vacancy(konakçı/pansiyon/vb.) boş oda, boş yer, (iş) boş yer, münhal yer, boşluk
vacant(ev/konakçı/vb.) boş, (iş) boş, açık, münhal, boş, dalgın
vacateboşaltmak, tahliye etmek
vacation(birdem) tatil, tatil
vacation shutdowntatil, işyerinin kapanması
vaccinateaşılamak, aşı yapmak
vaccinationaşılama,aşı,peyvent
vaccinatoraşıcı, aşı iğnesi
vacciniaineklerde çiçek hastalığı
vacillatebocalamak, tereddüt etmek
vacillationsallanma, kararsızlık, tereddüt
vacuityişsizlik, tembellik, anlamsızlık, boşluk
vacuolizationkofullaşma, vakuollaşma
vacuoussaçma, aptalca, mantıksız, akılsız
vacuumboşluk, boşay, vakum, çıngı süpürgesiyle temizlemek
vacuum cleanerçıngı süpürgesi
vacuum distillationvakum distilasyonu, boşluk damıtması
vacuum driervakumlu kurutucu
vacuum filtervakum filtresi
vacuum furnacevakum fırını
vacuum panvakum kazanı, pişirme kazanı
vacuum tubevakum tüpü, vakum lambası
vae victisaltta kalanın canı çıksın
vagabondserseri, başıboş kimse, avare
vagabondageserserilik, avarelik, derbederlik
vagarykapris, acayip davranış
vaginal sprayvajina spreyi
vaginitisdölyolu iltihabı
vaguebelirsiz, anlaşılmaz, üstü kapalı
vagusakciğer-mide siniri, onuncu kafa siniri
vainboş, yararsız, sonuçsuz, kibirli, özünü beğenmiş
vaingloriousmağrur, övüngen, özünü beğenen
vaingloryözünü beğenmişlik, boş gurur
vainnessboşluk, yararsızlık, kibirlilik, gurur
valancekaryola eteği, farbala, perde tahtası
valence electronvalans elektronu, değerlik elektronu
valencyvalans, birleşme değeri, değerlik
valentinegönderilen kart, mektup, resim, /vb., sevgili
valericvalerik, kediotundan elde edilen
valetuşak, vale, (konakçı) oda hizmetçisi, vale
valetudinarianhastalıklı, hastalıklı (kimse)
valetudinarianismhastalıklı olma
valiantkahraman, yiğit, cesur, yürekli
valiantnessyiğitlik, cesaret
validsağlam temele oturtulmuş, makul, mantıklı, geçerli, yasal, meşru, geçerli, muteber, yasal, kanunî
validategeçerli kılmak, tasdik etmek, onaylamak
validationonaylama, tasdik, doğrulama
validitydoğruluk, geçerlilik
valisevaliz,camedan,yol çantası
valley breezevadi meltemi
valorizationvalorizasyon, hükümetçe fiyat tespiti
valorizefiyatını saptamak, hükümetçe fiyat tespit etmek
valour(özellikle savaşta) büyük kahramanlık
valuabledeğerli, kıymetli, çok yararlı, değerli
valuablesdeğerli şeyler, mücevherat, /vb
valuation(of ile) değer biçme, kıymet takdiri, fiyat, biçilen değer
valuedeğer, kıymet, para değeri, kıymet, değer, önem, itibar, ç.değer yargısı, değer biçmek, kıymet takdir etmek, önem vermek, değer vermek, kıymetini bilmek
value added taxkatma değer vergisi
value adjustmentdeğer ayarlaması
value judgementdeğer yargısı
valuelessdeğersiz, kıymetsiz
valuerkıymet biçici, muhammin
valvevalf, sübap, ünalgı lambası
valve housingsupap yuvası
valve rodsupap mili, supap kolu
valve seatsupap yuvası, supap tablası yatağı
valvelessvalfsiz, supapsız
valveless mollusckapaksız yumuşakça
vamooseToz ol!, defolmak, çekip gitmek
vampsaya, kundura yüzü, maceraperest kadın, kunduraya yüz takmak, yamalamak, eşlik etmek
vankamyonet, eşya ya da yük vagonu
vanadium steelvanadyum çeliği
vandalyararlı ya da güzel şeyleri tahrip eden kimse, vandal
vandalismvandallık, vandalizm
vandalize(özellikle halkın kullandığı eşya/araç/vb.'ni) tahrip etmek, zarar vermek
vandyke brownkoyu kahverengi
vaneyeldeğirmeni kanadı, pervane kanadı, rüzgâr fırıldağı, rüzgâr gülü
vanguardöncü kuvvet, öncü kolu, öncü, elebaşı
vanishgözden kaybolmak, kayıplara karışmak, ortadan yok olmak, yokolmak, nesli tükenmek, tarihe karışmak
vanishing creamaz yağlı krem
vanityözünü beğenmişlik, kibirlilik, kibir, azamet, işe yaramazlık, boşunalık, beyhudelik
vanity casekadınların küçük el çantası
vanity mirrortuvalet aynası
vanquishyenmek, mağlup etmek
vapidlezzetsiz, tatsız, yavan
vapiditylezzetsizlik, tatsızlık
vaporizationbuharlaşma, buharlaştırma
vaporizebuharlaştırmak, buharlaşmak
vaporizerbuharlaştırıcı, buğulaştırıcı
vapour barrierbuhar engeli
vapour blanketbuhar örtüsü
vapour densitybuhar yoğunluğu
vapour pressurebuhar basıncı
variabledeğişken, kararsız, değişken, sebatsız, değişken nicelik
variable budgetdeğişken bütçe
variable costsdeğişken maliyetler
variable expensesdeğişken giderler
variable loaddeğişken yük
variable stardeğişen yıldız
variable windsdeğişken rüzgârlar
variancekarşıtlık, anlaşmazlık, uyuşmazlık
variantdeğişik, değişiklik gösteren, değişik biçim, varyant
variateistatistikte rastlantı değişkeni, olasılıksal değişken
variationdeğişme miktarı, değişme derecesi, değişim, değişme, varyasyon
varicellasuçiçeği hastalığı
varicoloredrengarenk,alabezek
varicosevarisli, genişlemiş, damar şişmesi
varicose bandagevaris çorabı
varicose veinvarisli damar
varicose veinsgenişlemiş damar, varis
varieddeğişik, farklı, değişken, çeşitli, türlü türlü
variegatealacalı bulacalı yapmak, renk renk yapmak
variegated(çiçek/vb.) alacalı, rengârenk
varietydeğişiklik, çeşitlilik, (of ile) tür, nevi cins, varyete, şov
variety storetuhafiye dükkânı
variformfarklı biçimli, çok şekilli
variousçeşitli, değişik, türlü türlü, çok sayıda, birçok
varletşövalye uşağı, iç oğlanı, alçak herif
varmintzararlı böcek, sefil adam
varnishvernik, cila, parlaklık, cila sürmek, verniklemek, cilalamak
varnishedcilalı, vernikli
varyçeşitli olmak, değişik olmak, değişmek, başka hale dönmek, değiştirmek
varyingdeğişen, değişiklik gösteren
vasvasküler, damarsal, damarlı, damar, arna
vasculardamar, vasküler, arnalı
vascular plantdamarlı bitki
vascular systemdamar jüyesi
vascular tissuedamar doku
vasectomymeni arnası ameliyatı, vasektomi, kısırlaştırma (ameliyatı)
vassalderebeyine bağlı kimse, vasal, tebaa, kul
vassalagederebeylik jüyesi, tımar, zeamet
vastçok geniş, engin, çok, pek çok, hesapsız
vastnessgenişlik, enginlik, çokluk, büyüklük, sonsuzluk
vat dyeküp boyası, tekne boyası
vaticinatekehanette bulunmak
vaultyeraltı mezarı, kubbe, üzerinden atlamak, atlama
vaulteratlayan/sıçrayan kimse
vaultingtonoslu yapı, kubbe, kemer, atlama, sıçrama
vaulting horsekasa, atlama beygiri
vauntövmek, övünmek, büyük söylemek
veeryön değiştirmek, dönmek
veer awayhalat salıvermek
vegetable coalbitkisel kömür
vegetable dietsebze rejimi
vegetable dyebitkisel boya
vegetable fibrebitkisel lif
vegetable gardensebze bahçesi, bostan
vegetable kingdombitkiler âlemi
vegetable marrowsakızkabağı
vegetable oilbitkisel yağ
vegetable soupsebze çorbası
vegetal coverbitkisel örtü
vegetarianvejetaryen, etyemez, etyemezler için
vegetationbitki örtüsü, bitey
vegetativebitkisel yaşam süren
vehemencesertlik, şiddet, öfke
vehemencyhiddet, şiddet, sertlik
vehementöfkeli, şiddetli, sert
vehiclebinek aracı, taşıt, nakil aracı, araç, iletme aracı
vehicle bodytaşıt karoseri
vehicle lifttaşıt asansörü
vehiculartaşıtlara ilişkin, taşıtlara özgü
veilpeçe, yaşmak, (neyise) örten ya da gizleyen şey, maske, paravana, peçe ile örtmek, gizlemek, saklamak
veiledpeçe takmış, yaşmaklı, gizli, saklı, örtük, dolaylı
veindamar, (yaprak) damar, (böcek kanadı) damar, huy, mizaç, yapı, maden damarı
velarizedamaksıllaştırmak
veld(Güney Afrika'da) bozkır
velocipedevelespit, bisiklet
velocityçabukluk, sürat, hız
velocity headdinamik yükseklik
velocity potentialhız potansiyeli
velodromevelodrom, bisiklet yarış pisti
velumince zar/örtü, yumuşak damak, damak eteği
velutinousülgerli, kadife gibi
velvet knifekadife bıçağı
velvetykadife gibi, yumuşacık
venalyiyici, rüşvetçi, para için yapılan
venalityrüşvet alma, yiyicilik
vendsatmak, satıcılık yapmak, işportada satmak
vendacelezzetli bir göl balığı
vending machineiçine pul atarak,çilim,pul,içki,/vb.satın alınabilen makina
veneerkaplama maddesi, ince kaplamalık tahta, sahte görünüş, maske
venerablesaygıdeğer, kıymetli, muhterem, mukaddes, mübarek
veneratesaygı göstermek, tapmak
venetian blindpanjur, jaluzi, stor
vengefulintikamcı, intikam güden
venom(yılan/böcek/vb.) zehir, nefret, kin
venoustoplardamarla ilgili
venous bloodtoplardamar kanı
vent(on ile) (sinirini/vb.) -den çıkarmak, delik, menfez, (palto/ceket/vb.) yırtmaç, kaçacak yer, mahreç
vent pipehavalandırma borusu
ventilate(oda/yapı/vb.) havalandırmak
ventilating brickdelikli tuğla
ventilating fanvantilatör
ventilating shafthavalandırma kuyusu
ventilation shafthavalandırma kuyusu
ventilatorvantilatör,yelletke,teneklendirme jüyesi
ventipanehavalandırma penceresi
ventralkarın, karınla ilgili
ventral cavitykarın boşluğu
ventricularkarıncık ile ilgili
ventriloquialvantrilokluk ile ilgili
ventriloquismvantrologluk, karından konuşma sanatı
venturetehlikeye atmak, tehlikeye atılmak, cüret etmek, göze almak, tehlikeli girişim, tehlikeli iş, macera
venuebuluşma yeri, buluşma, randevu, karşılaşma yeri
VenusVenüs gezegeni, Zühre
verbalsözlü, ağızdan, sözel, kelimesi kelimesine, aynen, fiilden türemiş
verbalizesözcüklerle ifade etmek, açıklamak
verballysözlü olarak, ağızdan
verbiageyazı/konuşmada laf kalabalığı
verbosegereksiz sözlerle dolu
verbositygereğinden çok söz kullanma, laf salatası
verdictjüri kararı, kanı, hüküm, karar
verge(yol/patika/vb.) kenar, sınır
verificationgerçekleme, doğrulama, sağlama
verifydoğrulamak,onaylamak,kanıtlamak,soruşturmak,tahkik etmek,tekşirmek
verisimilitudegerçeğe benzerlik
verminzararlı böcek ya da hayvanlar
vernacularanadilini kullanan, anadil, yerli dil
versatileçok yönlü, elinden her iş gelen, birden fazla kullanım alanı olan, çok yönlü
verseşiir, nazım, koşuk, mısra, dize, ayet
versed(in ile) -den anlayan, deneyimli
versionyorum, çeviri, tercüme, versiyon, uyarlama
vertexçekit, zirve, doruk, (matematikte) tepe çekidi
verticaldik,dikey,şakuli,düşey
vervecoşku, canlılık, şevk
veryçok,köp,cüda,yaman,en üstünlük derecesinde sıfatlar veya first/last/own/same gibi sıfatlardan önce vurguyu arttırmak için kullanılır,tam,ta kendisi,aynı,bile,en
vessel(kova/fıçı/şişe/vb.) kap, gemi, tekne
vestatlet, fanila, yelek, vermek
vetveteriner,baytar,tıbbî muayeneden geçirmek,nazardan geçirmek,gözden geçirmek
veteran(of ile) kıdemli, eski, deneyimli, (eşya) eski, emektar, (otomobil) 'dan önce yapılmış, gazi
veterinaryhayvan hastalıklarıyla ilgili
vexkızdırmak, canını sıkmak
viayolu ile, -den geçerek, aracılığıyla
viableuygulanabilir, varlığını sürdürebilir
viaductviyadük, köprü, aşıt
vibrantcanlı, hareketli, yaşam dolu, (renk/ışık) parlak, canlı
vibratetitremek, titretmek
vicariousvekil edilmiş, vekâlet verilmiş, başkası için yapılan
viceahlak bozukluğu, ahlaksızlık, kötülük, kötü alışkanlık, mengene
vice-chairmanbaşkan yardımcısı,sadır muavini
viceroykral naibi, genel vali
vicinitysemt, çevre, yöre
viciouskötü amaçlı, gaddar, garazlı, tehlikeli, huysuz, saldırgan
victimizekurban etmek, mağdur etmek, haksızca davranmak
victorkazanan, galip, fatih
VictorianKraliçe Viktorya dönemine ait (kimse), Kraliçe Viktorya dönemindeki gibi
victoriousmuzaffer, galip
victoryzafer, utku, galibiyet
video cameravideo kamera,sınalga
videotapevideoteyp, video bantı, videoya çekmek
vie(with/for ile) rekabet etmek, yarışmak, çekişmek
viewgörüş, görünüş, manzara, bakış, görüş, düşünce, kanı, incelemek, tetkik etmek, bakmak, görmek, muayene etmek, üzerinde düşünmek, değerlendirmek
viewersınalgı izleyen kimse, seyirci, izleyici
viewpointgörüş açısı, bakış açısı
vigil(nöbet/vb.için) geceleyin uyumama, nöbet tutma
vigilanteyasal yetkisi olmadan kendi düşencesine göre düzen korumaya çalışan kimse
vigorousgüçlü, dinç, enerjik
vigourgüç, kuvvet, dinçlik
vileaşağılık, rezil, alçak, adi, utanmaz, iğrenç, berbat, rezil
vilifyyermek, kötülemek, kara çalmak
villainalçak,eclaf,cani,(öykü/film/vb.'de) kötü adam,(İİ) suçlu
villainykötü davranış, alçaklık
vinaigrettezeytinyağı, sirke, tuz ve karabiber karışımı sos
vindicatehaklı çıkarmak, doğruluğunu kanıtlamak, temize çıkarmak
vindictivekinci, kin güden
vineyardüzüm bağı,teneklik
vinicultureüzüm yetiştirme, bağcılık ve şarapçılık
vintage(otomobil) 1919-1930 yılları arasında üretilmiş, başarılı bir dönemde yapılmış, bağbozumu
violatebozmak,çiğnemek,uymamak,saygısızlık etmek,tecavüz etmek,göğmek,ırzına geçmek
violentsert, şiddetli, zorlu, acı veren, can yakan, şiddet yüzünden olan
violetmenekşe, menekşe rengi
violinistkemancı, viyolonist
virginbakire, kız, erden, bakire, el değmemiş, saf, bozulmamış
virginitybekâret, erdenlik
virilegüçlü, enerjik, erkekçe, (cinsel yönden) güçlü, iktidarlı
virilityerkeklik gücü, erkeklik
virtualismen olmasa da fiilen var olan, gerçek, asıl
virtuallyhemen hemen, neredeyse
virtuefazilet, erdem, üstünlük, avantaj
virulentöldürücü, zehirli, (duygu) sert, nefret dolu, keskin, şiddetli
vis-à-visile karşılaştırınca, -e bakınca, karşı karşıya, yüz yüze
viscosityviskozite, ağdalık, akışmazlık
viscous(sıvı) yapışkan, koyu
visibilitygörüş netliği (derecesi)
visiblegörülebilir, görünür
visiongörüş kabiliyeti,görüş,görme,gözü açıklık,feraset,tasavvur,oy,hayal,arzu,istek,tahayyül,görünüş,tasvir
visionaryileriyi gören, görüş gücü olan, düşsel, hayalî, hayalci, hayalperest
visitziyaret etmek, görmeye gitmek, teftiş etmek, resmî ziyarete gitmek, (doktor) muayene etmek, ziyaret, teftiş, resmî ziyaret, muayene, vizite
visitationteftiş, resmi ziyaret
visor(kasket) siperlik, siper
visualgörme,görünen,görüşe ait,ayanî
visualizegözünde canlandırmak, tasavvur etmek, hayal etmek, düşünmek
vitalçok önemli, can alıcı, çok gerekli, canlı, hayat dolu, yaşam için gerekli, hayati
vitalityhayatiyet, canlılık, dirilik
vitallyen yüksek derecede
vitiatebozmak, berbat etmek
vitreouscam gibi, camla ilgili, cam..., camlaşmış
vitrifiedcam haline gelmiş, camlı, sırlı
vitriolicsert, vahşi, kırıcı
vivaciousşen şakrak, yaşam dolu, neşeli, canlı
vivid(ışık/renk) parlak, canlı, güçlü, canlı, akılda kalıcı, güçlü
vivisectiondeney için canlı hayvan kesme, dirikesim
vixendişi tilki, cadaloz kadın, cadı
vizismen, ki bu/bunlar, yani
vocabularykelime hazinesi, sözcük dağarcığı, kısa sözlük
vocalsesle ilgili, rahat konuşan
vocation(for ile) yetenek, kabiliyet, yetenek isteyen iş, meslek, Allah çağrısı
vociferoustantanalı, gürültücü
voiceses, düşünce, fikir, çatı, dile getirmek, söylemek
voidboş, (of ile) -den yoksun, -sız, geçersiz, hükümsüz, boşluk
voidable contractiptal edilebilir sözleşme
voidancetahliye, boşaltma, iptal
volatilemaymun iştahlı, değişken, dönek, (sıvı) uçucu, gaza dönüşebilen
volatile liquiduçucu sıvı
volatile matteruçucu madde
volatilityuçuculuk, buharlaşırlık, buharlaşma
volatilizebuharlaştırmak, buharlaşmak, buhar olmak
volcanicvolkanik, yanardağla ilgili, taşkın, coşkun
volcanic ashyanardağ külü, volkanik kül
volcanic bombyanardağ bombası
volcanic coneyanardağ konisi
volcanic earthquakeyanardağ depremi
volcanic eruptionvolkanik püskürme, yanardağ patlaması
volcanic explosionyanardağ patlaması
volcanic mudyanardağ çamuru
volcanic rockvolkanik taş, püskürük kayaç
volcanismvolkanizm, volkanik faaliyet
volcanologistyanardağ bilgini
volcanologyvolkan bilimi, yanardağ bilimi
volitionalirade ile ilgili
volleyyaylım ateş, topa yere değmeden yapılan vuruş, vole
volplanesüzülmek, süzülerek uçmak
voltage decaygerilim azalışı
voltage detectorvoltaj detektörü
voltaicgalvanik, çıngı öndüren
volte-faceyüz geri etme, yüzseksen derecelik dönüş
voltmetervoltmetre, gerilimölçer
volubilitykonuşkanlık, gevezelik
volublekonuşkan, dilli, geveze, (konuşma) akıcı
volume(ses) güç, şiddet, hacim, oylum, cilt, sayı, miktar, yığın
volume controlvolüm ayarı, ses ayarı
volume of tradeticaret hacmi
volumetrichacimsel, oylumsal
volumetric analysisvolümetrik analiz, oylumsal çözümleme
volumetric densityvolümetrik yoğunluk
volumetric flaskölçü balonu, ölçü toparı, balonjoje
voluminous(giysi) bol, dökümlü, hacimli, büyük, geniş, (yazar) verimli
voluntarilygönüllü olarak, istekle
voluntarinessgönüllülük, iradilik, istençlilik
voluntarygönüllü, iradi, istençli
voluntary muscleistemli kas
volunteergönüllü, (orduya) gönüllü girmek, gönüllü asker olmak, bir hizmete gönüllü olarak girmek, (neyise) sorulmadan anlatmak, gönüllü olarak teklif etmek, yapmaya gönüllü olmak
voluptuaryzevkine düşkün, şehvet düşkünü, seks manyağı, zevke düşkün kimse
voluptuousşehvetli, seksi
voluptuousnessşehvetlilik, seksilik
volutesarmal, başlık kıvrımı, volüt, kıvrım
volute springkonik yay, sarmal yay
voodoo priestbüyücü doktor
voraciousobur, doymak bilmez
voracityoburluk, doymak bilmezlik, doymazlık
votaryözünü dine adamış, özünü bir şeye adamış kimse, taraftar, düşkün
voteoy, (the ile) oy hakkı, oy vermek, önermek, bildirmek, ilan etmek
vote of confidencegüvenoyu
vote sth downoylarla yenmek, alt etmek, reddetmek
votersaylavcı,seçici,seçmen
votingoy kullanan, oy kullanma
voting machineoyları kaydeden makine
voting schemeoylama yöntemi
votiveadak olarak verilen, adanan
vouch(for ile) kefil olmak
vouch fordoğrulamak, teyit etmek, tasdik etmek
vouchersenet, makbuz, belge, (çay/yemek/vb.için) fiş
vouchsafelütfetmek, ihsan etmek, nasip etmek
voussoirkemer taşı, çevre taşı
vowyemin, ant, yemin etmek, ant içmek
vowelünlü,sait,sesli harf
vowel mutationünlü değişimi
voyageseyahat, yolculuk, gezi, uzun gemi yolculuğu yapmak
voyage policyseyahat poliçesi
voyagerseyyah,seyahatçi,sernişin,yolcu
vulcanizationkükürtle sertleştirme
vulcanizekükürtle sertleştirmek
vulcanized fibervulkanize lif
vulgarkaba, terbiyesiz, bayağı, adi, zevksiz, adi
vulgar fractionbayağı kesir
vulgarismhalk deyimi, argo, kaba söz
vulgarityterbiyesizlik, kabalık, bayağılık, kaba konuşma ya da davranış
vulgarizebayağılaştırmak, basitleştirmek, adileştirmek
vulnerabilityhassaslık, korunmasızlık, savunmasızlık
vulnerablekolay incinir, hassas, korunmasız, savunmasız, zayıf
vulpinetilki ile ilgili, kurnaz