İngilizce Sözlük

All | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z | Submit a name
There are currently 594 names in this directory beginning with the letter V.
vacancy
(konakçı/pansiyon/vb.) boş oda, boş yer, (iş) boş yer, münhal yer, boşluk

vacant
(ev/konakçı/vb.) boş, (iş) boş, açık, münhal, boş, dalgın

vacate
boşaltmak, tahliye etmek

vacation
(birdem) tatil, tatil

vacation shutdown
tatil, işyerinin kapanması

vaccinal
aşı ile ilgili

vaccinate
aşılamak, aşı yapmak

vaccination
aşılama,aşı,peyvent

vaccinator
aşıcı, aşı iğnesi

vaccine
aşı

vaccinia
ineklerde çiçek hastalığı

vacillate
bocalamak, tereddüt etmek

vacillation
sallanma, kararsızlık, tereddüt

vacuity
işsizlik, tembellik, anlamsızlık, boşluk

vacuole
koful, vakuol

vacuolization
kofullaşma, vakuollaşma

vacuous
saçma, aptalca, mantıksız, akılsız

vacuum
boşluk, boşay, vakum, çıngı süpürgesiyle temizlemek

vacuum bottle
termos

vacuum brake
vakum eğleci

vacuum cleaner
çıngı süpürgesi

vacuum distillation
vakum distilasyonu, boşluk damıtması

vacuum drier
vakumlu kurutucu

vacuum filter
vakum filtresi

vacuum flask
termos

vacuum furnace
vakum fırını

vacuum pan
vakum kazanı, pişirme kazanı

vacuum pipe
vakum borusu

vacuum pump
vakum pompası

vacuum tube
vakum tüpü, vakum lambası

vae victis
altta kalanın canı çıksın

vagabond
serseri, başıboş kimse, avare

vagabondage
serserilik, avarelik, derbederlik

vagary
kapris, acayip davranış

vagina
dölyolu, vajina

vaginal
dölyolu, vajinal

vaginal spray
vajina spreyi

vaginitis
dölyolu iltihabı

vagrancy
serserilik

vagrant
serseri

vague
belirsiz, anlaşılmaz, üstü kapalı

vaguely
belli belirsiz

vagueness
belirsizlik

vagus
akciğer-mide siniri, onuncu kafa siniri

vain
boş, yararsız, sonuçsuz, kibirli, özünü beğenmiş

vainglorious
mağrur, övüngen, özünü beğenen

vainglory
özünü beğenmişlik, boş gurur

vainly
boşuna, nafile

vainness
boşluk, yararsızlık, kibirlilik, gurur

valance
karyola eteği, farbala, perde tahtası

vale
vadi

valediction
veda

valen
dere, vadi

valence
bkz.valency

valence electron
valans elektronu, değerlik elektronu

valency
valans, birleşme değeri, değerlik

valentine
gönderilen kart, mektup, resim, /vb., sevgili

valerian
kediotu

valeric
valerik, kediotundan elde edilen

valet
uşak, vale, (konakçı) oda hizmetçisi, vale

valetudinarian
hastalıklı, hastalıklı (kimse)

valetudinarianism
hastalıklı olma

valiant
kahraman, yiğit, cesur, yürekli

valiantness
yiğitlik, cesaret

valid
sağlam temele oturtulmuş, makul, mantıklı, geçerli, yasal, meşru, geçerli, muteber, yasal, kanunî

validate
geçerli kılmak, tasdik etmek, onaylamak

validation
onaylama, tasdik, doğrulama

validity
doğruluk, geçerlilik

valine
valin

valise
valiz,camedan,yol çantası

vallecula
çukurcuk

valley
vadi, koyak

valley breeze
vadi meltemi

valley floor
vadi tabanı

valley lake
vadi gölü

valley wind
vadi rüzgârı

vallonia
meşe palamudu

valonia oak
pelit ağacı

valor
bkz.valour

valorization
valorizasyon, hükümetçe fiyat tespiti

valorize
fiyatını saptamak, hükümetçe fiyat tespit etmek

valour
(özellikle savaşta) büyük kahramanlık

valuable
değerli, kıymetli, çok yararlı, değerli

valuables
değerli şeyler, mücevherat, /vb

valuation
(of ile) değer biçme, kıymet takdiri, fiyat, biçilen değer

value
değer, kıymet, para değeri, kıymet, değer, önem, itibar, ç.değer yargısı, değer biçmek, kıymet takdir etmek, önem vermek, değer vermek, kıymetini bilmek

value added tax
katma değer vergisi

value adjustment
değer ayarlaması

value judgement
değer yargısı

valued
değerli, kıymetli

valueless
değersiz, kıymetsiz

valuer
kıymet biçici, muhammin

valuta
efektif

valve
valf, sübap, ünalgı lambası

valve core
supap iğnesi

valve housing
supap yuvası

valve oil
supap yağı

valve rod
supap mili, supap kolu

valve seat
supap yuvası, supap tablası yatağı

valve spring
supap yayı

valved
valflı, supaplı

valveless
valfsiz, supapsız

valveless mollusc
kapaksız yumuşakça

vamoose
Toz ol!, defolmak, çekip gitmek

vamp
saya, kundura yüzü, maceraperest kadın, kunduraya yüz takmak, yamalamak, eşlik etmek

vampire
vampir

van
kamyonet, eşya ya da yük vagonu

vanadate
vanadat

vanadic
vanadik

vanadinite
vanadinit

vanadium
vanadyum

vanadium steel
vanadyum çeliği

vandal
yararlı ya da güzel şeyleri tahrip eden kimse, vandal

vandalism
vandallık, vandalizm

vandalize
(özellikle halkın kullandığı eşya/araç/vb.'ni) tahrip etmek, zarar vermek

vandyke beard
keçisakal

vandyke brown
koyu kahverengi

vane
yeldeğirmeni kanadı, pervane kanadı, rüzgâr fırıldağı, rüzgâr gülü

vanguard
öncü kuvvet, öncü kolu, öncü, elebaşı

vanilla
vanilya

vanish
gözden kaybolmak, kayıplara karışmak, ortadan yok olmak, yokolmak, nesli tükenmek, tarihe karışmak

vanishing cream
az yağlı krem

vanity
özünü beğenmişlik, kibirlilik, kibir, azamet, işe yaramazlık, boşunalık, beyhudelik

vanity case
kadınların küçük el çantası

vanity mirror
tuvalet aynası

vanquish
yenmek, mağlup etmek

vanquisher
galip

vantage
avantaj

vapid
lezzetsiz, tatsız, yavan

vapidity
lezzetsizlik, tatsızlık

vapor
bkz.vapour

vaporization
buharlaşma, buharlaştırma

vaporize
buharlaştırmak, buharlaşmak

vaporizer
buharlaştırıcı, buğulaştırıcı

vaporous
buharlı

vapour
buğu, buhar

vapour barrier
buhar engeli

vapour blanket
buhar örtüsü

vapour density
buhar yoğunluğu

vapour lamp
buhar lambası

vapour pressure
buhar basıncı

vapourization
buharlaşma

vaquero
çoban, kovboy

varactor
varaktör

varan
varan

varec
deniz sazı

variability
değişkenlik

variable
değişken, kararsız, değişken, sebatsız, değişken nicelik

variable budget
değişken bütçe

variable costs
değişken maliyetler

variable expenses
değişken giderler

variable load
değişken yük

variable star
değişen yıldız

variable winds
değişken rüzgârlar

variance
karşıtlık, anlaşmazlık, uyuşmazlık

variant
değişik, değişiklik gösteren, değişik biçim, varyant

variate
istatistikte rastlantı değişkeni, olasılıksal değişken

variation
değişme miktarı, değişme derecesi, değişim, değişme, varyasyon

varicella
suçiçeği hastalığı

varicolored
rengarenk,alabezek

varicose
varisli, genişlemiş, damar şişmesi

varicose bandage
varis çorabı

varicose vein
varisli damar

varicose veins
genişlemiş damar, varis

varicosis
varis

varied
değişik, farklı, değişken, çeşitli, türlü türlü

variegate
alacalı bulacalı yapmak, renk renk yapmak

variegated
(çiçek/vb.) alacalı, rengârenk

variety
değişiklik, çeşitlilik, (of ile) tür, nevi cins, varyete, şov

variety show
varyete

variety store
tuhafiye dükkânı

variform
farklı biçimli, çok şekilli

variola
çiçek hastalığı

variometer
varyometre

various
çeşitli, değişik, türlü türlü, çok sayıda, birçok

variously
farklı olarak

variscite
varisit

varistor
varistör

varix
varis

varlet
şövalye uşağı, iç oğlanı, alçak herif

varmint
zararlı böcek, sefil adam

varnish
vernik, cila, parlaklık, cila sürmek, verniklemek, cilalamak

varnished
cilalı, vernikli

varsity
birdem

varved
varvlı

vary
çeşitli olmak, değişik olmak, değişmek, başka hale dönmek, değiştirmek

varying
değişen, değişiklik gösteren

vas
vasküler, damarsal, damarlı, damar, arna

vas deferens
meni arnası

vascular
damar, vasküler, arnalı

vascular plant
damarlı bitki

vascular system
damar jüyesi

vascular tissue
damar doku

vase
vazo

vasectomy
meni arnası ameliyatı, vasektomi, kısırlaştırma (ameliyatı)

vaseline
vazelin

vaso-
(önek) damar

vasomotor
vazomotor

vassal
derebeyine bağlı kimse, vasal, tebaa, kul

vassalage
derebeylik jüyesi, tımar, zeamet

vast
çok geniş, engin, çok, pek çok, hesapsız

vastly
çok

vastness
genişlik, enginlik, çokluk, büyüklük, sonsuzluk

vat
fıçı, tekne

vat dye
küp boyası, tekne boyası

vaticinate
kehanette bulunmak

vault
yeraltı mezarı, kubbe, üzerinden atlamak, atlama

vaulted
tonozlu, kubbeli

vaulter
atlayan/sıçrayan kimse

vaulting
tonoslu yapı, kubbe, kemer, atlama, sıçrama

vaulting horse
kasa, atlama beygiri

vaunt
övmek, övünmek, büyük söylemek

vaunter
övüngen kimse

veal
dana eti

veal chop
dana pirzola

veal cutlet
dana kotlet

vector
vektör, yöney

vectorial
vektörel

vee
V harfi

veep
başkan yardımcısı

veer
yön değiştirmek, dönmek

veer away
halat salıvermek

vegetable
sebze

vegetable coal
bitkisel kömür

vegetable diet
sebze rejimi

vegetable dye
bitkisel boya

vegetable fibre
bitkisel lif

vegetable garden
sebze bahçesi, bostan

vegetable kingdom
bitkiler âlemi

vegetable marrow
sakızkabağı

vegetable oil
bitkisel yağ

vegetable soup
sebze çorbası

vegetal
bitkisel

vegetal cover
bitkisel örtü

vegetarian
vejetaryen, etyemez, etyemezler için

vegetate
ot gibi yaşamak

vegetation
bitki örtüsü, bitey

vegetative
bitkisel yaşam süren

vehemence
sertlik, şiddet, öfke

vehemency
hiddet, şiddet, sertlik

vehement
öfkeli, şiddetli, sert

vehicle
binek aracı, taşıt, nakil aracı, araç, iletme aracı

vehicle body
taşıt karoseri

vehicle lift
taşıt asansörü

vehicular
taşıtlara ilişkin, taşıtlara özgü

veil
peçe, yaşmak, (neyise) örten ya da gizleyen şey, maske, paravana, peçe ile örtmek, gizlemek, saklamak

veil cloud
tül bulut

veiled
peçe takmış, yaşmaklı, gizli, saklı, örtük, dolaylı

veiling
peçelik kumaş

vein
damar, (yaprak) damar, (böcek kanadı) damar, huy, mizaç, yapı, maden damarı

veining
damar ağı

veinlet
küçük damar

velar
artdamaksıl

velarize
damaksıllaştırmak

veld
(Güney Afrika'da) bozkır

velleity
zayıf istek

vellum
parşömen, tirşe

velocipede
velespit, bisiklet

velocity
çabukluk, sürat, hız

velocity head
dinamik yükseklik

velocity potential
hız potansiyeli

velocity ratio
hız oranı

velodrome
velodrom, bisiklet yarış pisti

velour
velur, kadife

velum
ince zar/örtü, yumuşak damak, damak eteği

velutinous
ülgerli, kadife gibi

velvet
kadife

velvet knife
kadife bıçağı

velveteen
pamuklu kadife

velvety
kadife gibi, yumuşacık

vena
toplardamar

vena cava
anatoplardamar

venal
yiyici, rüşvetçi, para için yapılan

venality
rüşvet alma, yiyicilik

venation
damar düzeni

vend
satmak, satıcılık yapmak, işportada satmak

vendace
lezzetli bir göl balığı

vendee
alıcı

vender
bkz.vendor

vendetta
kan davası

vendible
satışı kolay

vending machine
içine pul atarak,çilim,pul,içki,/vb.satın alınabilen makina

vendor
satıcı

veneer
kaplama maddesi, ince kaplamalık tahta, sahte görünüş, maske

venerable
saygıdeğer, kıymetli, muhterem, mukaddes, mübarek

venerate
saygı göstermek, tapmak

veneration
büyük saygı

venereal
zührevi

venetian blind
panjur, jaluzi, stor

vengeance
öç, intikam

vengeful
intikamcı, intikam güden

venison
geyik eti

venom
(yılan/böcek/vb.) zehir, nefret, kin

venomous
zehirli

venosity
damarlılık

venous
toplardamarla ilgili

venous blood
toplardamar kanı

vent
(on ile) (sinirini/vb.) -den çıkarmak, delik, menfez, (palto/ceket/vb.) yırtmaç, kaçacak yer, mahreç

vent pipe
havalandırma borusu

vent valve
boşaltma valfı

venter
karın

ventiduct
tenek borusu

ventilate
(oda/yapı/vb.) havalandırmak

ventilating
havalandırma

ventilating brick
delikli tuğla

ventilating fan
vantilatör

ventilating shaft
havalandırma kuyusu

ventilation
havalandırma

ventilation shaft
havalandırma kuyusu

ventilator
vantilatör,yelletke,teneklendirme jüyesi

ventipane
havalandırma penceresi

ventral
karın, karınla ilgili

ventral cavity
karın boşluğu

ventricle
karıncık

ventricular
karıncık ile ilgili

ventriloquial
vantrilokluk ile ilgili

ventriloquism
vantrologluk, karından konuşma sanatı

ventriloquist
vantrolog

venture
tehlikeye atmak, tehlikeye atılmak, cüret etmek, göze almak, tehlikeli girişim, tehlikeli iş, macera

venue
buluşma yeri, buluşma, randevu, karşılaşma yeri

Venus
Venüs gezegeni, Zühre

veranda
balkon, veranda

verandah
bkz.veranda

verb
fiil, eylem

verbal
sözlü, ağızdan, sözel, kelimesi kelimesine, aynen, fiilden türemiş

verbalize
sözcüklerle ifade etmek, açıklamak

verbally
sözlü olarak, ağızdan

verbiage
yazı/konuşmada laf kalabalığı

verbose
gereksiz sözlerle dolu

verbosity
gereğinden çok söz kullanma, laf salatası

verdant
yeşillikli

verdict
jüri kararı, kanı, hüküm, karar

verge
(yol/patika/vb.) kenar, sınır

verification
gerçekleme, doğrulama, sağlama

verify
doğrulamak,onaylamak,kanıtlamak,soruşturmak,tahkik etmek,tekşirmek

verisimilitude
gerçeğe benzerlik

veritable
gerçek, tam

vermilion
alev kırmızısı

vermin
zararlı böcek ya da hayvanlar

vermouth
vermut

vernacular
anadilini kullanan, anadil, yerli dil

verruca
nasır

versatile
çok yönlü, elinden her iş gelen, birden fazla kullanım alanı olan, çok yönlü

versatility
çok yönlülük

verse
şiir, nazım, koşuk, mısra, dize, ayet

versed
(in ile) -den anlayan, deneyimli

version
yorum, çeviri, tercüme, versiyon, uyarlama

versus
-e karşı

vertebra
omur, fıkra

vertebrate
omurgalı

vertex
çekit, zirve, doruk, (matematikte) tepe çekidi

vertical
dik,dikey,şakuli,düşey

vertigo
baş dönmesi

verve
coşku, canlılık, şevk

very
çok,köp,cüda,yaman,en üstünlük derecesinde sıfatlar veya first/last/own/same gibi sıfatlardan önce vurguyu arttırmak için kullanılır,tam,ta kendisi,aynı,bile,en

vessel
(kova/fıçı/şişe/vb.) kap, gemi, tekne

vest
atlet, fanila, yelek, vermek

vestibule
antre, hol

vestige
iz, eser

vet
veteriner,baytar,tıbbî muayeneden geçirmek,nazardan geçirmek,gözden geçirmek

veteran
(of ile) kıdemli, eski, deneyimli, (eşya) eski, emektar, (otomobil) 'dan önce yapılmış, gazi

veterinarian
veteriner

veterinary
hayvan hastalıklarıyla ilgili

veto
veto, veto etmek

vex
kızdırmak, canını sıkmak

via
yolu ile, -den geçerek, aracılığıyla

viable
uygulanabilir, varlığını sürdürebilir

viaduct
viyadük, köprü, aşıt

vibrant
canlı, hareketli, yaşam dolu, (renk/ışık) parlak, canlı

vibrate
titremek, titretmek

vibration
titreşim

vicarious
vekil edilmiş, vekâlet verilmiş, başkası için yapılan

vice
ahlak bozukluğu, ahlaksızlık, kötülük, kötü alışkanlık, mengene

vice-chairman
başkan yardımcısı,sadır muavini

viceroy
kral naibi, genel vali

vicinity
semt, çevre, yöre

vicious
kötü amaçlı, gaddar, garazlı, tehlikeli, huysuz, saldırgan

victim
kurban

victimize
kurban etmek, mağdur etmek, haksızca davranmak

victor
kazanan, galip, fatih

Victorian
Kraliçe Viktorya dönemine ait (kimse), Kraliçe Viktorya dönemindeki gibi

victorious
muzaffer, galip

victory
zafer, utku, galibiyet

video
video, sın

video camera
video kamera,sınalga

videotape
videoteyp, video bantı, videoya çekmek

vie
(with/for ile) rekabet etmek, yarışmak, çekişmek

Vienna
Beç

view
görüş, görünüş, manzara, bakış, görüş, düşünce, kanı, incelemek, tetkik etmek, bakmak, görmek, muayene etmek, üzerinde düşünmek, değerlendirmek

viewer
sınalgı izleyen kimse, seyirci, izleyici

viewpoint
görüş açısı, bakış açısı

vigil
(nöbet/vb.için) geceleyin uyumama, nöbet tutma

vigilant
uyanık, tetikte

vigilante
yasal yetkisi olmadan kendi düşencesine göre düzen korumaya çalışan kimse

vigor
bkz.vigour

vigorous
güçlü, dinç, enerjik

vigour
güç, kuvvet, dinçlik

vile
aşağılık, rezil, alçak, adi, utanmaz, iğrenç, berbat, rezil

vilify
yermek, kötülemek, kara çalmak

villa
villa

village
köy,kent

villager
köylü

villain
alçak,eclaf,cani,(öykü/film/vb.'de) kötü adam,(İİ) suçlu

villainy
kötü davranış, alçaklık

vinaigrette
zeytinyağı, sirke, tuz ve karabiber karışımı sos

vindicate
haklı çıkarmak, doğruluğunu kanıtlamak, temize çıkarmak

vindictive
kinci, kin güden

vine
asma, sarmaşık

vinegar
sirke

vineyard
üzüm bağı,teneklik

viniculture
üzüm yetiştirme, bağcılık ve şarapçılık

vintage
(otomobil) 1919-1930 yılları arasında üretilmiş, başarılı bir dönemde yapılmış, bağbozumu

vinyl
vinil

viola
viyola

violate
bozmak,çiğnemek,uymamak,saygısızlık etmek,tecavüz etmek,göğmek,ırzına geçmek

violence
şiddet, zorbalık

violent
sert, şiddetli, zorlu, acı veren, can yakan, şiddet yüzünden olan

violet
menekşe, menekşe rengi

violin
keman, viyolon

violinist
kemancı, viyolonist

violoncello
viyolonsel

viper
engerek

viral
virüsle ilgili

virgin
bakire, kız, erden, bakire, el değmemiş, saf, bozulmamış

virginity
bekâret, erdenlik

Virgo
Başak burcu

virile
güçlü, enerjik, erkekçe, (cinsel yönden) güçlü, iktidarlı

virility
erkeklik gücü, erkeklik

virtual
ismen olmasa da fiilen var olan, gerçek, asıl

virtually
hemen hemen, neredeyse

virtue
fazilet, erdem, üstünlük, avantaj

virtuoso
virtüöz, usta

virtuous
erdemli, dürüst

virulent
öldürücü, zehirli, (duygu) sert, nefret dolu, keskin, şiddetli

virus
virüs

vis-à-vis
ile karşılaştırınca, -e bakınca, karşı karşıya, yüz yüze

visa
vize

visage
yüz, çehre

viscosity
viskozite, ağdalık, akışmazlık

viscount
vikont

viscountess
vikontes

viscous
(sıvı) yapışkan, koyu

vise
mengene

visibility
görüş netliği (derecesi)

visible
görülebilir, görünür

vision
görüş kabiliyeti,görüş,görme,gözü açıklık,feraset,tasavvur,oy,hayal,arzu,istek,tahayyül,görünüş,tasvir

visionary
ileriyi gören, görüş gücü olan, düşsel, hayalî, hayalci, hayalperest

visit
ziyaret etmek, görmeye gitmek, teftiş etmek, resmî ziyarete gitmek, (doktor) muayene etmek, ziyaret, teftiş, resmî ziyaret, muayene, vizite

visitation
teftiş, resmi ziyaret

visitor
ziyaretçi

visor
(kasket) siperlik, siper

vista
uzak manzara

visual
görme,görünen,görüşe ait,ayanî

visualize
gözünde canlandırmak, tasavvur etmek, hayal etmek, düşünmek

vital
çok önemli, can alıcı, çok gerekli, canlı, hayat dolu, yaşam için gerekli, hayati

vitality
hayatiyet, canlılık, dirilik

vitally
en yüksek derecede

vitamin
vitamin

vitiate
bozmak, berbat etmek

vitreous
cam gibi, camla ilgili, cam..., camlaşmış

vitrified
cam haline gelmiş, camlı, sırlı

vitriolic
sert, vahşi, kırıcı

vivacious
şen şakrak, yaşam dolu, neşeli, canlı

vivid
(ışık/renk) parlak, canlı, güçlü, canlı, akılda kalıcı, güçlü

vivisection
deney için canlı hayvan kesme, dirikesim

vixen
dişi tilki, cadaloz kadın, cadı

viz
ismen, ki bu/bunlar, yani

vocabulary
kelime hazinesi, sözcük dağarcığı, kısa sözlük

vocal
sesle ilgili, rahat konuşan

vocalist
şarkıcı

vocation
(for ile) yetenek, kabiliyet, yetenek isteyen iş, meslek, Allah çağrısı

vocational
meslekî

vociferous
tantanalı, gürültücü

vodka
votka

vogue
moda

voice
ses, düşünce, fikir, çatı, dile getirmek, söylemek

void
boş, (of ile) -den yoksun, -sız, geçersiz, hükümsüz, boşluk

voidable contract
iptal edilebilir sözleşme

voidance
tahliye, boşaltma, iptal

voidness
geçersizlik

voile
vual

volant
uçabilen, uçan

volatile
maymun iştahlı, değişken, dönek, (sıvı) uçucu, gaza dönüşebilen

volatile liquid
uçucu sıvı

volatile matter
uçucu madde

volatile oil
uçucu yağ

volatility
uçuculuk, buharlaşırlık, buharlaşma

volatilization
buharlaşma

volatilize
buharlaştırmak, buharlaşmak, buhar olmak

volcanic
volkanik, yanardağla ilgili, taşkın, coşkun

volcanic ash
yanardağ külü, volkanik kül

volcanic bomb
yanardağ bombası

volcanic cone
yanardağ konisi

volcanic earthquake
yanardağ depremi

volcanic eruption
volkanik püskürme, yanardağ patlaması

volcanic explosion
yanardağ patlaması

volcanic mud
yanardağ çamuru

volcanic rock
volkanik taş, püskürük kayaç

volcanism
volkanizm, volkanik faaliyet

volcanist
yanardağ uzmanı

volcano
volkan, yanardağ

volcanologist
yanardağ bilgini

volcanology
volkan bilimi, yanardağ bilimi

vole
tarla faresi

volition
istem, irade

volitional
irade ile ilgili

volitive
irade ile ilgili

volley
yaylım ateş, topa yere değmeden yapılan vuruş, vole

volleyball
voleybol

volplane
süzülmek, süzülerek uçmak

volt
volt

volt-ampere
voltamper

voltage
voltaj

voltage decay
gerilim azalışı

voltage detector
voltaj detektörü

voltaic
galvanik, çıngı öndüren

voltaic cell
galvanik pil

voltameter
voltametre

volte-face
yüz geri etme, yüzseksen derecelik dönüş

voltmeter
voltmetre, gerilimölçer

volubility
konuşkanlık, gevezelik

voluble
konuşkan, dilli, geveze, (konuşma) akıcı

volume
(ses) güç, şiddet, hacim, oylum, cilt, sayı, miktar, yığın

volume control
volüm ayarı, ses ayarı

volume of trade
ticaret hacmi

volumeter
volümetre

volumetric
hacimsel, oylumsal

volumetric analysis
volümetrik analiz, oylumsal çözümleme

volumetric density
volümetrik yoğunluk

volumetric flask
ölçü balonu, ölçü toparı, balonjoje

voluminous
(giysi) bol, dökümlü, hacimli, büyük, geniş, (yazar) verimli

voluntarily
gönüllü olarak, istekle

voluntariness
gönüllülük, iradilik, istençlilik

voluntary
gönüllü, iradi, istençli

voluntary muscle
istemli kas

volunteer
gönüllü, (orduya) gönüllü girmek, gönüllü asker olmak, bir hizmete gönüllü olarak girmek, (neyise) sorulmadan anlatmak, gönüllü olarak teklif etmek, yapmaya gönüllü olmak

voluptuary
zevkine düşkün, şehvet düşkünü, seks manyağı, zevke düşkün kimse

voluptuous
şehvetli, seksi

voluptuousness
şehvetlilik, seksilik

volute
sarmal, başlık kıvrımı, volüt, kıvrım

volute spring
konik yay, sarmal yay

voluted
kıvrımlı, sarmal

volva
volva

vomer
sapansümüğü

vomit
kusmak, kusmuk

vomitive
kusturucu

vomitory
kusturucu

voodoo
büyü, büyü dini

voodoo priest
büyücü doktor

voodooism
büyü, büyü dini

voracious
obur, doymak bilmez

voracity
oburluk, doymak bilmezlik, doymazlık

vortex
girdap

vortical
girdaba benzeyen

vortices
girdap, kasırga

votary
özünü dine adamış, özünü bir şeye adamış kimse, taraftar, düşkün

vote
oy, (the ile) oy hakkı, oy vermek, önermek, bildirmek, ilan etmek

vote of confidence
güvenoyu

vote sth down
oylarla yenmek, alt etmek, reddetmek

voteless
oysuz

voter
saylavcı,seçici,seçmen

voting
oy kullanan, oy kullanma

voting age
seçme yaşı

voting machine
oyları kaydeden makine

voting paper
oy pusulası

voting power
oy hakkı

voting scheme
oylama yöntemi

votive
adak olarak verilen, adanan

vouch
(for ile) kefil olmak

vouch for
doğrulamak, teyit etmek, tasdik etmek

voucher
senet, makbuz, belge, (çay/yemek/vb.için) fiş

vouchsafe
lütfetmek, ihsan etmek, nasip etmek

voussoir
kemer taşı, çevre taşı

vow
yemin, ant, yemin etmek, ant içmek

vowel
ünlü,sait,sesli harf

vowel harmony
ünlü uyumu

vowel mutation
ünlü değişimi

voyage
seyahat, yolculuk, gezi, uzun gemi yolculuğu yapmak

voyage policy
seyahat poliçesi

voyager
seyyah,seyahatçi,sernişin,yolcu

vulcanite
ebonit

vulcanization
kükürtle sertleştirme

vulcanize
kükürtle sertleştirmek

vulcanized fiber
vulkanize lif

vulgar
kaba, terbiyesiz, bayağı, adi, zevksiz, adi

vulgar fraction
bayağı kesir

vulgarism
halk deyimi, argo, kaba söz

vulgarity
terbiyesizlik, kabalık, bayağılık, kaba konuşma ya da davranış

vulgarize
bayağılaştırmak, basitleştirmek, adileştirmek

vulnerability
hassaslık, korunmasızlık, savunmasızlık

vulnerable
kolay incinir, hassas, korunmasız, savunmasız, zayıf

vulpine
tilki ile ilgili, kurnaz

vulture
akbaba

vulva
vulva


Submit a name