır

mattins
bkz.matins

mattock
kazma,külünk

mattress
döşek, şilte

maturation
iltihaplanma, olgunlaşma

mature
olgun, mantıklı, (peynir/vb.) olmuş, olgun, olgunlaşmak, olmak, olgunlaştırmak

matured
olgun, vadesi gelmiş

matured date
vade tarihi

matureness
olgunluk, vade, ödenme tarihi, erişkinlik

maturity
olgunluk

maturity date
vade tarihi

matutinal
sabahla ilgili, erken

maudlin
ağlayacak kadar duygulu, duyarlı, aşırı duygusal, cıvık

maul
hırpalamak, kaba davranmak, yaralamak, tırmalamak, parçalamak

maulstick
ressam değneği

maunder
saçmalamak, avare dolaşmak, tutarsız konuşmak

mauser
mavzer

mausoleum
anıtkabir

mauve
leylak rengi

maverick
(belli bir türkümün ilkeleri/vb.) dışında olan kimse, bağımsız

mavis
ardıç kuşu

maw
mide, boğaz, ağız, kursak, karın, işkembe

mawkish
tiksindirici, tatsız, yavan, fazla içli

mawseed
haşhaş tohumu

maxi
ayak bileğine kadar uzanan (giysi), uzun, iri, maksi

maxilla
maksile,üstçene,üst çene,çene sümüğü

maxillary
üstçene sümüğüyle ilgili,çeneye ait

maxim
özdeyiş

maximal
azami, en büyük

maximization
en yüksek düzeye çıkarma

maximize
en yüksek dereceye çıkarmak

maximum
en yüksek derece, maksimum, en yüksek, maksimum

maximum load
azami yük

maximum power
maksimum güç

maximum pressure
maksimum basınç

maximum price
tavan fiyatı

maximum speed
azami hız

maximum temperature
maksimum sıcaklık

maximum velocity
azami hız

maximum wage
azami vergin, en yüksek vergin

maxwell
maksvel, manyetik akı birimi

may
(olasılık belirtir) -ebilmek, (izin belirtir) -ebilmek, (dilek belirtir) --ir inşallah, akdiken çiçekleri, Mayıs

May beetle
mayısböceği

May Day
Bir Mayıs

maybe
belki

mayday
imdat çağıran telsiz sinyali

mayhap
belki, olabilir

mayonnaise
mayonez

mayor
belediye başkanı

mayoralty
belediye reisliği

mayoress
belediye başkanının karısı, bayan belediye başkanı

Maypole
çevresinde dans edilen direk, fırdöndü

maypole queen
bahar bayramı kraliçesi

maypop
çarkıfelek

mazarine
koyu mavi, lacivert

Mazdaism
Zerdüşt dini, Mazda dini

maze
labirent

mazurka
mazurka

me
beni, bana, ben

mead
bal likörü, çayır, otlak

meadow
çayır, otlak

meadow saffron
güz çiğdemi

meadowy
çimenli

meager
yetersiz, az, bereketsiz, zayıf, kıt

meager lime
ince kireç, düşük kaliteli kireç

meagerly
zayıf halde

meagerness
zayıflık, kuruluk, yetersizlik, kıtlık

meagre
yetersiz, kıt

meagreness
cılızlık

meal
yemek vakti, öğün, yemek, kaba un, un gibi

meal ticket
yemek kartı, yemek karnesi

meal time
yemek sögeni

mealies
mısır

mealines
unluk

mealy
un gibi, unlu

mealy-mouthed
samimiyetsiz, yaltak, riyakâr

mean
pinti, cimri, kaba, çirkin, huysuz, haşin, adi, bayağı, alçak, acımasız, anlamına gelmek, demek olmak, demek istemek, kastetmek, istemek, niyet etmek, aritmetik ortalama

mean business
ciddi olmak, niyetli olmak

mean daily temperature
günlük ortalama sıcaklık

mean deviation
ortalama sapma

mean life
ortalama ömür

mean pressure
ortalama basınç

mean price
ortalama fiyat

mean solar time
ortalama güneş zamanı

mean time
ortalama güneş saati

mean value
ortalama değer

mean velocity
ortalama hız

mean well
iyi niyetli olmak

meander
(ırmak) kıvrıla kıvrıla gitmek, salınmak, dolanmak, başıboş gezmek, yavaş ve amaçsız bir şekilde konuşmak

meaning
anlam, önem, değer, anlam, anlamlı

meaningful
anlamlı

meaningless
anlamsız, amaçsız

meanness
yoksulluk, utanma, ahlaksızlık, adilik

means
yol, yöntem, çare, vasıta, gelir, para, servet

means of communication
iletişim araçları

means of transport
ulaşım araçları

means of transportation
ulaşım vasıtası

means to an end
vasıta

meantime
bu arada, bu esnada, zaman, süre

meanwhile
bu arada

measles
kızamık

measly
değersiz, önemsiz, sıradan, adi

measurable
ölçülür, ölçülebilir

measure
ölçü,ölçü birimi,ölçme aygıtı,ölçme jüyesi,miktar,ölçü,çama,oran,derece,nispet,sınır,önlem,ölçmek,ölçüsünde olmak

measure up
yeterli olmak

measured
ölçülmüş

measureless
ölçüsüz, hadsiz, sonsuz

measurement
ölçüm, ölçü

measuring
ölçme, ölçüm, ölçü

measuring bridge
ölçme köprüsü, ölçü köprüsü

measuring device
ölçü aleti, ölçme aleti

measuring dial
ölçüm kadranı

measuring flask
ölçü şişesi

measuring glass
dereceli ölçü şişesi

measuring instrument
ölçme aygıtı, ölçme aleti

measuring rod
ölçü değneği

measuring tape
ölçme şeridi, şerit metre

meat
et, önemli konu, öz, yarak

meat loaf
rulo köfte

meat pie
etli börek

meatball
köfte

meatless
etsiz

meatus
arna, yol

meaty
etli, özlü

mechanic
makinist, tamirci

mechanical
makineyle ilgili, mekanik

mechanical advantage
mekanik avantaj

mechanical digestion
mekanik sindirim

mechanical drawing
teknik çizim, makine resmi çizme

mechanical energy
mekanik enerji

mechanical engineer
makine mühendisi

mechanical engineering
makine mühendisliği

mechanical force
mekanik kuvvet

mechanical power
mekanik güç

mechanical shovel
mekanik kürek

mechanical weathering
fiziksel aşınma, mekanik aşınma

mechanician
makinist, makine işçisi, teknisyen

mechanics
mekanik

mechanism
mekanizma

mechanist
makinist, teknisyen

mechanization
makineleşme, makineleştirme

mechanize
makineleştirmek

mechanized
mekanize, zırhlı

meconium
mekonyum

medal
madalya

medal of honour
şeref madalyası

medallion
madalyon

medallist
madalya sahibi

meddle
karışmak, burnunu sokmak

meddle some
herşeye burnununu sokan, müdahaleci

meddler
her şeye burununu sokan kimse, işgüzar

media
kitle iletişim araçları,matbuat,orta,orta had,taşıyıcılar

mediaeval
bkz.medieval

medial
orta, vasat

median
orta, (matematik) kenarortay

mediate
arabuluculuk etmek

mediation
aracılık

mediatize
birleştirmek, eklemek

mediator
arabulucu,aradüzelten

mediatorship
arabuluculuk

medic
doktor

medicable
tedavi edilebilir

medical
tıbbi, tıbbi muayene

medical advice
sağlık konusunda öğüt

medical certificate
sağlık raporu

medical costs
sağlık harcamaları, hastane masrafları

medical examination
sağlık muayenesi

medical practitioner
pratisyen doktor

medically
tıbben, tıp yönünden

medicament
ilaç

medicare
sağlık sigortası

medicate
içine ilaç katmak

medication
ilaçla tedavi

medicinal
iyileştirici, tıbbi

medicinal herbs
şifalı bitkiler

medicine
ilaç, tıp, hekimlik

medicine ball
çalışma topu, sağlık topu

medieval
ortaçağ ..., ortaçağa ait

medievalism
ortaçağ ruhu

medievalist
ortaçağ tarihçisi

Medina
Medine

mediocre
orta, vasat, şöyle böyle

mediocrity
aleladelik, vasat olma, bayağılık

meditate
enine boyuna düşünmek, meditasyon yapmak

meditation
meditasyon

meditative
düşünceli, derin düşünceli

mediterranean
(deniz) kapalı, çevresi karayla çevrili, Akdeniz

Mediterranean climate
Akdeniz iklimi

Mediterranean Sea
Akdeniz

medium
çevre,ortam,muhit,vasıta,araç,orta durum,medyum,orta,ifade vasıtası,matbuat,yayıcı,parlayıcı,ötürücü

medium frequency
orta frekans

medium range
orta menzilli

medium size
orta boy

medium term
orta vadeli

medium wave
orta dalga

medium-sized
orta boy

medlar
muşmula, döngel

medley
karışım, potpuri, medley

medulla
ilik, omurilik, öz

medulla oblongata
soğanilik, bulbus, beynin en arka kısmı

medulla ossium
sümük iliği

medullary
ilikli, özlü

medusa
denizanası

meed
mükâfat, ödül

meek
uysal, yumuşak başlı, alçakgönüllü

meekness
uysallık, alçak gönüllülük

meerschaum
lületaşı

meet
rastlamak, rast gelmek, karşılaşmak, karşılaşmak, karşı karşıya gelmek, tanışmak, karşılamak, buluşmak, görüşmek, toplanmak, değmek, dokunmak, buluşmak, karşılamak, yerine getirmek, tatmin etmek, doyurmak, ödemek, karşılamak, yanıtlamak

meet a demand
talebi karşılamak

meet one's end
dünyasını değiştirmek

meet one's match
tam adamına çatmak

meet one's Waterloo
yolun sonuna gelmek

meet sb halfway
ortak bir çekitte anlaşmak

meet sb's requirements
-in gereksinimini karşılamak

meet with
görüşmek, ile karşılaşmak

meeting
karşılaşma, buluşma, toplantı, miting

meeting house
toplantı için kullanılan ev

meeting place
toplantı yeri, uğrak, randevu yeri

mega-
(önek) milyon

megabit
milyon bit

megabyte
megabayt

megahertz
megahertz

megalith
büyük taş anıt, megalit

megalo-
(önek) çok büyük, megalo

megalomania
büyüklük tutkusu, megalomani

megaphone
megafon

megaton
megaton

megavolt
megavolt

megawatt
megavat

megilp
cila, vernik, cilalamak, verniklemek

megohm
megohm

megohmmeter
megohmmetre

megrim
migren, can sıkıntısı, damla hastalığı

meiosis
mayoz

mel
ton birimi

melamine
bir cins plastik

melancholia
melankoli

melancholiac
melankolik, karasevdalı, hüzünlü

melancholic
mahzun

melancholy
karaduygu, melankoli, hüzün, hüzünlü, melankolik

melange
karışık şey

melange print
vigore baskı

melange yarn
melanj iplik

melanin
melanin

melanism
deri ve dokuda renk fazlalığı

meld
birbirine karışmak, birleşmek

melee
arbede, kördöğüşü

melilot
kokulu yonca

melinite
melinit

meliorate
düzeltmek, ıslah etmek, iyileştirmek, iyileşmek

melioration
iyileştirme, düzeltme, iyileşme

meliorative
yücelten, yükseltici

meliorism
iyimserlik inancı

melissa
melisa

melliferous
bal yapan

mellifluous
(konuşma/ses/müzik/vb.) tatlı, yumuşak, akıcı

mellow
olgun, tatlı, sulu, yumuşak, hoş, tatlı, olgun, hoşgörülü, olgunlaşmak, olgunlaştırmak

mellowness
olgunluk, yumuşaklık, hoşgörü

mellowness of soil
toprak tavı

melodic
melodik, tatlı, hoş, uyumlu, kulağa hoş gelen

melodious
tatlı, kulağa hoş gelen, uyumlu, melodik

melodize
bestelemek

melodrama
melodram

melodramatic
aşırı duygusal

melody
melodi, ahenk, ezgi

melon
kavun

melt
erimek, eritmek, kaybolmak

melt away
yok olmak, uçup gitmek

melt into tears
gözyaşlarına boğulmak

melting
eritme, ergime, eritme, ergime

melting furnace
eritme ocağı, eritme fırını

melting heat
eritme ısısı, ergime ısısı

melting point
erime çekidi

melting pot
ergitme potası

melton
melton, kalın bir yün kumaş

meltwater
erime suyu

member
üye, kılgan, ört.penis

Member of Congress
kongre üyesi

member of jury
jüri üyesi

member of parliament
parlamenter

member of union
sendika üyesi

membership
üyelik, üyeler

membership card
üyelik kartı

membrane
ince zar

memento
hatıra, estelik

memo
kısa not

memoir
biyografi, rapor

memoirs
yaşam öyküsü

memorable
anılmaya değer

memorandum
not, nota, muhtıra, tezkere, memorandum

memorandum book
not defteri

memorial
anıt

memorial day
anma günü

memorialize
takdirle anmak, anısına tören yapmak

memorize
ezberlemek

memory
bellek, hafıza, anı, hatıra, hatır

memory allocation
bellek ataması, bellek ayrılması

memory bank
bellek bankası

memory block
bellek öbeği

memory bus
bellek anayolu

memory capacity
bellek kapasitesi

memory cycle
bellek çevrimi

memory dump
bellek dökümü

memory management
bellek yönetimi

memory map
bellek haritası, bellek kesiti

memory paradox
bellek paradoksu

memory power
bellek gücü

memory unit
bellek birimi

menace
tehdit, tehlike, başbelası, tehdit etmek

menacing
tehditkâr

menage
ev işleri, ev idaresi

menagerie
(sirk/vb.'de) halka gösterilen yabani hayvanlar

mend
onarmak, tamir etmek, düzeltmek, düzelmek, (yırtık/sökük/vb.) dikmek, yamamak, iyileşmek, onarılan yer ya da şey

mend one's fences
arayı yapmak

mend one's ways
davranış şeklini düzeltmek

mendacious
yalan, uydurma, yalancı

mendacity
yalancılık

mendelevium
mendelevyum

mendicancy
dilencilik

mendicity
dilencilik

mending
tamir

menfolk
adi, bayağı, hizmetçi

menial
(iş) adi, bayağı, sıradan

meningeal
beyinzarıyla ilgili

meningitis
menenjit, beyinzarı iltihabı

meninx
beyinzarı, omurilikzarı

meniscus
içbükey biçim, eklem menisküsü

meniscus lens
menisk, aymercek

menopause
menopoz, adet kesilmesi, yaşdönümü

menses
aybaşı, hayız

menstrual
aylık, ayda bir olan, aybaşına ait

menstrual flow
aybaşı kanaması

menstruate
adet görmek

menstruation
adet, aybaşı

mensurable
ölçülebilir

mensuration
ölçme

mental
zihinsel, akılsal, akli, çatlak, kaçık, deli

mental age
akıl yaşı

mental arithmetic
akıldan yapılan hesap

mental calculus
zihin hesabı, akıldan hesap

mental deficiency
geri zekâlılık

mental disease
akıl hastalığı

mental diseases
ruh hastalığı

mental home
akıl hastanesi

mental hospital
akıl hastanesi

mental hygiene
ruh sağlığı

mental illness
akıl hastalığı

mental patient
akıl hastası

mental reservation
içten pazarlık

mentalism
anlıkçılık

mentality
düşünüş, zihniyet, akıl, zekâ, zihin

mentally
aklen, zihnen, kafa bakımından

mentally defective
zihinsel özürlü

mentally handicapped
zihinsel özürlü

menthol
mentol

mention
anma, adını anma, ima, söz etme, söyleme, -den söz etmek, bahsetmek, anmak

mentionable
kayda değer

mentor
akıl hocası

menu
yemek listesi, menü

menu-driven
menüyle yürüyen, menü-sürümlü

mephitic
zehirleyici, fena kokulu

mercantile
tecimsel, ticari

mercantile law
ticaret hukuku

mercantile marine
ticaret filosu

mercantilism
merkantilizm

mercantilist
merkantilist

mercaptal
merkaptal

mercaptan
merkaptan

mercator's projection
merkator izdüşümü

mercenariness
menfaatperestlik, para hırsı

mercenary
paralı asker

mercer
kumaş satıcısı, kumaşçı

mercerization
merserizasyon

mercerize
merserize etmek, kasarlamak

mercerizing
merserizasyon

merchandise
ticaret eşyası, mal

merchandise marine
ticaret filosu

merchandising
satışı geliştirme yöntemi

merchant
tüccar, tacir

merchant bank
ticari banka

merchant fleet
ticaret filosu

merchant navy
ticaret gemisi

merchant prince
zengin tüccar

merchantable
satılabilir, sürümlü

merchantman
ticaret gemisi

merciful
sevecen, bağışlayıcı, merhametli, şefkatli

mercifulness
sevecenlik, bağışlayıcılık, merhametlilik

merciless
merhametsiz, acımasız, amansız

mercurial
çabuk değişen, dakikası dakikasına uymayan, sebatsız

mercuric
civalı, cıvalı

mercuric chloride
aksülümen

mercurous
cıvalı

mercury
cıva, Merkür

mercury arc
cıvalı ark

mercury barometer
cıvalı barometre

mercury cell
cıvalı pil

mercury delay line
cıvalı geciktirme hattı

mercury gauge
cıvalı manometre

mercury memory
cıva bellek

mercury storage
cıvalı bellek

mercury thermometer
cıvalı termometre

mercury vapour
cıva buharı

mercy
merhamet, acıma, insaf, af, lütuf

mere
sırf, sadece, yalnız

merely
sadece, yalnızca

merest
en az

meretricious
gösterişli, cafcaflı, sahte güzel

merge
içine karıştırmak, birleştirmek, içine karışmak, birleşmek

mergence
birleşme, birleştirme

merger
bir firma ya da şirketin bir diğeriyle birleşmesi

meridian
meridyen

meridional
güneyli

meringue
yumurta akı ve şekerle yapılan bir tür kurabiye

merino
merinos koyunu, merinos yünü

merino wool
merinos yünü

merino yarn
merinos ipliği

meristem
bürgendoku

merit
değer, liyakat, fazilet, erdem, meziyet, hak etmek, layık olmak

merit pay
başarı ödülü

meritocracy
yeteneğe göre mevki verme jüyesi

meritorious
övgüye değer, meziyet sahibi, değerli

merlin
bozdoğan, çakır

mermaid
güya vücudunun üst tarafı kadın vücudu - alt tarafı balık kuyruğu şeklinde olan hayali canlı,deniz kızı,su perisi

merriment
şenlik, neşe, keyif

merriness
neşe

merry
neşeli, şen, güleç, keyifli, (İİ) çakırkeyif, kafası kıyak

merry Christmas
iyi Noeller

merry-andrew
soytarı

merry-go-round
atlıkarınca

merrymaking
eğlence, şenlik, cümbüş, alem

merrythought
lades sümüğü,lades

mesentery
bağırsak askısı, mesenter

mesh
ağ gözü, ağ, tuzak, (çark dişleri) birbirine geçmek, (ağla balık/vb.) yakalamak, uyuşmak, bağdaşmak

meshed
örgülü, ilmikli, gözlü

mesitylene
mesitilen

mesmerise
hipnotizmayla uyutmak, büyülemek

mesmerism
ipnotizma

mesmerist
ipnotizmacı

mesmerize
çok şaşırtmak, büyülemek

mesocarp
mezokarp, ortakabuk

mesoderm
mezoder, ortaderi

meson
mezon

mesophyll
mezofil, yaprak iç dokusu

mesophyllum
mezofil, yaprak iç dokusu

Mesopotamia
Mezopotaya, Irak

mesosphere
mezosfer

mesothorium
mezotoryum

mesotron
mesotron

Mesozoic
mezozoik, mezozoik

mess
selikasızlık,nizamsızlık,katıkaşı,karmakarışıklık,cancal,karışıklık,düzensizlik,kirlilik,pislik,kötü durum,zor durum,dert,bela,(ask.) orduevinin lokanta kısmı,(ask.) karavana,karıştırmak,altüst etmek,bozmak,karışık salmak,karışmak,izdivaca girmek,üstünü batırmak,başını katmak

mess about
tembellik etmek, saçmalamak, zırvalamak

mess sth up
bozmak, berbat etmek, yüzüne gözüne bulaştırmak

message
haber, mesaj, ileti

messenger
haberci, ulak

messenger RNA
mesajcı RNA

messiah
kurtarıcı, İsa Peygamber

Messrs
(Mr sözcüğünün çokluğu olup özellikle firma adlarıyla kullanılır) baylar, beyler, efendiler

messuage
müştemilatlı ev

messy
selikasız,dağınık,düzensiz,karmakarışık,çirkli,kirli,pis

mestizo
kırma, melez

meta
(önek) meta

metabolic
metabolik

metabolic waste
metabolik artık

metabolism
metabolizma

metacarpal
el tarağına ait,el tarağı sümüğü

metacarpus
el tarağı

metacenter
yüzme merkezi

metal
metal, maden

metal age
maden çağı

metal casting
metal döküm

metal drill
maden matkabı

metal electrode
metalik elektrot

metal fatigue
metal yorulması

metal founder
maden dökümcüsü

metal insulator
metal yalıtkan

metal pipe
metal boru

metal plating
metal kaplama

metal powder
maden tozu

metal rectifier
kuru redresör

metal rod
metal çubuk

metal saw
metal testeresi

metal sheet
metal sac

metal spinning
madeni dokuma

metal spraying
metal püskürtme

metal tube
metal boru

metal-clad
maden kaplı

metal-coat
metal kaplamak

metalanguage
üstdil

metalcoat
metalle kaplamak

metalepsis
öteleme

metallic
metalik, madeni

metallic binding
metalik bağ

metallic circuit
metal devre

metallic currency
madeni para

metallic paint
metal boya

metallic resistance
metalik direnç

metallic salt
maden tuzu

metalline
madeni

metallization
metalleme

metallize
metalle kaplamak

metallography
metalografi

metalloid
madene benzer, madenimsi, metaloit, madene benzer basit cisim

metallurgical
metalurjik, metalbilimsel

metallurgical chemistry
metalurjik kimyası

metallurgical engineering
metalurji mühendisliği

metallurgist
metalurji uzmanı, maden bilgini

metallurgy
madencilik, metalürji

metamathematics
metamatematik

metamerism
metamerizm, metameri

metamorphic
metamorfik, başkalaşan

metamorphic facies
metamorfik fasiyez

metamorphic rock
başkalaşım kayacı, metamorfik kayaç

metamorphism
başkalaşım, metamorfizm

metamorphose
başkalaştırmak, başkalaşmak

metamorphosis
başkalaşım, metamorfoz

metaphase
metafaz

metaphor
eğretileme, istiare

metaphoric
istiare ile ilgili, eğretilemeli

metaphorical
mecazi, eğretileme

metaphrase
aynen tercüme, kelimesi kelimesine tercüme, aynen tercüme etmek

metaphysical
doğaüstü

metaphysics
doğa ötesi, fizikötesi, metafizik

metaplasm
metaplazma

metastable
yarıkararlı, metastabl

metastasis
metastaz, değişme

metatarsal
ayak tarağına ait

metatarsus
ayak tarağı

metathesis
göçüşme

metazoa
metazoa, çokgözeliler, çok hücreli hayvanlar

metazoon
çokgözeli, çok hücreli hayvan

metempsychosis
ruh göçmesi, ruhgöçü

meteor
akanyıldız, göktaşı, meteor

meteor shower
meteor yağmuru, meteor akımı

meteor stream
meteor yağmuru, meteor akımı

meteoric
meteorik, meteor ..., göz kamaştırıcı, hızlı

meteoric shower
meteor sağanağı, meteor yağmuru

meteorid
atmosfere girince göktaşı olan cisim

meteorite
meteorit, göktaşı

meteoroid
göktaşı

meteorologic
meteorolojik

meteorological
meteorolojik

meteorological conditions
meteorolojik koşullar

meteorological observation
tenek gözlemi

meteorological office
meteoroloji merkezi

meteorological report
meteoroloji raporu

meteorological satellite
meteoroloji uydusu

meteorologist
meteorolog

meteorology
meteoroloji, havabilgisi

meter
ölçme aygıtı, sayaç, saat, Aİ.metre

methadone
metadon

methane
metan

methanol
metanol

methionine
metiyonin

method
yöntem, yol, metot, düzen, tertip, jüye

methodical
jüyeli, düzenli, yöntemli

methodically
düzenli olarak

methodize
düzene sokmak, intizam vermek

methodless
plansız, düzensiz

methodology
yöntembilim, metodoloji

methyl
metil

methyl alcohol
metil alkol

methylamine
metilamin

methylate
metil alkol ile karıştırmak

methylated spirit
denatüre alkol, denatüre alkol

methylation
metilleme

methylene
metilen

meticulous
titiz, dikkatli, kılı kırk yaran, özenli

metier
meslek

metol
metol

metonymy
mürsel mecaz

metope
metop

metre
metre, ölçü, vezin

metric
metrik

metric hundredweight
çeki, elli kilo

metric system
metre jüyesi

metric ton
metrik ton

metricate
metre jüyesine dönüştürmek

metrics
koşukbilim, ölçübilim

metro
metro

metrology
metroloji, ölçüm bilgisi

metronome
metronom

metropolis
büyük kent,anakent,metropol,başkent,payitaht

metropolitan
başkentle/büyük kentle ilgili

metropolitan municipality
büyükşehir belediyesi

mettle
yiğitlik, cesaret, heves, çaba

mettled
canlı, ateşli

mettlesome
ateşli, atılgan, atak, sert başlı

mew
miyavlamak, miyavlama

mew up
kafese koymak, kapamak, hapsetmek

mews
ahırlar sokağı, sıra ahırlar

Mexican
Meksikalı, Meksika'ya ait

Mexico
Meksika

mezzanine
asma kat, ara kat

mezzo
mezzo, orta

mezzo forte
orta derecede kuvvetli ses

miaow
miyav, miyavlama, miyavlamak

miasm
miyazma

miasma
pis ve zehirli hava

miaul
miyavlamak

mica
mika

micaceous
mikalı

micelle
misel

mickle
çok büyük

micro
mikro, hassas, belirsiz

micro-
(önek) mikro

microalloy
mikroalaşım

microanalysis
mikroanaliz

microbalance
mikroterazi

microbar
mikrobar

microbarograph
mikrobarograf

microbe
mikrop

microbial
mikrobik

microbic
mikropla ilgili, mikrobik

microbiology
mikrobiyoloji

microcephalic
mikrosefal

microcephalous
çok küçük başlı

microchemical
mikrokimyasal

microchemical analysis
mikrokimyasal analiz

microchemistry
mikrokimya

microchip
miniyonga, bir entegre devreyi taşıyan yarı iletken

microcircuit
mikrodevre

microclimate
mikroiklim

microcline
mikroklin

microcode
mikrokod

microcoding
mikrokodlama

microcomputer
mikrobilgisayar

microcomputing
mikroişlem

microcosm
küçük evren, küçük bir evren olarak düşünülen insan

microcosmic
mikrokozmik

microcrack
mikro çatlak

microcrystalline
mikrokristalin

microeconomics
mikroekonomi

microelectronics
mikroelektronik

microetching
iç dağlama

microfarad
mikrofarad

microfibril
mikrofibril

microfiche
mikrofiş

microfilm
mikrofilm

microinstruction
mikrokomut

micrometer
mikrometre, miniölçer

micron
mikron

micronucleus
mikroçekirdek

microorganism
mikroorganizma

microphone
mikrofon

microphonic
mikrofonik

microphotograph
mikrofotoğraf

microphyte
mikrofit

microprocessor
(bilgisayar) mikroişlem birimi, mikroişlemci, mikroişleyici

microprogram
mikroprogram

microprogramming
mikroprogramlama

microscope
mikroskop

microscopic
mikroskobik

microscopy
mikroskopi, mikroskopla inceleme

microsecond
mikrosaniye

microstructural
mikroyapısal

microstructure
mikroyapı

microswitch
mikroanahtar

microvolt
mikrovolt

microwave
bin ile otuz bin megahertz arasında titreşimi olan elektromanyetik dalga, mikrodalga

microwave oven
mikrodalga fırını

micturate
işemek

micturition
idrar çıkarma, işeme hastalığı

mid-
(önek) orta

mid-course
orta yol

mid-point
orta çekit

midbrain
ortabeyin

midday
günorta çağı,günorta,öğle

midden
mezbele, gübrelik, çöp yığını

middle
ortadaki, orta, orta, bel

middle age
orta yaş

middle aged
orta yaşlı

middle class
orta sınıf

middle ear
ortakulak

Middle East
Ortadoğu

middle school
ortaokul

middle size
orta boy

middle-of-the-road
çoğunluğun görüşünü paylaşan, sıradan

middle-sized
orta boy

middleman
komisyoncu, aracı

middlemost
en ortadaki

middleware
özel yazılım

middleweight
(boks) orta siklet

middling
orta, vasat

middlings
kaba un, kepekli un

middy
deniz yarsubayı

midge
tatarcık, titrersinek

midget
cüce, çok küçük

midi
midi, midi

midland
bir ülkenin iç kısmı

midline
orta çizgi, ortaç

midmost
en orta yerdeki

midnight
gece yarısı

midpoint
orta, göbek

midrib
yaprağın orta damarı

midriff
anat.diyafram

midshipman
deniz asteğmeni

midst
(edat) orta, ortasında

midsummer
yaz ortası

midway
yarı yolda, ortasında

midweek
hafta arası

midwife
ebe

midwifery
ebelik

midwinter
kış ortası, karakış

mien
eda, çehre, görünüş

miff
çekişme, dargınlık, küstürmek

might
(olasılık belirtir) -ebilmek, (İİ.) (rica belirtir) -ebilmek, (dolaylı anlatımda `may' in yerine kullanılır) -ebilmek, -meli, -malı, güç, kuvvet, kudret

might as well
-se de olur, -memek için bir neden yok

might well
-ebilmek, -abilmek

mightily
güçle, kudretle, son derece, çok fazla

mightiness
güçlülük, azamet, büyüklük, kudret

mighty
güçlü, kuvvetli, kudretli

migmatite
migmatit

mignon
minyon

mignonette
muhabbetçiçeği

migraine
migren

migrant
göçebe, göçmen, göçmen kuş

migrant workers
göçmen işçiler

migrate
göç etmek, göçmek

migration
göç, göçme

migratory
göçücü, göçebe, seyyar

migratory bird
göçmen kuş

mihrab
mihrap

mike
mikrofon

mil
bir incin binde biri

milch
sağmal, süt veren

milch cow
sağmal inek

mild
yumuşak başlı, iyi huylu, uysal, kibar, ılımlı, ılıman, mutedil, (yiyecek/içecek/vb.) hafif

mildew
küf

mildewy
küflü, küflenmiş

mildly
tatlılıkla, nezaketle, yumuşakça, hafifçe, biraz

mildness
uysallık, ılımlılık, kibarlık

mile
mil (m.)

mileage
mil hesabıyla uzaklık

mileage indicator
kilometre sayacı

mileometer
yolölçer, odometre

milestone
üzerinde mil işareti olan taş,kilometre taşı,pille,merhale,önemli olay,dönüş çekidi

milfoil
kandilçiçeği, civanperçemi

milieu
muhit, çevre

militancy
saldırganlık, azimlilik, savaş hali

militant
saldırgan, savaşçı, kavgaya hazır, militan

militarily
askeri bakımdan, asker gibi, askerce

militarism
asker zihniyeti

militarist
savaşçı

militarize
askerileştirmek

military
askerler, ordu, askeri

military academy
harp okulu, harbiye

military court
askeri mahkeme

military high school
askeri lise

military law
askeri hukuk

military police
askeri inzibat

militate
(against ile) engel olmak

militia
milis

milk
süt

milk powder
süttozu

milk run
tehlikesiz uçuş, tehlikesiz sefer

milk shake
milkşeyk, meyveli/çikolatalı süt

milk sugar
süt şekeri, laktoz

milk tooth
sütdişi

milk vein
süt damarı

milk-and-water
yavan, tatsız, değersiz

milk-white
süt gibi beyaz

milker
sütü sağan kişi, sağmal inek, sağıcı

milkmaid
sütçü kız

milkman
sütçü

milksop
hanımevladı,avratağız,muhallebi çocuğu

milkwort
sütotu

milky
sütlü, bulanık, süt gibi

Milky Way
Samanyolu, Hacılaryolu

mill
değirmen, el değirmeni, fabrika, imalathane, değirmende öğütmek, (maden) frezelemek, şekil vermek, işlemek

mill about
sürü halinde dolaşmak

mill around
sürü halinde dolaşmak

mill board
kalın mukavva, kartonpat

millable
dinklemeye elverişli

milled
çekilmiş, öğütülmüş, işlenmiş, çentikli

millenarian
bininci

millener
kadın şapkacısı

millennium
bin yıl, bin yıllık dönem, herkesin mutluluk ve refah içinde yaşayacağı varsayılan gelecek

millepede
bkz.millipede

miller
değirmenci

millet
darı

milli-
(önek) mili

milliard
milibar, milyar

millifarad
milifarad

milligram
miligram

millilitre
mililitre

millimeter
milimetre

millimetre
milimetre

millimetric
milimetrik

millimicron
milimikron

milliner
kadın şapkacısı

millinery
tuhafiye, kadın şapkaları

milling
öğütme, frezeleme, değirmencilik

milliohm
miliohm

million
milyon,pekmen

millionaire
milyoner

millipede
kırkayak

millisecond
milisaniye

millivolt
milivolt

millivoltmeter
milivoltmetre

milliwatt
milivat

millpond
değirmen havuzu

millstone
başbelası

milometer
yolölçer, odometre

milord
ingiliz asilzadesi

milt
dalak, balık sperm kesesi

milter
erkek ringa balığı

mime
pandomim, mimik, pandomim oyuncusu, pandomim yapmak, taklidini yapmak

mimeogragh
mimograf

mimesis
benzetme, taklit

mimetic
taklit edici

mimic
taklit eden kimse, taklitçi, taklidini yapmak, taklit etmek

mimicry
hayvanda vücudun ortama uyması, taklitçilik

mimosa
mimoza, küstümotu, köseğen

minacious
tehditkâr

minaret
minare

minatory
tehdit edici, korkutucu

mince
kıymak,doğramak,çapmak,yapmacık nezaketle konuşmak,kırıtmak,kıyma

mince pie
üzümlü tart

mince words
ağzında gevelemek

mincemeat
kuru üzüm, meyve kurusu, kurutulmuş portakal kabuğu, /vb.den yapılarak pasta içine konulan karışım

mincing
işveli, nazlı, yapmacık tavırlı

mind
us, akıl, kafa, anlak, zekâ, bellek, anımsama, hafıza, dikkat, akıl, düşünce, kanı, fikir, eğilim, kafalı adam, zeki insan, beyin, dikkat etmek, aldırmak, önem vermek, bakmak, ilgilenmek, karşı çıkmak, karşı koymak

mind one's P's and Q's
adımını denk atmak

mind you
dikkatini çekerim

Mind your own business
Sen kendi işine bak

mind-bender
şaşırtıcı şey, hayal kurduran ilaç

minded
istekli, niyetli

mindful
-e dikkat eden, önem veren

mindless
sersem, akılsız, aptal, dikkat etmeyen, aldırış etmeyen, dikkatsiz

mine
adl.benim, benimki, maden ocağı, mayın, (maden/vb.) çıkarmak, maden ocağını işletmek, mayın döşemek

mine detector
mayın detektörü

mine layer
mayın gemisi

mine shaft
maden kuyusu

mine sweeper
mayın temizleyici

mine sweeping
mayın tarama

minefield
mayın tarlası

minelayer
(denize mayın döşeyen) mayın gemisi/uçağı

miner
maden işçisi, mayın döşeyen asker

miner's helmet
baret, başlık

miner's lamp
madenci lambası

mineral
mineral

mineral acid
anorganik asit, mineral asit

mineral carbon
grafit

mineral coal
taşkömürü, madenkömürü

mineral deposit
maden damarı, maden yatağı

mineral fertilizer
mineral gübre

mineral mordant
mineral mordan

mineral oil
mineral yağı, madeni yağ

mineral salts
madensel tuzlar

mineral spring
maden kaynağı, maden yatağı, madensuyu kaynağı

mineral springs
kaplıca

mineral water
madensuyu

mineralization
madenleştirme

mineralize
mineralleştirmek, taşlaştırmak

mineralogy
mineraloji

minestrone
etli ve sebzeli çorba

mingle
karıştırmak,katmak,karışmak,katışmak,katılmak

mingle with
koşulmak,karışmak

mingler
mayşe kazanı

mini
küçük, mini

miniature
minyatür

miniaturist
minyatürcü

miniaturization
minyatürleştirme

miniaturize
küçültmek

minibus
minibüs

minicomputer
minibilgisayar

minify
küçültmek, önemini azaltmak

minikin
yapmacık, çok az, azıcık

minimal
en az, en küçük

minimal pair
en küçük çift

minimal value
en küçük değer

minimize
en aza indirgemek, azaltmak, küçümsemek, önemsememek

minimum
en küçük miktar, en düşük derece

minimum price
taban fiyat

minimum rate
asgari vergin

minimum value
minimum değer

minimum wage
asgari vergin

mining
madencilik

mining company
maden şirketi

mining engineer
maden mühendisi

mining engineering
maden mühendisliği

mining school
maden okulu

minion
yardakçı, köle, dalkavuk

miniskirt
mini etek

minister
bakan, orta elçi

Minister of Commerce
Ticaret Bakanı

Minister of Communications
Ulaştırma Bakanı

Minister of Finance
Maliye Bakanı

Minister of Foreign Affairs
Dışişleri Bakanı

Minister of Justice
Adalet Bakanı

Minister of Labour
Çalışma Bakanı, çalışma bakanı

Minister of National Defence
Milli Savunma Bakanı

Minister of National Education
Milli Eğitim Bakanı

Minister of Public Health and Welfare
Sağlık Bakanı

Minister of State
Devlet Bakanı

Minister of the Interior
içişleri Bakanı

Minister of Tourism and Information
Turizm ve Tanıtma Bakanı

ministerial
bakana ait

ministerial bill
hükümet tasarısı

ministration
yardım, hizmet

ministry
bakanlık

Ministry of Agriculture
Tarım Bakanlığı

Ministry of Commerce
Ticaret Bakanlığı

Ministry of Communications
Ulaştırma Bakanlığı

Ministry of Culture and Tourism
Kültür ve Turizm Bakanlığı

Ministry of Customs and Monopolies
Gümrük ve tekel Bakanlığı

Ministry of Defence
Milli Savunma Bakanlığı

Ministry of Development and Housing
imar ve iskan Bakanlığı

Ministry of Education
Milli Eğitim Bakanlığı

Ministry of Energy and Natural Resources
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Ministry of Finance
Maliye Bakanlığı

Ministry of Foreign Affairs
Dışişleri Bakanlığı

Ministry of Forestry
Orman Bakanlığı

Ministry of Health
Sağlık Bakanlığı

Ministry of Industry
Sanayi Bakanlığı

Ministry of Industry and Technology
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Ministry of Interior
içişleri Bakanlığı

Ministry of Justice
Adalet Bakanlığı

Ministry of Labour
Çalışma Bakanlığı

Ministry of National Defense
Milli Savunma Bakanlığı

Ministry of Public Health and Welfare
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı

Ministry of Public Works
Bayındırlık Bakanlığı

Ministry of Reconstruction and Housing
imar ve iskan Bakanlığı

Ministry of State
Devlet Bakanlığı

Ministry of Tourism and Information
Turizm ve Tanıtma Bakanlığı

Ministry of Transportation
Ulaştırma Bakanlığı

Ministry of Village Affairs
Köy işleri Bakanlığı

Ministry of Youth and Sports
Gençlik ve Spor Bakanlığı

minium
sülüyen, miniyum, parlak kırmızı

mink
vizon, vizon kürk

minnow
golyan balığı

minor
daha küçük, daha az, önemsiz, küçük, ikincil, minör, ergin olmayan çocuk

minor key
minör anahtarı

minor league
ikinci lig

minor planet
küçük gezegen

minor premise
küçük önerme

minority
azınlık

minority government
azınlık hükümeti

minority party
azınlıklar partisi

minority rights
azınlık hakları

minority school
azınlık okulu

minstrel
ortaçağ halk ozanı

minstrelsy
saz şairliği

mint
nane,yarpuz,nane şekeri,darphane,yığın,pul yığını,büyük pul,(madeni pul) basmak

mint julep
naneli viski

mint mark
darphane müdürünün mühürü

mintage
basılan para, para basma vergini

minuend
(matematik) çıkartılan

minus
eksi

minus infinite
eksi sonsuz

minus sign
eksi işareti, eksi imi

minuscule
çok küçük

minute
dakika, kısa süre, an, çok küçük, çok titiz, ayrıntılı, dikkatli

minute book
tutanak

minute hand
yelkovan, dakika kolu

minutely
dikkatle

minuteness
ufacık olma

minutes
tutanak

minutes of the proceedings
tutanak

minutiae
önemsiz ayrıntılar, incelikler

minx
arsız kız, haspa

Miocene
miyosen, miyosen

miosis
gözbebeği büzülmesi

miracle
mucize

miracle play
ortaçağa mahsus dini piyes

miraculous
mucizevi, şaşılacak

mirage
serap,ılgım

mire
pislik, çamur, batak, çamura batırmak, kirletmek

mirror
ayna,güzgü,yansıtmak,aksettirmek

mirror galvanometer
aynalı galvanometre

mirror glass
ayna camı

mirror image
ayna görüntüsü

mirror writing
ters yazı

mirth
neşe, sevinç, gülme

mirthful
şen, eğlenceli, neşeli

mirthless
neşesiz

miry
çamurlu, kirli

misadventure
kaza, talihsizlik

misadvise
kötü öğüt vermek

misalign
yanlış ayarlamak

misalliance
yanlış evlilik

misanthrope
insanlardan kaçan/nefret eden kimse

misanthropic
insanlardan kaçan/nefret eden

misanthropy
insandan kaçma/nefret etme

misapplication
yanlış uygulama

misapply
yanlış kullanmak

misapprehend
yanlış anlamak

misapprehension
yanılma

misappropriate
kötüye kullanmak

misappropriation
kötüye kullanma, zimmete geçirme

misbegotten
piç, gayri meşru, alçak

misbehave
terbiyesizlik, etmek, kötü davranmak

misbehaviour
kötü davranış, terbiyesizlik

misbelief
yanlış itikat, imansızlık

misbeliever
kâfir, zındık, imansız

miscalculate
yanlış hesaplamak

miscall
yanlış isim vermek

miscarriage
uşak düşürme, düşük, başarısızlık

miscarriage of justice
adli hata

miscarry
(uşak) düşürmek, düşük yapmak, başarısız olmak, boşa gitmek, suya düşmek

miscegenation
ırk karışımı

miscellaneous
çeşitli

miscellany
derleme

mischance
şanssızlık, talihsizlik

mischief
yaramazlık, hasar, zarar

mischief-maker
arabozan, ortalığı karıştıran, fesatçı

mischievous
hain, zararlı, yaramaz, afacan, haylaz

mischievousness
hainlik, yaramazlık, afacanlık

miscibility
karışabilirlik, karışırlık

miscible
karışabilir, karışır

misconceive
yanlış anlamak

misconception
yanlış anlama

misconcieve
yanlış anlamak

misconduct
kötü davranış, terbiyesizlik

misconduct in office
görevi kötüye kullanma

misconduct oneself
kötü davranışta bulunmak

misconstruction
yanlış anlama

misconstrue
yanlış anlamak, ters anlam vermek

miscount
yanlış saymak, yanlış hesap etmek

miscreant
zalim, vicdansız

misdeed
kötülük, kötü davranış, kabahat

misdemean
kötü harekette bulunmak

misdemeanour
hafif suç

misdirect
yanlış yön göstermek, yanlış yola sokmak

misdirection
yanlış öğüt

mise en scene
mizansen, sahne düzeni

miser
hkr.cimri, para canlısı

miserable
mutsuz, perişan, sefil, kötü, berbat

miserliness
cimrilik, hasislik, para hırsı

miserly
cimri, hasis, pinti

misery
mutsuzluk, sefalet, ıstırap

misfeasance
yolsuzluk, suiistimal

misfire
(silah) tutukluk yapmak, suya düşmek, bekleneni vermemek

misfit
çevresine uymayan kimse

misfortune
şansızlık, talihsizlik, felaket, kaza

misgiving
kuşku, kaygı

misgovern
(ülkeyi) kötü yönetmek

misgovernment
kötü idare, beceriksiz idare

misguide
yanlış yola saptırmak

misguided
yanlış yola sapmış, yanlış

mishandle
kötü kullanmak, hor kullanmak

mishap
aksilik, terslik, talihsizlik, kaza

mishmash
dolaşık kelep,açılmaz düğün,cancal,dolaşık,karmakarışıklık

misinform
-e yanlış bir şey söylemek, yanlış bilgi vermek

misinformation
yanlış bilgi

misinterpret
yanlış anlamak, yanlış yorumlamak

misinterpretation
yanlış yorum, yanlış tercüme, yanlış anlam

misjudge
yanlış hüküm vermek, yanlış değerlendirmek

mislay
nereye koyduğunu unutmak

mislead
yanlış yola sevketmek, saptırmak, yanıltmak

misleading
yanıltıcı, yanlış

mismanage
kötü yönetmek

mismanagement
kötü yönetim, kötü idare

mismatch
uygunsuzluk, uymama, birbirine uymamak

misname
yanlış isim koymak

misnomer
yanlış ad, yanlış adlandırma

misogamy
evlilikten nefret

misogynist
kadın düşmanı

misoneism
yenilik korkusu, değişiklik korkusu

misplace
yanlış yere koymak, nereye koyduğunu unutmak

mispresentation
yanlış beyan

misprint
baskı hatası

misprision
vazifeyi suistimal, bir suça göz yumma

mispronounce
yanlış telaffuz etmek

mispronunciation
yanlış telaffuz

misquotation
yanlış aktarma

misquote
yanlış yazmak, yanlış nakletmek

misread
yanlış okumak, yanlış anlamak ya da yorumlamak

misrepresent
saptırmak

misrepresentation
yalan beyan

misrule
kötü idare etmek

miss
vuramamak, ıskalamak, kaçırmak, yetişememek, özlemek, yokluğunu keşfetmek, olmadığının farkına varmak, vuramama, ıskalama, ıska, hanımefendi, bayan, (evlenmemiş bayanlara hitap ederken) Bayan

miss out
kapsamamak, içine almamak

miss the boat
fırsatı kaçırmak, vapuru kaçırmak

miss the mark
hedefi tutturamamak

miss the point
meseleyi kavramamak

misshape
kötü biçim vermek

misshapen
biçimsiz, şekilsiz, bozuk şekilli

missile
füze, mermi

missing
kayıp, yitik, eksik, namevcut

missing link
noksan halka

mission
özel görev, misyon, kurul, misyon, misyonerler kurulu

missionary
misyoner

missis
metres, eş, hanım, bizimki

missive
resmi mektup

misspell
harflerini yanlış söylemek

misspend
israf etmek, boşa harcamak

misstate
yanlış ifade etmek

missy
gençkız, bayan

mist
sis,çen,duman,buğu,(over/up ile) buğulanmak,buğulandırmak

mistake
yanlış anlamak, (for ile) -e benzetmek, şaşırmak, karıştırmak, yanlış, hata, yanılma, yanlışlık

mistake for
-e benzetmek

mistaken
yanılmış, yanlış, hatalı, yersiz

Mister
Bay

mistime
zamanı yanlış ayarlamak, vakitsiz yapmak

mistiness
sis, duman, karanlık, bulanıklık

mistletoe
ökseotu

mistral
mistral

mistranslate
yanlış tercüme etmek, yanlış çevirmek

mistreat
kötü davranmak

mistress
evin hanımı, kadın öğretmen, metres

mistrust
güvenmemek, güvensizlik

mistrustful
güvensiz, kuşkulu

misty
sisli, puslu

misunderstand
yanlış anlamak

misunderstanding
yanlış anlama, yanlış anlaşılma, karışıklık

misuse
yanlış yerde kullanmak, kötü kullanmak, kötüye kullanmak, yanlış kullanma, kötüye kullanma, suistimal

mite
kene, peynir kurdu, uyuz böceği, (zavallı) çocuk, yavrucak

miter
(Aİ) bkz.mitre

mitigate
hafifletmek, azaltmak

mitigating causes
cezayı hafifletici nedenler

mitigation
hafifletme, azaltma, yumuşatma

mitochondrion
mitokondri

mitosis
mitoz

mitrailleuse
mitralyöz, makineli tüfek

mitral
mitral, ikili kapakçık

mitral valve
mitral kapakçık, ikili kapakçık

mitre
piskoposların giydiği uzun başlık

mitre box
şev gönyeyi kesme kutusu

mitre gear
şev dişli, konik dişli

mitre joint
şev köşe geçmesi

mitre saw
şev testeresi, gönye testeresi

mitre square
şev gönye

mitre valve
konik valf

mitre wheel
konik dişli

mitt
parmaksız eldiven, el

mitten
parmaksız eldiven

mittimus
hapis cezası, memuriyetten çıkarma

mix
karıştırmak, karışmak, kaynaşmak, uyum sağlamak, karışım, birleşim

mix up
karıştırmak, düzenini bozmak

mix-up
karışıklık, kargaşa, telaş, karışık durum

mixed
karışık, karma, çeşitli

mixed base notation
karışık taban yazımı

mixed blood
karışık kan, melez

mixed committee
karma komite

mixed crystal
karışık kristal

mixed doubles
karışık çiftler

mixed economy
karma ekonomi

mixed fertilizer
karma gübre

mixed forest
karışık orman

mixed juice
karışık usare

mixed language
karma dil

mixed manure
karma gübre

mixed policy
karma sigorta poliçesi

mixed radix
karışık taban

mixed yarn
karışık iplik

mixer
karıştırıcı, mikser, herkesle hemen kaynaşıveren kimse, sokulgan kimse

mixer console
reji masası, yönetim masası

mixing
karıştırıcı, karıştıran, karıştırma, karma

mixing apparatus
karıştırma cihazı

mixing console
karıştırma masası, bileştirme masası

mixture
karışım, karışma, karıştırma

mizzen
mizana yelkeni

mizzle
çiseleme, ince ince yağmak, çiselemek

mnemonic
bellekle ilgili, hafızaya ait, belleği güçlendiren, hafızaya yardımcı

mnemonic code
anımsatıcı kod

mnemonic symbol
anımsatıcı simge

moan
inilti, sızlanma, dırdır, inlemek, hkr.ağlamak, sızlanmak, zırıldamak

moat
hisar hendeği

mob
çete, serseri türkümü, gürültücü kalabalık, çevresini sarmak, başına üşüşmek, etrafına toplanmak

mob low
linç kanunu

mobile
hareket eden, oynak, seyyar, gezici, rüzgârın etkisiyle hareket eden küçük süs eşyası

mobile control room
naklen yayın aracı

mobile crane
seyyar vinç

mobile force
çevik kuvvet

mobile home
karavan, gezerev

mobile phone
yancık alısünü,halta çınkası

mobility
hareketlilik, devinim, devingenlik, değişkenlik

mobilization
seferberlik

mobilize
silah altına almak, seferber etmek

mobsman
gangster

mobster
gangster

moccasin
makosen

mocha
Yemen kahvesi

mock
alay etmek,eğlenmek,taklidini yapmak,maskara etmek,lağlağı,yapmacık,sahte

mockery
alay,lağ,lağlağı,gülünç taklit,maskaralık,komedi,rezalet

mocking
alaycı, alay etme

mockingbird
alaycı kuş

mod
şık

modal
(can/must gibi) kip belirteci, (s.) kiplerle ilgili, kip

modality
kiplik, şekil, keyfiyet

modalization
kipleştirme, kipselleştirme

mode
usul,minval,tarz,yol,tavır,biçim

mode of payment
ödeme şekli

mode transformer
mod çevirici, mod transformatörü

model
örnek, model, model, manken, kalıp, tip, model, modelini yapmak, kalıbını çıkarmak, modellik etmek, modellik yapmak

model airplane
model uçak

model on
-e örnek almak

modem
modem

moderate
orta, görüşleri aşırıya kaçmayan, ılımlı, ılımlı kimse, makul kimse, hafifletmek, azaltmak, hafiflemek, azalmak

moderately
bir dereceye kadar, kısmen, biraz

moderateness
ılımlılık

moderation
ılımlılık

moderator
moderatör, ılımlayıcı, arabulucu, başkan, reis

modern
çağdaş, modern

modernism
çağcılık, modernlik, yenilik, ilericilik

modernist
yenilik taraftarı

modernity
çağdaşlık, modernlik, yenilik

modernization
modernleş(tir)me, çağdaşlaştırma

modernize
yenileştirmek, modernize etmek

modest
alçakgönüllü, ılımlı, makul, sade, yalın, gösterişsiz

modesty
alçakgönüllülük

modicum
bir parça, azıcık miktar

modifiable
değiştirilebilir

modification
değiştirme, değişiklik

modifier
anlam değiştirici, niteleyici

modify
değişiklik yapmak, değiştirmek

modish
modaya uygun, moda

modiste
kadın terzisi/şapkacısı

modular
modüler

modular system
modüler jüye

modularity
modülerite, birimsellik

modulate
modüle etmek, ayarlamak

modulated beam
modüle elektron demeti, kiplenik demet

modulating wave
modüle edici dalga, kipleyici dalga

modulation
modülasyon, kiplenim

modulation meter
modülometre

modulator
modülatör, kipleyici

module
ölçü birimi, modül mobilya, (uzay aracında) modül

module construction
modül yapı

modulus
modül, oran birimi

modulus of elasticity
esneklik modülü

modulus of rupture
kopma modülü

modus operandi
icra yolu, hareket tarzı

modus vivendi
geçici anlaşma, yaşayış tarzı

Mogol
Moğol

mogul
çok zengin iş adamı

mohair
tiftik

mohair wool
moher yünü

Mohammedan
Müslüman

moiety
yarım, yarı, küçük parça, kısım, hisse

moil
ağır iş, yorucu iş, çalışıp didinmek

moiré
harelendirmek, hareli, hareli kumaş

moire calender
muare kalenderi

moire effect
muare etkisi

moist
rutubetli, nemli

moisten
nemlendirmek, rutubetlendirmek, ıslatmak

moistener
nemlendirici

moistening
nemlendirme, rutubetlendirme

moistness
nem, rutubet

moisture
rutubet, nem

moisture resistance
neme karşı dayanıklılık

moisture resistant
neme karşı dayanıklı

moisturizer
nemlendirici

molality
molallik

molar
azıdişi

molar conductance
molar iletkenlik

molar conductivity
molar iletkenlik

molar heat
molar ısı

molar motion
kütlesel hareket, kütlesel devinim

molar tooth
öğütücü diş, azıdişi

molarity
molarite, molarlık

molasses
şeker pekmezi, melas

mold
(Aİ) bkz.mould

mole
ben, köstebek, muhbir, ajan

mole cricket
danaburnu

mole plough
mol pulluğu, drenaj pulluğu

molecular
moleküler, moleküle ait, moleküllü

molecular association
moleküler birleşme

molecular attraction
moleküler çekim

molecular biology
moleküler biyoloji

molecular bond
moleküler bağ

molecular current
moleküler akım

molecular energy
moleküler enerji

molecular formula
molekül formülü

molecular mass
moleküler kütle

molecular structure
molekül yapısı

molecular theory
molekül teorisi

molecular weight
molekül ağırlığı

molecule
molekül, özdecik

molehill
köstebek tepeciği

moleskin
moleskin, köstebek kürkü, kadife pantolon

molest
saldırmak, rahatsız etmek, ört.sarkıntılık etmek

molestation
cinsel taciz, tecavüz

mollification
yumuşatma, teskin

mollify
yumuşatmak, yatıştırmak, sakinleştirmek

mollusc
yumuşakça

molluscan
yumuşakçalarla ilgili, yumuşakça

mollycoddle
hanım evladı,erköyün,üstüne titremek,nazlı büyütmek

molotov cocktail
molotofkokteyli

molt
Aİ.bkz.moult

molten
erimiş, dökme

molten metal
erimiş metal

molto
çok

molybdate
molibdat

molybdenite
molibdenit

molybdenum
molibdenum, molibden

mom
(Aİ) anne

moment
kısa süre, an, önem

moment of flexion
eğilme momenti

moment of force
kuvvet momenti

moment of inertia
eylemsizlik momenti, atalet momenti

moment of truth
önemli karar anı

momentarily
bir anlık, geçici olarak

momentary
bir anlık, geçici

momently
her an, bir an için

momentous
önemli, ciddi

momentum
moment, devinirlik, hız

momism
anneye aşırı bağlılık

momma
ana, anne, arg.kadın, karı

mommy
Aİ.anne

monachism
ruhbaniyet

Monaco
Monako

monad
monad, tek hücreli organizma, zerre, atom

monadic
monadik

monadnock
monadnok, sertgen

monadry
tek kocalılık, tek evlilik

monandrous
tek kocalı, tek ercikli

monar'chical
krallık usulüne ait

monarch
tekerk, mutlak hükümdar

monarchic
monarşik

monarchism
monarşi, tekerklik, krallık jüyesi

monarchist
krallık taraftarı

monarchy
tekerki, monarşi

monastomic
tek atomlu

monazite
monazit

Monday
pazartesi,düşembe

moneme
anlambirim

monetarism
parasalcılık, monetarizm

monetary
parasal

monetary erosion
para erozyonu

monetary policy
para politikası

monetary system
para jüyesi

monetary unit
para birimi

monetize
para basmak, para çıkarmak

money
para,pul,servet

money box
kumbara

money changer
döviz alım satımcısı

money grubber
açgözlü, para canlısı

money grubbing
paragöz, açgözlü

money in circulation
dolaşımdaki para, tedavüldeki para

money income
parasal gelir

money lender
borç veren, faizci, murabahacı, mukriz

money making
para getiren

money market
para piyasası

money no object
para problem değil

money on hand
eldeki para

money order
para havalesi, havale emri

money supply
para arzı

moneybag
para çantası

moneybags
zengin kimse

moneychanger
sarraf

moneyed
paralı, zengin

moneylender
tefeci

monger
perakendeci tüccar

mongol
mongol

Mongolia
Moğolistan

Mongolian
Moğolca

mongrel
melez, kırma

moniker
takma ad, lakap

moniliform
tespih şeklinde

monism
monizm, bircilik

monition
uyarı, ihtar, davet, bildirim, uyarma, ikaz

monitor
sınıf başkanı, monitör, denetlik, (yayın/telsiz/vb.) izlemek, denetlemek, dinlemek

monitor display
monitör göstericisi

monitor roof
tepe aydınlıklı çatı

monitory
uyarıcı, ikaz edici

monkey
maymun, yaramaz çocuk, afacan

monkey business
dolap, hile, üçkâğıt

monkey engine
şahmerdan makinesi

monkey flower
miskotu

monkey wrench
ingiliz anahtarı

monkfish
kelerbalığı

monkshood
boğanotu

mono
mono

monoatomic
monoatomik, tekatomlu

monobasic
tekbazlı, monobazik

monobloc
monoblok, tek gövdeli

monochromatic
monokromatik, tekrenkli

monochrome
tek renkli, (sınalgı) siyah-beyaz

monochrome television
siyah-beyaz sınalgı

monocle
tek gözlük, monokl

monoclinal
monoklinal

monocline
eğik yapı

monoclinic
(kristal) monoklinik

monocoque
monokok

monocotyledon
tekçenekli, monokotiledon

monocular
tek gözlü

monoculture
monokültür, tek türlü tarım

monocyte
monosit

monody
tek sesli şarkı, monodi, ses aynılığı

monofilament
monofil

monogamist
tekeşli kimse

monogamous
tekevli

monogamy
tekeşlilik, monogami

monogram
(baş) harflerle yapılan marka

monograph
monografi

monogynous
tek karılı

monolayer
monomoleküler tabaka, tekkatman

monolith
tek parça taş, yekpare taş, monolit

monolithic
tek parça taştan, yekpare taştan

monologize
öz özüne konuşmak

monologue
monolog

monomania
saplantı deliliği, tek bir konu deliliği

monomaniac
sabit fikir delisi

monomer
monomer, tekiz

monometalism
monometaliz, tek maden jüyesi

monometallism
para için tek maden standardı

monomial
tekterimli, birterimli

monomolecular
monomoleküler

monophobia
yalnızlık korkusu

monophthongization
tekünlüleşme

monoplane
tek düzlemli uçak

monopole
tek kutup, tekucay

monopolist
tekelci

monopolistic
tekelci

monopolize
tekeline almak

monopoly
tekel

monopoly price
tekel fiyatı

monorail
monoray

monosaccharide
monosakkarit

monosemic
bir tek anlam taşıyan, tekanlamlı

monosemy
tekanlamlılık

monosyllabic
tekheceli

monosyllabic language
tekheceli dil

monosyllable
tek heceli sözcük

monotheism
tektanrıcılık

monotheist
tektanrıcı, tektanrıcılık

monotone
tekdüzelik, monotonluk

monotonic
monoton, tekdüze

monotonous
tekdüze, monoton

monotony
tekdüzelik, monotonluk

monotreme
tekdelikli, monotrem, tekdelikli, monotrem

monotype
monotip

monovalent
tekdeğerli

monoxide
monoksit

monsoon
muson

monster
canavar, dev, azman, canavar ruhlu kimse

monstrosity
çirkin şey, zevksizlik timsali

monstrous
kocaman, dev, iğrenç, rezil, adi

monstrously
canavar gibi

monstrousness
canavarlık, korkunçluk

montage
kurgu, montaj

month
ay

monthly
ayda bir, aylık, aylık dergi

monticule
tümsek

monument
anıt, olağanüstü eser, dev yapıt

monumental
anıtsal, çok büyük, muazzam

monzonite
monzonit

moo
inek sesi, mö, (İİ) arg.aptal kadın

mooch
beleşe konmak, aşırmak

mood
ruhsal durum, ruh hali, hava, aksilik, huysuzluk, kip

moodiness
karamsarlık

moody
dakikası dakikasına uymaz, değişken, kaprisli, aksi, ters, huysuz

moon
ay, uydu

moon about
dalgın dalgın gezinmek

moon away
boşa geçirmek, boşa harcamak

moonbeam
ay ışını

mooncalf
aptal

moonlight
ay ışığı

moonlighter
ek iş yapan kişi

moonlit
ayışığı ile aydınlanmış, mehtaplı

moonrise
ayın doğması

moonshine
mehtap, saçma sapan söz, kaçak içki

moonstruck
çılgın, deli

moonwalk
ayda yürüyüş

moony
ayla ilgili, dalgın, kaçık, deli

moor
çalılık arazi, fundalık, arazi, kır, palamarla bağlamak

moor cock
orman horozu

moor hen
orman tavuğu, su kuşu

moorage
demirleme vergini, demir atma

mooring
demirleme, bağlama

moorings
gemi bağlama yeri

moorland
fundalık arazi, kır

moose
Amerika geyiği, mus

moot
tartışmalı, kuşkulu, tartışma meclisi, idare meclisi, görüşmek, müzakere etmek, ileri sürmek

moot point
kararlaştırılmamış sorun, tartışma konusu

mop
saplı tahta bezi, dağınık saç, saplı bezle silmek, bezle kurulamak, silmek

mop one's brow
alnının terini silmek

mop the floor with sb
birini mat etmek

mop up
silip süpürmek, düşmanı temizlemek

mopboard
süpürgelik, sıvadibi

mope
neşesiz, kederli olmak

moped
motorlu bisiklet, moped

mopish
üzüntülü, canı sıkkın, gamlı

moppet
kukla

moquette
moket, bir döşemelik kumaş, yünlü halı

moraine
buzultaş, moren

moral
ahlaklı, törel, dürüst, ahlaklı, manevi, tinsel, alınacak ders, kıssadan hisse, ahlak dersi

moral defeat
manevi yenilgi

moral obligation
manevi yükümlülük

moral philosophy
ahlak bilimi

moral support
moral takviyesi

morale
moral

moralist
moralist, ahlakçı

morality
ahlaklılık, erdem

moralize
ahlak dersi vermek, ahlakını düzeltmek

morals
ahlak

morass
bataklık

moratorium
borçların ertelenmesi, moratoryum

moratory
moratoryuma ait

morbid
hkr.iğrenç şeylere ilgi duyan, iğrenç

morbidity
hastalık oranı

mordacious
iğneleyici

mordacity
keskinlik, dokunaklılık

mordancy
keskinlik

mordant
mordan, boyasaptar, keskin, iğneli, canyakıcı

mordant dye
mordan boyası

more
daha, daha çok

more and more
gittikçe, gitgide

more often than not
çoğu zaman, genellikle

more or less
aşağı yukarı, yaklaşık, ortalama, oldukça

more than meets the eye
göründüğünden fazla

more than one
birçok defa

more's the pity
ne yazık ki

morel
siyah mantar

morello
vişne,albalı

moreover
bundan başka, üstelik, zaten

morganatic
dengi olmayan (evlenme)

morgue
morg,ölühane

moribund
ölmek üzere, ölüm halinde, can çekişmekte

morn
sabah

morning
sabah

morning dress
frak

morning gown
sabahlık elbise

morning paper
sabah gazetesi

morning star
sabah yıldızı

Moroccan
Faslı

Morocco
Fas, maroken

morocco leather
sahtiyan

moron
gerizekâlı, moron

morose
huysuz, somurtkan, aksi, suratsız

moroseness
huysuzluk, aksilik, somurtkanlık

morpheme
morfem, biçimbirim

morphia
morfin

morphia addict
morfinoman

morphine
morfin

morphinist
morfinman

morpho-
(önek) şekil, biçim, yapı

morpho-phonemics
biçimbilimsel sesbilim

morpho-phonology
biçimsel sesbilim

morphogram
morfogram

morphologic
morfolojik, biçimbilimsel

morphological
morfolojik, biçimbilimsel

morphologist
morfoloji uzmanı, biçimbilimci

morphology
morfoloji, biçimbilim

morris dance
bir halk dansı

morrow
yarın

Morse code
Mors alfabesi

morsel
lokma, parça, zerre

mortal
fani, ölümlü, öldürücü, ölümcül, çok büyük, aşırı, fani, ölümlü, insan

mortal remains
cenaze

mortality
ölümlülük, ölüm oranı

mortally
öldürücü biçimde

mortar
havan, dibek, ask.havan topu, harç, harç ile sıvamak

mortar board
harç teknesi

mortgage
rehin, ipotek, rehine koymak, ipotek etmek

mortgage bank
ipotek bankası

mortgage bond
ipotekli tahvil, rehinli tahvil

mortgage loan
ipotekli kredi

mortgagee
ipotekli alacaklı, ipotek alan

mortgager
ipoteğe veren, ipotekli borçlu

mortgagor
ipotek ettiren borçlu

mortice
zıvana, dişi, delik, zıvana açmak

mortician
cenaze kaldırıcısı

mortification
rezil olma, cezalandırma, kangren, küçük düşme

mortify
küçük düşürmek, utandırmak

mortise
yuva, lamba, delik, zıvana, zıvana açmak

mortise and tenon joint
zıvanalı geçme

mortise chisel
zıvana kalemi

mortise gauge
zıvana ölçüsü

mortise joint
zıvanalı geçme

mortise lock
gömme kilit

mortising machine
zıvana makinesi

mortuary
morg

mosaic
mozaik

mosaic disease
mozaik hastalığı

Moscow
Moskova

Moslem
Müslüman

mosque
cami

mosquito
sivrisinek

mosquito net
cibinlik

moss
yosun

moss-grown
yosunla örtülmüş

mossiness
yosunlaşma

mosstrooper
yağmacı, akıncı

mossy
yosunlu

most
en, en çok, çok, pek, son derece, s, adl, en çok, en fazla, çoğu

mostly
çoğunlukla, çoğu, çoğu kez

motel
motel

moth
güve

moth-ball
harp malzemesini depolamak

moth-eaten
eski püskü

mothball
güve ilacı, naftalin

mother
ana, anne, kaynak, köken, ana, esas, annelik etmek, analık yapmak, hkr.annelik taslamak, doğurmak

mother aircraft
kumanda uçağı

mother board
ana levha, ana kart

mother country
anavatan, memleket

mother liquor
ana çözelti

mother lode
ana damar

Mother Nature
tabiat ana

mother syrup
ana şurup

mother tongue
anadili

mother wit
sağduyu

mother-in-law
kaynana

mother-of-pearl
sedef, sedef

motherhood
annelik

motherly
ana gibi, anaya özgü

mothery
mayalı

mothproof
güveye karşı dayanıklı

mothy
güveli

motif
motif

motile
kendiliğinden hareket edebilen

motility
hareketlilik

motion
devinim, hareket, işaret, önerge, işleme, çalışma, işaret etmek

motion bar
hareket kolu

motion force
hareket kuvveti

motion picture
sinema filmi

motional
devimsel, hareketle ilgili

motionless
hareketsiz

motivate
harekete geçirmek, motive etmek

motivated
nedenli, gerekçeli

motivation
neden, güdüleme, güdü, motivasyon

motive
neden, güdü, dürtü, devindirici, hareket ettirici

motive power
tahrik gücü

motivity
işletme gücü

motley
çeşit çeşit, yüz çeşit, her tür

motocross
motosiklet yarışı, motokros

motor
motor, hareket ettirici, motorlu, otomobille gezmek/gitmek

motor body
motor gövdesi

motor insurance
trafik kaza sigortası

motor nerve
motor sinir

motor neuron
motor sinir hücresi

motor oil
motor yağı

motor power
motor gücü

motor pulley
motor kasnağı

motor scooter
skuter, hafif motosiklet

motor shaft
motor mili

motor vehicle
motorlu taşıt

motor-driven
motorlu

motorbike
motosiklet

motorboat
deniz motoru, motor

motorbus
otobüs

motorcade
araba korteji, konvoy

motorcar
otomobil, araba

motorcar factory
otomobil fabrikası

motorcycle
motosiklet

motored
motorlu

motoring
araba kullanma, sürücülük

motorist
otomobil sürücüsü, haydavcı

motorize
motorla donatmak, motorize etmek

motorized
motorize, motorlu

motorless
motorsuz

motorman
vatman, makinist

motorship
dizel motorlu gemi

motorway
otoyol

mottle
benek, beneklemek

mottled
benekli, alacalı

motto
düstur, parola, slogan

mouflon
muflon, yabani dağ koyunu

moujik
mujik, Rus köylüsü

mould
bahçe toprağı, küf, kalıp, dökme kalıp, kalıba dökmek, kalıba sokmak

mouldboard
saban kulağı, saban bıçağı

moulder
çürümek, dökülmek

mouldiness
küf tutma, tekdüzelik

moulding
kalıplama, silme, pervaz

mouldy
küflü, küflenmiş

moult
tüylerini dökmek

mound
tümsek, tepecik, yığın

mount
dağ, tepe, binek hayvanı, binmek, çıkmak, tırmanmak, (up ile) yükselmek, monte etmek, takmak, kurmak, kakmak, yerleştirmek, takmak, çerçeve, altlık

mount a horse
ata binmek

mount guard
nöbetçi olmak

mount Olympus
Uludağ

mountain
dağ

mountain ash
üvez

mountain chain
dağ silsilesi

mountain cock
çalıhorozu, orman horozu

mountain crystal
neceftaşı

mountain lion
dağ aslanı, puma

mountain range
sıradağ, dağ silsilesi

mountain sickness
yükseklikten gelen rahatsızlık

mountain tourism
dağ turizmi

mountained
dağlık

mountaineer
dağcı

mountaineering
dağcılık

mountainous
dağlık

mountebank
şarlatan, sahte doktor

mounted
ata binmiş, atlı, binmiş, takılı

mounted gem
kakma taş

mounted police
atlı sakçı

mounted troops
süvari, atlı asker

mounting
montaj, kurma, takma

mourn
(for/over ile) yasını tutmak

mourner
cenazeye katılan kimse, yaslı kimse

mournful
yaslı, hüzünlü, kederli

mourning
yas, yas giysisi

mourning dress
matem elbisesi

mouse
fare

mouse color
koyu gri

mouser
avcı kedi

mousetrap
fare kapanı

moustache
bıyık

mousy
(hkr.) sessiz, sıkıcı, çekingen, (saç/kıl) mat kahverengi

mouth
ağız, giriş yeri, ağız, dırdır etmek, zırlamak, sürekli aynı şeyleri söylemek, dudaklarını kıpırdatmak

mouth cavity
ağız boşluğu

mouth organ
ağız mızıkası, armonika

mouth-watering
ağız sulandırıcı, nefis

mouthful
ağız dolusu lokma, söylenmesi güç ve çok uzun sözcük

mouthorgan
ağız mızıkası

mouthpiece
ağızlık, sözcü

mouthwash
gargara

mouthy
geveze

movable
menkul, taşınır, taşınır eşya

movable bridge
yüzer köprü, hareketli köprü

movable kidney
mobil böbrek

movable property
taşınır mallar, menkul mülkiyet

move
hareket ettirmek, kımıldatmak, oynatmak, hareket etmek, kımıldamak, ilerlemek, yürümek, gitmek, ilerlemek, gelişmek, sona yaklaşmak, taşınmak, birlikte olmak, zamanını geçirmek, etkilemek, duygulandırmak, önermek, kımıldama, hareket etme, hareket, (satranç) hamle, taşınma, hareket, girişim

move along
ilerlemek

move heaven and earth
çalmadık kapı bırakmamak

move in
eve taşınmak, yerleşmek

move off
ayrılmak, hareket etmek

move on
değiştirmek, yenilemek, göndermek, kovmak

move out
evden taşınmak, dışarı çıkmak

move to
taşınmak, harekete geçirmek

move with the times
zamana ayak uydurmak

moveable
bkz.movable

movement
hareket, hareket, eylem, faaliyet, tempo, ritm, hareket, bölüm, kısım, mekanizma

mover
hareket ettiren, teklif eden

movie
(Aİ) film

movie camera
film makinesi, kamera

movie director
film yönetmeni

movie goer
sinemasever

movie projector
gösterici

movie star
film yıldızı

movies
sinema

moving
dokunaklı, acıklı, duygulandırıcı, hareket eden, oynak

moving coil
döner bobin, oynak bobin

moving picture
sinema

moving picture camera
film kamerası

moving staircase
yürüyen merdiven

mow
biçmek

mow down
öldürmek, yok etmek

mower
çim biçme makinesi

mowing machine
ekin biçme makinesi

Mr
Bay, By

Mrs
(evli) Bayan, Bn

Ms
(bekâr) Bayan, Bn

mu
Yunan alfabesinde m harfi

much
çok, köp, hemen hemen, birçok yönden, pek, çok, fazla

much ado about nothing
kuru gürültü

much as
-e rağmen

much in request
revaçta, tutulan

much of a muchness
Ayvaz kasap hep bir hesap

much the same
hemen hemen aynı

much to my regret
üzülerek söyliyeyim, maalesef

muchly
hayli, oldukça

mucilage
zamk

mucin
musin

muck
pislik, hayvan boku, gübre

muck about
aptalca davranmak, saçmalamak

muck around
aptalca davranmak, saçmalamak

muck in
birlikte çalışmak

muck up
pisletmek, kirletmek, berbat etmek, içine etmek

mucker
çamur kimse, pislik kimse, kaba kimse

muckrake
skandala sebep olmak

mucous
sümük salgılayan, balgamlı, sümüklü

mucous membrane
sümükdoku, mukoza

mucus
sümük

mud
çamur

mud dredger
çamur ekskavatörü

mud flat
çamur tabakası

muddiness
pislik, çamurluluk

muddle
dolaşıklık,karmakarışıklık,dağınıklık,düzensizlik,karmaşa,şaşkınlık,sersemlik,dolaşık,cancal,(up ile) dağıtmak,karıştırmak,kafasını karıştırmak,şaşkına çevirmek

muddle through
üstesinden gelmek, atlatmak

muddle up
dağıtmak, karıştırmak

muddleheaded
sersem, kalın kafalı, geri zekalı

muddy
çamurlu

mudguard
İİ.çamurluk

muezzin
müezzin

muff
manşon, el kürkü, becerememek

muffle
(sesi) boğmak, hafifletmek

muffler
atkı, fular, Aİ.susturucu

mufti
müftü, sivil elbise

mug
kulplu bardak, maşrapa, bir maşrapa dolusu, arg.yüz, surat, (İİ) enayi, avanak, saldırıp, soymak

mugger
soyguncu, Hint timsahı

mugginess
sıcaklık, rutubet, bunaltı

muggins
ahmak, budala

muggy
(hava) kapalı, boğucu, bunaltıcı

Muhammadan
Müslüman

mulberry
dut

mulch
saman ya da kuru yaprak örtüsü

mulct
cereme, dolandırmak

mule
katır

muleteer
katırcı

mull
(bira ya da şarabı) baharatla kaynatmak

mull over
üzerinde düşünmek

mullah
molla

mullein
sığırkuyruğu

muller
havaneli, öğütme taşı

mullet
tekir balığı

mulligan
güveç

mullion
pencere bölmesi

mullite
mullit

mullock
çöp,tullantı,zibil

multangular
çok açılı, poligonal

multi-
(önek) çok

multi-access
çoklu erişim

multi-address
çoklu adres

multi-band
çok-bantlı

multi-blade
çok kanatlı

multi-purpose
çok maksatlı

multicellular
çökgözeli, çok hücreli

multichannel
çok arnalı, çok oluklu

multicolour
çok renkli

multicoloured
çok renkli, alaca

multidimensional
çok boyutlu

multidrop line
çok bağlantılı hat

multifactorial
çok genli, çoketmenli

multifarious
çeşitli, türlü, çeşit çeşit

multifilament
çok filamentli

multiform
çeşitli biçimlerde görünen, çok biçimli

multifunction
çok fonksiyonlu, çok işlevli

multilateral
çok yanlı

multilateralism
çok yanlılık

multilayer
çok tabakalı

multilevel
çok düzeyli, çok seviyeli

multilingual
bir çok dili kapsayan, çok dilli, bir çok dil konuşabilen

multilingualism
çokdillilik

multimeter
multimetre

multimillionaire
mültimilyoner

multinational
çokuluslu

multinational bank
çokuluslu banka

multinational corporation
çokuluslu şirket

multinomial
çok terimli, katlıterim, maltinomiyal

multiphase
çok aşamalı, çok fazlı, çokevreli

multiplane
çok düzlemli, çok kanatlı uçak

multiple
çok, birçok, çeşitli, kat

multiple access
çoklu erişim

multiple address
çok adres

multiple circuit
çok katlı devre

multiple production
seri üretim

multiple root
çokkatlı kök

multiple sclerosis
çoklu sertleşim, multipl skleroz

multiple shop
şube, mağaza zincirinden biri

multiple tool lathe
çok takımlı torna

multiple valued
çokdeğerli

multiple-choice
çoktan seçmeli

multiple-purpose
çok maksatlı

multiplet
multiplet, çoklu

multiplex
katmerli, çok katlı şey, kat kat

multipliable
çoğaltılabilir

multiplicand
(matematik) çarpılan

multiplicate
çoklu

multiplication
çarpım,çarpma,vurma,artış,çoğalma

multiplication table
çarpım kestesi, çarpma çizelgesi

multiplicative
çarpımsal, çarpmayla ilgili

multiplicity
çokluk, çeşitlilik

multiplier
(matematik) çarpan

multiply
(by ile) çarpmak,çoğalmak,artmak,çoğaltmak,artırmak,üremek

multipoint
çok çekitli

multipolar
çok kutuplu, çokucaylı

multiposition
çok konumlu

multiprocessing
çoklu işlem

multiprocessor
çoklu işlemci

multiprogramming
çoklu bağdarlamalama

multiracial
çok ırklı

multistage
çok aşamalı, çok kademeli

multistation
çok istasyonlu

multistorey
(bina) çok katlı

multitasking
çokgörevli

multitude
çok sayı, çokluk, kalabalık

multitudinous
çok, pek çok

multivalent
çokdeğerlikli, polivalan

multivariate
çokdeğişkenli

mum
(İİ) anne

Mum's the word
Aman kimse duymasın

mumble
mırıldanmak, ağzında gevelemek

mumbojumbo
anlamsız ve karışık söz, put

mummer
maskeli aktör

mummery
soytarılık, maskaralık, anlamsız tören

mummification
mumya yapma, mumyalaşma

mummify
mumyalamak

mummy
mumya, (İİ) anne

mump
surat asmak

mumps
kabakulak

munch
hatır hutur yemek

mundane
günlük, olağan, sıradan, sıkıcı

mungo
mungo, paçavra yünü, rejenere yün

municipal
belediye/kent ile ilgili

municipal administration
yerel yönetim

municipal board
belediye encümeni

municipal corporation
yerel yönetim

municipal council
belediye kurulu

municipal elections
belediye saylavları

municipal police
belediye zabıtası

municipality
belediye

munificence
cömertlik, eliaçıklık

munificent
cömert, eliaçık

muniment
senet, vesika

munitions
ask.mühimmat, cephane

mural
duvara yapılmış resim, duvar resmi, fresk

murder
adam öldürme, cinayet, çok zor iş, ölüm, katletmek, öldürmek, içine etmek, katletmek

murder in the first degree
taammüden adam öldürme

murderer
katil

murderess
kadın katil

murderous
cinaî, öldürücü

murex
dikenli salyangoz

muriatic acid
tuzruhu

murky
karanlık, nahoş, utanç verici, karanlık

murmur
mırıldanma, mırıltı, söylenme, mızmızlanma, mırıldanmak, homurdanmak, söylenmek

murmurous
uğultulu, homurtulu

murphy
patates

muscle
kas, adale, güç, kuvvet

muscle fatigue
kas yorgunluğu

muscle spasm
kas spazmı

muscle tone
kas tonusu

muscle-bound
kasları çok gelişmiş

muscovite
muskovit, mika

muscular
kaslarla ilgili, kaslı, adaleli, güçlü

muscular atrophy
kas atrofisi

muscular coordination
kas kooridanasyonu

muscular force
kas kuvveti

muscular system
kas jüyesi

muscular tissue
kas dokusu

muscularity
kasların gelişmiş olması

musculature
adale yapısı

muse
(over/up/upon ile) derin derin düşünmek, derin düşüncelere dalmak

museum
müze

mush
ezme

mushroom
mantar,göbelek,göbelek gibi bitmek,hızla çoğalmak

mushroom bulb
göbelek şeklinde ampul

mushroom cloud
göbelek şeklinde nükleer bulut

mushroom house
gecekondu

mushroom town
mantar kent

mushy
lapa gibi, yumuşak, aşırı duygusal

music
müzik, nota, makam

music box
müzik kutusu

music hall
müzikhol

music set
müzik seti

music stand
nota sehpası

music stool
piyano iskemlesi

musical
müzikal, müzikle ilgili, müzikli, müzik sever, müziğe yetenekli, tatlı, hoş, uyumlu, müzikal

musicale
özel resital

musicalness
müzik yeteneği

musician
müzisyen

musicology
müzikbilim

musk
misk

musk deer
misk geyiği

musk ox
misk sığırı

musk plant
misk otu

musk rat
misk sıçanı

musk rose
misk gülü

muskeg
yosunlu bataklık

musket
eski tip tüfek

musketeer
silahşör

muskmelon
şamama, miskkavunu

muskrat
misksıçanı

musky
misk kokulu

Muslim
Müslüman

muslin
muslin

muss
karışıklık, düzensizlik, kargaşa, buruşturmak, karıştırmak

mussel
midye

must
(zorunluluk/gereklilik belirtir) -meli, -malı, (tahmin belirtir) -meli, -malı, gerekli şey, yapılması gereken şey

mustache
Aİ.bıyık

mustang
mustang, küçük ve vahşi bir tür Amerikan atı

mustard
hardal

mustard gas
iperit, hardal gazı

mustard plaster
hardal yakısı

mustard seed
hardal tohumu

muster
toplanmak, bir araya gelmek, toplamak

muster roll
ordu defteri

mustiness
küflülük, eskilik, köhnelik

musty
küf kokulu, küflü

mutability
değişebilirlik, kararsızlık

mutable
değişebilir, kararsız

mutagen
mutasyona yol açan madde

mutant
mutasyona uğramış, mutasyona uğramış gen

mutate
değişmek, dönüşmek

mutation
değişme, dönüşme, değişinim, mutasyon

mute
sessiz, (harf) okunmayan, dilsiz, sesini kısmak, azaltmak

mute shot
sessiz çekim

muted
(ses/renk) yumuşatılmış

mutilate
kötürüm etmek, sakatlamak, bozmak, içine etmek

mutilation
sakatlama, kötürüm etme, bozma, değiştirme

mutineer
isyancı,asi,kıyamcı

mutinous
asi, isyankâr

mutiny
isyan, ayaklanma

mutt
mankafa kimse, ahmak

mutter
mırıldanmak, söylenmek, homurdanmak

mutton
koyun eti

mutton chop
koyun pirzolası

muttonhead
ahmak kimse

mutual
ortak, karşılıklı

mutual aid
karşılıklı yardım

mutual building association
yapı kooperatifi

mutual friend
müşterek dost

mutual funds
menkul kıymetler, yatırım fonları

mutual inductance
karşılıklı endüktans

mutual trust
karşılıklı güven

mutuality
karşılıklı olma

mutually
karşılıklı

muzzle
hayvan burnu, burunsalık, top/tüfek ağzı, burunsalık takmak, susturmak, çanına ot tıkamak

muzzle velocity
ilk hız

muzzle-loader
ağızdan dolma top/tüfek

muzzy
sersem, sarhoş, kasvetli

my
benim, aman!

my eye
yok canım!, hadi ordan!, inanamıyorum!

my God
Aman allahım

My goodness
Tanrım!, Allahım! Yarabbim!

my humble self
bendeniz, naçizane kendim

My Lord
Efendim

myalgia
kas ağrısı

mycelium
miselyum

mycology
mikoloji, mantarbilim

mycose
mantar

mycosis
mantar hastalığı

myeline
miyelin

myelitis
omurilik iltihabı, omurilik yangısı, miyelit

myelon
omurilik

mylonite
milonit, ezik kayaç

myo-
(önek) kas

myocarditis
miyokart iltihabı

myocardium
miyokart, kalp kası

myoglobin
miyoglobin

myoma
miyom

myope
miyop kimse, uzağı iyi göremeyen kimse

myopia
miyopluk, uzağı iyi görememe

myopic
miyop

myosin
miyosin

myriad
çok, sayısız, çok sayı

myriapod
çokayaklı, çokayaklı böcek

myrrh
mürrüsafi, mür, merağacı

myrtle
mersin ağacı

myself
ben, kendim, kendimi, kendime, özüm, özümü, özüme

mysterious
esrarengiz, gizemli

mystery
sır, giz, anlaşılmaz şey, gizem, esrar

mystery play
dinsel tiyatro oyunu

mystic
gizemli, mistik, gizemcilikle ilgili, gizemci

mystical
gizemcilikle ilgili, gizemli

mysticism
tasavvuf, gizemcilik

mystify
meraklandırmak, şaşırtmak

mystique
hüner, marifet, mistik

myth
söylence, mit, efsane, uydurma şey, masal

mythical
efsanevi, söylencesel, uydurma

mythological
mitolojik

mythology
mitoloji, söylenbilim

Mytilene
Midilli adası


Submit a name